- «Ya belimi Sahife 10 C AKŞAM Ayıkla pirincin 1 EM un cenaze bugü müşkül iğii iniz « eyikik Şiülağin, işti Lu,» is emi a e çıka; mi rami > âyelerinden $oni kii izmiri söyle ©mlesinin hikâyesini lr BE ze . İstanbul: e cekiden bir aile: . Hayatlarında serde ne keder, ne gaile, Her şeye kanaatle, geçinip giderlermiş!.. Fakat Tanrı, nihayet büyük «Dostlardan irak..» diye, şaşıp parmak isırın, ale evde varmış sade'üç kişi, Evet; yalnız bu kadar: Bir erkek, iki dişi, Bir koca, bir karisi, “birde sayi kızları! Fakat bu kız başka kız: İpek saçları sarı, > Lülelüle ei ver omuz başını Kim bakarsa gözünde ps O baygın aklar kel) ok vii işler, Sineleri yaralar, yürekleri de! vu ie kim görse şaşırır, sel iz lermiş! bir teni varmış: Hem beyaz, bini yumuşak Bek li incecikmiş - kolumuz olsun kuşak! - Güzellikte matetmiş bu yusma melekle: rı Yumuk ayaklarının i inceymiş bilekleri, Yolda herkes vs rmiş görmek için acele! Akıllara zararmış onun vücüdu edi - Şimdiki kızlar ibi vk sıska değil, dolgu: Yazın bol güne: Fakat bir yıl azalmış dükkâna gelen, Adamcağız yükletmiş sermayeyi kedi Karar vermiş: i — Dükkânı kapatacağım!., Diye! yin kaçınca m zevki, ahengi, patıvermiş, son olarak, ke; ! Böyle geçmiş bir kaç ay; evi kalmış t Ne ko ar, ha i Düşünmüş en nihayet: —a mr ii satarım, doğrultur, üsbütün batarım!..» Zaten ahçı değil mi, a gelir bu iş: lah. gün: «Ya » diye, hemen mutfağa girmiş Bir sahan dolma yapmış: Parmaklarını yersin!., tmak için yol Sen bu bahta ne dersin: vrum mutfağa: Yapmış bir tepsi daha, Yine çarşıya koşmuş.. Bak şu büyük Allaha: vr b kadın, erkek durmadan kapışiyor, «Am güzel!..» diy: rimel apışiyor! i di tepsi, on dik elli t Düşürmüş: — Yetmiyecek bu işe belli tepsi, «Yine dükkân açarım dosta, düşmana karşı!..» Bu dediğini yapmış, olmuş: Dolmacibaşı! Çok zafer şar insana alın teri: na geli a Yani, sözün kısası: İş tıkırına girmiş, Yine eski bahtiyar, mesut günler belirmiş! lmacı dükkânında çalışıyorken böyle, ikindi, öğle, rmadanı, “Dolma çok irin bu tükenir şey mi hiç!,, Gelelim kızlarına: Daima küçük “hanım, 4 tutar onu, Avcılar bir lokmada, billâhi, yutar onu! - Olmuş hikâyeler - Babası beğenmeyip kızın bu gidişini, Dermiş: | — «Karı; bırakma sen bu kızın peşini: i «Yalnız ren ii bu kadar izin verme, «Ya beraber git, ya sokağa gönderme!..» iğ Halığelek iki yana başını, Dermiş: Ayıklı ben pirincin taşını!» Kadın, kıza aldırmaz, taşları ayıklarmış, Kız da gece rüyada gençleri sayıklarmış! Kümesinden çıkarsa böyle körpe bir piliç, Onu kurnaz sansarlar — el mi ai Sürüden ayrılırsa Bunu herkes bilir ki! Nihayet k bie İpar! Bizim bu yy e delikanlılar Eği Kaş, göz işareti baştan çıl Kızda zaten maya var gülüp, ire için: Arasında kalınca böyle bir sürü gencin. Alev sarmış. saçağı, artık yaydan çıkmış ok: Eve, bir lâhze ga Mk a Bi 1 kahroluyo; Bu, baştan skn; kiza edil en şi göz, li Karısma hep dermiş: — «Bü kıza çok yüz verme, er git, ya sokağa Me » Kadın cevap verirmiş, çatıp iki kaşı — «Bırak.. Ayıklıyorum ben el yi » Merakta kalmayınız; bir gün şaşırmış ii Genç kızın odasından geliyor ince bir ses Bu ses, akisler > sofalarda geziyor, Yeni doğmuş çoc: benziyor! Dolmacının genç hi evet, doğ çoci Elleri yumuk yum: özleri tıpkı boncuk! Fakat buymuş dike felâketin cabası: Tanrı gerçi onları yeniden zengin ken Fakat bu saadeti başka şekilde kap Bir yandan sevinç vermiş, bir eli vermiş keder. İyi, kötü Allahtan... İnsan bu işe ne der Mutlak doğan çocı babasını Behmeli,! Hemen bir nikâh e bu işten kurtulmalı! Fakat, âhır zamandâ, böyle yiğit ne arar, Hangi genç: — Baba benim Diye, meydana çıkar?!,, İşte dolmacıbaşı böyle kederli küs! «Bu ne belâdır?!.» diye, Mk bir gün, Ge Çat. Kapı çalınmış, inip bakmış bir adam, Demiş: ... — «Benim bu evde eid bir Yagi «Çünkü 1 benim sizde ocuğun!.. Ne?1?. Babası e mi YANI rd — «Hemen nikâh kıyalım, içeri buyurun, aman!.. ve ikram A e Geçmeden fazla zaman, t.. Çat.. Kapı çalınmış, inip bakmışlar: biri, Len içeri Man demiş: eri, «Bir damat dilin ben ziyaret ederim, «Çünkü bir ço sak doğdu, işte ben de yep ET » Dolmacıda kesilmiş o an hoşafın yağı, “Kederden tutmaz ye artık eli, ayağı, — «Haydi, sen > iş.. Geçmeden bir saniye, Bir adam daha gi Babası has İz » Gördünüz mü belâyı?.. Ne” yapsın agi baba: Damat iye adamlarin hangisidir acaba?. Bir adam daha vie demiş Damadım size, ğum doğdu, girerim evinize!..» ik man şaşırmış, yutmuş hapi, o — Buyur. Demiş... Yine çalınmış kapı: Bu da bir başka baba. Aman Tanrım!.. Bu ne iş Bir adam daha gelmiş.. Bir ei daha selale yok bu belâya artık bulmaya, larda bir metre kar - yolların kapandığını söylüyorlar. Telgra bat 1934 Anadoluda Akşam Karamürselde kar ve serçe avcıları! Bu küçük kuşları himaye için tedbir almak lâzımdır Karâmürsel 21 (Umumi mul birimizden) - — m Meşeler şakası olmadığı ve fena bir müj- deci olduğu anlaşıldı. Salı günün- denberi sağanak halinde yağan karlar hâlâ devam etmekte ve bazı kere de göz gözü görmiyecek de- recelerde tipiye şevrilmektedir. Kuşlar hep sokaklara dökü ler, Misi arıyorlar ve gözleri o kadar kararmış ki insandan bile kaçmıyorlar. Kasabada ne kadar kedi varsa hepsi ava çıkmışlar, karların üs- tünde sinsi sinsi sürünerek zavallı serçeleri yakalıyorlar!... Bir taraf- tan da sokak see ki kazları; ellerinde sopelar a, taşi ir Şİ bu bedbaht kuşların ii düş- müşlerdir! Kuşlara yazık değil midir? Biz insan azan ne ki rçi pek lezzetlidir. Fakat, bu kuşla- rın hangisini avlamalı ve hangisi himaye edilmelidir? Mezruat için çok-faydalı olan serçeleri is öldürüyoruz? Yazık değil'mi bu kuşlara? m avlanmak icap edi- yorsa bunu diğer hayvanata tah- sis ehil Hattâ kışın şiddetin- den aç kalarak evlerimizin kapı- larına sığınan ve bir parça yem arıyan her hangi bir hayvana #i- izin tevcihine tenezzül et- vanlara tüfek atmak bence mert- lik Er Kü sselerini örten kaba ve Li Mğlerile her zaman bah- çelerimizde ve evlerimizin dam- ipinda » dolaşan çeergeleri ve sağa ve bahçelerimizin ap mz nlar ydı leri olan bu zi mahsulâtımızı çekirg ra rattan ve bin bir çeşit kurtlardan bu kadar ia oldukları halde insanlar ne kadar nankördürler ki e. aç iz kapılarımıza ge- de gene onun cılız gövdesine ağ- zımız sulanıp durur! Bütün vicdanlı insanlara düşen bir vazife vardır ki o da el birli- gile 'bu zayıf hayvanlara germek ve arta öldüre ni Ginekür Mehir çak ve mektep muallimlerine serçele- tebin geniş sofasında topluyarak belediye ve zabıtalar bu kuşlarla alâkadar olarak çarşı ve pazarlar. da tellâllar bağırtmalı ve mahalle bekçilerini de kapı kapı dolaştıra- rak hükümetin bu alâkasını halka tebliğ ettirmelidir. Zavallı bir tavşan Postahanenin bodrumuna a lanmış olan bir tavşan oradan çı- karak kaşe başlamış, arkasına düşen bir ei için öteye beriye koş- nihayet yakayı kurta- ağn anlayınca kömür is- kelesinden kendisini denize atmış- tır. Zavallı hayvan boğulmaktan kurtulmak için sahile doğru ğru yüze- rek gelirken insafsızın birisi ka- satılığa çıkarmıştır! Kömür mc Karamürsel, mühim ömür “ihracat iskelesidir. röle bir çok kimseler kömür e il e gönderiyorlardı. Bu defaki retimde mr ki hüm babi na ında bir arla diğer kömür işi Şapalar Gİ birleşerek bir şirket teşkil etmişler ve kömür işlerini bir elden idare; miri PERA öneri tan kö- ki kilosu yüz on Kizi, ve İstanbulda iki misli ve karlı zamanlarda da dört i le satmaktadır. Halkın en müb- temin etmek istiyen kö- mür ve odun esnafına Allah insaf- lar ihsan eyleye! Ragıp Kemal Hilâliahmer gençlik teşkilâtı yeli mm eş me Kelimesi lara, k yüklere > fecaati. tasvir ederek onların merhametlerini tahrik et- mek ri borcu olmalıdır. Şimdiye kadar buraya bu kadar ; İ göle kar yağmadığını ep Etraftan kasabaya ora- dığı ve af direkleri idevrilmiş, a araba. «İşte senin ihmal ihmalin Söağünmi yıktı, «Kızın doğurduğuna ön tane > ye «Haydi; yürü aşağı, aŞimdi de gel ayıkla | bu piri pirincin mi lar -melelerini gösterdikleri alâka ve temayülü irdi Hesaplarını, kayıtlarını ve mua- i muntazam lecektir. timada teşki- daha ziyade inkişafı ve te- . olduğundan. muhabere ve mı muva. | Jâtn e durmuştur. Her tarafı ” telgraf rakkisi ve sauamelâtıyı n basitleşe * laştırı! lacakt çmağ, :bbi . ş & en Hilâliahmer gençlik teşkilâti merkez heyeti reisi Sıva: Buranin ilk mektebine uğradım Rahmi ç