hex Olmuştu, 24 Teşrinievvel 1934. Tefrika No. 27 BA Yazanı OS İskender FR ahreddin Necmülbahir Gezayirden ayrılırken: “ Romaya gidince ilk işim kiliselerin ola cakl Oruç öldü.. Fakat, Gumar Avrupaya dönemiyor! deti Hemi beyi Cezairde hiç bir kahramanın ya- e sev« enli donanmasını tan- zim ederek Oran kıyılarına #a- dar gitti. Bütün sahillerdeki küçük İstihkâmları ve İspanyol korsanla- çay sığındığı yerleri b iki aydanberi kardeşinin öcünü j almaktan usanmamıştı. Hızır bey, İshaktan iner Oru- n e uyu; Mark umar (Mepa mehir) etrafı; cu ve maiyeti: b ba müsbet bir hetice elde edemediğine yanıyor- du. vi ktüğü Türkler- çarpışmanın delilik olduğunu gö- rüyordu. y Gumar, hükümetine gönderdiği bir haberde: «— Örücü. e Fakat, Cezairden Ti vaffak arm » i yese tekrar yeis ve ma- üşlerdi. «— Şimdi Marki de Gumardan ziyade e Diegoya acıdım. ği un mağlübiyetini cesa- Tetsizliğine atfetmi ümitsizlik gösterince Pekin a Die © Diyerek sip 2 er ten- kit ve muahaz. Marki, Oi tiles kapanmiş ağlıyordu. Avrupaya eğim ge Devlet adamlarına iü yoktu. Mağlübiyet her taraf i İçin Gi idi, Fakat o okadar çok yüksekte! dı ,, Halbuki Marki ami kale- den dışarıya çıkamıyordu. Romanın kiliselerinde her & sabaha kadar yapılan vz — ları) ne kadar da boşi Fakat, ka > Epi nefes aldır- Mıyacağım, Çanların: duyar gibi oluyorum. ürk musiki ii yk uyanık bulun- duruyo Hızır bey, Romalı kadinin isra- diz ir onu bir balıkçı gemi- ii Ro ya göndermeğe mecbur kampanalarını susturmak işti dem Necmülkühir.canli bir tarih gi- bi, Türklerin bütün muzafferiyet- lerini yakından görmüştü.. Her şe- yi biliyordu. O, aya gidince bütün gördüklerini anlatacaktı. Romalı kadın limandan ayrılır- Ken, Hızır beye, kendisinin bir prens karısı olduğunu söylemişti. Hızır bey Romalı kadına karşı daima hürmetkâr damn onu Arapların elinden büyük fedakârlıklar bi. ve iyiliği Cezairden Necmülbahir zeki a b kadındı. ayrılır! ek gidince ilk işim ki- liselerin kampanalarını susturmak olac: ; Demişti, 7 ... r Hızır bey Cezair limanlarını bi- rer birer dolaştıktan sonra, tekrar kendi karargâhına dön: ızır beyden emek istemiyordu. palılar: — Birisinin Karisini yakalayıp ni kapatmak bayağı bir kor- ii başka bir şey değildir!» Diyerek (Akte) nin de Romaya iadesini istemişlerdi. Zaten Hızır bey bu ei üzerine Necmülbahiri derhal yola çıkar- e Necmülbahir giderken, Ak- a - ei Demeyi ihmal etmemişti. Akte, Hızır beyi çılgınca sevi- yordu. — Beni evinizden kovuyor mu- sunuz? Fakat, ben sizden ayrıl- mak istemiyorum. Beni evinizden uzaklaştırmak isterseniz, gidece- ğim yer ancak deniz olacaktır. Ben sizden ayrılamam! Diyerek reisin ayaklarına ka- panmıştı. Prensin karısı Romaya gider. ken arkadaşının bu vaziyetini gör- müştü. Elbette Romaya varınca bu hakikatı da saklamıyacak ve gördüğü gibi anlatacaktı. Akte, Cezairde Hızır beye fay- dalı bir arkadaş olmağa çalışıyor- u, Onu herkes Hızır beyin ni- ezdi karısı sanıyordu. Fakat, Hı- y Akteyi nikah bamemişti, Emi Te dine: Belki günün birinde İstan- Bula giderim de, padişah, bir ec- — kadınla diği duyun- benden şüphele gene Hızır bey Cezairdeki on vaziyeti - evvelce Oruç reisin Salan Selime bildirdiği gibi - Ka- nuni Süleymana bir elçi göndere- rek anlatmıştı. Cezairden İstani eden Kurdoğlu Muslihittin a Hızır beyin akra! » bası ii. i Hızır bey, Muslihittin reis İs- tanbuldan ———— kadı zairden bir amıyacaktı. kası var) Bir şe müessesesi yün er isi My Alman müessesesi, mlm ederek mem- lima bir milyon kilo yün satın almak ist: el Krom madeni ari sr yemlik, pamuk çekin deği, yu! ta, yapağı, bakkaliye, Eki için de 1i firma müracaatta bulun AKŞAM. Vergi taksitleri Boğaziçinde a oku zim yazıyor Bina vergilerinin yi verilmesi kâ- iktizasındandır. Bu ından m ta oturan bir andilli ve civarı halkının bir şikâyeti miz vardır: Vergi şubemiz, vergi fak- siti zamanı geldi mi, ri am son ir ihbarname gönderm, Nitekim Be eyoğlunda, ve sair yerl de er böyle ii gönderil ve mükelleflere vergi Mi lise dır. Halbuki Kandillli ve civarındı la, bu usule riayet fer, an- Gm ünden mükelle hi aciz memurlarile karşıl cal ve müşkül bir vaziyete düşmek- tedir. Taksit müddeti bil hem mükeleflre ilk yi erilmiş, h r haciz külfe- ünden ai ir him miz a ii nin ala ederi e BE tana ceryan Vanıköyünde oturan yazıyor: Köyümüz halkının, yemek pişirmek için mahrukat ll kllandı vi y, Ba va İri Halbul isatın bo; m bir okuyucumi Tehlikeli bir kuyu, | Karilerimizden Mehmet bey yazıyor: oğulmasna sebebiy. sa- hibi tarafından ve Yahu Fatih “Seledi yesi taral ın muhkem bir surette ka- patılmasının nazarı dikkate bea yavrular ni Kuruçeşme kömür depoları a ederim. dan İbrahim Ethem bey yazıyı etenizde da da Kuruç! menin iyetinden kömür depola- nm kaldırılacağından ahsedildiğini nir ve pavisirir. Fakat be çare ki, biz, yani de bulunan ve çoluk i ol ile sahipleri artık estik, kömür in m kurtaramıyacağımı: orada, bile — tehlike içinde gocuk. rımızı büyütme mahküm bulun: muzu anla ni Kömür depoları kaldırılmasından bah- ta r depoları açıl Sez tik, gü il, bile bile zehirle Sultanahmet ayle yeniği Ali e mi cı sında kaldın, “Bahçe bozı olduğunu sördüm. Çakıl taşlar yerl inden oynamış, zamanla erimiş köste. yuvamı kadinyör Etrafıma bakındım. “Çoluk ve şup sıçrıyor, zıplıyor, iye yar ir” LZ her dakika Gözünün: de nin yi ler yyahlarin im en kalabalık bir. bahçenin balanmediğme öcmmmak Gl poh yor. Belediye bahçeler müdürlüğünün irene nazarı dikkatini celbede- rim, Galp aranıyor ki aki hüresime arlrenini Dinlerin vi laa insaniyet malâmat vermeleri rica ederim. İstanbulda Haliç em Tahtas minarede Kazanet Selim ağında 3 yaaa kim oba Rodoslu “Hayri Sahife 9 ir klye | Teselli vermek için İ e Sende n gemi rica gdiyo- ? Azizim, Ziya, bu pek sade bir şey. Dün bir kadınla tanıştım, Gayet lâtif, şık bir şey. Biraz ko- muştuk.- Pek hoşuma gitti. Ona bu akşam için bir randevu ver- Bn. gö — — Al) Ya Lütfiyeyi ne yapa caksın i — e acele etme de söyliye- yim, İşte ismini bile bilmediğim bu kadından ayrıldıktan sonra Lütfiye aklıma geldi. Onun içir, hayatımda ilk defa olarak bir ka- dını boş yere bekletmiş olacağım. Şimdi senden ne rica ettiğimi an- ile değil mi? iya cevap ve — Alay ediyorsun! ükrü Südiyetle cevap verdi: — Katiyen değil! Ben bu rai- devuya gidemiyeceğim. be- nim yerime gidersin. Bahsettiğim kadın pencerenin önünde otura- caktır, Fevkalâde mühim bir işim çıktığını, gelemiyeceğimi söyler- sin, İhtimal ki derhal ağlamağa başlıyacak... Onu teselli edersin. — Nafile! Ben bu işi yapa- mam , — Pekâlâ yaparsın. Ben se! huyunu bilirim. Beni nasıl Pei sın? Senden bu kadarcık bir şey rica ediyorum... Biliyorum, mah- çupsun, sıkılırsın... Amma bund sıkılacak bir ekiş yek ki... Sen benim namı reket um dokuz- da Ziyanın tarif e pastacıya da gi dn daha evvel gelmişti. Ca- daki masada imi da Ziya kendisini derhal gi ilk bakışta Şükrünün ia kadar güzel görünmedi. Fakat her . halde Se atılacak takımdan ,da değildi. Ziya masaya doğru ' yürüdü: — Affedersiniz, hanımefendi, sizi tanımadan mıza geliyo- lediğinizin gek zeğini' söylemek mecburi — Biliyorum. Çünkü (benim ne arkadaşımdır. Mazeret tmek için beni o yolladı. alir Kadın hiç te ağlayıp bayılma- ı. Hattâ Ziyaya zip tatlı baktı. Bu bakışta bir davet manası oku- nuyordu. — Ben şimdi ine yapayım? dedi. Dostunuz pek kibarane ha- reket ediyor, gelemiyeceğini ei pdr Yalnızlıktan da pek net rim. Sizi rehine olarak bi Diorağızi Eğer sıkılmazsa- nız sinemaya gideriz, Ziya derhal kararını verdi: — Ben de sizden bunu edecektim, hanımefendi. vermek vazifesini Ziya artık ciddiye almıştı. Kadına acı- yordu, vazifesini de nihayete ka- dar ifaya karar vermişti. Genç kadın ile birlikte rasge- le bir imi gittiler. Pek saç- ma bir filim seyrettiler. Ziya oyundan sonra mi sokak orta- sında yapayalnız bırakmayı ne- zakete bg mia beni sini dah: rica merbutiyet retkârlık şimdi ona gayet tabii sü liyordu. Çünkü teselli vermek vay. zifesinde bu da dahildi. Genç vel dın da teselliden pek hoşlanıyor! ün. hâlâ teselliye muhtaçtı. Ziya da . bı e undan memnundu... ves el — Beni dinle, Şükrü. Ben eskis si gibi serbes değilim, Seninle bes ümüz bir arada eğs, lenebiliriz. Şükrü hayretle sordu: i — Nasıl? Kimi tekrar görmüe, ğe razı olacağım? Ziya izah etti: —Ok seviyorsam senli se ğun unuttun mu? , yı unu yn biler. Ziya asi Skills Birden« bire büyük bir memnuniyet his- setti. Hatırladıkça daima bir esef vuyu mi ttarl siki a bul , si Fl çinde hiç bir gizli maksat iya: — Müsaade edersen, yl ona da haber vereyim. Seni ğini o da bilsin. Ben hain eps açık iş görmeyi severim, Yalnız, senden bir ricam var. v— onu benim elimden alayım deme ha! — aşkim mı be ys öys i İhtimalki şu “dakik ada göründüğü gü kadar nan ge Bu sinde a elle al Fat bara gittiği zaman, Ziyani nında küçük, manasız bir kadar we Böyle bir ek hiç bir. man e oldu hip oldu. Hiç ii bir kadın p€* şinde o dolaşır mıydı? Ziya: “3 — Sizi biribirinize a ets mek lüzumsuz, değil mi ? dedi, i ükrü izahat > bir izz& nefis meselesi bildi. İşte bir mi olduğunu iki açığâ dostuna e Merde; vi kat, tanımadığı ka eden bir nazarla ki O bu rig a karşısında | Şükrü cra edemedi. Nes ea Yi TİZ elini Gi r — Filhakika, dedi. Eski doşt tuz. z akat öteki ai ne olmuştu edebilirsiniz.