9 Şubat 1930 Akşam Tarihi roman tetsikamız: 118 BİZANSIN SON GÜNLERİ İKİNCİ KISIM Istanbulu nasıl fethettik? Yazan: iskender Fahreddin “Zafer bizimdir.. Fakat, çıplak kadınlar hâlâ, kudurmuş kahramanların koynunda. Zafer bizimdir. Fakat, Türklere top atacak bir avuç barut kalmadı.. İ Priamos, tekrar, Bizansı ayaklandırmıştı. İmperatordan babasının intikamını almayı düşünürken, Haliç kızları onu çekip götürdüler... * Kapı çalınıyor, f1J Kapı çalınıyor ! Kulelerin üstünde uçuşan kuşlar, bize gökten haber getirdiler : Zafer sizindir ! Zafer bizimdir... Fakat çıplak kadınlar hâlâ, Gözlerini şehvet bürümüş kahramanların koynundan çıkmıyor ! Zafer Bizime Fakat, düşman güllesile kuleler gıkıliyor. Surlar harap oluyor. Saraylıların göğüsleri Elmas ve yakutlarla süslenmiş ! Fakat, kahramanlar aç... “Ambarlar boş... Top atacak Bir avuç barut yok! Sarların üstünde uçan kuşlar bize gökten haber getirmişler: Zafer sizindir ! Hayır.. — Hayır! O kuşları vururuz | O düşmanları öldürürüz ! Bizi onlar mağlup edecek... Bizi sihirbazlar mağlup edecek... Düşman etten kaleler kurmuş, Kanlı meşalelerle Evimizin önünde Kapımızı çalıyor 1. Priamos heyecan içindeydi. Genç kızlar, bu şarkıyı bir da- ha, bir kaç defa daha, şairle birlikte terennüm etmek istior- lardı. Genç ihtilâlci, yeşil sarmaşık- ların arasından fırlayarak sokaj çıktı. Caddelerde, müdaffaa kuman- danı Jüstinyanos un mızraklı askerleri dolaşıyor. ve Şair (Priamos) un bestelediği şarkıyı yüksek sesle söyleyenleri, öldürürcesine döğe- Şef makinist aranıyor Herkesin ağzında - bir bomba tesiri yapan şarkının bazı parça- ları- dolaşıyordu: — Bize gökten haber getir- mişler. — Zafer bizimmi — Kuleler yıkılıyar! — Ambarlar bomboş! — Top atacak baru yokmuş! — Surlar harap olmuş! — Zafer bizim.. Zafer bizimmiş! “Kapı calınıyor!,, şarkısını yük bir neşe ve heyecan içinde terennüm eden halk, bu şarkıdan ilham alarak, saray erkânile is- tihza etmeğe başlamıştı. Priamos sokağa çıktığı zaman bir kaç yüz kişinin sesi birden yükseldi: — Yaşasın Priamos! — Yaşasın büyük halâskârl Genç ihtilâlci halkın arasına karıştı. (Jüstinyanos) un mızraklı askerleri uzaklaşmışlardı" Priamos — korkuyordu. yakayı ele verecek olur: kak ve derhal kurşuna Fakat, vatanperverlik hi ve anut şairi coşturuyor .. Diye haykırdığını duyuyordu. Şimdi ne yapacaktı? Priamos, - surlardaki — vaziyeti, müdafaanın iç yüzünü ve nihayet Bizansın akibetini çok Genç ve ateşin kendisini seven ve tahrik eden dostları — Benimle meşgul olmayınız! « diyordu - beni yalnız bırakınız! İçinizde memleketini seven varsa, hemen surlara koşsun! Bizansın sihirli - surları, Sultan Mehmedin yıldırımlarile yıkılıyor... Sokaktaki kalabalık dağıldı. Genç kızlar sokağa çıktılar ve (Priamos) u kollarından tutarak, zorla evlerine getirdiler. Priamos, imperatordan babası- n intikamını almayı düşünüyordu. ( Mabadi var ) Zonguldak belediyesinden: 1 — Zonguldak belediyesine ait Elektrik santralında şef makinist- lik açıktır. (200) liraya kadar şehri ücret verilecektir. Elektirik — makinaları maları (R) Volf fabrikası, İşletme maki- Simens - fabrikası mamulâtındandır. İki makina işlemektedir. İşletme makinalarının sis- temi buharla müehaarrik lokomobil makinesidi ? 2 — (Talip olan) zevatın diplomalı olması ve lâkin beş sene bu gib makinalarda tecrübe görmüş olması ve Türkiye cümhuriyeti tabasın- dan bulunması şarttır. 3 — Taliplerin bilcümle vesaik suretini, fotoğraf, sıhhat raporlarını ve muvazzah adreslerini tahütlü mektupla Zoguldak belediye riyase- tine göndermeleri lâzımdır. 