p 30 Temmuz 1935. AKŞAM Tetrika No. 76 . TAĞLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR. CENGiZiN OĞLU İSK ENDER FAHREDDİN Oktay Koraya varmıştı. Papa, Romada im Kardinâller : meclisinde bağırıyordu: “ Isa yalvaralım.. Çinliler muzaffer olsunlar. Çünkü, onların Avrupada gözleri yoktur |, IKINCI KISIM Oktay ( Miş). (Kora) seferinde Oktayın ordusu Kora civarında bir su başında konaklamıştı. Moğollara karşı baş kaldıran zalanan andlaşmayı üç yıl sonra bozuvermişti, * Çin imparatoru, müttefiki Mo- gol hanından (He-Nan) iy istemişti. Okta; ancak « (Kin-Ço)nun ze sün 11 yer vermişti. i yı ozmen larından (Tagay)ın idaresinde bir ordu gönderdi. Oktayın ikinci oğ- > prens Me > bu ordunun da bulun sip ank ın geniş Çine varınca- .ya kadar, Çinliler büyük (Nankin) r- lerini işgal etmeğe başlamıştı. Oktay, Koradan oğlu (Kotan)a gönderdiği bir mektupta şunları yazıyordu: «Oğlum Kotan, «Dostluk nt kendi e- lile bozan insanlara haddini bil- dirmek sırası gelmiştir. Ben Çine ilk seferimde Nankini ve ona ben- zer birçok büyük şehirleri Kinli- de Nankini ginilerdlen. lmüğe gayret et, Unutma ki, — lerinde sayısız Moğ: nı dökül- müştür .Çinlilerle m Kbersiz hiç bi, Zının n Bstığım görmek ve duyı #stemem, i OKTAY Oktayın bu mektubundan di Meşesi, ki, De ilk Çinliler bozmuşla Oktayın oğlu bu 7 ii alın. £a, e (Tagay)la birlikte inliler üzerine yürümeğe karar derdi. Mağal ordusu ilk hamlede (Sarı çay)ı geçerek Çinlileri rü- ta muvaffak oldular ve (Nan- la üzerine yürüdüler. * (Song)lar üzerine yürüyen Me- İl ordusu da iki kola ayrılarak, irinci koldan (Kotan) ordusile Üirleşmişti. (Song) havalisinde ilerileyen Bini kolun başında da ein j ini Moğol kumandanlarından Kem tay) vardı. (Temutay) kolu (Kotan)ın “3 usundan daha kuvvetliydi.. Tan kıyılarından Çine girerek (Hoko- an) eyaletini çarçabuk baştan ba- şa sağ Her akşam bir hikâye ” — Vay siz misiniz — Benim ya! ha muy» dunuz beni? — Beklemez hiç?” Fakat bir türlü geleceğinize ina- namıyordum. Çok istediğim şey- ler kabil değil olmıyacak zanne- derim de korkarım. Bu; gün deo kadar güzelliğiniz var w — Biraz yavaş.. » Böyle bağır- mayınız!... — Sokağa çıkıp avaz avaz me- sudum! diye haykırmak istiyo- rum ben. Merak etmeyin. Evde kimse yok. Hizmetçilere izin ver- dim. Yalnızız. İstediğim kadar bağırabilirim. Zaten bu duvarlar oğlu (Kotan)la kuman- 4 a | — leme) idaresindeki ordular e benim ağzımdan çok seli sö Frm yi — Zika siz çıldırmışsınız! 1 'österemi yorlardı. ilmi tadil doğru. Sarhoş mi y)ın karşı yakasına atarak fira- Şimdi şurada başbaşa mecbur etmişler! YE me ie (Temutay) çok inadci ve çelin EE - vak in a bir askerdi. Oktayın: ilana | ver teşhir ed ini bildirmek sırasi gelmiş | Fakat e eni tir.» sözünü duyunca ö ge | niz Sofrayı ben hazırladı. 'ek len Çinliyi keserek ilerilemeğe bir kadeh koydum. baş ler. , 7 9 meden? Gi yn çok yılmışlı — Biribirlerini sevenler için iki Mi y iri kadeh fazladır da ondan. Mile korkudan ne ” — Yoo! Uslu oturacaksınız. larını, nereye kaçacaklarını — Merak etmeyin, göründüğ mezlerdi. kadar yaramaz değilim, Düşün- Çin ordularının başında da, © mania yapam, uz e geldi. d dı adı sizin yaya yayılan (Mong-Kong) gibi | benim için buraya gelmenizin ne meşhur bir kumandan var ” İ smüstesna bir saadet olduğunu (Mong- Kong) kuvvet kralı de- nu, o güne kadar hiç bir ki yenememişti. (Mong-Kong) Çinlilerce dü: na yenilmez, mukaddes bir ala yet olarak tanınmıştı. Oktay, Song ve Nankin hava- lisindeki kumandanlarına: «— Mong-Kongun burnunu ve kolunu kıran kahramana bir deve yükü baliş vereceğim!» Diye haber Avrupada -Moğolların b ve Korada muvaffak olmamaları için- bütün kileselerde âyinler yapılıyor. -Kong)un muzaffer olm. na dua ediliyordu. Papa, Romada o yıl toplanan kardinallar mecli- sinde; mz Mong-Kongun gez y gelme- orum, Bakınız, hatıra defterime ne yazdım: «Per- eğer o isterse bü- yük bir'aşk başlı Aca- ba istiyecek mi dersiniz? — Zannederim siz beni bura- ya yemeğe davet etmiştiniz?, — Yemek kolay, Siz benim sor- duğuma cevap veriniz. ! Kapı : zil Dondurma getirmişlerdir. Ben gidip kapıyi açayım, vin . ri e açmağa koş- n çantasını aldı, dudaklı al tazeledi. delikanlı bir türlü gelmi- se Nihayet can asılmış bir suratla içeri girdi, i gözüm... — Ne var? Demişti. Bütün garplılar (M Kong) kazanmasını istiyorlardı. Çinde başlıyan bu çetin vuruş- maların sonunda kimin mağlüp olacağı belli değildi. vas Oktay Koraya varınca, oradaki Moğol ordularınm Koralılar ee d kuvvetlerile b eme Korkar yıldırmışlı Kora 21 (Ti-Pi) çok öğe ayni zamanda da ihtiyata riayet eden akıllı bir hükümdardı. Ok. tayın büyük bir ordu ile Koraya geldiğini işidince, değerli beylerile maiyetini yanına alarak, Koranın garp sahilindeki (Çang- Ho) adasına çekilmişti. Kral, Korada bir a Sumumi bırakarak Moğollara faa hazırlığı yapmasını ve ve Meğel, ları adaya bırakmamasın, e Oktayin ari kafasini saran esrarlı (Çang-Ho) adası epi- idi, Oktay oraya vara- bilmek i için, birkaç noktada Kora- lılarla çarpışmağa mecbur olacak. tı, ın yanında götürdüğü dalka- o bekliyor, ulu hakan! Sizi Ül çeken odur!, Diyor ve hana Korada muvaffak olacağını, mabudeye çok yakında kavuşacağını “ia (Arkasi var) (1) Közlein paytakiı (Nanikin)den önce (Pekin) idi. Pekin: Şimal sarayı demektir. Pekinin bundan adı: Yen-King idi, yani (Yeni İeketi sara. yı) demektir ki, yem vak bu adı re vermişti. nk da Oktı cü halefi 1253 de Moğol paytahtını Karakurumdan le ime m ve lr t may deÇ de sadece ni Bant) deyip geçerlerdi zi) şöhiz demektir. (Han han şehri de- mektir. Pekin ik Çelin eline düi- şünce, Moğol İs ee ça ie ve ani Ümidi m Başbaşa İ is — Gelen dondurma değil... lum geldi! Bir oğlu da mı vardı? Tabii, Oğ- kırdı elbette bu değildir, — Oğlunuz neye geliyor raya? bu- — Yemeğe geliyor. Onun günü. | — Evet. Ayda bir kere oğlu- unut Perşembe günü serbesim dediği- budala da bu sefer bir şey söy- lemedi. — Çocuğu