10 Teşrinievvel 1934 AKŞAM e Sahife « Tefrika No. 14 Yazan: os İskender Fahreddin Hızır bey, yerlilerin Ispanyollarla ittifakını duyunca ayranı Hi (Şeyh Salim) ölümü hakketmişti. ıncıların keskin palaları, müfsitlerin başlarını uçuruyordu Cemaat, birdenbire, palalarını savurarak içeriye giren Türkleri görünce uA vi (Şeyh Salim) i duğu k sünün e Berberilerden bir kaçı ucu kıvrık hai misin çekerek, ilk içeriye giren Türkle: den üç Kişinin karnki dei işin rengi değişmi ti. şi Hızır y Berberistanı ayak- vu velâ şeyhin boynunu Diye bağırdı. Şeyh Salim, Türklerin çok kuv- vetli hamlelerle içeriye girdikleri- ni ve cemaati kılıçtan geçirmeğ başladıklarını görünce Hızır be- ye yal ğa başlamıştı: e tana um, as lanım! Beni evlâtlarıma bağışla! Hızır bey bu sözlere kulak ver- yordu. Kendisinin imhası mak- sadile camide toplanarak a uzurunda yemin eden ara nasıl a edilirdi? Hız: y maiyetine sordu — ği öldürmek çin Göğü ifleri serbes mi bırakalım, a birer birer Molimsmi bağla- GELME n bağırsakları karnından sarktığını görünce: büleani bire: ler. Türk Kemieilei i, şey- a N yaka'ıyarak dual yi 3” 0 © - $ — eti ateşliyen bu müfsit y gemicinin başak ma bul muştu. aslanları bir taraftan müf- sitleri ik geçirirken, diğer ta- raftan da şeyhin kesik kafasını dili en kalabalık bir caddesin- de yüksek bir direğe asıp bırak- mışlardı. (Şeyh S. renler birer birer alim) in kafasını gö- ie di ka: rl k a istilâsından kurtar- Adakale rk müttefik- ölü d bi, düşmanla deği a ie mücadeleye karar vermişti. Adakale İspanyolları, Barbaros yim lerin fikir v ve mak satlarını nefes alarak e olsak fikrinden vaz- iler, we Mehmet sarayında kor- ku ve heyecan içinde, bu müca- “ew delenin neticesini bekliyordu, Sul- tana, camideki ee pe mi: mi rdi. Sultan Mehmet zaten arbaros » kardeşlerden çekimi RA si ve (Şeyh Salim) in Bü karşısında fazla teessür göster- caba: medi. Sultan Mehmet «Bir şeyl im gittiyse, yerine on şeyh Salim gelecektir!» tesellisile mi fazla telâş göstermemişti? Yoks şeyh Salimin ölümile saltanat sandalyasının biraz daha e altına girdiğinden memnun oldu- ğu işin mi heyecana bir mıştı? ie maksat ve şekilde olur- sa Simi Tunus sultanının Barba- ardeşlere karşı samimi olma- işti, e (seyh Sali m) i yal re ade değil, gi rin muhtelif Gerlelirde de topla- nıyorlardı. > 3 En akale İspanyol! ları, vaziyeti erhal İspanya hükümetine bildir- miri Sul lt an Meh a bül küm: be) de esi yi emi or 'deği! di Romalı kadına söz vermişti: «Yakında Pe demişti. na ayni sözü ver- memiş miy: di? Fakat, vaziyet, Barbaros kar- deşleri Cerbeye göndermeğe mü- sait değildi. zır bey fesat ocağının kendi aleykleri inde mütem adiye: nadığını görüyor Acaba derde, sr Şeyia- lar doğru muydu? Tunus sultan, hi hüküme- E z 5 a © ç ize: rine yürümesi ale e yalanız, Bu haber kkuk Bar. baroslar Cezairi kendili likleri. den terkedip İstanbula gelecek- lerdi. Fakat; her şeyden evvel bu berin doğru olup olmadığını an- “lamak lâzımdı. ır bey (Necmülbahir) in Tu- nus . tamamile elde etti- gini, sarayda her şeyden haberi olduğunu biliyordu. Bu kadın acaba Hızır beye yar- dım edemez miydi? (Arkası var) AKBA müesseseleri aranın modern türkçe fransızca ve ecnebi lisanlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin Merkezi: — vekâleti kargısın- da telefon Şubest: bekle | n kay- | hi a” Edebi müsahabe (Baş tarafı 5 in hifede) mesine kafi, iş hen bi- derin adam ..» payesini veren ie saygı ile bakarlar. Bunlardan hemen ü: tahattür edelim: Keyfe iel, ke; FE yfe ma yeşa', min küll-il vücüh, Kala genele hasb-el ici ab aire ve saire..: Şu üç e < zihinlerde hemen bu SEBE z rdır: lahe ma'assâbirin deriz, şaşılacal bir şeye mi şahit olduk, subhane men tehaüüere fi sun-ihul ukül ni Her akşam bir hikâye ze) Jimi rapor j Necip, oboyunbağını, sıçanların, - köstebekl: hii man verilmeden itlâf edilmesi Sili namına bir zaruret teşkil çaldı. Bunu işitir işit mez Osman Necip işten başını kaldırdı. Alak siz ilim saha- sından hayat adamı sahasına dön- müştü, Kalemi elinden bıraka- rak: akşam bitiririm, dedi, idlâli e imiyelim.... Artık eee ve köstebekle- d alâkadar et çıkarması ne der kadar doğru idi? Belki ida önder şüpheli olduğu korkusun- smi rı düğme istediği için İclâlin a tiğine, lüzumsuz ves- veseye kapıldığına hükmediyor ve bir teselli arıyordu. Tam bu sıra- kapı çalındı. me kapıcısı bir e getiri man Necip için bu fevkalâ- a.i biz isimli idi. Çünkü hiç bir aman İclâl kendi kapıcısı ile ona sala yollamak gibi bir ihti; ka mühim bir sebep bulunmak iktiza ederdi. Elleri titriye titriye zarfı e) ve bulunalım, İm la eri e la kuvvete illâ billâh diye ba- şımızı sallarız, ortada ders edini- bir vaka mı var fe'tebirü yâ ülül-ebsar cümlesile etrafı ikaz ederiz, bir meclise e e gitmiyen birinin kaçışını sek derhal i iza câel hak misil bül lâtifesini savururuz, ilâh. Hiç 5 inle yok ki e biribi- rinden mevkilerinde sar- e ai hem söyliye- ni hem anlıyarak dinliyeni mem- nun bırakan sözlerdir, e din- liyenin anlaması şartile, art bundan sonra nadiren inal lecek reddin başka dillerde kullanılan yabancı tâbirlerden bahsederken bunları kastediyorsa dar aklıdır, bizde olduğu k: de- gil, ya Gn rda da bu kabilden iratlara tesadüf edilir. Bizde de baml e bir savaş açılma lüzum yok. Bi Ida tâbiratı bi- lip kullananlar deva lecekle dir elbette, bunda r di ne aza- lacaklar, hele anlıyabilecek olan- lar bir iki nesil sonra belki hiç kal- mıyacaktır. u makaleyi bir neticeye bağ- batı kullanmak için bugün hiç mecburiyet yoktur, bunların sirk ;e karşılıkları varken maamafi! özlü elbette bununla bera- ber demek daha iyidir. Tâbirata gelince onları kendi ei bırak- makta hiç bir mahzu rmüyo- rum; hili bilmelidir yi bugün bir genç mektep efendisi gönlünü ıç avlıyan bir genç kıza «ızhar-ı ma fiz-zamir» etmek i için — tâbirat- tan birine miyecek, Mağa Ed gr vir türkçe ile sö Bir iile imi çeldi, Son okuduğum fransızca bir yazıda bir genç adam tahsil görmemiş bir kızcağıza söz söylerken lâtince bir £ cümle irat eder, Genç kız Salli İl 1 i «Ayıp değil mi? Sizin gibi terbi- yeli, haysiyetli bir adama argot konuşmak yakışır mı?» N a eden 1 kadın evde çektiği zabın acısını her hafta Osman Necibin kolla: rasında geçir- vE bir iki saat içinde avutuyor- r zaman randevüye pek ne- şeli bir çehre - ei e de gün üzüntülü gın dalgın eldir die adanberi ne var? üs. Aden bar aldieik 4 ile — Geçen haft: ale âlim her şeyi aşkına fe- da ediyordu. Ehemmiyetli bir şey yok, dedi, Köstebekleri ve si li it lâf etmek ere dair bir ra- por yazdım. O kadi — İptida Ti emi yaaa huzurumu kaçıran si- çanlardan başlamalısın, Fakat bü- tün bunları düşü Aklım, i bir or! Tere, kuce yöpüele Semi âlim biraz sarararak ve titriyerek: — Sahi mi? diye sordu. Birden: zetede okuduğu cinayet- Ee Sin geldi. Kekeledi: uki o kadar re ya ki... Nasıl olmu: va en şibh ani aklım ie yor — Hayır, senden şüphe etmi- yor, başka şüphe ettiği biri de ker halde, yok, Fakat müphem surette Nİ nde bazı şeyler var. Bir k e saaişeğnik başla- dikta günün birinde ha- kikati liye öyle bir hal ie olursa kendisinden her şey muldür. Genç âlimin dizleri gevşedi: — Her halde, sakın ağzından benim ismimi kaçırayım deme, ha! rs. Osman Necip sinirli ve endişe- bir halde göründü. Bacakları titriyordu. Raporunu Otamamla- mak kuvveti dı, Rapor kıyamet kopacağı aşikâr idi. Genç âlim rm ve > iğ a- lerin mukadder. Gece onun a biraz da- gıttı, Düş şin pek vahim olmadığını gö: ei Bir ei nın karısının yü bakması dan daha alim ne o akli Bur Âdeta zorla bunlar: dı. Şu sırada bütün çekm. sandıklarımı karıştırıyor. Ne le ise sıra duvardaki yada gi lecek, Sevgili mektuplarını * - aya o saklamıştım. ere ye mağa kıymadığımı bilirsin. Af bezi z ni, Affet! Benim bu cılgınl* ikimizi de mahvedecek. Bir iki d:- dana €- kacak. Çilgin gibiyim, Ne yar* gımı, ne yaj ğımı bilmiyorum. etmeyi düşün. tarafa savuş ve kendini kurtar!» Genç âlim âdeta hiddet'e söy- — Bir tarafa kaç de: kolay! Nereye savuşabilir: halde bu rezalet benim eleği m ve onlara imza atmal yaptım! Osman Necip bir taraftan böy- le yanıp dururken, diğer taraf: eline irdiği bir NR yük çantam almış, içine rasgele esvap ve -a- şır tıkıştırıyor, ne yapmak iş- tediğini k: e pek bile-ri- i Hazırladığı raporu dal raporu bitirmel lecek miydi? yden e kaçmak ii, Fakat yereyel Ec nebi bir memleket: vE Aa yanabilir ie En var ai ii vi a inde iken kös pı tekrar lir Şimdi İclâl büs yük bir sevinç e BE sığ, rıyordu. Ellerini — Kurtulduk! ii Hiç bir şeyi bulamadı. Hem bu: bulmasına imkân yok. Ki orada mızı e borçlu kal ecip, © ilin rapo- runu şu yasin bitiriyordu: öl Tabiatte her şeyin bir meti vücudu ve İnsanlar ki bir mahlükun çağri lâzım geleceğini dr m