39 Mayıs 1931 Akşam Sahife 3 Her akşam bir hikâye: Korkunç aşk Tanışıyorduk. Ahbap, arkadaş, #onra dost olduk. İnsan, dost olduğu bir kimseyi, gülünç, çirkin vaziyette görmek istemez. Onun için, Malik Ferid'e, - bir punduna getirip - usuletle de- dim ki: — Sen çok zeki, çok hisli, çok mantıklı ve çok iradeli bir adamsın, azizim... Karına karşı da, öyle, basiretini bağlıyacak coşkun bir aşkın yok. Belki bilâkis. Buna rağmen, nasıl oluyor da tekmil aldatılan kocaların körlüğüne düşüyorsun? Karın seni (oOmütemadiyen, - amma soluk aldırmaksızın- aldatıyor. Hem de, burnunun dibinde, gözlerinin önünde, âdeta sana marifetlerini zorla göstermek istiyen bir tavır - la... Sense, hiç farkına varmıyor- suni Bu ne vurdumduymazlık böyle?.. Halbuki muhit, saffetinin farkında değil. Karının aşifteliğine bile bile göz yumuyorsun diye sana deyyus diyorlar! — Hakları var. —1I? — Evet, hakları var! Çünkü, bile bile göz yumuyorum. Karımın nazarlarım önünde cereyan eden hiyanetlerini görmemezlikten geli- yorum. — Peki amma niçin ya?.. Sen hâli vakti yerinde bir adamsın! Âşıklarının o karna (verdikleri hediyelere ailenin ihtiyacı mı var? — Hayır... Göz yumuşumun sebebi maddi değil... Tamamen manevi... Bir marazı ruhi neticesi. Aheste aheste, bilgiç bilgiç başımı salladım: — Hmmm... Anladım, anladım. Tahmin ettim. Dostum âdeta kızdı; hayret etti: — Tuhaf! Nasıl anlamış, tahmin etmiş olabilirsin? Söyle bakalım. Neymiş anladığın, tahmin ettiğin? — Şey... Vaktile Almanya'da bir piyes seyretmiştim de... Mev- zuu şuydu: Bir kıral var. Karısı olan kıraliçenin vücudundaki gü- « zelliklere son derece meclüp, © meftun. Tabiatın bu hazinelerin- den sadece kendisinin müstefit olmasına rıza gösteremiyor. Bun- dan, başkalarının da kâmiyap olmasını istiyor. Bu sebeple, kıraliçenin çıplaklık hâlini, perde arkasında saklanan nazırlarına seyret- tiriyor. Hasılı, bir nevi ruhi hastalık! İhtimal ki, sende de buna benzer birşey | olacak...7 Karın güzel kadın... Başka erkeklerle düşüp kalkmasından zevkıyap oluyorsun. — Bilemedin. — Eh, öyleyse, sırrını sen an- lat bakalım. Çünkü fena hâlde merak ediyorum. Ferit, o hikâyesini anlattı: Dostumun karısındaki garip ruhi hastalık Azizim! Karım Hadiye ile be- nim ne şarait dahilinde evlendi- ğimi bilir misin? Evvelâ şunu bil ki, ben, Hadi- ye'nin ikinci kocasıyım. Karım, on iki sene evvel, “P.,, paşanın zevcesiydi. Hani şu Rumeli'yi ka- par, barut gibi, delifişek “P., paşa.. Neadamdı yarabbi! Nazarında yegâne kıymetli bir has- let vardı: Vurucu, kırıcı, asıcı, kesici, yakıcı, yıkıcı olmak | Beni de, merhametsizce eşkıya takip- lerim esnasında, bu meziyetlerim- den dolayı seçmiş; omaiyetine almıştı. Her yerde, önüne gelene; delişmenliğimi © methediyordu ... Genç karısıma da aynı şeyleri anlatmış olacak ki, Hadiye, bana gönül verdi. Gerçi “P., paşaya ağ aklımdan geçirmezdim ; iakat öyle üstüme düştü, işi öyle idare etti ki, nihayet 2 İlme (Vâ - Nü) ( Devamı altıncı sahifede ) lâakal şu yolda Bina inşaatı Geçen seneye nazaran inşaat yüzde 20 az Geçen gün şehrimizde bir ay içinde ruhsatiyesi alınan bü- yük ve beton arme inşaatın elliyi geçtiğini yazmıştık. Son iki hafta içinde bu miktar yetmişi bulmuştur. Ancak son ya- pılan hesaplara göre, diğer bina- lar da dahil olduğu halde, bu sene içinde alınan inşaat ruhsa- tiyeleri geçen seneye göre yüzde 20 nispetinde azdır. Belediye . tarafından (evvelce verilen bir karara göre yeni yapı- lacak bina temellerinin yaya kaldırımına doğru çıkması yasak- tır. Şimdiye kadar bu kaideye riayet ediliyordu. Adi kâgir ve nispeten hafif yapılı bina temellerinin oObu kaide odahi- linde yapılmalarında fenni mah- zur yoktur. Ancak betondan ya- pılan büyük binalarda iş değişi- yor. Bu binaların temel ve kaidele- rini sağlamlaştırmak için temel- lerin zemine doğru bir az meyilli olmaları lâzım geliyor. Bunun için belediye fen heyeti yeni bir tamim hazırlamıştır.Bu tamime göre beton inşaat temelleri 20 derece bir zaviye ile meyletmek suretile binanın sıkletine göre yerin altına 2 metro kadar uzanabilecektir. Temellerin bu temdidi yaya kal- dırımın altına gelmekle beraber sokaktan yeçen kabloları müte- esir etmiyecektir. Arıcılık Trakya'da bal istihsalâtı artıyor Bu sene Trakya ve İstanbul'da arıcılığa ehemmiyet verilmektedir. Edirne ve Kırklareli'n de bir çok kimseler fenni arı kovanları getir- mişlerdir. o Trakya'da (arıcılığa daha ziyade ehemmiyet veri- lecek o olursa yakın ozamanda ecnebi memleketlere bal ihracı mümkün olacaktır.Netekim Bulga- ristan yakın senelerde arıcılığa daha fazla ehemmiyet vermiştir. Alman- ya'ya mühim mıktarda ihracat yapmıştır. Arıcılığın inkişâfı için bazı hükümet yardımlarına ihtiyaç görülüyor. Trakya ve diğer mın- takalarda arı kovanları fenni değildir. Köylünün elinde sepet petekleri vardır. Bunlarla az bal elde dilir. Ziraat bankaları ziraat odaları köylüye fenni kovanlar dağıtmalıdır. ; . İmtihanlar Haziranda mekteplerde imtihanlar başlıyor Lise ve orta mekteplerin imti- hanlarına 1 Haziranda başlana- caktır. Evvelce de yazdığımız gibi bu imtihanlar, valnız bakalo- reaya tabiolan son ın Jar talebe- sine aittir, Diğer sınıfların terfi numraları muallimleri tarafından tayin edilmektedir. Son sınıflar haziranda imtihan- larına, diğer sınıflar talebesi de yz tatili yapmağa başlıyacaklar- ır, Bu sene imtihanların daha ciddi surette yapılması ve ancak tam surette eliliyeti olanların sınıfla- rını geçmelerinin temini mektep- lere tebliğ edilmiştir. Terkos işi “ Kat'i safha bir kaç gün içinde belli olacak Samsun mebusu Etem bey tarafından verilen bir sual Takriri üzerine alâkadar vekillerin terkos meselesi hakkında fırka grubunun gelecek içtimamda izahat vere- ceklerini Anadolu ajansı bildirdi. Şehrimizde Halk fırkası teşki- lâtını yapan ve İstanbul'un dert- lerini, ihtiyaçlarını yakından tet- kik eden Afyon mebusu Ali bey şehrimizde bulunduğu zaman Ter- kos meselesini de tetkik etmiş, belediyenin noktai nazarını öğren- miş, belediyenin ve şehir meclisinin ötedenberi verdiği. kararları gör- müştür. Şehrimizdeki alâkadar mahafil bu vaziyet karşısında Ali beyin fırka arkadaşlarını tenvir edece- ğine kanidirler. Her balde bu müzmin ve lüzumundan fazla süren işin nasıl bir şekil olacağı şu bir kaç gün içinde tamamile belli olacaktır. Kooperatifçilik hakkında yeni eserler İktisat vekâleti kooperatifçiliğe ait neşriyata ehemmiyet veriyor. Bu ay içinde Alâeddin Cemil, Suphi Nuri beylerin birer tercüme eseri çıkacaktır. Bundan başka kooperatifçilik cemiyeti de koope- ratif diye bir mecmua çıkaracaktır. Ekonomi ve Finans mecmuası da kooperatifçilik için fevkalâde bir nusba hazırlıyor. Bu mec- muaya darülfünun ve âli mektep- lerdeki iktisat ve maliye profesör- leri birer yazı yazacaklardır. YL Eşya piyangomuz| 1000 liralık Eşya) ) | bonosu tevzi edeceğiz. | | Bu bonolar mukabilinde, her nevi eşya satan oGalatada |) büyük “MAYER,, mağazasın- dan arzu ettiğiniz eşyayı i | alacaksınız. — Tevzi edilecek hediyeler 1 tane 100 liralık eşya bonosu RE An A yi 30, MOlni a 120 , Sçr, pi Bunlardan başka: 65 lira kıymetinde ““Peu- geot,, markalı bir bisiklet par Bu piyango için 40 kupon — neşredilecektir. Her hangi kupondan itibaren pi- yangoya iştirak edebilirsiniz; numaralı bileti alırken eksik- leri idarehanemizde tamam- larsınız! | — Millet okumıyor diyorlar; okutmaktan okumıya imkân var mı birader?.. Dünki nüshada, bu karikatürün yazısı yanlış çıktığı için tekrar derç ve tashih DT A İN ei MÜ Bi YE Pİ NA ediyoruz” ŞEHİR HABERLERİ Hakkı huzur İktisat vekâleti bu hususta bir teblig gönderdi İktisat vekâletinden alâkadar dairelere gelen bir emir üzerine idare meclislerindeki komisyonların kakkı huzur tahsisatı kesilmiş- tir. Bu emir muçibince sigorta ve tasfiye komisyonlarındaki aza- lar para alamıyacaklardır. Bundan başka daire müdürleri ve vekâlet memurları iştirak et- tikleri komisyonlardan hakkı: hu- zur alamıyacaklardır. Sigorta komisyonu azaları bu emrin sigorta (komisyonile bir alâkası olmadığını iddia etmiş- lerdir. Bu iddia vekâlet tarafın- dan kabul edilınemiştir. Ticaret odası ikinci reisinin İstifası Ticaret odası ikinci reisi Necip B. istifa etmiştir. Bir gazete bu istifasından bahsederken Necip beyle birinci reis arasında ihtilâf çıktığını yazmıştır. Bu haber doğru değildir. Necip B. fırka idare heyetinde ve şehir mecli- sindeki işlerile (fazla (meşgul olduğu için odadan çekilmiştir. Mühendis mektebi talebesi Âli mühendis mektebi talebesi nazari dersleri arazi üzerinde tat- bik edebilmek üzere bir haftadan beri şehrimizin muhtelif yerlerindeki açık arazide tatbikata başlamış- lardır. Bilhassa topoğrafya tatbi- katı için talebe Valideçeşme, Hürriyeti ebediye semtlerile Boğaz içinin bazı yerlerine dağılmış- lardır. Manifatura Ecnebi mallarile Sovyet malları arasında rekabet Manifatura piyasasında durgun- luk başlamıştır. Yalnız Sovyet mdİlarile diğer ecnebi malları ara- sında rekabet vardır. Bu rekabet son günlerde şiddetli bir devreye girmiştir. Bir manifatura taciri Sovyetlerden bol mal alarak piyasaya dökmüştür. Sovyetlerin malları yünlü ve pamukludur. Bu mallar Çekoslovakya ve İtalya mallarından daha ucuz sa- tılıyor. Sovyet mensucat ithalâtı yerli fabrikalarımızı alâkadar eden bir mesele değildir. Sovyet'ler ecnebi manifaturasının Türkiye piyasasındaki sürümüne mani ol- maktadır. Yerli fabrikalarının satı- şına en gel olan Japon mallarıdır. Japonların beyaz pamuklu mal- ları yerli beyazlarına karşı reka- bete başlamıştır. Japonlar malla- rını peşin olarak satarlar. Satış usullerinde (O kredi oOolmamasına rağmen .piyasada mallarına iyi müşteri buluyorlar. 60 milyon! Bu sene çiroz işi pek kârlı olmamış Bu sene bol çiroz yetişmiştir. Balıkçılar cemiyetinin yaptığı bir hesaba göre şimdiye kadar muh- telif sergilerde 60 milyon adet çiroz kürutulmuştur. Son günlerde uskumru azaldığı için çiroz kuru- tulmuyor. Sergi sahiplerinin ifadesine ba- kılırsa bu seneki çiroz işi ümit edil- diği gibi kârlı olmamıştır. Bir çok sergi sahipleri ancak masraflarını çıkardıklarını söyliyorlar, Umumi bahçelerdeki kanapeler Umumi bahçe ve parklardaki kanape ve sıralar bakımsızlıktan harap olmağa yüz tutmuştur. Belediye bunların tamir ve muha- fazası ile meşgul olacaktır. — Aşk hatıraları Küçük bir zabıta havadisinde okudum.. Bir hamal, sevgilisiden bir tutam saç istemiş, kadın ver- meyince, adam bıçağını çıkarı dildadesini alimin? ii i İlâhi hamalcık... Saçtan başka hatıra olarak sevgilinden alacak bir şey bulamadın mı ki?.. Saç vücudun diğer âzasına nisbeten daha portatif olduğu için eskiden beri âşıkane hatıra olarak saklanırdı. | Fakat son zamanlarda kadınlarda portatif âza o kadar çoğaldı ki saç bu âşıkane hususiyetini hemen hemen tamamile kaybetti... Şimdi eskisi gibi mi ya?. Sev- gilinizin neresine el uzatsanız hatıra diye saklayabilirsiniz... “ Şöyle yavuklünuzun o güzel ok gibi uzun kirpiklerine parmak- larınızı uzattınız mı? İşte size mü- kemmel bir hatıra. Bu ei âlâ cinsinden kirpik.. Bu mükem- mel hatırayı - yirmi sene evel sev- diginizin saçını sakladığınız gibi - en sevdiğiniz romanın sabifeleri arasına koyun, kıtabın gene aynı sahifesine de kurumuş bir hercai menekşe koymagı unutmayın.. Bundan başka eliniz kazaen sev- diğinizin dolgun gögsüne mi te- sadüf etti! Bir az ısrar edecek olsanız gene size ölünceye kadar saklayabileğiniz lastik top gibi bir hatıra kalabilir. Eğer kadın güzelliğini et, can, kalça ve iri vücut olarak anla- yorsanız sevgilinizin dolgun kal- çası makamında kullandığı küçük mahrem yastıklarından birini de saklayabilirsiniz... Kadın vücudundaki o portatif kısımlar okadar arttı, okadar çoğak dı ki artık hatıra diye saklamak noktai nazarından - saçım pabucu dama atıldı.. Hem artık bugün kadın saçı saklamak tabu dairesinden kayıt çıkarmaktan daha güç, daha mü- him bir iş haline gelmiştir. Bugün bir sevgilinin saçını saklamak için sekiz on ciltlik bir dosya vücuda getirmek lâzımdır.. Bu dosyanın her sahifesine bir tarih atarsınız. Meselâ 28/1/931 tarihinde bir tutam siyah saç.. 30/1/931 tari- hinde bir tutam koyu sarı saç.. 2/2/1931 tarihinde bir tutam kum- ral saç.. Bu suretle sevdiğinizin saçının geçirdiği renk tahav- vüllerini günü gününe takip etmiş olursunuz.. Yoksa maşuka- nın yalnız bir renk saçını sakla- mışsınız, onun batıralığı nerede kalır?. Siz simsiyah bir saç sak- lıyorsunuz da faraza sevgiliniz kanarya sarısı saçlarla geziyor.. Oldu mu ya?.. Hem bir tutam saçın hatıra diye saklandığı devirlerde aşk insanların muhayyelesinde, başının içinde yaşayan ilâhi bir mef- humdu... Ve başa en yakın olduğu için saç aşk hatırası diye saklanırdı.. Âşık gözü eskiden sevgilisinin en yüksek yerine, yüzüne ve seçlarına bakardı. Aşk müruru zamanla baştan cıktı. Daha aşagılara indi. Şimdi bir çok âşıklar sevgililerinin jartiy- lerini hatıra diye saklıyorlar.. Hikmet Feridun AKŞAM ABONE ücretleri Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş ( 2700 kuruş 6AyLık 750 > 1450 > 3AyLık 400 » 800 >» map—- Abono ücretleri o doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsu E. 649 9,2 440 839 12 o 1,57 İl Va, 220 4,33 1214 1610 19,31 21,28