geri mi çevirdiniz? — Hayır. Annesi kapıya bi- N rakmış, gitmi: Biribirlerinin yüzüne hayretle bakışıyorlardı. Bu çocuğu şimdi ne-yapabilirlerii? Delikanlı içi- ni çekerek — Bari sofraya bir tabak ta onun için koyayım, dedi. Genç kadın can sıkıntısı ile du- Çocuğu elinden tutup sokaklar- da dolaşacaklar mıydı? Genç kadın - tosunu aldı. Eekek yalvarıyordu: itmeyiniz. p — — Gitmeyip te ne yapalım? Masanın üzerinde hatıra def- teri mein, Genç kadın kur- şun kalemi ümleyi ia başladı. Dün elini tuttu, yalvarı; gelemez miy di? Başka bir gün olsun, ziyan yok. Bilse kendisini ne kadar se- wiyordu... Kadın cevap veriyor- du: «Peki. peki... Tabii... EL betten fakat genç adam araların- da bir şeyin kırılmış gibi oldu- ğunu hissediyordu, Bir kadın ken- disini vermek için geldiği zaman, almasını iyen bir erke- ği katiyen affetmez. — Oruwar, şekerim... Başka bir defa inşallah... Çocuk on da- kikadır bekliyor... Fr Ev i — Gelsene buraya... yorsun orada? Sekiz yaşında, solgun yüzlü, iri gözlü, sevimli bir yavru idi. Geldi, BİLE öptü, Fakat ba- 1 seyredi Ne duru- yor, başını ve ln Baş laşi kadının arkasından iç a - Sonra bir sigara nü tı, sigarayı attı, ğ Güze esvabın var baba! ilhakika, yepyeni bir kostüm eee Bu hazırlığın kimin için olduğunu düşününce, bütün tün sinirlendi. © — Böyle münasebetsiz şeyler söyliyeceğine burnunu silsen da- iyi edersin. Karnın aç mı? i tayın 7 Tr —Evet, baba, — Otur öyleyse sofraya, , Kendisinin boğazından bir lok- ma bir şey gitmesine imkân yoktu. i Çocuk hayretle sofraya bakı- ii Beyaz örtüni nün üzerine şi- AKŞAM AL ıym kitaplar hediye ediyo” Bu fırsafı kaçırmaz” Kitaplar alabile- ceksiniz. ğustos tarihinden 30 eylül # de kendilerine icdiye redileğeki posta ile adreslerine gönderilecek” tir: 1 senelik abonelere; 300 kuruslek bedava kitap 6 aylık abonelere: 125 kuruşluk bedava kitap. 3 aylık abonelere: 50 kuruşluk bedava kitap. ve eylül zarfında gaz” temize abone yazılacak veya me cud abonelerini uzatacak der hal M Neşriyatının bir list€ si gönderilecek ve abonelerinin müğ ine göre hakları olan miktar K” tapları e Ape bize İmei kendilerinden ri , ster ei are çe ücre! el are tarafından verilerek derhal adresl€” rine gönder | pa AKŞAM LE nin ikramiyeli a müddetinden istifade ediniz | a — Bunlar benim için mi b*? baba? — Öyle ya! Çocuk hüngür hüngür ağlam* ğa başladı. Hem hıçkırıyor hem soruyorll — Demek beni seviyorsun s€” Öyle mi, baba? se Hiç bir zaman kalbinde bir Lal balık hissi duymamıştı. Bir ğu olacağını anladığı vakit: Şi — bunun un ne e e diy nma giderek çocuğu okşadı. / — Beni çok seviyor musun şen dedi. — Babacığım! Babacığım! Çocuk Fazla bir şey söyle” yordu. Kollarını babasının bo” nuna dolamış, içini eekiyenii zun ihmi süne basarken gözü masanın gi rinde duran hatıra defterine 8" Oradik kurşun vi silinsit bazı Been vu cü” kalmış Büyü pi EĞ, bir İz başlıyacaktır. » dar lâkayt iel kalbinde k rai baba aşki ?” Hü lıyordu.