A 24 Haziran 933 > ASYADAN İ BİR GÜNEŞ DOĞUYOR Yazan: İSKENDER FAHREDDİN" Türk a kıncıları Çin topraklarını sarmışlardı. Bu sırada bir Çinli kadın (Buran) ı afyonla uyuşturarak atağa düşürmüştü. Elâgöz meta Çinlilerin hilesini anlayınca IKINCI KISIM Türk akıncıları el ai raklarında döğüşür! Türkler, Çinlileri (Ço- e iş İesinin yaya al opraklara kadar İhtiyar ki kırk yıl ev- vel dağılan sülâlesini tekrar top- isa eski yurduna geldikten onra, ilk yaptığı işlerden biri de, pi topladığı adamları Mrbal tu, Bi ül ape önünde hiç bir kuvvet daya; mıyordu. Çong-Tinin yolda derleyip to- parladığı Güllerin vi kizi çoğalmıştı. m bir coğu e ve rare kimselerdi. — Türkler geliyor... inden ay mütemadi- e Elâgöz. Yerin cesur ve atılgan ii. görünüyordu. Türk akıncıları Çin toprakla- serer ufak bir köye uğra- > köydeki Çinliler Buranı ya- aetke ea ça- Buran, mi Türk akın- “cılarını buraya kadar, zayiata uğ: ratmadan getirmişti. Çinliler, (Buran) ın ölümü ye- nen müthiş bir adam olduğunu anlayınca, onu af, düşünmüşler ve bu suretle yolunu kesmeye muvaffak olmuşlardı. Buran (Ço-U) k are. bi- rinin önünde ordusile b: ko- nakladığı zaman; e gezmeğe in nın yanında Elâgöz akın- kişi vardı. inliler Buranı yalnız görünce, çın onla uyutmayı larından bir yardımına gelmiş gibi, koşuşarak etrafın? sardılar. uran bunların hiç birinden | korkmadı. Üzerlerine hücum ede- kapanarak yalvardı: u arkanızda duran ihtiyara m yi O, benim ba- bamdır.. Buran başi arkaya çevii uzun saçlı bir öne yerde sü- ründüğünü g “Bu güzel kadın | e hoşuna gitti, — Onu öldürmiyeceğim, dedi, “Fakat bana, arkadaşımı vuran Çin- liyi teslim etmek şartile, Güzel kadın yilirek cevap — Beni takip et.. Gireceğim eve gir.. Arkadaşını vuran adamı o evde bulacaksın! Çinli kadın yürümeğe başladı, Buranın ayaklarına | ——3 Buran seki an gidiyordu. Güzel kadın ufak bir evin önün- de durmuştu. Yavaşça eğilerek: — İşte burası.. Diye fısıldadı ve kapıdan içe- riye girdi. sem bu « eve girdiği günden- beri güneş yüzü görmüyordu. Ev- de kendime biraz istirahat etme- sini söylemi Buranın adaş vuran Çin- linin o ibm nerede meşhur Türk alimi, oyalama- ğa çalışan genç ki — Yurdumuzda ei kalacak mısınız? sing sormuştu. Bura! — Gene yakalayıncıya kadar gidec şk Çinli kız konuşurken (Buran) a bir çubuk afyon ikram ederek: — Çok yorgunsunuz, 'dedi, biraz “dinleniniz! selimi Kiratlılar arasında şadığı n Elâ; — izlerin ie çeklerin yerd Çin toprakla- eş ikiz afyon içmemeğe yemin etmişlerdi. Fakat, Buran kendisine herkesten fazla güven- ya e e dilberi reddetmedi: içiyorum.. Başımı Pirierie a çi içeriye saf a iyerek çubi İşte bu ilk ii pe Buranı yatağa düşürmüştü. Buran gözlerini açtığı zaman Elâgöz han başı ucunda duruyor- du. Aradan bir gün ve bir gece geçmişti. Buran pelteleşmiş bir yığın ve kemik Di dermanı beli miş, yatakta yordu. Çinliler miş dağılıp mahvo- lacaklarını anlayınca evvelâ «öl- mağlüp etmeğe Elâgöz — Çinlilerin hilesini anlamıştı. Fakat, sırtını yataktan kaldıramıyacak kadar bitkin ve — EN Hi (Arkası vE) g 5 g 5 a “ 9 ; : 3 > » z $ 96 ınci liste —I Men | ! | Ankara 22( A.A Db. di cemiyelinden: lıkları aranacak ii fars a vie 4 e | 3— lü ralı ies gr: i — 2 Benmi kli mahaza 7 — İlânihaye 8 — Vesaire 9 — Bilitibar » itibar 10 — a Rİ silin . ir Şi ah Aâvasıta — Şayet ii — Meğer 15 — Meğer ki AKŞAMDAN AKŞAMA —m mam a Ne hakkın var, a efendi? (Baş tarafı üçüncü sahifede) Ma yerine, yanar söner tertibat “yaptılar. Trrrr bir pri li liz yanıyor. . Tri şehap kayıyor. Tevfik Fikretin bir misramda ğa sar, r, pembe, yeşil, kırmızı, mavi «Re kle er ve gile yekdiğerini kovalıyor! Çinliler e EE 'p medeniyetinin vatand nı si hastalığına uğratm. kd bir numaralı işknceler ei lerini görsünler! tarafta bir balkonum e Ş ibi: ştum. Halbuki, buraya da bir tahta perde gerdiler. Üzerine harflerle bir De ismini yaz- dılar. Artık m ra yerine on- m bera bir 4 şey alda Eri zulüm gören sade gözüm ve kulağım olsa şükrede- ceğim! Havassı üçi cüsü de eziyette: Burnum neler çekiyor! GE Kayi döne- rini, pekâlâ, pişirebilir. Halbuki, mere celbetmek için, yani reklâ n diye, bu marifeti Slam dm tarafında Şi Tok karnına et kok neffüs etmenin fecaatini dik ) «Reklâmcılar, şimdilik, lâmise ve zaikamızı rahat bırakıyorlar. Lâkin bu gidişle: «— Buz delabımız bak ne üçün- mizin ciltlerini muhtelif hararet derecelerine bırakmanın yolünü bulacaklar, ailesi menez “kalacağız! Ve zaikamızı da bu hisseden bırakmamak için, köşe başlarında bekleyip, tuzlarını, bi- berlerini, şekerlerini dilimize ke- yiflerine gö: ecekler. «Bu son misaller “gü olmıyacak gibi imleme kn daa elâlemin reklâmı en bütün gün kebap kokusu koklamak, ya- taktai öner ışıklar seyret- mek ve gramofonda ucuzluk rek- lâmı dinlemek daha mı çok man- tıkidir? «Bana kalırsa, reklâmcı efen- yecek ilân şekili lerinden başkala- rına müsaade edilmemelidir. (Vâ ö-Nü) iy an BB; 30 ayini; 18,30- Mo (müptedilere mahsus 2 19,45 tüdyo saz heyeti, 19.45-20.30 ia Rıza hanım), 20,30-21,30 Bedayii musikiye heyeti, 21,30-22 gra- mofon, 22 ajans, borsa haberleri ve saat yeğ 30 gramefön, 18- Li : Beethoven 4 em Geli 1845 19,30 ni > lans musikisi, 20 aj m.) — 18 muzik, 20 > (59 müsahabe, 3. 50 varyete, 23,45 orkes- tra. Budapeşte (550,5 m.) — 18 şarkı piyano, ii ann 21,45 varyete, 23, 5. o ımofon. Prağ ön m) — radyo neşriy: tn 20, 10 vala *ü 3 Bründen ke 2. iğde piyano, 21, < Bra- çisâludan nakil, 23 son haberler, 23,15 ni havadis, Varşova | (141.2 m.) — 18,15 halk , 19,35 piyano, 21 konser, 22 dans ai havadis, 23, n pen an a ! MAŞ m rad, 0,55 kı EK yide 725 0 siye dur 2505 konser, 23,45 dans musikisi, —— e İM sö m bir hikâye l yış, hayır, vallahi hayır!.. tanir olmadığına ri emindi ki.. He ibi em onun gibi güzel bir kadın kabahatli Gi bile haklı değil Bir-teksi çağını tladı. «— Çek!...» emrini verdi. Fakat, eee yüreğini bir hüzün bürüdü. e, kime gi- ii ve ya kl gidip aklara... herife gösterec. Sanki pasaj parası ve her şeyi Ri ve tren gibi, hemen gitmeği dü- şündü. ni İünletiağin yü- rüyen şoföre: — Sirkeci garına! - Orada indi. Bilet gişe: ru yürdü. Kap. lonuna gitti. Orada, dedi. sine doğ- alıydı. Bekleme $sa- pek gömlekli, açık renk . Der — şu as. geçti: Sanki ba tü ilkin, ei hangi si- daki ma man Başka tara bakar di kendisile konuşu- yormuş e yaparak, hoş, hafif bir sesle: — Eğer Fluryaya gidiyorsanız, niyetliyim! ben de oraya dedi. ın da, onu takliden, başka tarafa hella ie | Bir kavganın neticesi wİ Bir taraçada, karşı karşiya mü- kemmel bir yemek yediler. Taze tutulm ik, mükemmel salata, nefis şarap, Alman usulü bir a yemişler... Yemekten sonra, erkek sordu — Biraz dinlenmek ister misi- niz? Kadın şuh ve çapkın: ; lin, yanıma oturun! » — Ben, Fi Erkek, sözde iz maşa bir muha- tapla konuşmakta devam etti: — Nere; reye teşrif: Kadın, başını ona çevirmedi: Bilmem. eğe üzerine, adam, cesaret buldu. pe e > yaklaştı. He eokul ii N lin! Çeri kız İZ gi- bi, sizi de kaldırayım! Bu sefer, kadının gözleri ona döndü: — Bütün yim mi?.. ıyor- sunuz, kuzum? Ben, aile kadını- e 2 iyi > Beyefendinin dışarıda olduğunu umarım. — Kocamla Da) İmayın... Siz kendi zevcenizi düşünün! — O, dışarıda da. — Yanına abi Yalnız kal- masın. Ey uzakta... Adanada... An- nesinin yanına gitti. eki, siz şimdi böyle nere- - G - — Bir — Sizi bekliyor muydu? — iyordu, bekliyor ve bo- Bekliyen bir kadına tarcih edil erihanı i yarı kapıyarak, yarım daki- ka kadar, bu zevki yudum yudum tattı, Öyleyse, aksi kadar k aşmışlardı... Boğazi- önde im telefon... Ye- anması... Sonra, Ca inik pe lüks otomobil... ! Yolda, erkek: — Müsaade eder -di- ve anın T: Tarsus havalisinde Tarsus 18 (Hususi) — Kara opular ve Tarsusun Nailhür.