. ğü Ni 11 Mayıs 1934 AKŞAM Sahife 5x Radyo AKDENİZDE Her akşam 242 . bir hikâye Kâtip hanım iy eml 3 12.30-13,30 alaturki , | neşriyatı, 18,30-19,20 pik meş TÜ RK. AKINCILARI e o Hakkı bey yeni açılmış | sini biraz kaçırdı.” 19, 20-15, 30 ajan haberleri, 19.303 Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 48 r bir sabun fabrikasında Safiye hanım eli günü ie ei yusiki Ee (Eliza ii. şubesi kâtibi idi. Fakat en! başladı. Doğrusu aranırsa yeni i a ÜL Re ine yal O'sün e ğ 5 birinci meşguliyeti her sabah mü- | kâtip şirketin pel ünü ağar. | borsa haberleri, 21,25-22,30 “muhteliğ ) gü (Balıklı) kilisesinde bir genç kıza melekler dür tarafından çağırılığı zamani | incak bir memur. sayılamaz. | Yğyiremii. i —d görünmüştü! Kızın nişanlısını. öldüren Agripas'1 | karşısında durup işlerin gayet helme Gren geri e Mi 1 rkestş yakalayıp saraya getirmişlerdi yolunda gittiğine dair teminat isi Budapeşte (550,5 m.) — 18,30 Kö Sia İngilizler harbe tu- tuk iden ibaret ol ransı donanmasının bir kısmı batırılmış, iki yüz rçası da iğtinam edilmişti. di de Fransızlar aşağı yu- karı ayni vaziyette bulunuyorlar- dı. İngiliz donanması Fransızlara hücum ederse, Venedikliler Fran- saya yardım edeceklerdi. İşte Fatih bu etmeler istifade etmeyi düşüneri ediklilere çullanmak istiyordu. lar, Türklerin İstanbul tersanesini tevsi iin, galon ve galis cinsind p sefineleri 'enedi Barselona, Kartaca, Malta, Tal zayır gemi mimari mia da tıp- kı Türkler gibi, kürekle sevk ve idareye elverişli hafif ve agat gemiler yapmağa başlamışlardı. Bu nevi ilerin küpeşteleri alçak, suları az, başları keskin ve dar ve nihayet 165 kadem uzun- luğunda, otuz iki kadem genişli- ğinde yapılır, tekneleri siyaha bo- yanırdı. demirden Uzun bir tığ takılırdı. ee M2 mek üzere büyük bir top .konu- lurdu. » Bu devirde topçuluk çok geride idi. Maamafih Fatih, fazla top is- > edecek gemiler inşasına ehem- Sabi ağ in Haliçte duran büyük çapta ayrıca e mii miş dört topu daha v toplar kürekçilerin yanına ii iz Klik vagal a bu sistemi na- mi kürekçilerini harp esi Heç Bunlar bir in zencirle bağlı oldu- sz mlm tel kır- bacile er lunurdu. Gemi ha- yan da diğer vardiyanlar vasıta- sile esir kürekçilere hareket emri- ni verirdi. 1453 senesi mayisinin yirmi ii Zuncu salı günü İstanbul burç. larına ei İri dikildiği gün- e i payitahtın imar ve tezyinile İrinekl olan padişah Ha- liç ve Gelibolu tersanelerini tevsi erken, dahili ga de biribi- rini takip ediy. öpme Mek Mai beyle Yu- larak Geli- sabah Balıklıda vukubulan bir hadise Fatihin o m Beyi hareketine mâni olm Meryem Ana rildi görüneni. bir şen kilisesin- de m ze göğe yortusunda (o im- se iy bile burayı Tire ge- lirlerdi. Ayrıca birinci pazar günü de eledi pınar) rumların ziyaretgâhı idi gün de mayıs ayının birinci - r günüydü. Pinar başında top- ia anan halk arasında birdenbire bir gürültü kopmuş ve genç bir kız bağırmağa başlamıştı. Rum kızi güya bir suda bir melek görmüş ve bu melek kendisi: b . Halk, el için eilelikmslii mukaddes Tie E eyaiz öldürmüş. Ölen delikanlı, padişahın susi kâtibi Tomas Kai ğe üçük kardeşi imiş. Keki hadiseden mütees- sir olarak Fatihe meseleyi arzet- miş ve kendisinden. katilin ida- mını istemişti. bu mesele ağızdan ağıza yayılarak İstanbul- y yanına kâfi miktar- da muhafız ve silâhtar alarak Ba- lıklıya gittiği zaman ahali iki kıs- ma ayrılmış, biribirine silâh ve se- palarla hücuma başlamıştı r. DAK hal kala! tarak katili le etti ve kollari e yarak geriye çekti.. Muhafızlarla sara; — gönderdi. addes pınarda görünen me- lek hküyesi halkın dağılmasile kaj ş değildi. Maktül, padi- şahın İla ie di Ki idi; gi öldüren de pı Kiveli- nin zadesi iin Fatik, © katilin İML > ai emrettiği , Murat bey bu de- likanlıyı e cellâda teslim et- memişti. Kalabalığı dağıtarak sa- yedi zaman AÂgripasa Ml ee eme Meryem ana kilisesi un hezin Miaşin dire Salli sonra beşinci asrın ikinci nıs- fında birinci İyostinyanos ei in» a edilmişti. O devrin en mühi betlerinden birini teşkil eden ma kil se, (mukadds pınar) 1 itibarile a aynca bütün Müren Ale ince es sayılır ve mukad. an içmek üze- ve mn EE Kasabı Halki hacılar gelirdi Kilise birinci defa olarak," sekizinci srin nihayetinde o İmparatoriçe (İrini ve biraz sonra bir zelzeleyi müteakip ğ ncı dan tamir edilmişti. kuzul sırda birinci Vasilos ve daha sonra da altıncı n tarafından bir çok ilâvelerle ve ikemmel surette tamir ve duvarları aştan başa altın mozayiklerle değil olunmuştur. Meryemin kumasi ie a sinden şifa bekliye: İm- parator, patrik, prens, aga ve meczup resimleri baz On dör- yle bir methü sena lâvhi şti «Meryem! Ben, sende hayat embaı görüyorum. Sen kaza ve mi Hkenin şiddet ve hasas teskin yorsun! İe sen beni e an Sen ki, sinende lâyemutluk yana taşıyan eN üdürün çın- daya girdiği zaman ayakta genç bir kadin gördü. Kı- yafeti pek süslü olmamakla be- raber pek zarifti, 2 üdür: Her gün çok yalaya nuz, er dadi; Gelip gidenlerle me: gul olmaktan başka bir de me ve saa i kel kafa patlatmak sizi yoru; Tai | Hakki bey bu demenin bir zammi maaşa açabilmesi ümidile: mukad- yol — Hakkınız var, efendim tasdik etti. Fakat netice bei türlü çıktı. — Yanınıza bir e verme- yi düşündüm. Han çnebi li- sanları da biliyor. İsi üyesi Si mail Hakki bey kendisinin özle kâtip, genç bir daktilo vardı! #-# İsmail Hakkı beyin kâtibi Safi- ye hanım isminde idi. Fakat hiç hoşa gitmiyecek bir şey: men e mi ayri larmi a her halde be cihet İsmail Hakkı beyin neşe- Ocası — O zavallı kızın nişanlısını ni- çin öldürdün? — O, zavallı değ n Fen yl etmek istiyen bir mı be suda kendi Mi gö- k (bir melek gördüm, beni gö- > karen istiyor, İseya söyle- ecek sözünüz var mı?) diye ba- önü A Ben de halka bu deli ehemmiyet ver- memelerini a Nişanlısı üzerime atıldı... Ve göğsüme öyle şiddetli sa yumruk vurdu ki, bir ye kendime gelemedim; başım döndü. Artık bundan son- rasını bilmiyorum.. Yağ al tına alıp boğazını sıkmışı, bu > hikâyesine m öyle mi — Hayır.. İnanmı ni ünkü ve sürüme Lai öyle içi git çarşısına benziyen müfsit ve al vü bir kadına Me temiz yü- rekli ve iyiliği sever bir insana görünürdü. Bu kadın, orta malı kaltağın biridir. Eğer melekler onu sahiden göğe çıkaracaklarsa, ben yedi kat yerin dibine inmeğe ve bir daha (mukaddes pınar) dan su banana yazıyım, Murat asa çok aci- miştı. iii de kast ve taammüt yoktu. Sadece nefsini iii Mask istemişti. Asıl ka- ra ölende olduğu tahakkuk tmişti. kr saraya dönünce derhal Fatihin huzuruna e Vakanın ü anlat DE E gripas SE edilecek bir dekan değildir, şevketlim! de- « Onu affediniz..! (Arkasi var), di öl ası istenirse işin ae çıkamıyordu. o Bunl: makine ile yazdığından acaba ki tabeti mi yol ilod yapı ai eni kâti- bin kendisine alez ziyade zahmeti o dokuna anladı. Onun için Safiye | ia ima yalnız müstacel olmiyan işleri havale ediyordu. İsmail Hakkı beyin zihnini meşgul eden mesele baş- makinesinin başında genç ve sevimli kadına karşı va- ziyeti nasıl olacaktı? Ne yapma- dı? EN, ei Ciddi ciddi durup bir şey söy- lememek işine gelmiyordu. Çünkü âmirlik vakarı ile kabili telif de- ğildi. Onun için akşama kadar ne yy düşünüyor, sabun reklâmlarını hemen aklına bile getirmi; Yavaş yavaş Safiye marie hoşlanmağa başlamıştı. Aca- ba daktiloları olanlar e ya- ne yapıyorlardı? Sadece âmir k kâfi mi idi? Yoksa Mk flört etmek mi lâzımdı? Sonra, işin içinde koca bie » bu ne çeşit adam- dı? mı, ihtiyar mı? Cılız bir m, Viğei iri W mi2 | ie belâsı doğruya Safiye hanımdan sordu. Genç kâtip böyle hususi hayata ait suallerden hayrete düşmekle bera- ber tabii surette cevaplar verdi. İsmail Hakkı r kolunu uzattı, g N den sarıldı, eğildi, yanağından tü, Safiye hanım, iraz et- hizi Fakat halinde de âşikane bir mana yoktu. İsmail Hakkı bey daha ileri gitmedi. Akşama kadar mektuplar yazdırdı. Ak; ü Safiye hanım mi istediği zaman öteki yanağından da e Üç dört gün böyle sabah akşa birer kere yanaklarından ll devam etti, - #.» akat beşinci a mn ği elindeki gazeteyi oku- okuya yürüyor, Pi dikkat öneli bkz rl üzerine . içe gmur liz sille ei iniimeğe başladı. Neye uğradı- nı bilmiyen İsmail Hakkı be; rezil ii “tevekkül ile fırtına- nın geçmesin » Onun hiç muk: a gi Hm böyle olur, mektüp nın işte sonu bey, «hiç beklemezdim. Her şe; hanım rd arz : çekildi gitti. İsmai bey üstü başı pe- ley İLA ni man, 18,50 radyo jürnal, 19,30 piya: e 20,30 opera, 12,30 .esirası, imi (470, ,05 9,25 e radyoğu, 20,05 gra la havadis, 21,30 komedi, 23 hi v va müzika, — son haberler. Varşova (1414 m.) — 17,35 gri olen. 17. 50 piyano, 19,10 kafeki 23 müteferrik, 21,15 konser (506,8 m.) — 17.40 Kors ser, 18,35 gramofon, 19 radyo jümak 21 konser, 22,30 radyo jürnel, 23,30. Tal * 2 Mr cum: İstanbul £ 18,30-19 b vw 19-19,30 ile Ali Şükrü bey çocukların böyütülmesine dale), konferans ve ajans, 19,30-21 alaturka mi neşriyat. (Kemençe Fahire ha- il t Nevres bey; Eşi alını i ve ajans ekle 21,25-22,30 NE 'akup bey “orkestrası tarafından esers! ei (550,5 m.) — 18,30 kes zadyo jürnal, 19,20 opera ye İmei 23,30 çiğan orkestrası, ) rişan bir halde artık enli ye gidemiyeceğini düşünerek eve | döndü. O gün dinlendi. Ertesi gün yazıhaneye gittiği zaman Safiye hanımı göremedi. Kendisini müs, dür çağırdı. E ana bakınız; İsmail dedi, Sizden böyle 2 şey yi aldım. Safiye da ge kattı. Kadmcağızın evde ne lâya çatmış olduğunu tahmin ede iniz. onun. İnsan ber! — Kabahat şeyi kocasına söyler mi? Bu ka-' dar beyinsizlik olur mu efendim? 3 a mierakla genini söylemiş? : — Ne ölen efendim. Siz bis bir şey bilmiyorumu Yalnız, tecavüze uğrıyan bir ko. caya karşı tarziye vermeğe meğ-' burum. Müessesenin irki düşünmek icap eder. Hizme. tinize nihayet vermek etmesini Ben kimseye tecavüz etmü sim kuruş. Onu zaten nasi receksin! zg Hakkı > artık odadan çekilmi ek lâzım aleğen