İya kıyıları yavaş yavaş biz- sahile a doğru idi. Zantadan Cebelittarıka kadar denizde... 1 - Salonda tavla oynıyan va 2 - Güvertede satranç ittarı! m i iy rr Dürbünle partisi, 3 - Cebeli k,4- raskeldiğimiz bakıyoruz. Kıyıları iribiri ingiliz kasından şehirler uzanıyor. Ara: kaldı. Gece, i b : doğru giden sıra dağınık büyük binalar » | etrafımızı sardıktan sonra rüzgâr | şilebe gittikçe yaklaşıyoruz. Ni. yoruz. Bunlar kışla lüştü, sallantıdan eser kalma: hayet borda bordaya geldik... i? Hele önünd > Me e A inin ismini ii run üstündeki bir nazi izi den kaybetmiyoruz. üvertesinde dolaşaı i- , fındaki binalara ve arka biri arkamızda ufuktan silinip git-| yoruz. Norveçin Bergen limanma izi kini diğeri önümüzd 1 İsa biyapaılli şırtıyor. Bu kule, mi mik bu fenerler, gerek Biraz onu geçtik. Bu va- örmeye ye .. | bize doğru gelen gemilerin aşığı | pur akşam üstü ışıkları görülemi- gi .. Sabah erken görününce vapurumuzun | yecek kadar arkamızda, uzaklar- beyt Fanlar sile deden e sad a A ba- | da kalmıştı... Bravo Telamona... Görünen iş- sekizde Cezayirin ışıkları- çe şimali garbiye | kele istikametinde yani solümuz- gördük; ük bir sahaya ser- döndük iki ee da ies çan bir defa, seeliye pilmiş olan bu pırıltıları hasretle — Haniya çarşaf gibi sağımızı nie iki defa ve tam iline la? kadar durgun. De derler, işte bi: :eviren deniz de bu halde.-Saat olmsila Bon bur gördük. Artık Hik sahilini boylıyaca- RE e brem ana yerinden çalınan Sed Ee Bilirilmeini ve sa- nı muhafaza ediyor. Sabahları gü- banyosu, güverte di çanı ile cevap vermesini ilâve d izi olsun şu güzel ölümleri gire- misiniz?...» diye yalvarıyor- iz, Lis- bını alıyorlar. mm — — Tefrika No. 7 ————— 8,Teşrinisani 1933 a 8 Teşrinisani 933 ———— Aman Kimse Duymasın! — Hayir, buraya yeri Nakleden: Selâmi Izzet iyi tesadül Selim e biraz öde oturuyor- du. Karısının Raifle konuştuğunu görünce eld, Hicran takdim etti ve a: — hanımefeni Raif derhal sözü kesti: sonra bahsederiz Yalnız şu kadar söyliyeyim: Bu- beni herkes bekâr Se anlatı- bri paşanın karısı * yerinde kalktı, bare Raifin elini sıktı: e, Özkanı da tebrik allam gec, döş he oynuna sarıl vaziyeti tamamile kavrıyamadan rdu. ETE mi?.. Bunu bir gü sırıtıyor Sade, Saime hanı iliklerine ME ederim Raif bey, bir | kadar ürperdi. Parasız bir ressam şey sormuyoruz sandıkları Raif, demek çok'zengin By size her yöyü mnlalme- | bir adamın torunu idi! . Özkan sizden çok iyilik Bu hi di: pi bunu biliyorum. bei İçimde bir kaygu dağ. İyi kız- | T. dır. dine «biraz evvel bl ar — Bunum için sizden sırrın mu- hafazasını rica edeceğim. Evli ol- lık görüyordum, şimdi de des zla artık görüyorum diy. — Merak etmeyiniz. — Sizi ne zaman ziyaret ede- germe — ya meydanında dostla- e birinin apartımanında oturuyoruz. Bu akşam gelirsiniz? — Hay hay. Militer. Hicran düşünüyor- du: Acaba neden evli olduğunu saklıyor? Karısı ne oldu?.. Selim bap sl Saate vak — Dokuz, neredeyse Raif bey gelir. — Hayret!... Yeniköyde, boya kutusunun bapında resim yapan ressam Raifin, burada, servet sa- hibi, şik, zarif bir insan olacağını dl Ilıyarak pence- reye yaklaştı, Bekileyi kaldırdı. Ay, İspanya meydanını ışığa boğmuştu. Orası, Romanın en zen- gin mubitlerinden biridir. Meydanın bütü: tün bir tarafında ismini ağzına yn ar onun büyük babası, ne diye yordu? Bir değişiklik sre muhak- kaktı. Eğlenceli bir düğün günü ve gece yaşadılar. Ertesi günü de iskeleye evlileri li yanlarınd. gelip yeni evi Köprüde, lan ay- bindiler. İrfan beyi lardı bile... Özkan, ka rıldı. Onlar kol kola, güle söyliye tü- unutmuş. odası, Özkanın şimdiye kadar biç alk bir odayıkı. ve tavanın bir kısmı ca- ekiümdi: Dört tarafta “resimler, heykeller vardı. İki sehpanın üze- rinde, iki yarım kalmış eskis, insa- yüzüne sanki dil çıkarıyordu. üyük Da ne üzerine bol da iş... Londrada basılacak bir | nız. 16 temmuz pazar,.. Bu akşam, Selim dedi ki: Özkan Günel; Maia açı: üm,”| (Hele kaptan yerindeki çan ya- | altı buçukta İspanyanın cenubu — e İrfan bey ailesi garip | yordu, sehpa ile kütüphan: © Mislerdeb dım ediyorlar... b di şarki veda Mi Hamamı tut. | insanlar. — sında dolaşıp dı » Akşamları ep briç... İçimiz- in b ileri uyk tuk. Bı il i Garip oldukları Raiften belli Kapı sel k — de santranç ve tavla meraklıları da da duyuyorum ve saatime bak- | gibi idi. Muhtelif istikametlerden — Tek gözlü değiştirmiş. | di. nı görünce, hayran bir ta- mi liz görse kim Me in ne olduğunu anlı- | gelen di vapur birden gö: | Evli Sd gizlemesi de tuhaf. bie a kavuşturdu. zi yahut is i e in ründü. Bunlardan biri" Marsilya- . — Evet, unu düşünü- Özkan, mavi elbisesi ve kızıl özlem Körfezinin in ölrel, ir gemi. vana e ermez dan gelen Peninsulaire and ? yörüm. saçlarile çok ldi. İİ daha gö ü diye ınyasının - büyük bir — Belki de karısından ayrıla- i kiz ğ p men Zak bir rüzgâr Hele bu m alar in Mike ya- | vapuru idi. Sağımızda göründü caktır. — ihtiyar bey gene g: e başihdı. Deniz bir rk çün v emel ha | mımızdan bir çek vapurlar geçti, | gil yaklaşı; — İhtimal, akşam gene sönme söyledi: rini durdu. üzerimize geliyor gibi, hiç rotası- Bu esnada uşak Raifin geldiğini | resimlerinizi görmek i Deniz üzerinde işlek caddeler ni bozmadı ve bir kaç palamar | haber verdi. Karı koca heyecanla ikili Sabahi ö Raif salona girdi. El sikti, kok | Raif karısına: dikiz e Kaptan yerinde idim. Kaptan: | tuğa gömüldü, tek gözlüğünü çı — Dolap yok diye'üzülme; peki <Şununla Konuşalım.» diye nö | kardı: a lüks bir ha; irecek- Bü yl nk a ça betçi kaptana emir” verdi, oda Size her şeyi açık söylü sin... B ik b veya Akdenizin şarkın. | mors telgrafını çalıştırdı. e gim, dedi. vey Ni & ği Sizi dinliy senin kalbinden başka hep bu rota üzerinden ilerilerler. e e var. Onun üzerine bir Raif bütün meseleyi anlattı. big ve iemiyorum rum Raif, Siz di işliğine 4 i basıyor sokağa çıktılar. yınız. Biz gemiciler bu yükseğimizdeki bir lâmba yanıp | Düğün günü, Ba irfan bey Onlar yokken F Fikret Halâk geldi. içinde, âdeta bir sokak şeriti gibi | sönüyor. içime Büyük bihaselir! e 7a- | Bir karton unutmuştu. Aranırken İni kn sonra İngiliz vapuru ışıklı | man, herkes heyecanlanmı kapı vuruldu. (Arkası var) riz. Onun için böyle ilerisinde muk. | telgrafla cevap vermiye başladı. seli İsmi Sirathaird & imiş, 22,000 ton- dir mümkün değil. Bizim gibi da- ha iki şileple bir gaz vapuru bo- ğaza yaklaşmağa » Ye- mek çanı çaldı... Çabuk gi mizi yemeli ve güverteye “Cebelitari- > ka iyice yaklaşmış olacağız ve bu | merakli yer i iyice görebileceğiz. Faik Sabri