” — 16 Temmuz 1930 6 Tarihi roman tefrikamız: 101 Yeke son sözünü söylemişti: adi: li benim kalbime de rahşan'in verdiği Dırahşan, kendisine karşı lâkayt | kalmakta eden Toğan'ı mutlaka elde bek istiyordu. — Toğan, gitme! -Dedi- Sy seni alâkadar eden bir sele e görüşmek istiyorum. Toğan durdu ve başını arkaya ink sordu: — Beni yolumdan - alıkoymak 5 çaba ne şeytanlık düşün- — Bir iki ay esi bu derece dama iyilik etmek günahtır. F at, sana olan sevgi ezahatini ispal için, senin aleyhinde duyduklarımı i din el nu haber vereyim ki, yalnız o olarak gideceksin! Togan müstehziyane bir tebes- sümle: anılıyorsun,' dedi, İki gün sonra e $ ket edeceğim; gülerek bu hakikate akat, ben 'adişah kalbime de bükmedemez yal.. — Sen gittikten 'sonra onun burada lin veriş edileceğini öğrenmek istemedin mi? — Lüzum görmiyorum.. İzmini her zaman benim.. ölünciye kadar benim olarak kalacaktır; — O halde ölüm yaklaşmış olmalı... — Ne demek istiyorsun — Başka türlü «örme im- kân yok ta.. Toğan'ın canı sıkıldı; — en Demir sevdiğinden — Sarayda bunu bilmeyen bir kişi varsa sensin! Yusuf bey her gece zindana gidip sev- gilisile görüşüyor.. hem va ne gö- rüşmek bilsen! , — Fiy — Her altalta üstüste ayaş debi e söyliyor. — e kim. zindana mii ne cesaretle müsade ediyorlar. — Cesaret mi dedin? Fakat, senin hakikaten bir şeyden ha- berin yokmuş ! ie Toğan.. İşte şimdi acıdım sana | — Haydi, “ei benden ne biliyorsan söyle | öve iyilik ya- memnun yp Lâkin, dikten sonra, aye ve liği dan Pe BİZANSIN SON GÜNLERİ STANBU Fethinden sonra... Yazan: İskender Fahreddin Ben onu kalbimde götürecegim' hükmedemez yi malümat çok mi — Biraz tafsilât ver! # bey İzmini'nin yanına MM imdi gidip ge liyor... Bundan da mı haberin yok? Bu haber Toğan'ın tüylerini ürpertmişti: — Doğru mu söyliyorsun, Dr rahşan? Diye bağırdı. Dırahşan: — Niçin yalan söyleyim? Padi- ya bu EN > adi pi de İk e ağir için mn bul'dan ivaz bir keşiş —... Efendimizin o şüphesi (o büsbüti arttı ve bu işin takibine Yusuf beyi memur etti, Rakibin birisi ölür ölmez demek.. akat, dikkat, et yeni bir tuzağa düşmiyesin! Çünkü yeni yi Yunus bey gibi zarif ve cılız adam değil. ismi bile peak Demir Yusuf... (Mabadi var) Yerli mallar sergisi Istanbul Milli sanayi birliğinden: İkinci yerli mallar sergisi dahili tanzimatı İ5 temmuzdan itibaren başlayacak ve 7 Ağustos 930 da bitmiş sömepay a mızın İ tanzimat u bu siddet iii ikmal iie ri serginin intizamı namına elzem- dir. Taşradan gs ve telgraf- larla sergide yer erer madıkları asa a dier taliplere mek mecburiyeti vardır. Se inin ya gı m günü e Ağus- r. 7 Ağu açılma e ider deki Gt işle- rile uğraşılacak ve artık sergiye mal kabul dam Fabrikatorları fazl izahat almak ie Gl birliğe (müracaat etmeleri rica olunur. Akşam Fıçı içinde! Niyagara ara şellâlesini geçmek istiyen bir rum boğuldu Dünyanın en büyük şellâlerin- | den Niyagara şellâlesinde mace- raperestlik | ibtilâsile müthiş bir facia olmuştur alo: bir lokanta işleten Stathakis isminde bir rum muhaciri Niyagara şellâ- lesini bir fıçı içinde ii büyük bir şöhret o kazanmak bir fıçı e içine gi sonra kii Tekiz Fıçıyı binlerce eyi in önünde akıntıya salıvermişler. “ Bidayett fıçı yavaş yavaş yüzi dan birden bire süratle şellâlenin üzerine gelerek sularla birlikte e mer tır, a yuvarlanıp suya daldan sonra bir daha suyun yüzüne çıkmanııştır. Fıçının — şellâlenin ( dibindeki il ina sıkışık aldığı zannoluni Stathakis hn e girmezden e “Asırlardanberi beşeriyeti el yan esrar ii pale, namında neşrolunan eserin sahibi kendisi olduğunu ve Niyagarayı fıçı ile geçtiği Mein e e dair mü- he; iç yı eser yazacağını Hindistanda boykot tesisatına karşı boykot tevessü etmiş ve şimdi darülfünunlara sirayet etmiştir. Kalküta darül- ununda Ohukuk fakültesinde nan ılar imtihan salonunu istilâ aliedir. İmtihana a LZ talebeyi salonu ter! vet etmiştir. intli talebe rin cümlesi bu daveti kabul mlüğinden imtihanlar natamam kalmıştır. istiklalciler Hintli iz mekteplerine de- dır. İngiliz mağazaları önünde istik- lalciler nöbet bekliyerek yerli müşterileri (içeriye (o girmekten m Emi devam ediyorlar. oykot vami ve teşdidi hngilere enin Hindistan ticaretine azim zararlar ika etmiştir. nn Peki, sö; İrani bi şey kaldı mı? EZME SEZ — Bana izdivaç teklif ediyorsun amma paran var mı?. — Tabii var; dünden itibaren ( Akşam ) ın altın piyangosu kupon- | Terini toplıyorum |.. ) Her akşam ! İ) bir hikâye | Vaktile Üsküdar e amir- lik etmiş bir zat anlati Memuriyet Mn sıralarda, Erenköy'ünde bir yet irtikâp edildi... Orada 0 e a şa köş- kü denilen bir zarif, beyiz puyal köşk vardı ki, bunu, “O.. şanın wn oğlu Niaret ir hafifmeşrep kadınlardan metresi o » onra, ayrılmışlar... Nusret Bey, kendine (o başka ir o metr. bulmuş. o Atiye Hanım da, her yaz mevsimi, gelir, bu mün- zevi köşkte otururmuş... Derken, kadın, mesleği ve mevkii içtimaisi malüm olmıyan bir oğlana m muş. Onu, köşke alırmış. sabah, bahçıvan ve bekçi Hüseyin Efendi, köşkteki sükünetten şüp- helenerek ae girmiş. Bir de ne baksın? Atiye H., boğazlanmış. Mücevheratı atenlşi a Nu- rullah Bey, firara kadem bas- ir 2) nafile, ertesi — fransız uruna ( atlam görün- hayal işe “Bet Nu evi ramal mam tuttur- muşmuş. e z meseleyi oyun sanarak Hüseyin Efendi, linde (Obir (o sopayla (nöbet beklemiş. Lâkin, havuzun öte yanındaki ağaçlıklardan bir hort- lağın hakikaten belirdiğini gör- ri e yaklaşınca hortlak kay- a S5 En li hortlak, Atiye Hanı- ortlağı değ gilmiş de katil Bel ümmi hortlaği imi kçinin karısı, oğlanın sesini iyice sevmiş, Havadis, bea kor! sal mıştı. Hattâ, okadar ki, pek az kimse bortlağı görmek hevesine kapıldı. Yalnız bir iki gazeteci, e göze aldılar. Esat Mah- bir gece, Mustafa Ra, aşka bir gece Hüseyin Efendiye daf oldular. Fakat onlar da hortlağı gözlerile görmüşler; ve, işin fenası, meçhul bir kuvvet tarafından şiddetli itilerek havuza düşürülmüşler... Bereket versin ki, ezim Eefendi — karısı vakti zamanında ye rek kendilerini hd çıkrmış— Bütün bu hadiseler ( gazete! ei yazılarak dedikodular tevlit A mişti. Aradan bir ay geçti. Bir Per- sabahliyin. saat ezde sefer gorünce derhal eyfendi ! - dedi. - Bizim köşkte gene bir vaka oldu. — Erenköyün'de, Atiye Hanı- mın köşk mi? vet, Beyefendi. Fakat, völahi iel kabahatim yok... Ben masumum. — Ne gibi yani?.. Atiye H. meselesinde mi masumsunuz? Adam, gayet heyecanlıydı. hayır, Beyefendi... sormayın... Eski cina- ei efendim... u gece, biri, bizim ayır, kuyu kendini atarak intihar etti. alihi etti, Beyefendi, vallahi, ———— katilin hortlağı İ eke giren ben Atiye Hi öldükten sonra, lenen eetiştdiri bulmuş; evi satmağa kalk- ti. Bu yeni Kai yaz kış Erenkö- ünde caklarmış. Bağıde kendileri iilzteceklermiz. Bittabi bana kalk git düşüyordu. hort lak hikâyesile onların gözlerini le e mlm Ba t, am, Beyefendi üçüncü X “ Fili yaşlarında, soluk yüzlü, tuhaf bakışlı bir adamdı bu, efendim. Heyecanlydı. Dün akşam bize geldi. tiye küşkü burası mı? — Evet Hanımın — Hüs seyin Si siz mz Gazetelerde okudum bur. u gece sizin hortlağı göreyim.. Para verir, sizi emnun im. kirlanmak tehlikesi kalmamış Ben de komedi oynamaktan yo- senle ” Fakat bu adama ne enir? g- “ — Pek âlâ... Buyurun! - dedim. d bizde misafir kaldı. Kim olsa rek? Pl iyiniyeee emire iyor; Naz geveze değildi, il görü nüyordu. Sayı m: “ — İspiritizmacı galiba...,, dedi. “Ben: — Kim olursa olsun, herhalde banyoya receli dediw “Gece yarısından itibaren ha- —— dolaşm mağa başladı. Ben, ğına şir irerek, ahır Bn şim. Ağaçlar alim hışırdıyarak, bembeyaz a göründüm. ve Be eni görünce, coşkun bir ta- Yırla kollarını uzattı. vuz — Nuru lah! el b Meme Bek Beni Babanım senin.. mağ mı Ebi “ Aman arabbil. - di inlemekte devam ediyordu. “Day madım. Yüzümü açtım. Eline a Kapana ie af diledim. Bu erkese mii yaptığımı ulaiiğ m. kei cevap vermedi. dur. Koluna girerek onu eve vi e yi nam gibi yürü- Taş gibi yordu. HER oturttum. Ne çay içm el ir şey yemek, ne de Saank “itiyordu Sabaha kadar Sı e al li bile rıza pri n gitmeğe kal- kı: aştı. aramız ayn vermedi. “ Karı . — Böyim biz iele vermiyin! - diye yalvardı. — Yegâne ümidimi kırdınız! "geler karıştı. va e kadar gözüne uyku irmet Sabahlyin kuyudan su çek- meğe Adamın naşı kalktım. mın kuyudaydı. İntihar etmiş. Mesele- kimsenin haberi yok... e VE Buna hakkım yoktu. Nakili: (Vâ-Nü)