Padiş ee Nİ A ilemi zi İZİ ark Da, IE AŞLİĞ ALİME A) Mami / Tanadı mim 18 Mayıs 1930 Akşam Sahife 9 İNİ Tarihi roman tefrikamız:42 - > K h ” Her akşam amere seyahati) | bir hikâye İ Dobradobra | Pzr “ BİZ 1 N SIN & ” i Fennen kabilmiş, meseliiit SON GÜNLERİ Üç a 'danberi evlidiler. Arala- ii al tıkır tıkır aylıklarını para bulmakta imiş! < rında ilk defa olarak şöyle bir | alıyorl, | . maraza çıktı; — Vay ı Muhallebi çocuğu ha?l İngiliz gazeteleri meşhur Frand Xi) 7 Fethinden — dibe Hanımlardan sonra Doğüsi muhterem ailenin, e ulemasından M. Ernault - Peltği, sonra da terzime uğradım.. - bi 2 hakkımda hüsnünazarı müti rie'nin Pariste muhtelif milletleri, zi 3 kadın sözüne devam et ereket, ben kendimin ne aldı a her üs fenni karşısında verdiği b | Yazan: İskender Fahreddin — E, sonra ne itin, Hey | ğunu” kendim Yil onferansa büyük © ehemmiy «...Sen, eğer istersen, Türk saraylarına kadar girer ve hiristi- 1â'cığım? e si ila Ti Tü veriyor. Mumaileyh konferansındiği. Yeni ren ço! alim ürü ela İzmini bu sözü — Sonra mı? Hiçbir yere — aç olduğa gibi söyl demiştir ki: i adığı za ie ti, a man kapının önünde bir ayak sesi işitmişti... 2 airbir vella) bl RL ie on a on beş sen Leylâ, güzel gözlerini kocasına Sana benim için nda insanların Kamere sey: çevirdi: Mi eee mi?.. Bilirsin- bat eylemesi ri les Toğan, çadırın önünde saatlerce düşündü. (Fatih)in huzuruna e emin ne söyliyecekti? nede kalmak için, sevgili Toğ; ie İzmini'nin arkasın- dan, spa yerden karanlık bir yavaş 1 li sevgilisini takibe beşi Lim geç vakit nereye gidi- yordu? Hava karlıydı.. Sokakta bn vardı. İzmini takip m şüp- helenerek, mn loş dehlizleri arasında sikleri oğan'ın geçtiği sofa üstünde m gözdelerinden e m odalan a an riza sofa metha- b #bsyie din bu odalardan birine girdiğini gr em geri döndü. İzmini sarayın bahçesine indi. Boynunda ince tülden bir örtü vardı. Rüzgâr çıplak omuzlarını retle etrafı tecessüs e tikçe kalınlaşan bir kar tabaka- sile kapanıyordu. İzmini düşüdü Bir hafta içinde sarayın bütün gizli yollarını öğrenmiş olan genç kız, dar bir yoldan geçe- rek, koşa koşa yürüdü. Ufak bir köşkün önünde durdu. Burası Sultan Mehmed'in kış bahçesiydi. Etrafı gayet sanat- kârane bir ö divan kâtibi Yunus Def yazıyordu. İzmini kendikendin — Kış bahçesi e olacak.. Nerdeyse gelir... Diye söylendi. Saksılardan gis nilüferleri koparıp göksüne taktı. fethi © esnasında, zaman zaman devleti müşkül — A A EŞ Heri kes harbe ha: azırlai ki o, < EB Si © > © E m (Bizans ) ın fethinden sonra türk sarayında eski mevkiini nasıl muhafaza edebilmişti? Altı ay evvel ( Kos n ) in dostluk O muahedesi bii için dirneye gönderdiği heyete Bizanslılar (o menfaatine ederek Padişahı bile atlatmış ve aldatm 1! Yunu Yy rumca biliyor, hem de bütü zans eşraf ve Meri tanyordu ultan us beyi - kim bilir? > belki Gi bütün kusurlarına gğmen bunun için yanından ayırmamıştı! ir sarayın kışlık çiçek bah- yeni âşıkı mus beyi, beklerken; ar ole kpa un SÖZ! e Haliç sahi linde, niL alayın RAE ladı. Sinyor Kontarino genç kızdan aynlikân, şu sözleri tekrar et- Ne “İzminil Sen güzel ve çok eli bir izni Görüy: İm ki, bükün dünyanın va göst eni ve mühim de a - eğer istersen - larına kadar girer ve ii namına çok maki roller oyna- yabilirsin!,, İzmini, bu esnada, kapının önünde dolaşan bir ayak sesi işitti, (Mabadi var) (1) Evelce intişar eden “Bizan- sın son günleri, tefrikamızın bi- rinci kısmında, bu adamın Bizan- sın fethi esnasında oynadığı rol- | iştil een bain Akşamın eğlencesi bulmacanın halledilmiş Dünkü ERER Eğ le ya... kya yere.. Doğ- ruca eve dön Kudret Bey, e gözlerine gözlerini dikti: — Yavru: mİ Niçin hakikati vrucuğul gizliyorsun? Taksi ile büyük bir miyorsun, gofü verirken ben de ki oradan geçiy. akat, tramvay tıklım m. Fi rem halal olduğ için inip elem. ze) “Şimdi kendikedine düşü- nüyorum: İyi etmiştim de Leylâ'nın yanına gidememişim; yoksa, yapa- cağı gizli işte onu rahatsız aks mişim. ayır, hayır! Kendini benim yerime koy! Niçin bu mağazaya uğradığını benden bilhassa gizlemeli ? Orada işin neydi? Kudret, ayağa kalkmıştı. Bir hâkim kadar Ma Leylâ, kıp- kırmızı kesilmişti. Yüzü, ağlamağa müheyya al ei yüzü gibi bir hâl alı — Ban ekle Kudret! Evelki gün aldığın “er sig vaar tim, Halbuki, a getir- diğin ük diğeri; e GLA mak istiyordum da... m bulayım diye o mağaz girdim... Ben Senli en bine Bilemem, Kudrt'c Si Lin a? Erkek inanıyordu... Fakat karı- Kudret'e her hakikati dobradobra anlatmağa başladı. Ertesi yi zikre bir vak'a olmamıştı. Sadece, bir mü- nasebetsiz herif, Leylâ'nın ii m takılmış; ona, Saçm. z atmıştı, Böyle şeyler seke de ei fakat, Leylâ anlatmazdı. Bunu, tekmil teferruatile ALE udret Beyin, işe pek canı sıkıldı ise de su sızdırmadı. Ertesi gün cuma olduğu için, Leylâ, eği zengin amcasına gitti. Eve dönünce, verdi raporu kocasına. — Amcama yi e de oradaydı. Amca zma- lek tutmuş da dizlerini mii ile oğduruyordu. Bir somurtuyordu ki. — Kudret Bey: m Za ten ne zaman somurtmaz- A ki - dedi: — Benimle beraber senin de kendisini niçin ziyarete gitme: diğini sordu. İ ğ şey yüzüne gözüne ramen ., dedi. e bak şu bunağa... — v5 ın mı? — Hayır, canım.. ari lara kızılmaz, gülüni ee Bu sözlere annen ne eri Verdi bakalım? e O muhallebi Çalışıp da ne olacak... çocuğudur. Apartı- ye ki, samimiyet karşılıklı olmalıdır. Kimseyi gördüğüm yok ki Gi senden babhsetsinler... ile kart oynuyoruz. Lâkırdın geç- miyor. Bu teşvik üzerine, SE ana samimileşti. si gün, kocasına haber verdi: “Kudret dayali içtikten sonra onu öpe- cek olursa hoşuna gitmiyormuş. Sabahları giyi yle “Pum! Puml Puml,, diye şarkı mırıldanırsa aptal m-hallebi çocuklarına benziyormuş. eza verdi: Arkadaşla- rından Nebahat, anemi demiş ile kşam demi Kudret'in, zi etrafına karşı nazarı deyişmişti. Herkese karşı gizli bir nefret N ağ duyuyordu. Her eylâ, amcasından kendi e yeni bir dedikodu bavadisi Mİ rini idir. büt mami ayet bu amcası mirasını Leylâ'ya bırakacak keki muhakkak gidip hır çıkartacaktı. Aynı sinirlendirici minval üzere aradan epi bir zaman geçti. Bir akşam, Leylâ, yemekte, kocasına dedi k a — Bugün, Ferhat Kevkeb'e edi: — Bayılırım oğlana, baba Bal gibi çocuktur... Sahi, ün klüpte yoktu... Nerede az Geldi anıma Kevkep dostunun ne adam oldu- gunu anlatıyım... ısaca, tabloyu çizdi. Sözü bittiği a Kğ kıp- kırmızıydı, ve, içinde, yerinden e Leylâ'nı n: — Ne gidiyorsun? Nereye? Nereye? Dur! demesi fayda ver- medi. Mi — Şimdi klüptedir.. ona gönen br; ayl On dakıka sonra, pürasabiyet, klüptey di. Eski dai Ferhat Kevkep, mutat neş'esile ona doğru yürüdü. mi at, Kudret, yıldırım gibi bir bakışla, onu, yerinde çiviledi. Karım, bana herşeyi anlattı. — Ne? Nasıl? — Evet herşeyi biliyorum .. Utanıp arlanman yok mu senin? Benim gibi bir dort kaman ayartmağa uğraşmak... Ona aşk etmek... Ondan ei istemek... Hiddetle ( soluyordu. o Ferhat Kevkep, samimi bir teessür için- deydi: A ş ha, azizim... e eri bunlar.. pri fehhüm, canım... Sen ve ben iki eski dostuz; ima anlaşabi- liriz... Evet , karına lim. Bittabi , yanına güzel bir kadın ; ik bi ili amiyle mümki ve kabil olacagına kat'i kanaati vardır.,, m a — Emaulti Pelterie Alman muli »E RE Ne Yorka 20 e devriülerğ ! seyahatini yarım ii. yapma kabil olacaktır. e göre artık il oraya m heyeti keşfiyeni masarifi olan 400,000 İngiliz lir. sını verebilecek milyoneri kaşe dınların, iken ifadi için bin türlü usulleri vardır. Şayet e Habil tabiatıri SN ydim ... Bilhassa, bunla; pe u bareketi rezalet emi Amma ahlâksız kadın mış... Son cümleyi, âni eri fevera Emi söylemişti. Kudret Ahlâsız sensin! - id onul üzerine yürüdü. Kavgayı ayırdılar. Fakat, ret, bu aralık klüp alin diğerlerini de, tepeden tırnaği donattı; klüpten mezakeii deh: lendi. Evine yaya döndü. Gecenin serinliği, “e ep ein vermişti. Dim. ğandi zub hasıl oldu. Hâdiseyi, gi ie ve avamili ile muhakemi etti. Leylâ, onu, deği önünde hi ir Biz rdi . Ne pimi ? Allah a ini sre ne va Kudret 2| Kudret, asık suratla; ii ör küt. dedi. & e, klüpten çıktım artık... K — n amma Yi 2? IM olur mu? Anlattığın şeyleri dinledikten sonra, başka türlü hareketime imkân varmıydıği Hakikat bilinince böyle şeyleri V l yapmak mecburidir. İN Kendini Erem Masaya bil R yumruk indirerek: diğal — siri dedi. - Elverir, ark fiği tık, ye musun? Bazı > : ti lar vardır bunları r felâkettir. ema a uzun | yok.. Herkes eek e söyl i yorsa sen de öyle öyle. : Mani a iğ