No. ————— WKENDER TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZIN O FAHREDDİN “ Tongur iyi ki bizi başına topladı.. Çarçabuk yola çıktık. Oktaydan bu gece öcümüzü alırsak, onu hemen Hanlık tahtına oturtacağız! Oktayın tahtına göz diken bir a am.. o gece Çinli filozofla ko- — Bir atlı geçiyor.. kargi- pon yala kaldırmışlar tehlike e apının arkasına demir kol vu- ıktı, larından geçen bu atlılar erdin gelip nereye gidiyorlardı? Kanon, Akayın omuzuna vura- Ya vrum, tehlike var, dedi, akıncılar kargılarını havaya kal- ışlar.. Aknğılariz kargılarını havaya kaldirarak yürümeleri, baş kal yi demekti. ka — Elbiselerini görmedin mi?. Diye sordu. Kanon yavaş yavaş anlattı: — Ayaklarında siyah çizmeler atlarının üstünde kırmızı örtüler gördüm. İri yarı adamlar- dı. vardı., — Oyratlar atlarının üstüne kir- mızı yele koyarlar. caba gece yarısı baskına:mı İkiler: Kanon titrek bir sesle: — eke bir kik olursa, hanın yüre) Diyerek ia ni sokağa çıkıp anlamadan rahat edemiyecekti. — Ben e işin içyüzünü anlayıp geleyi: Dedi. Çinli esk, genç kadı- nın Geo vel ağzı ii korkunç- a yak bir yere bırakmam! Bir uçuruma düşersen, karanlıkta yol bulup çıkamazsın!, Akayın kanı oynamıştı.. uzak- tan gelen at kişnemeleri Akayi 'ecan! düşürmüş- vi bi vi filozofu göğsünden it- — Güneş ışığı altında dolaşmak kolaydır. Ben gecenin karanlıkla- Tı içinde de düşmanımla boğuşma- sım bilirim, ei etme.. biraz sonra dön Derek beki açtı.. sokağa çık- 5 ay karanlık yollardan, at ses- lerinin geldiği tarafa doğru yürü- aşladı. ül Karakurum, derin bir Tarlaya dalmıştı, Karakurum rına yaslanan şehrin 1ssız sokak- larında, iğ, bir çatıdan öteki Şatıya kona; aykuş sesinden a bir ses işiti! ilki Atlılar saray yolunu tutmuşlar- 1, vu kadar cesür ve atılgan olduğunu bilmiyordum. Bi- zi başına topladı.. çarçabuk yola çıktık. Handan bu gece öcünü a- lırsa, onu bet hanlık tahtına De y bu sö: özleri işitince titredi. di: — Hanın muhafızlari bizden çok mudur dersin — Hayır. Göl bin kişi bile yoktur. Biz üç bin kişiyiz. Onlar in tavşan eti ire de büyüyen korkak, cılız adamlar. dır. , at ve öküz eti den yılmaz ri Onları bir baskınla er — (Daği > Karskurum- dan idle Belger iline gitmiş. General (Kaçar)da Moskovaya hareket etmiş, Karakurumda bize karşı çıkacak başka bir kuvvet yok. — Tongur yaman adam, Turna- yı gözünden vurmak için tam vak- buldu. han olursa, sen ne çisi olmaktan başka bir şey düşün- müyorum. — Haydi be sen de, Budalılığı bırak. Oktayın hazinesinde bir ba- liş bile yoktur, — Par: » yok mücevherlere el uzatmak sie b ir iş mi? — Onda da yaya kahin — Neden? tay han hazinesindeki mü- cevherlerin hepsini karılarına ve gözdelerine dağıtmış. y daha fazla dinliyemedi.. ze fırsat kollayarak, hani en zayıf zamanında vurmak i ii anladı. r, Akayı ordusile beraber, bir m önce yola çıkmış sanıyor. du. Halbuki Akayın ordusu Kara- kurum yaylâsında konaklamıştı.. ve henüz çe iline hareket et- memişti. m doğu yolun- dan geldiği belliydi. Bakdin gel seydi, Akayın ordusunu görecek ve hiç şüphe yok ki, Karaku ma girmeden dönüp gidecekti. Fu- bin kişilik bir çapulcu alayı Ka- rTakurum: yapabilirdi?. Akay derhal başka bir sokağa saparak, kestirme yoldan saraya coştu. (Arkası var) ĞLU| öteki atlı, arkadaşına cevap ver- 20 Birinciteşrin pazar 21 Birinci teşrin Pazartesi İstanbul, 18 liği jimnastik, ba- 18,20 e e Tarcan tarafından, opera, line ci ve ikinci ii a, 19, 20 Bayan Paterelli. dolin gelesin konseri, 19,50 sn rel Bürde 21,50 Sn in ve ha- fif musiki (plâk). Abona Ücretleri Türkiye Ecnebi 400 kuruş 2700 k 7 » 1450 800 >» Posta ittihadina ecnebi met LİR Seni iğ TE m yi e £ yliğı e tebdili için yirmi tedi pul göndermek bni. ER 21 — e ğe 168 İmsak Güneş Öğle Mi Yatı z 15 Tasa 6,36 131 Va 438 6,17 1139 e) m 18,55 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok. Eminönü iğ hane in işinde Ayi Gür terit şuğbesinde sa- 1. çarşami gü akşamları pi t (20,30) da gösteritler verilecektir. a ei görmek iste- yenler her gün saat (17) den sonra Alayı ek Radyo Her akşam bir hikâye Feride hanımefendi çok malümatlı bir a . 'n, zenginlerinden olduğu te- min ediliyordu. Kendisini seviyor ve kendisine varmak istediğini ima ediyordu. Yalnız elindeki paletinden baş- ka bir sermayesi olmıyan yirmi sekiz yaşındaki . ressam için bus lunmaz e nimet in bir ben tarafı var- dı, Fold. kali otuz iki yaşında idi, fark e Çok irkin ve endamı . Onun için Necdet kendisini sevemiyor e alamıyordu. B. in ve örünmek onun için im- zdı. Kendisini Feride ye ile Mi için kandırmak ii teyenlere — De bir artistim, diyordu. enginlik vakıa çok hoş birşeydir amma, elindeki sanat- m ği de zengin olabilirim. Kal- çeri 'etimi para uğuruna hee sata Feride e tanıdığı Mısırlılardan birinin evinde tesa- zavallıdan kadın diye iii imkân yoktu. Boğaziçinde güzel bir köşkte yaşıyordu. Necdeti köşke davet etmiş, otomobilini kapısına kadar göndereceğini söylemiş. Hattâ is- terse köşkünde uzun müddet ka- larak rahat rahat tablolarına ça- Türk hiç bir savaşda diğer uluslardan geri kalamaz. Arsı- ulusal arttırma gününde öde- vini yap. Türkiye baş pehlivanlığı müsabakaları Çocul mu tara- fından tertip edilmekte olan Tür- lacağı yazılmıştı ara stadının henüz inşaati Esmeri olmasından bu yıl hiç bir is edilmeyeceği An- zi ilbaylığınca bildirilmiş « oldu- ğgundan güreşler gelecek yıla bi- rakılmıştır. apartıman kiralama AKŞAM'ın KUÇUK ILÂNLARI kiracılar ve bina sahipleri için En emin, en süratlı ve Ev, mevsiminde y bir gölge gibi duvar dip- Be sinerek, atlıların yanına Yaklaştı. Arkalarımdan yavaş yavaş gi- “diyordu. İki atlı, ellerindeki kargıları ha- kalı ağa oşkun bir sesle knk arkasına takıl Müjde! Süzme sözler Raif Necdet Kestellinin eş- siz bir rağbet kazanan “Sür- me sözler, adlı vecizelerinin ikinci cildi de matbaamızda basılıyor. Ruhi ve ai ha- kikatleri ve son siyasi hadi- seleri zarif nüktelerle öz dıran bu çok kıymetli ikinci cildi şimdiden meüjdeleriz. : Filan biri, EE arkada» ına anlatıyordu. | en ucuz vasıtadır Satılık ri yatak odas Tekmil em gi İngiliz ye - kary omodin, ynalı v pi eli Yİ kal bir tual > t. ln gazetesi ilin m u Nur dinemüracaat, Telefon: 204 ie dirkliğüne a Mipabileceğimi de ii etmişti, Lai kati bir red cevabi vermişti. Ar- Yurttaş: ri tık ondan sonra da Feri efendiden hiç ses sada çıkmamış, Necdet sanatile meşgul olmağa başlamıştı. Aylardanberi yer bir tablo- ya çalışıyordu, Bun hakkınd. büyük ümitlere ze Tab- lo yarı çıplak bir erkek ile bir ka- dını tasvir ediyordu. Bunlar fırtı- nalı bulutlardan mürekkep bir 2 min üzerinde biribirlerine sarılmış- lardı. Necdet tablosuna «ihtiras» adını vermişti, pire İstanbulda sergide teşhir ettikter ra Av- rupaya satacağını iu ediyordu. Fakat tablo Galatasaray salonu- na asıldığı zaman ne kimse yüzü- ne baktı, ne gazeteler iki satır bir şey yazdı. Maamafih, «ihtiras»a bir mü teri çıktı. Bu, Tepebaşı tarafların- aki meşhur der item. biri idi, Levhayı Amerikalı yakı iin sabına aldığı söyleniyordu. irin adar da çok bir para ver- Şimdi Necdet «Küçük muharip- ler» diye başka bir levhaya çalı- pe Bahar çiçeklerile süslü bir ormanda çocuklar bal oyunu eli Bun; Mahmud- Paş Bi antikacıların- a) dan biri satın aldı. Artık Necdet İstanbulda nazarı dikkati celbet- meğe başladı. Eserlerinin ecnebi- ler mam takdir edilmesi bi- zim gazetelerde de ressamın | d «üstad» ii bol bol sarfedilmeğe başlanı raya Seneler geçti. Necdet artık el. lisine yaklaştı. O gençlik güzelli- | ginin yerine bir yaşlılık “kü İhtiras İ kaim oldu. Karnı büyüdü, yüzü şiş- #i. Gittikçe memlekette büyük bir alıyorlardı. Memlekette bir tablosu bile kim- sed ünkü o kadar par: verecek bir sanat meraklısı daha yetişmemişti bizde. ir sabah, Necdet Beyoğlunun ii noterlerinden birinden bir mektup aldı. Mühim bir iş için asili teşrifini rica ediyordu. yalının ü: e köşkü eedeie vasiyet et il aç gün sonra Necdet noter- et köşkü, yalıyı, koruyu do- li İçinde bir üzüntü ve utanma hissi vardı. Başka birinin evine bir hırsız sifatile girmiş gibi geli- yordu ona. Odadan odaya kendisi» ni dolaştıran kadından sıkılıyor. du. İhtiyar kadın göz vi tu- tarak anlatıyordu: sı yatak odası idi... Bu- Necdet ağır ağır merdiveni çık- tı. Kütüphanenin kapısına geldi. karanlık k arı ocaman bir salona girdi. Duvarlarda şi #tede beride bezı biblolar vardı. Karan çınca, içerisi iğ ile d eti . en dona kaldı, Bir koltuğa d lılar, İngilizler, A Di Gi an ka; elli zannettiği tabloları orada duvarlarda dus le Necdet şaşkın şaşkın etrafına bak kınmakta devam ediyordu. İsteme« diği, yüzüne madığı o kadın demek kendisini böyle uzaktaş; sevmekte devam etmiş, tabloları- nı alarak onu refah ve saadet için« de yaşatmıştı. K duvarın ortasında, ilk parmaklarla bu zarfı açtı, imi baktı: Feride. «Aziz dostum, ben çirkin bit kadınım. Daima di irkin kaldım. Fakat Mi haya sizi sevdim. Yalnız im. Beni bir hayat arkadaşı Tim kabul etmediniz. in dehanızın ve sa“ natınızın ik olan eserleri etrafıma toplıyarak gene size ya- kın yaşamak imkânını ya Onları işte size iade Artık sizin olan bu ev de arada sırada birkaç saat geçirirseniz be nim ruhumu mesud etmiş ola» caksınız, Ben bu evde yirmi sene | hep sizin hayatınız ve hatıranızla yaşadım.» ğ Hikâyeci ş