mma SULEYMAN KANI Are iptida köpürdü, sonra hiddet yerine yeis kaim oldu meme valide sultân hal | üzerine" Abdülâzize: e bir . keyfiyeti tahkik“edelim:: İ bdülâziz ike takıkikatın sirası değil! Günkü'bu halötuğri- yacağımı üç defa duşumda gör kün gm Buradan Ga git — iyi Valide ile oğul bu-hasbıhalde iken kızlarağası “ Cevher ağa-ile Hafız Möhmet'(1) ve Atif“beyler geldiler. Tereddütler; yutkunma- lar arasında'nihayet başkâtip Atıf bey: — Murat efendi cülüs“ etmiş! Böündimizi de Töpkapı yi da istirahatleri “ferman buyu: ar esile birden vaa bii istilâ etti, Etine şey- şan Killik eğe erdiği: haberi ti bildirdi; mu- olacağını: ai Sultan Emu ağ ye eti ise. münkalip. t bu- rak: — Ne yapalım kader böyle imiş! — di. Odada gezinmeğe başladı. b münda bulunanlar söylediği —:Tercüme, iktibas hakkı.mahfuzdur — peni > EŞ Tefrika No, 161 da beş tavaşi ile birlikte Töpkapi ş ve e bana söylenmez: ol olurmu? hu saat evvel: söylemiş olsaydın onların topunu mahvetmenin mn bulurdum. Diye baygınlıklar: geçirdi; eteği Bi SMM. yam serama — e de baba» göre ğı sırada sahil cihi ze zi ının çavuşu: gelerek bir — Alin efendi simdi çiz ——— paşa da'lâtife ili — Ne yapmak istiyo, Sualini: irateder; Çavuşt: Ne e lerseniz' onu! ber verir, Süleym: şey yagi “eo vermeyiniz; Her pencereler sem- ibündem. nefsine: kas- arelerini © anladılar; pencereler - semtini" tutarak dik- katli davrandılar. Bü arada ikinci kalfa: ninde hili ie Hepis ne akınız! Hattâ-içinizden birini vurup. öldürürse bile gene yette kusur m Te mbihindebulunı Abdülüziz ne rimel vü- Si içel raketi e etmedi- niz! Cümleniz birliksiniz! Diye dil uzatınca Abdülâziz: sl: Artık o lâkırdının sı. getirin! Yü ile: Yavuz: ilen Selimin palasını-yanına: aldı; Palayı boy- nuna. taktı. Bü esnada: zırhlı do- Arif Be- 41) Abdalâzizin" halini: mütbakip An #alyada: ikamete“ memur" edilmiştir. (9) Resmi Türkiye, ( Pol:döıReglâ) sükünetle msm San — Topkapı w sarayında üçüncü Sultan Selimin: öldürüldüğü ika- me-edildi: Bü da. m elem ve kederini: a — Amcam“ ( sirezemes en ettrlidiği ron işte bur: yerek: nefsini: e Beşikta e arılire larken ilin EE simi rat yoklaması:yapıl Vâlidesile-bu Ladin Abdülâ- ize mülâki-oluncateselli'verecek Ea bu mel hakanın ıztıra- Abdülâzizin MESA MENi si sem ğaları b ve-avize kırmak: gibi : hiddet ve gazap eserleri: gösterdiler; hattâ Sultan pe validesini: bile izaç ve tahkir o Dünkü Borliğelii bu» sabahki mahpesinde: bir: kaş Em bile izm veril smanlı. tahtına: ve bütün: ame ülkesine” sahip: addeden sabık tadar. birkaç saat zillöte: düşs mil gömeğe» taktim b yor, teessürünü' izaleye muktedir. lamıyord: un dak. ğendiği, güzelliğini işittiği kadınları e Yar hiç bir vasıtayı örmi, müpt et dl Belâlilar d Avrupaya yapılan siparişlerden pek çok'para kazanmış: olan mü- teahhitlerden ... nin ii karısı 'Y... paşaya'epey zaman metreslik etmiştir. anın da karı- im. mülâkatında at gibi ki manının. zevkperest ricali arasın- da meşhurdu! Bürhan Köylü Hanim yadinde derduğu- | nu isbat.etmek için hemen erlerinin sunkılişlizii anlıyor- n doktor Recep' klinikte elli yine veril — ir psyekösel olurl lamak