17 Teşrinievvel 1935 2 İ > vaki end rin vi büyük ge- mi iki gündür Nev - York lima- nında demirliydi. Kaptan, demir almak için yük- Nihayet dayanamadı, kumpan- m baş direktörüne telefon — e liniz de amelenin tembel- liğini görünüz, aş direktör Kiya siç- al geldi, Viski end Sodanın önün- e durdu. aptanın kanı başına sıçramış, simi yerinden uğramış, tepi- niyor, haykırıyor, kol, bacak, Haşlanmış işe karışırmış, ayağı kaydı, cop!.. denize düştü... Orada akıntı vardı, Baş direk- tör, bogulacaktı, Bereket Yere irektörü kurtardı. Bu adam i ii, Baş direktörü kıyıya çıkardı. Yar. ımına koştular, Kollarını indi- boşalt- ular, masaj yaptı- Sisam, baş direktörü kurtardık. tan sonra elbiselerini değiştirmek için gitmişti. Bir hafta sonra, rıhtima bâşka bir vapur yanaştı. Baş direktör yine Jimmiyi gördü ve aldı. nış et imi kendisine bir teşekkür bile an için kızdı, adi ki; — Bay direktör, geçen gün su- lar pek sıcak degildi değil mi!, Direktör başını kaldırdı: — Beni kurtaran sendin .de- mek? — Evet Direktörün kaşları çatıldı: mem, Haftalığından iki günlük yevmiyeni keseceğim! KS Süslenmiş, püslenmiş gidiyor. edim, — Tiyatroya, dedi. kocan öleli bir hafta Bm, tiyatroya gidiyorsun? Yalnız dramlara slm Doktorla hizmet Bir hizmetçi, çalıştığı kapıdan tam altı aydır on paralık aylık lamamıştı. Nihayet bir çare düşündü, has- ta taklidi yaparak odasından çık- madı, yatağından kalkmadı. Bayan doktoru çağırmak mec- buriyetinde kaldı. Doktor geldi, kızı muayene etti. Kız: — Doktor, dedi, bir şeyim yok.| | Fakat bayan altı aydır on para aylık vermedi, ben de hastayım m oni para vizite parasi racı — Bu apartıman boş mu? — Evet. Ev sahibi kiracı para vermiyor diye çıkarttı. lâ, ayni şeraitle ben de ta- ibim! | | Yollarda Kalan Gözlerim!... De ayara ki mi daldı aşı aşi Bilünrdin tram li o aa çıkmaza saldı! Simi de bazı umut peşine | ceken Sir ve) Meri l Kaldırdı, ald, bei Çi Ne tecelli varmış menhus kadarde? lerim böğrümde gezdim her yerde; )) ei Va Se RA şu e erde | da yosmalar elimd. Hey epi Ale ve her yasi | Yıllardır. bekledi inley: «Yeni bir ee dir mai?» diye. | Kararmış süsleri ali kaldı!. Hüseyin Rifat Patron iğ e — Bu ne — Sıcaktı, e için bira içtim, — Şu halde kışın içmiyeceksin, — Kışın da ısınmak için rim!... içe- yor, sonra a kapi eyordu. daki s — ei mi var içinde? — Hayır, Papaitubu.., Kardeşime hedi edeceğim. Papaitubu kurtları yer; kış günleri de kardeşimin köyü- nü kurtlar basıyor, — Kardeşinizin köyünü basan kurtların sahici kurt olduklarına emin misiniz? Hayır sahici kurt değil, za- ten benim sepetimdeki de sahici Papaitabu değil... ğnediği bir aralık baba — Ne çiyneyip duruyorsun? Yemek listesini, eksen türlü yemek vardır üstünde mideni bozacaksın! Karşısın- Adamın biri huy edinmiş, ka- | rısını döğermiş, öğer a!... Elan da elleri armud döğsün. Böyle ilen döğüş olur diye- ceksiniz. Siz ne derseniz deyiniz. toplamasın — kocasını dece kocası karısını döğmüş o yormuş... Fena ceza değil!.. Neyse efendicazıma size söyli- yeyim, lâfı uzatmıyalım, boş ye- re kalem çalmıyalım, günlerden bir gün kadının canına tak! de- miş, ru mahkemeye koşmuş. Avukat, istida, celp... Karı koca hâkim huzuruna di- kilmişler. Sorgu cevap, iş mey dana çıkmış: Adam karısını dö- üyor, Bunun cezası?.. Tamam, sözü akn ale der- ken asıl mühim olanı unuttuk Vaka Amerikada, New - York şehrinde geçiyor. Yalan da de- gil. Bunun cezası Amerika ka- nunlarına göre tamam altı ay dam altı!... Yani kodese, sizin anlıya- cağınız hapis!... Hâkimler başbaşa vermişler, şöyle bir kadına bir de kocasına bakmışlar. Adam güzel, kadın değil... Ve hükmü vermişler; «Koca, tam altı ay, sabah ak- şam, evde bulundukça saat başı karısını öpecektir. İşin bir tuhaf tarafı daha var. Altı ay sonra adam karısını öp- yor diye mahkemeye başvurmuş g4 # SEE, SE. YO ve bime e hâkimler şu hükmü vermiler «Bir FN canı İstediği za- AKSİ Aranıyordu. Ev- velâ ceplerine baktı, sonra Misafir — Anladım, kei burada leke INMA — Bugün allimin sorusu- na yalnız ben evap — verebil- — “Aferin sa- na, muallim n sordu — Sınıfın ca- mını kim kırdı? diye sordu. > Hai — di traş olurken Mba kariyi sakal bırakınız. — Ben onlar için değil, senin için — Neye ei ya vi Adam şapkasını çıkardı: — Köpeğinizi bulup getirdim, dedi. Bu yaptığı işten ün duyuy muş gibi göğsünü ki Adam, uşağın önünde gülüm- süyordu. Uşak: — Bu bizim bayın köpeği ha!.. Amma da kirlenmiş, görsem tanı- yamazdım. — Bayınızın köpeği, dedi. Bun- da işkilim yok, Hem ilânı da oku- muştum, — Öyleyse kazandın. Bizim bay sözünde durur, elli lirayı alır- sın, — Eğer para İse ol saydı, köpe e getirirdim. Bunu usulca yöyledi ve söyle- dikten sonra da pişman oldu. Ya elli lirayı vermezlerse!... İşte bu hiç işine gelmezdi Sabahtan beri köpeği peşi sıra gezdirmişti. Kuruntulara kapıl- mıştı, Ellilira!... Bu büyük ikra- miye gibi bir şeydi. Köpek ka- rüntü kovasını koklarken yakala- dı. Biraz evvel de ilânı okumu! tu: «Bir buldok köpeği kayıp. ismi çikolatadır. Bulup getirene elli lira vereceğim.» Adam sevincinden deli olacak- tı. Hemen e ör seslendi: Çi- kolata!... Çiko Köpek Kiki çöplerden çek- adama doğru is Adam köpeği okşadı. işe gitmi- yecekti. İnsan elli lime kazandı. gı gün yetmiş beş kuruş yevmiye- yi feda edebilir!... K Hayvanın karnını doyurdu. Şeker verdi. Şimdi odada sahibinin gelmesi- ni bekliyordu. Köpeğin sahibi odaya girdi. Bu tek gözlüklü, züppe, yarı fransızca, yarı türkçe konuşan bir baydı: — Benim şerimi Mil mersi... — Getirdim, işte... — Şokola... Şokola... Köpek gerinerek doğruldu. Tek gözlüklü bay başını ladı: getirdiniz... sal- — Benziyor, fakat benimki de- gil... C'est pas mon chocolat — Değil mi?... İlânınız... Tek gözlüklü bay köpeği iyi- ce muayene etti. Adam deli ola- aktı: .Nasıl Lİ o değil... Muhakkak sizin köpeğiniz. Çikolata, çiko- lata Gidin koştu, adamın omu- zuna sıçradı. Tek gözlüklü bay gülümsedi: — Cest drole... İsmi de benzi- yor. Fakat benim şerim Fransız- ca çağırılırsa gelir. nimkinin mi Çikolata de;