> 8 Nisan 1931... Biz dükkânda dolaşırken yukardan bir ney sesi başladı. Durduk, dinledik.. Sarı ayva yaprağını güneşin ışığına tuttum.. Yaprağın içinde Fuzuliden, Nedimden, Bakiden beyitler yazılı idi Beyazıt meydanından Okçular I Leblebici dük- Mehmet Nuri elini dükkâ- Hani meşhur komik mr ükkân böyle ak bir lüvha ası Devrin en kuvvetli kara 2 kârı leblebiciler içindeki küçük dükkânında, ceviz tezgühinm ba- şında, elinde ucu yenmiş biçağı, gözünde gözlüğü, önünde ya bir nadide ei ya canfesten bir yas- M Nuri efendi b ma- nasile bir sanatkârdır. O, y: tezhipte bir küçük kavis için a kikalar, va hattâ bazen gün- erce izdiği bir karagöz nyatürü çok dafa aylarca Mi eder.. Eğer Yahya Kemal bey, Meh- met Nuri efendiyi İstanbulda iken kak tadını ta Fransa'ya, rislere kadar beraberinde sürük- lerdi... Havajarın açtığı bir gündü. | Be Piyer Lotiye, eski İstanbul'a eski m Yukarıda tarif ( ettiğim küçük dükkâ girdil ehmet Nuri efendi ortada yoktu, köşede gayet nefis tezhipler, orjinal yastıklar oduru- yordu.. Bir köşeye de hiç değilse tane ney dayamıştı. Biz dükkânda İolaşirlıca yukar- dan bir ney sesi başladı.. Yanık, ili Nuri ar ney çalarken ve Ge ielilen - url efendinin mütevazı dükkânı içli, daussılalı bir ses.. İskemlelerden | birine oturduk neyi dinledik... duymayacak. Tam şark * 5 tevekkülü... — — sonra iğne lerde bir sesi işittim. Mehmet Nuri, " iL dö aşağı iniyordu.. — Efendim ii benim icadım- dır. Size bir yaprak takdim edeyim.. Ayva yaprağıdır.. Mehmet Nuri efendi söyleyerek bana bir kuru yapr. uzattı.. Evvelâ bir şey göremedim.. Fakat sarı kurumuş yaprağı şöyle ziyaya tutunca hayretle durdum.. Sarı yapragın içinde Fuzuliden, Nedimden, Bakiden, Enderuniden Yunus Emreden beyler idi... Fakat bu yazılar mürekkep- le, yahut bağla bir madde ile yazılmamıştı. Yapılan yaprağın yazılı öz ve iki titrek el saatlerce, pişi haftalarca çalışmıştı. ordum: — Mehmet Nuri efendi bunu kaça satıyorrunuz?.. Acı acı güldü: Bunun zahmetine göre bir fiat istemek gülünç olur.. Onun için bunları yalnız 1 liraya satı- orum. Mel hai Nuri efendi hem bütün Eye bu kabil el a larına m iştir. O ayda bir böyle miri > y keş- feder kendisi la Bursadaki sevgili ni ra tından lm eder.. den konuşur- içeriye kıyafeti hiç birbirleri ile alâkası olmayan iki kişi girdi.. Bunlardan bi terlikçi idi, elinde bir yüzü vardı, öteki de idadi bir tarzda giyinmiş, traşı uzun zayıf bir a elinde kırık bir ney tutuyordu. İki ie çi küçük birer pazar- lıktan sonra biri elindeki terlik yüzleri “diğeri de kırık neyini masa-| De emin - Akşam Sessiz adabı çalışan bir sanatkâr.. nın üstüne bıraktı ve dişanı ciktı.. Nuri ari di: İyi sanatimiz buna RA Terlik derisi yüzünün üstüne iş işlemek ve ney tamir etmekle geçiniyoruz.. Şimdi vi ik ii ak- lıma geldi.. Muhakkak bu daki- kada şehrin bir köşesindki küçük ile çalışmaktadır. Çıplaklar mitingi! Berlinde bir mitingte bir çok yarı çıplaklar bulundu Almanyada mütarekeden beri atletizim o kadar taammüm et- miştir ki şimdi siyasi mitinglerde bile bir çok adam çıplak olarak hazır buldu oğ Devlet sancağı ( Reichshawer ) denilen cumhu- riyetçi teşkilât tarafından ahiren Berlinde (o aktolunan (o mitingte azaların bir çoğu atlet olduklarını isbat için yarı çıplak olarak bu- lunmuşlardır. Şimdiye kadar yalnız deniz e çıplak kıyafet âdet i. Şimdi ise en ciddi siyasi mi- nr “de çıplaklık moda maktadır. Devlet sancağı Alman cumhuriyetini hem komünistlere hem de “Nazis,, tesmiye edilen e karşı müdafaa için tesis olunmuştur. Şimdiki rejimin ve hükümetin en kuvvetli istinatgâhı bu teşkilâttır. gz Tarihi roman tefrikamız: 100 | Deliler Saltanatı | | Deliler Saltanatı | Sahife 5 — —> 7 Nisan 1931 TELLi HASEKi Yazan : İskender Fahrettin Sultan İbrahim cellâdı görünce sapsarı kesildi.. Kara Halil, padişahı bir yumrukta yere düşürmüştü. Zındanın kerpiçten örme kapısı tamamile yıkılmıştı Önde Müftü öldak'ı üzere, sofu Mehmet ve Çelebizade içe- riye giri Sultan yi Müftünün yü- züne baktı: — Bire insafınız yok mu? Beni bu mezara diri diri neden göm- dünüz? Müftü efendi başını önüne eğdi: — Artık kurtulacaksınız, Şev- ketlim! Müftü bu sözü (söylerken bir adım ği dayak yiyen bir adamın sesleri işidildi. Sad- razam Mehmet a Halili, iin yap.. ei Diye bağırıyordu. Sultan İbrahim bu sözü işidince, kendisini öldürmeğe geldiklerini amıştı. Cariyeleri zındandan saraya gönderdil: Kara Halil, Sadrazamın ayak- larına mem ağlıyordu! Devletlim, beni Ben bu işi yapamiya cağım, | Mehmet paşa ihtiyarlığını unu- | yürüdü. tarak, cellâdın üzerine — A köpek... ecelin geldi? bmlunun hiddetle başını arkaya çevirdi : — Gebertin şu melün il korkudan ne yapa- cağını bilmiyo, belindeki urganı türlü — hın boynuna dola- Senin de mi gittikçe ari ince sesile hay- yn a başlamışti: m Ami Seni müf- ü yapan ben değil miyim? Bire si paşa | Seni iin rl yapmadın mı? Hepiniz benim nimetimle perverde akin mı? Bana bu fenalığı neden yapar- ANIZ Kara Çelebizade henüz ağzını açmamıştı. Şevketlim, dedi, beyhude üzülme | Mukadder böyle imiş.. diği tahta gi iz Mi Beni mı, şerefimi ayaklar altına ME Daha ne istersiniz Pa ir a son cümlesine çellât cevap verdi. Kara Haliin şiddetli bir yum- ruğu, derhal, Sultan İbrahimi re düşürm ” ü. Kara Halil, heyetin elinden kurtulamıyacağını liği bir- den, padişahın üzerine (atıldı; gözlerinden yaş akıyor, elleri titriyordu. Padişah: — Bire melün, beni nasıl öldü- receksin... irem yaptığım iyilikleri unutti n gi ağilka, cellât, gözle- rinin yaşını silmekten işini göre- miyordu. affedinizl Çelebizade, bu feci sahnı müteessir olmuştu: “Cellâdın kalp adığ inanmazdım!,, diye eli Sofu Mehmet ve K lilin başina şiddet bir sopa indirdikten sonra, Çelebiradenin sözüre cevap vermeyi de ih etmedi : imi m! - dedi. - Bu işte merhamet caiz yi ee e Müftü çi yüzü. söylesin: Senelerdenbir ve gibi, mille! n ve malını, namusunu gasbeden bir yon a şer'an caiz midir, de eğil mi elimde Müftünün yüzüne ia yi ri) işin fetvasını velce “Elcevap: katli çaki İni Ayni hükmü takrar n kadar zalim ve gad- dar olursa olsun, bir kükümdarım yüzüne karşı: “—Sen idam Demek kolay bir iş değildi. Müftü efendi kekelemeğe baş» mıştı. > a mahkümsun!,, la esnada, cellât başına bir sopa daha indiğini görünce acısile belinden 1 çil — Padişahım, Allah taksiratını affetsin! Sultan hn like yum- ruğunu salladı e mürai yobaz! Bire iki yüzlü mel'un! Saltanatım zama- nında, memleketteki fenalıklardan beni neden haberdar etmedin cariyeler hediye eden siz değil miydiniz Çelebizade, o zamana kadar ve Sel kulağına eğilererk: — Fetvayı oku da şu iş bitsin! - dedi - Hakaret görmekten lanıyor musun? Sarayda facia Yohore sultanının yeğeni zevcesini öldürdü kendisi de intihar etti Singapordan bildirildiğine göre Yohore Sultanın sarayında dehşetli bir facia olmuş. Sultanın yeğeni Mehmet bin Ahmet sarayın bir köşkünde güzel zevcesile birlikte öldürülmüş ol: unan ( prensin “» Yohore Mi li idi. Yohore Malaka da olup en zenğin re De imi biri eğbbikmiğkm izi Mer erçi e