Ri b . Eskki zaman yangınları itfaiye teşkilâtı 30 sene evel İstanbul ve mahalle tulumbaları Sesi en gür olan naracı: “Karada aslan, deryada kaplan var mı bize yan bakan, yaman gider ksaray kö Gidi diye yerle. göğü çınlatırdı! okunmuş, şimdiki Yatsı ez glase kadife, beyaz benekli lâci- ve sükün.. rinden, duyulur ne gürrr!. diye sağır bir seda akseder. Kimse işitmez, farkına varmaz. Gür yine tekerrür iri ve yedi defadan sonra duru! Yan; — Bu se: İcadiye tepesinden rim biber veren top sesleri İ he edi ise Mi sözü an gelmedir. “Yan kulelerinde gece, gün- etrafı tarassud ri n ve ya niyesinde sokağını alev görür ği sal semtini, (o mahalles tayin izel Miceci e bu işte saç, Sakal ağartmışları, kurt Acemi nöbetçile- rin batasile mevkiin yanlış söy- ğe örülünce heman Beya- ku — gece ise fenerler, gündüz ise yuvarlak se- rl si alel se- oğlu, Üsküdar ve ei ei e — erhal kulelerden kırmızı ca- ket; eli harbili (köşlü) Ter” sal- dırılır. Çil yavrusu gibi etrafa da- ğılırlar, harbiyi sokak zannı ısırmaması için taşırlar. Merkez: lerin, makaleleri şesi önüne gelince diye bi diye miele (üğur o cakalı, afi lerler. imha soğ senin eredeb) diye sorulamaz. Ananat mucibince mi kabilindendir . ve köşlü sıcağı sıcağına, (bilmem nerede ?) ami Siğme soranın ağzının verir; O şapa oturur. Köşlüler bazı cal konaklarından da 30-40 kuruş aylık alırlar ve yangın olunca konağın önünde naralarını atıp yangını haber verirlerdi. Gece PE iye ei Falan Yüzde keşfedi Bir tulumbacı takımı İtfaiye tabur tabur cihet aske- riyeye merbut. Bunların başında Ziçini paşa isminde M bir kont vardı. Ziçni p vallı efrat, ve hortum dolu arabaları çeken Rus katanalarının peşinden, se so- luğa, ne acınacak halde koşar- lardı. Borazanın keskin, yanık yanık borusu ne e doku- nurdu. Her yerde âyrıca yangın tertibatı da Rae ni dairenin, kımı her mahalleni ve elemi . gl bazı Lİ kahveleri de bulunur. acı kelimesi ayak takı- ühüne verilen cülük ve hamallık ederler hi esli terile saa erdi. Tam, su katılmamış tulumba- in dededen kalma adap ve erkân Bunlara (racon) rı de b bu işlerde post ağ eskilere, reislerine mev. Tulumbacı raconu ç Yiğit- lik, pi az e ml yok, kaş çatık durmak, kancık- lıktan il ni) (yalan söyleme- mek, hırsızlık etmemek, arkadaş eda, k yemez < fehevasına konuyu komşuyu siyanet, fahişe evini taşlamak ve onu kaçırmak baskına ön ayak olmak kudemaya bey baba, büyükre ağa bey, yaşlı kadınlara valide, orta yaşlılara teyze, (gençlere hemşire, zevceye bacı diye hitap (babaya moruk, anaya kocakarı, karıya kör oğlu ve ya kaşık düşmanı kelimeleri racona muha- lifsolarak müteammimdi.| Eski düzeninin hayli sarsılmış ve bozulmuş olasına, uçarıların çoğalmasına rağmen acar bi reisin karşısınde ri (alesta) durur, mum dönei Kendilerine al kıyafetleri, (Argo) ları, tavru haraketleri vardı : Sıfır kalıp, dar Beyoğlu, zn vişne çürüğü Zan Tepede yanlarda perçe: Yakası e omuzdan dilli, mintan. Kısa dar caket. emi içlerinde mor kadife. Yün kuşak. Bol pan- ta Yumurta a ayakkabı yahut şıpıdık. Omuza asılmış (9) (aison) dan muharref tir, veya belde (kama taşımak âdet değil; saldırma Tabanca şimdiki sustalı çakının adı, sanı: ok. Ara sıra, notasız bir ie ve yahut ıslıkla bir türkü ara mırıldanmak. Sıksık, Msi kol kıvırıp arasından fıskıye gibi tükürüş. Alelâde yürürken, yanyan, adımlar ayrık ayrık yü- iz lı gitmek icap edince göğüsü sol ak ile kavuşturup tulumba ayağı, tırıs kuşuş; daha sürat lâzımsa fesi basıp ayakka- ol el sarılı, le omuza asılı olursa daha maki (Ar iş — da oldukça zen- gindi. İfadeler hep birbirinin aynı: (Kardaşım! rma ve du- bir tarafa in maka- ahut (Anamla haç yolunda, tahtaravan üstünde günah etmiş olayım ki | Tehdit edi el elini , kaldırıp tersini gösterere! pl m mi?) daha ileri gitmek lâzımse yakasından tutup yüzünü yüzüne yaklaştırarak, kırpmadan gözlerin, Ke ikiş. Dayaktan bahse- n (lâm cim demedim, beş- ali ei, papucu eline verilece; ie (kime dedik, dedi inin eşeğine çüş dedik be ei 2). Hepsinin lâkapları vardı. Longa Abdullah, çenber Şakir, dada Sabri, kör Niyazi. Boz valilernle ve kahvelerinde topla ünleri semtlerine civar me, Şili havlılarında a göre ayak ş, boyun sin gibi tulumba ame El rları Her umba, di kırbaçlı ve ir reis idaresinde, akş nz nırlar; e Ş rekkep tulumba, asgari üç takımla alkar. Çoğu sekiz, on takımdır. Takımların (Muşlu, Deli Baş, Kepenci, Ortanca gibi isimleri olur. Reis amiri mutlaktır. Hiç şakaya gelmez. İcabında kırbacı gi kımın ismini söyliye- . Tal k ve uüüliğa vurarak (al: Muşlu!) Cellât buhranı ! Çekoslovakya hükümeti iyi bir cellât bulamıyor! İhtiyar cellât öldükten sonra yapılan tecrübeler iyi netice vermemiş! Prağ 16 (Hususi) — Her mem- lekette bir ne' buhran var. Çekoslovakyadaki (o buhran da “Cellât,, buhranıdır. Bu söz garip görünmekle beraber hakikattır. Meselâ şöyle başlıyor. ovakya hükümetinin res- sene, ihtiyar yaşında tabii eceli ile öldü. evvel yirmi beş idam hükmü infaz etmiş bulunan sabık Si eskiden Avusturya hükümetinin resmi celladı idi. Avusturya hükümeti esnasında 18 kişiyi idâm etmiş olan Wobls- chloger 7 kişiyi de Çek hüküme- tinin so celladı olarak idam eylemi bu dam Gay için nümunei cak bir şahsi Ölümünden 5 m z p kim; ile konuşmaz, ve denk kimseye li Ölünce mn bir yenisini in lâzım geldi. o Gazeteleı ein ilân üzerine Sini eden 60 kişi içinden “ Frans Burmaski ,, isminde birisi seçildi. Burmarsky, ill hükmünü “ Znaim, şehrinde infaz etti, lâkin ertesi günü derhal mi ruatı ile bahsettikleri gibi resim- ler de neşrettiler. Yeni Cellât ağam kapalı tuta- va gazetecilere tekmil mahrem eselelerden bahsetmişti. Bütün ilim yetmiyormuş gibi ek ayrıca, Burmarsky'ye 6000 g —— otaya ari dukla, celladı atmaya mecbur kalmış vo AB yazdılar. Bu kep: azelik üzerine cellât sarfetmemesi kendisine ibtar edil- dikten sonra, Parağ'da yapacağı ikinci Oidam hükmünü infaza yollandı. Bu idam hükmü polisin gayet sıkı kontrolu altında yapılarak hiç bir gazeteci ve seyirci hük- mün infaz m hapishane av- lusuna bırakılmamıştır. na zağınen öğle gazeteleri tal ettiler. tutamamıştı. Bunun üzerine cellât azledi! Cellât oş kaldığın- an şimdi Beğ m infaz sülememektedir. Cellât buhranı yüzünden şimi asli kadar, 2 idam e üebbet küreğe tahvil berra iliki beli hasıl almştr. Cellatlık vazifesine talip olarak hükü: müracaak a n hiç için lâzım gelen evsafı görmemek- tedir. bağırınca takım açılır ve gitmeğe başlar. Köprü, > de, çarşı gibi yerlere gelince s. ür'atle (kurt dingili) kaşlar Reis | elini sandığa vurup kumanda çe yürüyüşe halel İyem takma hin ” değişir. Sesi naracıdır. Kalabak Ke coşar; narayı utturarak (karada km derya- - kaplan, var mı bize ai yaman gider prime “köleleri ) e yerle göğü çınlatır. Aksaray rakolunun etrafı, Beyazıt e sem Yenicami merdivenleri, raköy, Galatasaray ööleri binbir ayak tulumba seyircilerile dolar. â bazı devairin vaktile san- dığa yirmiş, saçlı, sakallı yüksek mu rini Troas. alarının aşından pencerelere seğirtirler; yalın ayak bu tosunları olan beyden, efendiden memurlar, caket pesin fırlatınca soluğu sokakta alırlar. meşhurdu . ti Hurşit reisle Si ve Aksaraylı Atadan (Ata berhayattır ) , rah mektepli e ri. kalmış. Çeşmemeydanı 12lerin reisi Arap Abdullahtan, simr.z 1 daki dudukten Gene 12lerden Yorğünül ai Salih, zamanının en ileri kabada- yıların. 2. imiş. Devairin, gümrüğün, babı zapti- yenin bali arı kürtlerde idi. Tatavla, Çeri ği YE en rumlarin, Samsat pıda et ve e Hyde ardı. umbanın arkadan ga lnb tarafından kii yani arkadakilerin ve a bir Sn sebebiyet verir, ruk linir, ustur- e çekilir; kafalar, inler yarı- lr. Elyevm pe rp olan reis Ömer u hu- susta müteaddit ei yl söylenmektedir. şarttı. Merkez kumandanı, zaptiye nazırı, itfaiye kumandanı, Beyoğlu Üskü: ie amimi cihet iii nları, (Obazı (muayyen hünkâr Saveğleri, polis komiser- leri ve hafiyeler mutlaka bulu- r. Maksat kalabalıktan ve idi. mahalle tulumbası yangın sönmüş olsa bile oraya kadar gidip dönmeğe mecburdu. Banı tulumbalar civar evlerin damlarına çıkarılır, kiremitler üzerine halılar gerilip | ıslatılır ve selâmı im e li diy: a bahşişler verilirdi. e e çapulculuk'ta ksik değildi. S.M.