17 Mayıs 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

17 Mayıs 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o AKŞAM ya EM AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Yazan: Tetrika No. 54 Kale kumandanı, saklandığı geminin dibinden çıkarılırken, korkudan ölmüştü. Murat bey, kumandanın beslemesini güverteye ıkardığı zaman... Murat bey balıkçının verdiği bu nın agri sıkı bir araştır- a, geminin dibinden min hafik bir öksürük işitti. Ak katta ge — e e ve u kaj müş- kaburgalarının arasında be: m koyun koyuna yatan kale ku- andanını gördüler.. Y Slğee a .. Sindikleri yere n bol nce ii A gören kumandan ire başını kaldırdı.. Fakat, bir kelime bile söylemeğe uktedir olamadı. Ve korkudan dudakları hıyaj zenesi- ni kaybetti. Teknenin dibindeki ların içine yuvarlandı, Aşağı gemiciler (Ayos) u kucaklı- arak güverteye çıkardıkları za- man, korkak kumandanın kalbi durmuştu. Murat bey, 1: hur kumandanını diri olarak ele geçiremediğine müteessir olmuştu. — Karı e EKiğ müm aldım.. Fakat, ne ki, ne öldü.. Om, Gelikelya ka- dar d olarak götürmeliydim Dedi. Bu Sibade Türklere tea lim olmak istemiyen Ayosun bes- lemesi de efendisinin yanına git- mek kastile başını kaburgaların çabuk yanına atladılar ve boğul- maktan kurtardılar.. Yukarıya çı- lar, arat meşaleyi genç kızın yü- züne tuttuğu zaman hayretinden zi bir akrış açık kalmıştı. — Ayosun seni bu kadar hima- e armış..! Diyerek yanına sokuldu. urat o güne kadar, öm- bu derece güzel ve sevimli bir kız görmemişti. Gemiciler Murat beyi çok sev: dikleri için, hep bir ağ gimen; — Beyzadem, bu sizin nasibi- nizdir.. Böyle nefis bir İtalyan şe- keri ancak sizin ağzınıza lâyıktır! Diyerek, genç kızi kucakladı- lar.. Kendi kadirgalarına atladılar. Murat bey, Geliboluya döndü- ğü zaman babasını inandırmak için, Ayosun elbiselerini, ie ve ba; Pleksi işlemeli serpuş almıştı, Mu in kadirgası karargâh ” dönerken sabah olu- yordi ik Ahmet paşanin Fa mu- vi dibinde ayarimış uyuyordu. t paşanın başı ucunda iki baltaci ayakta t e Murat, Ahmet Paşanın gemi . me ri vi hazla konuş- Mağa kep i iki sene ev- Ayosuı , vel li esi) ya ge- | miş, babası ölünce, kendisi evlâtlık olarak k. >. kumandanının yan na girmiş Genç ri çok güzel rumca ko- nuşuyordu. Murat bey gülerek sordu: — Ne vakittenberi Ayosun ya- nında bulunuyorsun? — Venedikliyim.. — Rumcayı serole öğrendin? — Midillide. — Venedikten aynlah çok ol- iu mu? — Beş sene oluyor. — Adın ne? — Jüzetta Adın dal Lili gibi güzel. , Kos yaşındasın? n sekiz... Jüzetta durup durup ağlıyordu.. Gene “or silerek o hıçkır- mağa başlamış! Murat Gi Venedik dilberinin. elinden tul al yor? — — Sizden.. Türklerden . Mei; larını okşadı: — Korkma, yavrum! biz, eli si- lâh tutmıyanlara el el uzatmayız... — Beni nereye sötürüiğerkağu 27 ni Geliboluya.. Evime gö- Haydi, sil gözünün yaşını! Jüzetta va Muradın yü- züne bakıy Yirmi aki in kürekli kadir- ganın sakin deni ekne- Her akşam ir hikâye U ya bey ni çıkarken ağının rae buldu, dre bayramlık bahriyeli lerini giymiş, yen- gesine mm zam — Kuzu . Beni di zmeye o kütür. Ne ili di- ye yalvardı, aa beyin iyi ta- rafına rasgeldi Haydi e yumurcak. Yü Yeğenle amca yola sıktılar, Kadri büyüyüp te mane çocukla; ler de sile lin Şener beyin bile aklın şey- lerden bahsediyordu. Ş Şeke ber | çocuğun bu müthi. mi görmeli dışarıya gitmiş, dönmüştü, Biribirlerini görünce durdular — Nadidej, Heyecan içinde konuşmağa öüüledlai Fakat Şevket bey ka- rısından çok korkardı. Böyle yol üstünde , Konuşmak oldukça teh- likeli idi. dondurmacıya girelim de zi iki lâf atarız... raber Şebap ya.i Grüler, Nadide sord n kü üçü ük mü?., ğa bir adam cid- diyetile Kadri cevap verdi: sani hanımefendi... Şev- ket bey benim amcamdır, Nadide çer bu büyüyü üp te küçülmüş çocuğa hayretler içinde baktı. Kadni halden anlıyan bir çocuktu. Onların masasına değil de yandaki masaya oturdu. Şev- ket. bey artik fevkalâde mem- “Şi Nadide... nundu. İki sene evvel olduğu gi- bi Nadidenin ellerini avuçlarının içine aş sesle: z üstünde sak bir ahenkle skar hışırtılar e Ken- karşı Mura, terdiği iltifattan cesaret ee Meğmul du. ni iyi ki kurtardınız..! Ne yaptığımı bilmiyordum. fendini çok ii için mi ölmek istemiştin — Hayır.. Ben onu e sevmeZ- dim. Bana: «Beraber ölelim!» de- mişti de. — Sen de sözünde durmak için, başını suya soktun, öyle mi? — Söz vermiştim. Bütün aile ef- radını şatoda bıra! , Venediğe yaln benimle kaçmak istemişti. Bu fedakârlığını yatma öde- msedi mki beni evinize götür- meyi vadettiniz.. Bn an sonra hayatımı size borçi Ortalık aj lir SYükelncin güzelliği meydana çıkiyordu. Si- yah iri gözleri.. Uzun kirpikleri.. Kumral uzun $: çan cami — Uzun boyu.. Bilha: lneli bakışları m edeni ıkarmıştı. Bizans dilberleri arasında bu derece kıvrak ve sehhar bir kıza raslamıyan Muradın kalbini (Ot- ranto) isimi yakan bu ateş acaba ne vakte kadar arala, Murt, Kiveliyi, Mariyi, Zeynep sultanı ve a N bir çocuğu olan Gürcü kızını gözi özünün & önüne getirdi. alel zetta kadar güzel ve ei değildi, « yan gözle bakıyor, arasıra da s0- ruyordu: — Sıkıldın mı Kadri O derhal Se. mera Sıkılmadım amca! Nadide ay hilikiai soni Şev et beyin işine bö» kurt düştü. Ya Kadri Hayim eri R ıma anlatırsa. ecanı era bin si pr 'kerii . dedi. Bosün olan en en ei yengene söyliyeyim dem. si düşündü, — Dilim de durmaz ki... Nasıl sabredeceğim iş Bu cevap müthiş — Aman adieiğin Sakın — Peki... Anladık, anladık... Evvelâ sen şu köşedeki acemden 25 kuruşluk fındıklı çikolatalar- baka him » İstediğin çi- kolâta olsun Çikolatayı ald, Kadri: yaşta bir çoc da beyanı si etmesi!., ma Kadri ile iy inm, Bg zımdı. Ağz: A Mei aa “m | Amcanın başına gelenler | şını hiddetli hiddetli iki tarafa Me vir e <j Şevk. eyfi dn idi. eid hayali önünde hazır dururken Ne iki vi istedi. Çilingir sofrasını kendi elile hazırladı, Cacığı, çi- roz salatasını kendi elile ali Sofranın başina geçti. İlk kade- hi yeni parlatmıştı. Kadri seslen- di: , — Amca bir kadeh te bana ii > Pin ds senin gibi rakı içeceğim. . Kesi Bi bey afallamişti, Hiddet mi etmek lâzımdı? Şaşmak mı .. Kadriyi paylamak mı? sa «içme!» diye yalvarmak mı?. Ma- lüm ya Kadriye bugünlerde pek çıkışamazdı. Onun için aşağıdan aldı: — a . Evlâdım... Ciğer- sen yaştaki irili hiç eki içer mi?.. Haydi sana beş e vereyim de git bakkaldan al.. iü leme. m senin SE e m ton ee ciğerimin b olsun.. — Ne?, Vermiyor musun?.. Ben de ni söylerim. Ve dondurmacı da Şevket be- yin. yeşil gözlü sevgilisine söy! avaz avaz haykırma- il derin gözlerin..» eÇildirter a > enge öteki oda Kadrinin yakm işitmiştiz — Bu çocuk ta böyle “ şar- kılari mealin öğreniyor? Ku- zum... diye bağırmağa başlayın- ca Şevket bey işin sarpa saraca- ğını anladı. Hemen kadehi dok duru kime ei diye ye- Kadri yaşından ümit yoz bir pişkinlikle a yuvarladı. ca, bir sigara versene? xe Net, 'Ne?, Sigara mı ceksin ei — büyük adam tavrile doğruldu — Senin evde gül gibi karın dururken... — Sus sus bakayım utanmaz... iyorum.. söylüyorum yoksa... Sigarı pi n irem için değil... ie tabakasını çıkarıp Kad- riye uzattı. Çocuk sigarayı ağzı- na soktu. — Ha şöyle amca... MP g vi bakalım... Yak şı de kibrit, vak Karşılıklı tel eğri — Selâmün kavlehu min rab- birrahim!.. diye başını iki tarafa sigarasını Ea — Amca!. sallıyarak yeğeninin Y. ene ne var... — Senin pul kolleksiyonunu bana versene... e de şekerim.. Nasıl olur? Basbayağı olur.. Getir kol- . Yoksa haaa... et e canı gibi v v yeğeninin e) m etti, ık hayat m hr olmuşu, ai le Kadrinin kırk yıllık kaşarlanmış bir çapkın gi- bi Madideden Mağ kanına dokunuyordu. a beş m nil bili kab vaktinden evvel inkişaf ei çocukları e Kadri gene: Radyo « e Mayıs perşembe İstanbul * 18,30-19,20 plâk meşin, yatı, 19.20-19.30 8. haberleri; 19,30-21 alaturka musiki © neşriyatı, (Kemal Niyazi bey, Hayriye hanm. Mahir ber, bkm hanım), 21-21,23 Selim tarafından. konferans, Zİ 25. 35 io” ze orkestrası tarafın- dan dan: Bükreş 364,5. m.) — 18 orkestra radyo jürnal, 21 opera. Budapeşte (550,5 m.) 8,30 ga kı, 20,10 çiğan orkestrası, 21,25 medi, 22 jürnal, 23,40 e orkestrası Prağ (470,2 e Si 5 Alman radyosu, 20,10 ierik nakil, 21,05 melodi, 3 dyo jürnal, gras, e) — 18,10 kon- ser, 18,35 ed » uamipe 1L 7 operd, Varşova (1414 m.) — 17.35 hafif müzik, 19,10 komedi, 21,02 konser! 22,15 hafif müzik, 23 piyan. Viyana (506,8 m.) — 18.10 gra“ olen 2 45 3 komser, 22,30 orkestray' 24 gı 2,30-13,30 alaturka plâ 9,20 plâk meyi er ı 8 ı ajans ii İstanbul; neşriyatı, 19,20-19, 2 my Şiğan mi smusikis güzel sdik vallahi ya ğe hiddetini yene medi: — Sen hele doğru dürüst do-” nunu feri öğren de son- mlar (o hakkında o. ani müren et!.. diye onu ledi, Kadri, kendi e emin il delikanlı halile gülüm a o?, Yoksa onu benden kıskanıyor musun? Nasıl hiç yok- n kabahatler için beni bir das ha vr misin?, bile kaldırmam şekes > rim.. Elimi — Ertesi Se didi erkenden kalktı, — bigi — Gene nı r Allah aşkına. — Gel kile zıpzıp oynm. yacağız.. ii, Çekil evlâdım başımdan... Ben daireye geç kaldım zaten re maire di . Daireyi bis rak yl benile ecele — zıp oynıyacak: Sonra da lâhaddinler Besi hep birden, kaydırak oynarız. — Ah evlâdım saçlı sakallı iris, sam sizin gibi çocuklarla ZIpZR, kaydırak oynar mı?.. Hem kars şıdaki evde de bizim memurlar oturuyor. «Bak mümeyyiz rı ire; iyor zıpzıp oynuyor!» diye beni tefe koyi es İş — Ne?. Ne 3 ayı pinliğiyii hak. ha... Bana ediyorsun Peki nerede Salma > «Yeşil derin gözlerin..» «Çıldırtıcı sözlerin.» pe lâdım. ” Kadriciğim... Ne münasebet Çi Niçin sen ayi pieliği oluyormuşsun? şekersin, sen balsın... d — Öyleyse... Bizimle zıpzıp oyi # na... — Olur sim Tek senin dilin dursun da. gizle sert, o aksi eyyiz , beyin üstünde küçük yeğeni eni GL a tmiştir. o Şevk ei; çıkmik. tatörlük ilân bey onun hiç bir sözünden yor, pek kızarsa: — İlâhi.. Allah ta sana gibi. bir yeğen versin e mi?.. di. bağırıyor... Bir yıldız e?, Daire mi?, Bugün dak ; a senin Üdü üüküdü j 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: