Fethinden sonra... İSTANBUL'U! UN Toğan bey Edirne kalesinden saraya idâki Kafileyle ler ge iğ harek : İskender Fahreddin efih BU esnâda o (e konuşan Safina: ağasına ne d emek yard Başpapas ler mi İstanbul'da, zengin bir rum ailesinin en güzal i klaştı Çi bulutluydu. Yağmur yağmağa başlamıştı. ogan kaleden indi. AÂtına Wincrek Saraya döndü, Pa dişaha mişti Pazaryolunda, A ar a gide- dar yolcu ka- filesi ii binmiş, Toğan'ı bekliyorlardı. Toğan saraya döndüğü zaman, Dırahşan , EN ye sabırsızlanıp duru luna kadar teşyi ettiler. Kafile, öğle vakti, NE çe (İstanbul)a değ gidiyordi İsanbul'a gülen yolcular Li den uzaklaşırken, sarayın dairesinde - biri kadın, dizeri 'kek - iki kişi konuşuyordu: — Hem e nz daha gelmemek Üzere... <- de biliyorsun bir daha gelmiyeceğini... — Bunu anlamak güç bir şey mi? —Ben kalın kafalı bir gama doğrusu, va mn dım, ee gözlerini süzerek örne iyi etti: an (İstanbul) da uzun zaman güvenine la beraber yaşı- m ii ap rahat birakırlar İnip arem ağası başını sallıyarak bey İstanbul'da iç bir güzel kız — Senin söylediğin de lâf Çafer a ağa? Toğan'ın gözleri kör doğü ya Kör değil.. Fakat, buradaki gözleri... N — -9 da ge dej ek..? — Toğan'ın tanbul'a © kör “ gittiğini ikalyorsün ga- — Kör j — ni ecek ne var..| Toğan sevgilisini burada bıraktığı akşamdan veda et- | rıyordu. Genç kızın Biza/slılar rğnda büyük bir dedikodu mevzuu olm pi gaybubeti, şt... için, muhakemesini, g . İn kalbini de mi bırakıp gitmiştir! Arap rlarini açarak sordu: — Bu çocuk O aşiftenin bü- tün hiyanetlerine rağmen hâlâ onu en mu? . Hem de çılgınca... tanbal iy yo Bizans dilberlerine rak İzm yi unutacağını ni musul — Böyle vi için deli ni — Neden. sa “Nihayet o da bir insan değil mi, Toğan a düşünmek İnsan gibi ğan, İzmini'nin sesini işitmediği gün, denizden çıkarıl- b bir balık gibi derhal ölür! Demek onu bu derece seviyor ha..?l — Evet, seviyor. sevecek... — Ne bahtiyar kadın... — Bahtiyar mı dedin..? Öyleya.. Toğanın kalbini çalan bir kadın elbette bahti- ardır. seviyor.. ve pena. Vi güldü: izmini Te. dh başkalarile alâkadar olu; — Herşeyi m. keli görüyorum, Safinazl Fakat, son eğ gn yıldı da, artık, bir e hakkında bir ime bile —.. dilim varmıyor... — Söyle, söyle, çekinme! Ne km, e kadar söyle- miş olmazsın.. lağını dışarıya verirsen, kâh tü lerin ei kâh güldür: Geek neler işidirsin, neler..! Harem ağası, İzmini'nin zından- dan çıkmasını kalben arzu ettiği de, bunu ca, inaza söylemeğe cesaret NE — İki gözümün nuru, kızın, > sereni s ması için —— fön e (Mabadi var) Doktor Hafız Cemal Cu 16)de dal sn 118 aralı (O hususi (o kabinesinde Meni kabul eder. İstanbul: Tel 2398 MAHKİ ktan mı, sarhoşluktan mi? Davadi Köinal; bir kömelyonen kâtibi, 23 yaşında tatlı sözlü, güler yüzlü bir delikanlı, Mahalle Kkadn Ali Ramizle kavga etmiş, dayak yemiş ve yaralanmıştır. Kemal efendi; niçin dayak yedi- ğini, nasıl yaralandığını alir Ramiz > bir arkada- tti. Kendisini bir gezm Bir sonra, sinamaya Layer Böylece ahbaplığımız meğe m bizi evine çağırdı. > idi yek © Bize ikra çok şarap içmiştim. Başım dönü- yordu. Beni bir itişte yere yuvar- hik Bir kaç tekme vurdu. Du- nim'e konuşması Ali Ramizin yeli daşım iyormuş, ken- verilmeyince sıktı. Hali yuki. Aliye hanımı a sevi) disine ehemm aşırı canı mk 2 Ali Ramiz; Aliye hanımın evine kemalle birlikle gittiklerini söyli- yor, diyordu go ar bardak bardak içen v hoş olan Kemaldi Ben bi Min Kemal yolda benden ayrıldıktan sonra “3 kaza Ben a hiç Mahkeme reisi Kemale soru- yordu: — Sen sarhoş miydin? — İçmiştim efendim. Ne kadar içtin, kendini bi- liyor mı idin — İçiiğim şarabın hesabını bil- e Âli Ramiz efendi- sl m | — ei nasıl hatır- lıyorsun ? — Ben zannederim bayılmışım. Ayıldığım zaman gördüm ki vücu- dumda dayak izleri var. Dayaktan mı, sarhoşluktan mı bayıldın? — Dayaktan efendim. Şahit olmadığı için Ali Ramiz beraet etti. Mahkemeden eee gülerek diyordu ki: Reis dayaktan mı, sarhoşluktan mı bayıldığını sag Bizim Ke- mal ne sar an ne dayaktan bayıldı. Onun il isi meyi in- dirip bayıltan şey; aşktır! 1 Ağustos Beniz yarışları Denizcilik hey'etinden: 1 ağus- tos 1930 Cuma günü icra edile- çek olan yüzme müsabakalarının Seyri sefain havuzlarında yapıla- cağı ilân edilmişsede bazı mah- zurlar dolayısile mezkür müsa- bakalar 1 ağustos 1930 Cuma günü Modada yapılacaktır. Alâ- iz kulüplerin nihayet 29 tem- muz 1930 salı gününe kadar müsabakalara iştira! edecek yüzücüleri, listesin hey'ete göndermeleri tebliğ olunur. I | Gül suyu Her akşam bir Hikiye & Niyazi Bey, acı bir tebessümle: “— Şimdi bir kadını anlataca- gım! “dedi. - Bir kadının bir kor- kak erkekten nasıl intikam aldı- ğını anlatacağım!,, evam etti; Beyoğlu'nda bir bü yük pansilnde oturuyordum. Bir- Bunlar, mi sevişiyorlardı. Gülüşerek sevişiyordı. Münase- betleri bir ze iğ ye kaynağı idi. gezmelerden gezmi lerden balolara ge kei bizlerin de işimiz erk e keyif sürmek ' olduğu için; ei Kii rdik. eşit Sami, sanayii nefise aka- demisinin son sınıfında tal ebeymiş. Eleni” ye raslamazdan evvel, istik- ettiği günden itibaren, Bee aşk ve eğlenceden m. bii şey yoktu. Artık resme aş yordu. Bu “felâket,i, hem baş- arından ö i İni de Bu “felâket, e, bittabi, benim metelik İn m yoktu. Yegâne maksa ve emelim eğitir ii dağılmaması idi. Onların | istikballerile | alâkadar değildim.Sadece neş'eli ve tuhaf olmalarını ii m. Eleni ile Reşit ise, muzun en neş'eli ve ihafisize aklağln söyledim. > ne hoş zekâsı, kadının e hoş cazibesi vardı... Eleni için cazip demek de azdır. O, bir mizahçı, bir komedici idi âdeta.. i dudaklarından bizi rirdi. Mavi gizli aral ile kızıl rae sözleri arasında da bir tez ibiydi ki Yok! Yok!.. iy sap te tam bir palyaç idi, Türkçeyi Si rini N kızları at vi Eleni, BN Fakat, Türkçe okonuşi pel bulanlar vardır. Acem şairi: Türkânı farisi gü HE alel ömrand! Demiş. Birçok v: maa da erdi etti “e, Türkçe koni te macerayı anlatmağa baş- lıyorum. Bir akşam, Eleni, akşam yemeği g yemek üzeri bana geldi. Fakat, yanında Rşit yok. Kendisine sorulan sualler üzerine, gülmekten kırılıyordu. ile dediki; — Ah vrel OSormayin vrel ie bili ekti vrel Beni birakti kasi si bir ehemmiyet vermiyor- muş gibi görünerek, Reşit'in ü z Kik .. baci Milad iy derhal lerimi; Sanat: çalmıştı. Ri esl galebe. çk balm Ressamlık * m: aşi enmişti. Reşit, boyalarını. eğil larını ve tuallesini aldığı gibi “e yere “— Esase: kadderdi. Önüne geşlemezdi bunun! Eleni'ye vadettim. Reşid'in ye* rini bulacağımı yer Haini etiririm, * Meseleyi U eskisi gibi hallederiz; olur, birli dedin melânkoliktik, Eleni gene bin bir şaklabanlık yapıyordu. Her fırsatta gülüyor ve bizi güldürmeğe çaba- v4 du.. Amma, R de yanı- mızda olsaydı elbet daha iyidi o, ayrı bir neş'e menbaı idi. j i günden itibaren, taharri» sine giriştim. Sanayii e al demisine gittim. Arkâdaşlarından sorup soruşturdum. Onlarda bil- miyorlar. oturduğunu on- lardan da gizlemiş. Nihayet, eş- yasını yeni evine taşıyan bir odacı boşboğazlık: etti. Yakaladım kâ- firin izini! Baskın verdiğim zaman, Çam- en y ei bi öbekgei içinde resim 7 mid > gündür, sabahtan akşama kadar çalışı- rormuş. karşısında görerek hayret- Miş düştü. ve be arkamda olduğ ortaya" siler mi — i bilmezsin, dos- tum... Vallahi öldürür!. diyordu. Korkusu hakiki idi. Korktuğu için, onu pek komik buluyordum. Minimini aban (o Eleni'den sr ne vardı? Reşit"! le alay “e mabedine iade için elimden geleni yaptım. ae ei aza Osmanlı Bankası Galata Mer- kezi idaresi tarafından, Temmuzun 30 ncu yi pi iti- baren her çarşamba saat 10 dan 12 ye ve Te ten 16 ya kadar, fersude evrakı nakdiyenin tebdili my ifa edileceği ilân olun İstanbul P. R T B. Müdüriyetinden: makine Ağustosun iki Vesaiti nakliyede kullanılmak üzere 6500 kilo benzinle 300 kilo yağı aleni olarak münakasay: nci Cumartesi günü sa taliplerin at 5 nisbetinde teminatı muvakkatelerini hamilen Başmüdü- Isinler. riyette mü eşekkil komisyona gelsinler. Âli Ticaret mektebinden: ve der Sp Daktilo kursları 2/ Hirgul Seza Cumartesi günü a başlanacaktır. Derslere dev. teyenlerin tmek isi kadar meki müdürlüğüne a Eleni pm çi aye. e rgpem meğeileeeMeyeyapuk 7 GİŞE ŞENER