Sahife 6 Tarihi roman tefrlkamız:87 Fâtih, Toğan'la konuşurken, Deli BİZANSIN SON GÜNLERİ İSTANBUL'U! U Fethinden sonra... İskender Fahreddin bire içeriye girdi. ber yak : Hasan birden Pa EM bu saf kövi iyi Toğan'la birlikte Kanla m nee asan haraca kestileri... > «Bir takım Yeniçerile r Keki diye söze başla! Akşam Soldan sağa: 1 — Ayakta duran (4) - 2 — Bir kadın ismi (6). Temel (4). | Akşamın eğlencesi | | Her akşam bir hikâye Dostum papas ei ile m konuşa yolda yürürken, bir deli- kanlıya tesadüf ettik. Ne hazin, ne hülyaperver, ne başka âlem- deymiş gibi bir tavrı vardı. Şap- kasını, kemali hürmetle, hattâ buşu ile çıkarıp selâm verdi. Merak edip bu gencin kim olduğunu sordum. — Ölüp dirilen Yl Sonra, izahat ver: “ Vakadan aböğiniz yok, değil mi Anlatayım: Bundan iki sene nehir kenarında yürürken, ii bir cismin sürüklendiğini gördüm... nmış, merakla al laka - Dedi. Vakanın intihar oldağnila süp- he yok... Çünkü, Valter'in pek sevdiği nişanlısı, bir iki Mr va v müştü, Delikanlı, Ölüp dirilen 3— a harf (2) - Kusur, kabahat (4) 4— Mi (8) - Çekmek, pi (8). pi “ 9 (2)- k (2)- ag. 6 is (2) - Perde (2) - — (2). 7 — Ansızın (3) - Fenalık 8 — Nota (2) - yiyin il e On dokozuncu harf (9). 9 — Bir temaşa (6). 10 — Kısır © - Taahhüt altına almak, bağlamak (4 Yukarıdan e 1 — Eski hâkim O Bir akraba (4). 2 — Bir millet (4) - Nota (2 3 — Öte beri tamı yarar (2) - Akıllı (4) - Nota (2). 4 — Ay (3) - ör (9). 5 On dördüncü harf (2) - Pederim ilk hecası 9 Mağara (2). 6 — Köpek (2) - Su (2) - İstifham (2). 7 — Eziyet v - i saret (3). — 21 nci harf (2) - Aylık (4) - Bir Yuruk bey vaziyetinden giri ın kesik başını ortadan onk (2). aldirma! k lâzımdı.. Oni nu bir bez parça ka sarıp, sarayın pi Eh bir hayvan (9). esine gömecel Fal m bu sırada, kapının 10 — Vaktı gösteren bir alet (4) - Poker ) önünde, Fatihin e? in işitti e ıstılahatından (4). Sultan Mehmet Toğan'ın alnın- Fâtih sordu: öperek: 5 e Kp öpere Gal apii > Köyden Dİ geliy« orsun? — Beni âhır Dimer eğ — Çok müteessirim Toğan| — Bu sabah gün doğmadan yola di YE ırbistan seferi E me sensiz istemezdim. Mağni ğnis .. Sen benim için bir uğur, bir tenli idin! âtik, çok sevdiği bu cesur gencin, büyük bir teessürle, pil resine nar bu hâle koy. le ye Me edi. Toğan, padişahın bu iltifatından çok mütehassis ol: cekti. Ağzını açmağa vakit ilini anın kapısı açıl — Toğan..l Evlâdim... Hâlâ iyi olmadın mı? eli Hasan'ın sesini tanıdıla, Padişahla dertleşmek rn tesadüfen ele al ç Toğan bey, n hiç te 4 gr nbire karşı- 1 görünce, onunla kırk gözet dör gibi, görüş- meğe başladı: — İnsan rüyasında Tavuskuşu görürse, eyer karşılaşırmış derler.. Ne kadar doğru imiş! saf kövlünün yk > kendisine fevkalâde hüsnü mua- mele etti; yanına ol — söyle Kalalım. > Toğanın hatırını sormağa geldin? Deli Hasan, Tezveren kövünden esasen Sultan Mehme'di görmeğe — Toğan'dan ziyade size söy- eller var, Padişahım! m di. ve Hasan 'adişah yerdeki gi karşılıklı oturdular. çıkmıştım... — Yürüyerek mi geldin? — Atla gelecek değilim ya... ei görüyrek geldim. yol yürüdün? — yi Me beri yürüyorum. ayaklarımın altı patladı! Fâtih sağ elini kövlünün omu- zuna ya — İşte, insanlar senin gibi EA ali Kövündeki genç- lerin hepsini Toğan kadar çk mu seversin? Deli hasan başını ri gigi — Ha; Padişahim! - kövümüz, Toğan gibi bir imi aha ebeliği Ondan başka hiç bir genci - hattâ oğ- lunu bile - sev Atlın kınlı mem ve İğ v— ve ve mIZ a raşır, Padişahı si Böy le rl lah nasıl ön Ma edi “İn şeye ll ol atl attı, bundan sonra, istediğim zaman Erem Felek bunu da bana çok gördü MÜ — İstanbul'u görmek istermisin? — Yeryüzünün cenneti diyorlar... bilmem doğru mu senin gibi yaşlı onunla birlikte göndereyim! Deli Hasan'ın yüzü güldü — Aman yarabbi..! Tavus kuşu- nu uzun ve eliz bir ala etin e görmüştüm.. Mekdiir ne kadar da çabuk erdim! Hasan eğildi ve Fâtihin dizini ita pe San yemi zaffer olarak dönersin! gan e min mem- nun ili tı. Padişahın e Istanbul'a göndermesi hiç ena bir arzu değildi. Fakat, de Deli Ha- san'la İstanbulda ne acaktı? Kövlünün deliliklerini tahammül etmek için, Toğan'ın çok geniş yürekli bir adam olması lâzımdı. Başını önüne eğdi.. Lâfa karışmadı. en, nasıl karışabilirdi?1 Fâ- na muhalefet etmek k bir Deli Hasan Zat tih'in arzusu için, insan ancal olmalıydı. Hasan, altmış senelik hayatının evi silin omuzlarında an yorgun bir adam doğruldü. Padişahın içine bakarak dedi ki: —Bizim kövde geçen akşam çok b bir hadise oldu. Müsaade adişahım, unutmadan, onu gözlerinin liyeyim, ben ie mal vermekten hisli hoşlanmam. Kövünüzde olup bitenleri bei anlat (bakayım, Hasanl en, şimdiye kadar hiç kimseye böyle bir hak ve salâhiyet ver- kesin canıni ve malını niyette olduğunu görmek, yegâne arzu ettiğim şeydir. asan, hadiseyi (çekinmeden tt: çen (oakşam, Posbıyık inde, dev gibi bir adam, ba- şıma musallat oldu.. senelerden beri, ilâç gibi sakladığım — kaç okka şarabımı sırtlayıp gitti (Mabadi ii gibi ortalıkta dolaşıyor; ve, me- yus, canından bezmiş hareketler yapıyo El cenazeyi kaldırmak üze- reydik. Tam o sırada, bir otomobil durdu, azizim. İçinden bir seyyah inip ölüye ; — Ben, Paris tıp fakültesi profesörlerinden Dr. Brachat'ım. edi. - Durun. Beni dinliyin... Bu adamı çabuk gömmek olmaz.. Mendilile çini in ilini ml lünün başı bir koydu. Ağzına, nil Mi diği a gibi birşey soktu; bir lg ii olup biten işlere hayret ve korku ile bakıyor- du:“kalbi de, nabzı da durmuştul,, diye Mili Fakat, profe- sör, emretmesini ve emrini ei mesini e adamlardandı. Net: dinletti. Valter, İkalddi Doktor Brachat ni ne yapmamız lâzımgeldiğine ütemmim tafsilât verdikten sonra, otomobiline bindi. lg gibi sırroldu. Akşam üzeri, Valter'i yanıma - dedim. - İntihar tecrübesine yeniden kalkmıyaca- ğını bana vadediyor musun? — Nişanlım öldü. Onsuz yaşı- yamam! - diye inildedi. Biliyor ki, semavata m vi ei celinle | ölü; kavuşmak Sizede “değil misin? beli ayrı mı kalacaksınız? — Papas efendi! -dedi.- Bilir- siniz ei b un inanmam. Yalva — Valteri — Tekrar mı intihara a n? San slam diğ rekli diğ vb mu? ge m. Hattâ, onl. nehir iiade boğulurken iha geldi. Bir nevi rüya görü dim. Öldüğüme zahip oldum e karşımda belirdi. Anla- ondan ki, emen ayrı- ak ve onu ke asla göre- .ceğim. diyetin o yoluma Ebe ya aibimde ebedi bir matemli yeceğim. Tam o esnada, bir kuvvet, beni ahret yolundan dünyaya m abi, çevirdi... Bit uu dımağı; 2 Temmuz 1930 j bir zubulü idi, Bir cinneti a kate idi. İşte, azizim, tam o one kals bime bir ilham vaki ol Val- ter'e e inneti muvakka- iel süzek oğlum ? Ha- yır | yel na kavuşac. Ona, tekmil macerasını a Dinledikçe, Valter'in gözlerinde bir uhrevi ışık kel — sesle; ag mek doğrul Demek? - diye haz içinde inildiyordu. Bö; intihar İşte, iki sen , bir aizze hayatı sürüyor. Hi se, onu, din yo- lundan döndüremiyor. Buna teşeb- büs eden de yok. Zira, onun buz ve ye kesilmiş (o çesedini gördüle: Bana -Allah beni af- etsin- o vicd anaatinin bilime diriltmediğine, hiç bir fevkati muçize ogöstermedi- ğine eminim... Papas dostuna : ilirsiniz, azizim | ölüm, ilim, en de mütemadi ri de yaşıyorum.. Ve aklından neler, neler geçiriyorum! - cevabını ver edi. NE karşı.. Zırhlı otomobil yerine buharlı tulumba.. Almanyada muhtelif siyasi Te kalar arasında (sokaklarda meydanlarda kali ineğe İlee eksik olmadığından hükümet bu gibi hadisatın önüne geçmek için fvklide di ittihaz etmiş- Bu cümled olarak siyasi kle ilmi askeri ünifor- maya benziyen kıyafetle gezme- lerini v 'ka rozetlerinin ve bayraklarının Oumumi yerlerde tulumbalar istimali (kararlaştırıl- ıştır. Berlin zabıtası şimdiden hususi tulumbalar — ettirmiştir. Gayet kuvvetli ar makinelerile işle- tilen bu çiöbelii kilise kubbesi gibi büyük — hazineli diğer olömekildğ en ığı suları çelik borular yasikille fışkırtarak bir su sağnağı teşkil etmektedir. En kuvvetli Ms bile bu su selabine kar: mukavemet edememektedir. fında m Ömeri sonra Berlinde nümayiş panlar matrak ile değil hakiki > “ie isladılacaklardır.