4 — Müracaallar 15 mart 930 tarihine kadar kabul edilecektir. Makamı vilâyetten: İdare mecmuasının şubat 930 dan mayıs 930 tarihine kadar 4 aylık tab'iyesi münakasadadır. Şartname vilâyettedir. Taliplerin nihayet 10 şubat 930 tarihine kadar teklif - varakalarını göndermeleri dabiliye vekâletine Kadın haydut! Ya parayı verirsin, yahut işini bitiririm... Fransada garip bir adet vardır: Evlerin, apartımanların, dükkân- zar ların kiraları - her ın dört taksitte tediye edilir. Bir eve yahut dükkâna ne zaman taşın- Sanız gene kiranızı taksit ayları olan kânunusani , nişan temmuz, teşrinievvel aylarının on beşinde ödemeğe — mecbursunuz. — Ora- da arayı mal - sahibi olmaz. apartımanın kapucısı, bütün da- irelerin paralarınıftoplayarak hep- sini sahibine teslim eder. Gecen hafta pariste Oark Monsoda büyün bir apartımenın kapıcısı ” madam bu bütün dairelerden topladığı aları sahibine teslim etmek için yola çıkacağı sırada odasının kapısı açılmış ve içeri 25 yaşlarında genç bir girmiştir. Kız nazikâne bir tavırla madam Marbunun yanına yaklaş- mıiş, sonra birdenbire çantasın- dan çıkardığı bir rovelveri kapı- ino dayayarak: topladığın paraları ver, yoksa şimdi işini bitiririm., demiştir. Madam Marbo bu vaziyet karşısında hem ©o gün aldığı 40,000 frangı, hem de kendi pa- zası olan 1,500 frangı genç kıza teslim etmiştir. Genç kız paraları alarak köşede bekliyen otomobile atlamış kaç- Madam — Marbo - polise müracaat etmişsede, — kendisine ayni günde biri Lüksenburgda, diğeri bulvar Hosman'da - iki vaka dana olduğu, ikisinin de faili ayni genç kadın olduğu bil- dirilmiştir. Genç kadının aldığı paraların yekünu 130000 franga baliğ olmuştur. Bu genç hırsız şiddetle aranılmaktadır. Sahte dolarlar Gayet mahirane yapılmış sahte yüz dolarlıklar tedavül ediyor Avrupa va Amerika Zabıtaları vemahkemeleri bir çok sahtekâr- hk vukuatiyle meşgul bulunuyor. Berlin zabıtası İ00 dolarlık bir çok sahte evrak nakdiyenin ci nin her - tarafında sürüldi naatindedir. 100 dolarlık paralar gayet mahirane tasnif edildiğinden sahtesi sahilinden mikroskop mu- ayenesinde bile anlaşılmamaktadır. Dünyanın her tarafında bir çok bankalar bu sahte - paraları sahih diye kabul etmiştir. Berlinde dokuz kişi dahi sahte Rus rublası imal ederek sürmek ile ittham olunarak muhakeme edilmektedir. Pariste dahi başka bir sahte- kârlık davası rüyet ediliyor. M. Saveli Litvinof isminde bir Rus Berlindeki Sovyet ticaret komisyonuna çekilmiş sahte poli çalardan dolayı muhakeme mektedir. Bu adam Sovyet har ciye komiser vekilinin biraderi Bu — sahte poliçalar vasıtasıle alınan paralar 200,000 — İngiliz lirası tahmin olunuyor. Sürülen sahte yüz dolarlıkların bir kaç milyon İngiliz lirasına baliğ olduğu — tahmi Berlin zabıtası bu sahtekârlıktan dolayı Fraz Fişer isminde bir komünisti aramaktadır. Bu adam beynelmilel fevkalâde bir sahte- kârdır. Sahtekârlık Nev Yorkta Federal Reserve bankası vezne- sinde keşfolunmuştur. 100 dolarlık sahte bir verakai makdiyenin kâğıdında gayet hafif bir çatlaklık görülmesi sahtekâr- lığı meydana çıkarmıştır. Sahte- kârlığın şaheseri olan ” bu sahte paralar hakkında dünyanın umum zabıtasına bildirilmiştir. Nev York bankası sahte paraları bir Alman bankasından almış olduğundan Alman zabıtası faaliyete gelmiştir. olunuyor. | Devlet demir yolları velimanları umumi Köyde kadın pek kıttı. Abti hatun yüzü görmemişti. Bir gün çarşının — köşesindeki — kahvede Mehmet Ali ile oturuyoruz.. Bak- tım caddeden genç bir yosma geçti: Pek kurakça bir şey.. Mehmet Ali gözlerini açtı : — Ha nasıl?. — Lokmanım lokması.. — Öyledir kâfi, — Kim bu? ihtiyar bir kocas şimdi burada değil. Bunun için hakkında türlü türlü dedikodular yapıyorlar. Dört gün arkası arkasına Fat- maya - rasgeldim . Hınzır. öyle özlü, öyle içten, öyle domuz bakıyordu ki her görüşümde kan tepeme firlıyor , bir rezalet çıkar- mamak için kendimi zabtediyor- düm . Biraz sonra - birikirimize gülüşmeğe başladık ve bir zkçam hava kararırken onu köyün kıyı- sında sılaştırdım.. Kınalı parmaklarından tuttum; — Yürü haydi.. — Nereye? — Eve, bizim eve.. — Gitmem.. Gitmem, diyor amma - gitmek için de can attığı belli.. — Yürüdiyorum... — Beraber olmaz git. Kapıyı açık bırak. Yürüdüm, eve girdim ve kapıyı açık bıraktım... Yatsı 'ezanından sonra taşlıkta bir tıkırtı oldu, dışarı. fırladım.. Karanlıkta iri kalçalarını ve iri göğsünü farkatti Yutağa yatınca iki razlama çehresine örtti — Kız yüzünü açsana.. Sen önden — Açmam.. — Nede — Günah!. — Haydi canım sen de.. — Ayıp. — Günah ayol. El erkeğinin yatağında yüz açı Sen benim ehlim misin!.. Ayalim — misin? Nikâhlım mısın? Namahreme yüz gösterilir mi? | Hoppalal. Ayıp ve — günah hakkında amma da garip fikirle- Ti var.. — Kız bunun namahrem yeri kaldı mi? — Olmaz açmam günahtır.. Ve fistanını çıkardı, lâkin yü- zünü açma Sabaha karşı dürteklene dür- teklene uyandım.. Sopanın toprağa | aciz de tam bir buçuk aydanberi | | —Kalk. — Ne var?. — Aptes alalım.. — Haydi camm . çıldırdın v sen?, — Yooo ben böyle kalamam.. — Yat efendim yat yahu.. Deli olma.. “Arkamı çevirdim, tam gözlerimi kapayacağım, vay canına bir hiçkirik sesi. Döndüm baktım, Aaaa.. İki gözü iki çeşme.. z niçin ağlıyorsun? — Ben ağlamayayım da kimler ağlasın.. Ben bu. helimle yarın inekleri nasıl sağarım?, — Basbayağı sağarsın.. — Sağamam.. Aptes alacağım. len sağmazmışsın? kaçar.. — Hâydi efendim.. Saçmalama.. Öyle şey olur mu hiç? Ağlaması bir #ürlü durmuyordu. Nihayet onu kandırmakk için: — Adam sende inekleri sağ- mMayiverirsin?. —Peki amma başka iş tulma- yacak mıyım? Şimdi sabah ezanı okunacak, namaz kılmayacak m- yım? — Peki şimdi ne yapmzlı? — Ne yapacağız?. Su isitalm aptes alalım. Hınzır kadini imkânı yok kan- dıramadım, kalktım, beraber av- loya indik, aksi gibi bir damla da su yok... — Bak su yok.. Haydi yat.. — Çeşme ne güne duruyor.. Taşırız.. Hay Allah müstahakkımı versin emi?. Efendim, kapıyı açtık entari sırtta, tenekeler elde, gecenin karanlığında çeşmeye yollandık. Dört sefer gittik geldik. Fatma ocağı yaktı, suları isitti, büyük bir it €en ince teferrüatına kadar gusül aptesi aldı. Aptesten -sonra hâlâ Fatmanın vücudunun izlerini taşıyan sıcak yatağın yanına döndük.. Yatakta görülecek halde idi hani.. Yastık bir tarafta, yorgan bir tarafta, çarşaf bir tarafta.. İşte bu dağı- nık yatağın yanma seccadesini serdi, başına yeşil baş örtüsünü örttü ve namaza durdu. Gözleri kapalı, kendinden geç- miş bir halde dualar” okuyarak dört rikât sabah namazını kıldı, tesbih çekti.. Namaz bittikten sonra mırıldandı: — Ben gidiyorum.. Kapıdan çıkarken öpecek oldum, büyük bir hakarete uğramış gibi irkildi. — Yoco.. Allah göstermesin, aptesim bozulur.. Ve böyle söy- leyerek alaca — karanlık ” içinde kalçalarını sallaya sallaya , belini kıvıra kıvıra, omuzlarım oynata BiR ASIRLIK GEREEMEEK Parlak bir maziye malik olan HASAN PAŞA fırınının RAMAZAN çörek, pide ve tatlıları iftar sofrasının şeref ve zeynel Köprü altı şubesi girişi gibi parmakları etlerimin | oynata köprü yolunu tuttu.. — arasına gömülüyor | (Hikâyeci) E İ | muştur. daresinden: 225 adet masa, dolap ve yazıhane kapalı zarfla münakasaya kon- Münakasa 22/2/930 Cumartesi günü saat 15 te Ankarada devlet demiryolları idaresinde yapılacaktır. “Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektupların ve muvatkat teminatlarını ayni günde saat 14,30'a kadar umumi müdürlük kale- mine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini beş lira mukabilinde Ankarada, malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler.