AKŞAM Sükife 8, > Tefrika No, 114 Radyo a İ n mi — > r a 5 i a yi Her akşam | TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR ER Ey j bir hikâye T Doktorun dalgınlığı / CENGİZiN OĞLU Jorj, Stin suyu kenarında İSKENDER FAHREDDİN uyurken, bir ses işitti: “Moğollar geliyor. ve gözlerini açarak kılıcına . sarıldı.. çadirdam dışarı fırladı. Su başında kanlı çarpışmalar başlamıştı em el girince.. ns Veğoloi rin kapıları- nı bie. güneş di izi üğün ces oğlu böyle bir kuvvete la yiti teslim etmekten başka bir şey ya- pamıyacağını söylemi; Zaten asilzadeler vw ahı Vlâdimire girdiler, da uzun. müd- det kalamıyacağını, Okt 1s” larla yapılan dostluk er Sin pe & syanın şima- lindeki v de yola. getir- mek istiyord Moğol ordiüni, Vlâdimiri aldık- ği yardımcı kuvvetlerle bir. türlü buluşamamıştı Grandük Jorje hergün Moğollar tarafından nerelrinin zaptedildiği- ni haber veriyorlardı. Grandük Jorj: eşki ahalinin istediği gibi Moğollarla uzlaşsaydım, Ben on- ların bu kadar kuvvetli olduğunu ummuyordum. Mim dövünüyor. Grandüğün yanında caki ve de- meneçli valilerden biri vardı. Ros- tof yaşlı olmakla kelam ira 2 te olduğu kadar askerlikte de t eline geçtiğini ve Menküi vetlerinin birkaç kola oyarak sağa sola yayıldığını öğrenince, etraftaki Marim (1) leri e manın kendileri için çok faydalı olacağını ileri sürmüştü. nuşmalar etmi Grandük Jorj $u fikirde — Ein gelecek kuvvetlerle. birleşirsek; Stin suyunu geçip Mo- ğolları kovalayalım. Çünkü onlar Vlâdimirden “birkaç kola. ayrıl Muşlar ve-zayıflamışlardır. re m'za büyük-birordudeğil, bi çük Moğol kıtası, çıka, ei kü. a kıtaları dağıtarak liğe Re li soğuk kanlılığını muha- fazu-derek, ilki önce ileri sürdüğü damamak en doğru teklifi in elde etmeden bir oğru değildir. B gördüğü- müz Moğol kıta lm yarın birden- bire diğer kollarla birleşip büyü- yebilirler, Kiyeften yardımcı kuv- vetler gelse bile, yerimizden kımıl- bir hareket olur. Siz, Stin suyunun öte tarafına ge- çerseniz, ben tek başıma bu kıyı- a kalmağa razıyım, #4 in suyu, kıyılarında ışmalar. yere kumlama li çar va Gra im k Jorj henüz uyanma mıştı. BM etrafında dolaşan nöbetçiler, güneş doğarken, uzak- tan gelen boru seslerine kulak ka- barttılar, Nöbetçilerden biri: — Bu, yabancı bir sese benzi- m mırıldandı. ei e — Haydi, başını suya sok d. gözlerin açılsın. Ayakta.rüya gö- galiba Gi an bu sesleri, daha geride bulunan Jorjum. as- kerleri de düymuşlardı. - gün o o zayıf değildi. a: çıkacak herhangi bir Meğol kıtasını püskürtebilirdi randük, ın- çok çabuk yardımcı kuvvetlerle. birleştiğini gördüğü için, o güne kadâr yerin- den kımıldayamamışlı. oğollar geliyor... Silâh ba- ıma!.. Li üzerine .Grandük lerini açtı, çarçabuk Biyierk ça- dirdan in fırla Ri » Grandüğü lere — Neztiyn gidiyorsunuz?. üşmanı gi Fakat, birdenbire kendini topla- iz — Biz suyun beri tarafındayız. Moğollar bu kıyıya geçmiş olâalar- dı, — e yahud'duyardık. söylendi. Jorj; Moğolların iü suyünü geçebileceğini unmu- yordu, Halbuki Menkünün e bir kolu, Stin suyunun bir me karşı yakaya e sid Manis ilk önce karşılaşa ve klavuz kollarıydı. Moğol, lar biraz daha. ilerileyince, Vlâdi- mir sarayı muhafaza-alayr ile kar- şılaştılar. ve çarpışmağa. başladı- lar, Stin) suyu kıyılarında birden- bire başlıyan bu çarpışma pek şid- detli olmuştu. İlk önce Moğollar çok zayıf göründüler.. fakat, akıl ları durduran müthiş saldırmalar- Grandüğün merkez hattını yar- mağa çalışıyorlardı. Bu saldırışlara aldanan Jorj, an merkeze doğru çekme- Ri B “e i bir askerdi. Elin- deki ard istifade etme an çevirmenin usul i Bunu seki kii zamanın- da (Çeremiş)lerle yaptığı bir sa- vaşta da denemiş ve muvaffak ol- uştu. İstanb Hafif musiki, 19,45 Ege caz, 20,15 Ki ferans, 2 yo, ves 21,35 Son e ri 21,45 Bayan Alek- sandı Maylâr, Macar halk havaları, 22,10 Hafif wi M.— 13 d4 Pi. ie duyumlar, 18 oorkestra: 5 Könser, 20:20 Pi ii 15 Kidalari 2. 35 Radyo sa- e orkestrası, 22,45 Ki sami 23,15 Ya- Köhser, a dillerle daymaz Zip lâk. Budapeşte, 19,45 Amele korosü, 21, 15 Piyano-Keman konseri, 22,10 Plâk. 23,20 Me Varşova, 21 Hâfif müzik, 2215 Sen- fenik konser, 23.30 “EĞ ebiyat, 23,45 Küçük radyo, orkestrası, Roma, Napoli, Bari, 20,15. Karışık plâklar, 20,45 Karışık plâklar, 21,15 Duyumlar, 21,40 (Bari) Rumca yayım, 21,40 (Roma): Karışık konser, 23,15 Dans müziği, slau, 20 Akşam müziği, 21.15 Gla in 22 Şimal müziği, 23,30 7 Eylül cumartesi İstanbul, 18,30 Fransızca ders, 18,50 lek mein 19,30 Mozar Konseri kemi refakatile, 20 Spor kö- manalar, Sar Çele 20.30 Bayhan Bed- iye Tüz rkçe $i eserler, radyo caz ve sasi eakralan — 5 Son haberler; Borsalar, 2 n Babik- an san; 2 Re neşriy <p» 59 adyo e dü- ve 13: 55 Koma 14,35 Konser, 18 müzik, 20 seri, 23,15. Yabancı dillerle duyun. 23,20 Hab e 30 Reportaj, 20,15 Gi. gan müziği, ir al 23 Posta memur- ları orkestra takımı, 24, Kl Caz. ZI Operet müziği, 22 Yaban tlerdeki ee işli yayım 24.20 Dans plâk- 0 Kon- arşova, cı memleket 23 Radyo orkestrası, ları, 21 Çigan müziği, 21,5! ser, 22,15 Lyübliyanadan röle, 22.45 vi 23.15 Radyo. orkestrası, 24 Şar- Mei Ber konse ler - Plâk, 21,15 Dü- yama. ei ie KN e yayım, 1/40 Maria bibestica 20,15 ie l abi apar sperma emme sarkıları, 20.40 lantısı, 21 Dayun kağ a bi Eğimi bak me, 23 Duyu: 3,30 görmüyor muzun be| YENİ a PERŞEMBE GAZETESİ Prşembenin 23 ncü sayısı renkli ola» vak ara-, sında. İbrahim övsanın. fıl- n, Ercümu Ekremin m AM gençler birliği gençler birliği baş yazgan b ünden: irliğimizin se- nelik toplantısı 8/9/1935 tarihine tesadüf eden Pazar günü saat (10) da yapılacağından idare. heyeti seçmek üzere birliğe ilişik bütün azanın bulunması rica olunur. ri Evererek merltez Kuvvetlerinin ge- riye çekilmesi teklifinde bulunmuş- tu, Restof ihtiyatlı o davranmayı, ileri atılmadan daha faydalı görü- yordü. Jorj dinlemedi.. merkeze çek- tiği Moğol kntalarile: ei tutuştu. Halbuki Möğollar göründükleri ka- dar zayıf ein ihtiyat kuv- vetlerini biraz geride b dı. Sıkış tişti ve merkez kalmış ve aralarmdaki boş sahayı Moğollar tutmuşlardı. Bu sırada Kiyeften yetişen yar- d kuvvetler.Rostofun ordusu- na katıldı. Fakat, Rostof, Moğol- larla cenge tutuşmaktan çekinerek ordusunu (Kama) ormanına. sok- tu ve izini kaybetti. andüğün büyük ordüsu bu su- adl ikiye ayrıldıktan sonra, mer- kez cenahile Moğollar arasında kanlı bir çarpışma başlad ) 1 (Arkası var) e | Bu bir yaradılış meselesi. Ne ze- kâya bakar ne tahsile Dalgınlık demek alıklık sayılamaz. İşte bi- zim.sevgili doktor da böyle akıllı, münevver dalgınlardan idi. Hani şu kalemi hokkaya Ze İk par- ni çeken dâlgınlardan! Bir kerre iz İâkirdiya yâhud Biri işe dir endinde Ki; hayalât âlemine dalâr, sonra öyle bir lâkırdı söyler, öyle bir iş yapar- duki, kahkah gülmekten it- san kendisini tutamazdı. Fakat her zaman bu dalgınlık böyle kahkahalarla neticelenmez- di. Bir defasında: başına öyle bir derd açtı ki, durun size anlatayım. Bir gün, sevgili doktor yenehanesine Remide hanımefen- di gelmişti. Remide hanım Şişli- nin zerafeti, şuhluğu ve güzelliği ile meşhur genç bir kadını idi. Rahat- sızlığım doktora anlattı. Doktor dikkatle hastasının sözlerini dinle- di. Tabii, hastayı muayene ede- cekti. Rica etti: E idi, hiç bir vaka olmıyacaktı. Fa- kat zarafetine, vücudünün çizgile- rine pek meraklı olan genç kadin, semirmemek için sıkı bir korsa gi- yiyordu. Şimdi bu korsayı çıkar- da kolay değildi. İşte bunun için soyununca- ğ Aradan .geçti. Felâket'de bum- km ileri seldi; Findiğe dülilie zere f zihni işlemiş dar- .0, âleme dâlmış gitmişti. Isıtma mik- ropları hakkında tetkikatını düşü- nüyordu. Dünya ile alâkası kesil- mişt i, Remide hill ide? durdu. Dok. torun hi ce hafif öksürdü ve ilâve etti: azırım.. Doktor bu Sakal sesten titre- di. Uykudan yarı uyanır gibi oldu. Gözümün önünde; ta yanında, yar a yalnız kombinezonla genç el bir kadin durüyardir. Ne im adan, ciddi bir insan olsada nihayet insandır ve genç- tir. Elbette arada sırada bazı ha- şarılıkları da. olur. Dalgınlık ara- sında, kendisinin uayenehane- sinde olduğunu, karşısında bir has» ta bulunduğunu unuttu. Başka bir yerde, başka bir kadının yanında bulunduğunu zannetti, Birdenbire bu zanna kapılınca, artık o hayat sahnesini yaşamağa başladı. Genç kadının beline kolunu dolayarak göğsüne doğru onu bastırmak is- tedi. Si içinde bir feryattır kop- , ne ilemi Zavallı e aklı başına gek i a iş işten geçmişti. Öyle mızı kesilen doktor ideta soğuk terler döküyordu. Şimdi ne diye- bilirdi?. Dalgınlıkla yaptım, affe- dersiniz dese, bir kerre kadının inanması kabil değildi. Sonra bir kadın bir tecavüzü belki affedebi- li isine karşı bu ka- dar dalgınlığı, lâkaydlığı kabil de- il affedemez. Kadın kalbini pek iyi bilen doktor, karşılaştığı zor. İuk ile cepheden mücadele etmek- zl vi r amma, kendi Şimdi genç kadına ağ endisini, o tiye dar cazip ve güzel si yi ik bir teessü diye Güzel kadin tatlı bir teb* bir ye le. doktoru affetti. Böyle ei ginlık dakikası içinde başlı Ne | oyunu gittikçe ciddiyet bul hanı” hayet, bir ay sonra, pr ii abul doktorun bir ran İ edecek kadar onu e Doktorun otomobiline we Re anadili ik orada bir otelde başbaş dak imkânını buldular. Bir 92. e | or yanında yalnız k gi | öksü “ Remide ei 5 doktorun aklın* müştü, Kocası soruyordu? idi u V ayol? Döktü dir i — Ah so O kadar kalabalık var “i pek” gelinceye kadar bekle: disi N dim. Patladim sıkıntıdan! di P yi dedi? Ehemi miyei m we — Hayır. Reçetesi — istersen, e çantayı açti. Res sı is baktı. Kaşla' Mi / rdi. Kerdisini zo” gi ıştı! "O gün Boğa: iel meydana £ çkayo Artık işin. sonu ne © mayınız. Zavallı doktore P* Vi gınlık pek ağıra mal oldi m orlie e e ii er Me ini re sebdii iin Sİ şluk pul gönder”! Oy van. yaşı s0, “> 34: 32 ız3