.. 11 Kânunusani 1931 Tarihi Akşam Sahife 9 nusani 1931 Kari'lerimizin D mükâfatlı fıkraları ein | emir maskeli '| Deliler Saltanatı | (mükütat traları | EE ON J İZ ” Muharriri: Cami TELLi HASEKİ “Koca godoş! Bundan : İskender Fahrettin sonra Hindistanın bütün amberlerini yutsan, gine, belini doğrultup çocuk yapamazsın, Moruhayat İstanbuldan Mısıra 5 kaç Amberi zade o gece E Diyandaki işlerini bitirdikte n sonra, ertesi gün Telli Hasekiyi bite etmek < saraydan çı âtibi “Hüseyin efendi, sultanla (o Veziriazam mühim taraftan birine sadık kalmayı tercih edecekti. .» Kumkapı sahilinde.. Kumkapida, . ufak bir çala kulübesi önünde, iki insan gölgesi uzanmıştı. Deniz lr yelkenli bir kayık duruyordu. Sema ie; Deniz dalga- * Kulübenin ufak penceresinden sönük bir mum ziyası Nüruhaya- tın solgun çehresinde dalgalanı- yordu. Ne epi bir ses yükseldi: — za! eg 2 — Daha gigi ver miyiz? — ve geldi? — Ha — Niçin sordun? — Canım sıkılıyor... — Biraz daha vera yavrum | — Yolcu yolunda gerek, der- ler. a sie ve deniz dal- gasızken yila çıksak... — Acele etme... olmayınca açılamayız Uzakta giden bir pi gös- like e yarısı ederiz. Lâkin, yolda veya HE Camide Hoca efen- di vaaz ederken demiş ki (o kocasını elili hangi kadın evlendirirse Cenneti âlâda kendisine bir m v> muş kocasına ille seni si Hive tutturmuş,. Nihayet a razı im düğün dernek, adam rerdeğe girmi: angi bir köyde doğurursam, luğumuz biraz sıkıntılı olacak. . sıra vaktinde varamıyacağı: Bir taraftan Telli adamları, diğer taraf- tan da Yeniçeriler harıl harıl bizi arıyorlar. Nüruhayat eş çakıl taş- larla oynıyarak sor — Sadrazam ne a acaba? Bugün görüştüğün kimselerden bir haber alamadın mı — Pinti herif, artık seni Sekeğ maktan vazgeçmiş... Niçin yorsun n?. — Ben e çabuk unutmuş..! Hamza e ir göğü dikten sonra, elinden bırakarak karısının boy- nuna sarıldı: — Kalpsiz insanların seni unut- ması kadar tabii bir şey var mr- dır, Nüruhayat? Mehmet paşa, gibi bakmıy; süt eya; ma bakmıya- rak, senden sonra kaç cariyeyi koynuna almış... Kaç halayıkl vakıt geçirmiş... Mehmet paşa şeref ve haysiyet sahibi bir adam olsaydı, erkek- liğine çoktan veda ettiğini bildiği halde budala gibi sevinmez ve seni günahkâr bir kadın diye tanırdı. Sarayda, benimle seviş- dikten sonra karnının şiştiğine, ondan başka herkes inanmıştır. Hattâ, padişah bile, geçen akşam kendisini çağırtmış oca godoşl Bundan sonra, Hindistanın bütün amberlerini gine, belini doğrultup ol İİ Diye bağırmış... (Arkası var) ak.. Ma age dolaşan e gemisi henüz limana yeni dönüyor. — Onu mu bekliyeceğiz ? — Tabii.. Hiç olmazsa Kızkulesi önüne kadar gitmiş alı ki, biz de kalkabilelim... — ia ki daha bir saat > Denizde kaptanlık etmiş Li söz söyliyorsun.. Tam bir lâzım. — Şimdi kalksak ne olur ? — Deniz gündüz gibi aydınlık.. Uzaktan di derhal yaka- nırız. Yeniçerilerin eline düşer- sek a yüzerler... — Marmarada Pei ih- timali ir değil mi e bir ihtimal mevcut ola 2 yel lar nmanın (Karadenize gittiği sleek değil mi? ipeği geli limana betçi gemisinden e Ki rl bile dolaşmıyor. Marmarada seyabatimize olacak ufak bir engelin mevcu- diyetine kani olsam, yola çık- makta senden evvel ben tereddüt ederim. mani — Merak etmekte haklı değil miyim? — Haklısın, yavrucuğum! Fakat min olki, vE ve e hiç sebep yok. E, yold cım (tutarsa, derhal İ Sahilde ki “m birine yanaşır ve kara- ya çıka a 45 senin gibi düşünüyo- rum. Ağrım tutarsa bir > iltica dn Talebe kongresi Londrada büyük bir kongre toplandı Dünyanın her tarafından murahhas gitti, yalnız eğ li e Glasg; h- Kongre Hiziiz darülfünunları cemiyeti akvam ittihadı tarafın- dan tertip olunmuştur. Kongreye talebi 500 murahhası iştirak etmiştir. Kongre murahbaslarının yüzde ellisi İN Bunların arasında Fransa, Lehistan kadın murahhas- gibi e Sağ em konferans- r da verilm rofesör iç Darülfunun an m zile mesuliyet- e rin,, ve vE eyni se umurda iş iy ve Anjel “Beynelmilel Mi gaze- tecilik,, hakkında konferans ver- mişlerdir. Hintli Kunzru Hindis- n darulfunun talebesinin vaziye- tine dair bir münakaşa tertip etmiştir. yukarıki rm Re ii bu ii karı ödemi emiş okapun Ee nen: Cenneti âlâda yangın var, yetişin meti nl etl diye haykırmağa imiz) Necati le Marie ei e de ai ink şiyordu. ünlerde iki ahbabın arası biraz açılmıştı. e Yervant lı sabık ahbabı Ç ği sevdasına yüzüne Si e ER dedi k, garısı na aldatılan işidir! Amma > garı se — Böyle bile sen ne garışıyon? Bu be üzerine Yervant baklayı ağ- zından çıkardı: nin garı olursa. Mn Ya vr seni benimle a buna da deeceksin?l Tayyar Doğan — 130 — Bir adam a i bir e > ar ik şemsiyesinin yerinde şu pusulayı bulur : « Şemsiyenizi alan öyle bir ki çok süratlı kat'ı etmiyecektir | adamdır mesafe eder; avdet Kenan Bir caklının el al dr ezkeri e. w deste kâğıtla bir a kalem sarf- Galiba SE kai Am ince geliyor : Gözünüz okuyamayorsunuz. Bu tezkere; cevap alamazsam artık kamışa bedel meşe sopası istimaline mecbur olacağım! Ruhi demiş. 132 — Şair Mehmet Akif vden al azmIŞINIZ, ya: zık değil mi? Mehmet Akif Bey: Ah, m adam, Mm Rh emiş, biz des sizin bi yazıktır ! diyip bir kere dışarı bırak- gi tık, şimdi içeri sokamıyoruz | uammer Ahmet Birinci perde ali ve mahpus Sahne, Bastil hapishanesini gösterir adam — ördün. kendisine şeklü şemailce ki nazarı yanl alarak, yüzüme bir demir maske yn ve beni bu me api h al çi fırsat gözlediğimi iş hi öv yoktur. Hapishane müdürü — Efendim, öğrendim ki, gardi; Demir maskeli mışsınız İni İK: za âlet etmişsiniz . Bunun eşime mani olmak için, bugünden ren, yanınıza bir kolları kesik e e askeli adam — Kolları kesik gardiyan mı? pishane müdürü — Gard, kolları kesik b size desti muavenetini uzata- ikimizi IÇıka: i İkinci p Firar hakları ynı dekor. Ertesi gi Demir maskeli adam — Gar- iyanın, Okolları kesik olduğu — ei Me Ben de, e, bu sabah, Bastil ka- Hapishane müdürü — -| İçeri ve I Kolları Veni ing ana, ricanızı tebliğ a denen musik: âletini höcrenizde çalmak istiyormuşsu- nuz. Demir maskeli adam — Eve Bu âleti çalmak beni oylar Müsaadenizi rica ederim Hapishane müdürü — Size öğe çalmak müsaadesini ve- riyoru! âkin, Bari in ball etmemek de günde iki saat. Demir se adam Lüt funuzdan cesaret arak be bir lütfunuzu daha istiyeceğim. Höc reme bir de kelebek sulak mahsus ağ verilsin. Hapishane müdürü — O da neye iyi dam — Fenğ ğ Kabul ekler rıma kara kara keleb Kelebek Terli — bu kiii beli bekleri avlıya Hapi Se mü e — Haydi bu istediğiniz de olsun Gardiyanınız size trombon'a ke- adam — Bir iğne, bir trombon bir de kelebek ağı... Bu üç şey sayesinde, karna val Earl iğ Bastil'den kaça» bileceği, “üçüncü perde Hapishane musikisi Aynı dekor Demir maskeli adam — kolları kesik gardiyan bana trombonla kelebek ağını getirdi. İş başınal (Eğeyi trombonun ucuna takar, Bir hava çalmağa başlar. Malüm hanenin penceresindeki demir de m l Trombonun sesi, demirin eğe- miden hâsıl olma gıcırtının mani ti diyor. ima reyden şüphelenmi- . e e kulâde.. Günde iki Saat çalmak suretile, suret e ll Hşmeedizsinizli de- mirler, karnaval mevsimine kadar ei geen (Trombonu makta devam eder..| Dördüncü perde Firar Aynı dekor Demir maskeli adam — Oh! P a boşluğa Koi Yere iki metro yaklaşın ğı altına gerer ve içine düşer. iğ Yaralan- mek için cambazların hisar kullandım. madan dü ğe (Karnaval maskeli kalabalığın iç b gr kay bolur.| Nakili: esini Süreyya) Yüksek mühendis mektebi rektörlüğünden cburi hizmete kullanılmak üzere ita kılınan edildiği anlaşılmıştır. Binaenale bei hususi işlerde makbul alümu olmak üzere ilân olun yh bu Me tabi yüksek omühendi bazılarına, diplomaları meliliriği e kadar, vesikaların “— işlerde ve muteber ie mektebi mezunlarından r, Saki ve resmi işlerde dahi istimal iyetirde alâkadaranın vesikaların diploma ra mükâfatla ı dercedilen kari lerim mükâi Fıkraları der idarehanemize müracaatla larını almaları rica olunur. İstanbul gümrükler mu- hafaza müdürlüğünden: Merakip mürettibat ve sandalcıları için yalnız kumaşı idare lâzimenin üzere kasketle beraber 1— den verilmek ve ait olmak i nümunesinin ayi erin numune yerlisinde: nı olmak şartile Mazarlii diktirilecektir. ü görerek ve şerai olanları mütaahhide 139 - 180 takım elbise memhur iriyette mahfuzdur. itine malümat ha ederek muvakkat gü Meali (teminat) beraber pazarlık günü olan 12/1/931 pazartesi günü saat 14,30 da müdüriyette bulunmaları.