iel Li dınla içeri; girdi. Ve onatamitı: Ziskalançiya, Moskova fakültesinden. mezun. lışacak. Kendisine" yar- Genç Pilemn elini:doktor RE“ cebe-uzatmıştı. Dölikanlı dölü larını; iri'mavi gözlerini ve uzu: az”dolgun vücudunu: bir ga üdrette bir dina: çarpmış gibi onu sarstı. Gözleri kararmıştı: Dü için masaya tutundu: Başı dünü yordu. Kendini toplamağa: çalıştı. mek udakları” titriyor- a irkçe 7 mırıldandı: .. Hayır, des sele Krepelin « başını virdi: — Ne dediniz doktor. Delikanlı” birdenbire kendini buldu. Ne söylediğini bilmiyordu. — Bir şey:yok üstat, eren Ve meşgul: görünmek için taya ie Zi Blenimie ogün; doktor cebin:şubesinde; bütün “genç öm Sri gibi merakla, heyecanla çalıştı: aa > zaman: genç kız yakl çe oram da ri Büra- na: yardımı nınyabancısıyımı: ı Cahit doktor Recep. Çikiyor” san beraber gidelim. Bir tehlikeden kâçer gibi oto- mobile atladı: e dreksiyona: geçerken sinsin şehir Mile çin vi vi li yil çok uzaklar gidelim. Ve otomobil hareket. ederken mırıldandı: — Hava istiyorum. Temiz . Ormana kadar gidelim. ibi ize etti: 'p yeşil olsun. ba- ği onra bağırır gi E Arkadaşı onun bu'sözlerini taş kın bir neşeye verdi. — Mükemmel olur. Hattâ ister« kliniğe dönüp matmazel Ro- kia alalım. Matmazel. Rozenberg | lâbora- sisme, iie ktor Recep yüzünü Arkadaşının bu kadar leşi ki çi reye'girmiş'gibi: il akzakiikin bo- guldüğunu; kemiklerinin — kırılır gil iyimi hissetti. Bir-köşeyi Birdenbire arkada- şının sn Fal ğ tuttun — Bir dakika. MEL bir iş api bana et. Lâboratuvar Frene bastı Döktor Ri acele acele yeri şefi dedi birgün olmaz mı?, Ve Li karıştı, Köşar' gibi yürüyordu. Gözleri“ ninsönünde' sık, yeşil bir orman, gök görülmiyen, biraz. Bi t “ va bir-orman: tütüyordu. ana > içindeki ii geçeceğini, ferahlıyacağını zan" iken Bir taksiye işare — Şehirden; ie e 7 Otomobilde: gözlerini vücudunu: yumuşak: d. rakmıştı İlâç zamanı tü z ederseniz: çok: sasi Henüz'oteldeyim; Pânsiyona geçs mek istiyorum. Zannederim siz de paşa memuriyetten: avde- ladı üründen deli ölamağa başladı. Valide sultam-ile diğer evlâdı da Böşiktaş sarayın: da durdurulmadı;. bunlar. ve ha- remlerile cariyelerinden 11 kadın Gö) Büyük amcası. iş i oldu. Bu hanım sonraları İstanbulda zevk nesi bir olduğ “(anlı 1 Nigür). “> sadedir (Ari Dünyanın en mühim: hadisesi Mareşal Balbo'nun. son. muvaffakıyeti: iTALYADAN AMERİKAYA: NASIL UÇTULAR? Yazan: M. Saffet | Bahrimuhiti iki defa geçen 24“deniz yili | İsin | kilometrelik mürekkep muazzam bir filonun20,000 heyecanlı ve meraklı seyahatı, Yeni: çıktı — fiyeti 35 kuruştur İ AKŞAM KİTAPHANESİ İstanbul:- Ankara caddesi, 721 ecnebisiniz. Doktor Bükey inirlenmişti. kızın iri mavi gözleri: e eno Derki olduğu ğ gibi durlaleler Kalan. ormanda: başımı yakan ateşi soğ" tacaktı. Otomobili Göle geçtikte sonramı yundan. sleleii sonra. ağaçlıkls” başl ve 2 içe Mika evet, dedi. Dediğiniz: im. Müatteess- Tu: uzanan noktasında Mtemmebil durdurdu. Dedi; biz e ve dışarı le Bi ın koridorda âdeta o e bir hasta bakıcıya çarptı Avluda hususi otomobiline bin- | meğe hazırlanan klinik lâboratu- üp” meş ai e ee l var şefi onu görünce durdu: