29 Kânunusani 1930 Akşam Sahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMA Aşk güneşi İNaharriri: Bten Allim Alupet Malit kitaphan n restam: Tega, — 448 Sabifi Pati 140 karuş. — Milliyet matda *Yakılacak Kitap,, ,"İztirap Ço- çuğu,, romanlarının müellifi Etem İzzet Beyin, Milliyet gazetesinde son zamanlarda tefrika edilen “Âşk Güneşi,isimli eseri, muazzam bir cilt halinde neşredildi. Tabit Mu- | Kaln çergin, kesik kesik, helecanlı yaz taraı son sabifaya kadar, tevettürünü kaybetmeksizin devam eylemekte- dir. Sanki muharririn nabzı daima 140 atıyor; ve sanki harareti Bey, miş, yazmış... Edibi kendine cezbederek o manın şimşek gibi hattımünkesirli öe ve kaşkin Şömlelerine ia'ikda eden aşk, kadın aşkı olmaktan ziyade vatan aşkıdır. Taaaa Meş- rutiyet bidayetindenberi, halkın ve halk hatiplerinin sinesinden kopup gelen öyle cuşacuş itilâ sayhaları Ydi CÜ Bualar, meslenek, çi diye kadar, bir edebi eser kadrosunda zaptedilememiştir; me- eting —meydanlarından ve salaş tiyatrolardan havayı nesimiye da- gılıp gitmişlerdir. Aşk Güneşi'nin mücllifi Etem İzzet Bey, — yük- sek ve muaazam bir radyo anteni gibi, — eb'at içinde gitgide kaybolan bu cuşacuş sayhaları saydedebilmek — ve hamasi bir romanın sahifalarına geçirmek kud- retini göstermiştir. İkinci — kısmın dercediyorum: Genç hatip sözlerini biti diği zaman bütün halk hep bir- den bağırdı: — Yemin ediyoruz... Son damla kanımız bile Türk istiklâlinin adağı olacaktır. Ben de onlarla beraber Hasanın başı üzerine haykırdım: | sonunu — aynen Yemin ediyorum... Son damla İktisat vekâleti şehrimizde kanım Bile milletimin tarihinde- ki esaret karasını silmek - için | akucaktır. Ve gene hep birden bağırdık: Yaşasın yeni Türkiye.. — Yaşasın Mustafa Kemal! — Yaşasın T.B.M. meclisi. Kahrolsun Osmalılık.. — Kahrulsun Türk düşmanları! — Kahrulsun istilâ orduları. Ve.. Hatip tekrar tekrar bu vecdi tahrik etti: — Yaşa.. Yaşa. — Yaaınuşşşşşşşşaa. — Yaşasın Türkiye ! — Yaşasın Mustafa Kemal! Esca, yalnız hamasi ve edebi noktai nazardan değil, “yeni lisan,, cihetinden de, cidden dikkate şa: yandır. Faraza, yukarıki parçanın beşinci ve altıncı satırında “Türk istiklâlinin adağı olacaktır , cüm- ŞEHİR HABERLERİ Kulei zemin Ömer Abit hanının temelleri açılacak mı? Şehremanetinin bir “Kulei zemin,, meselesi vardır. İstatanbulun kale- dibi olan yerlerindeki arazinin emanete aidiyeti kanun iktizasın- dandır. Emanet buna - istinaden vakit vakit bazı taleplerde bulu- nuyor. Bu meyanda Galatada Ömer Abit hanının ve ittisalindeki dükkânların kulci zemin arazisi üzerinde inşa edildiği şehremaneti tarafından iddia edilmiş, fakat bu iddia kabul edilmedi keyfiyet mahkemeye intikal et- miştir. Emanetin bu iddiasına taraftar olmayanlar bina temellerinin kale duvarları üzerine inşa edildiğini iddia ediyorlar. Emanetin elinde İstanbuldaki sur ve kale mahalle- rini gösteren bir harita vardır. Bu haritada Ömerabit hanının istinat ettigi duvarlar kulei zemin üzerinde gösteri tanın ihticaca salih olmadığı iddia edilmiştir. Bunun üzerine hanın hakikaten kulei zemin üzerinde bulunup - bulunmadığının — anlaşı:- ması/ için han temellerinin açı- ması teklif edilmiştir. Emanet için binanın tehlikeye maruz kalacağını ileri sürmüş ve bu teklifi reddetmiştir. Bu hususta henüz bir karar verilmemiştir. Meyîı:;c;lık bir enstil Iktisat vekâleti şehrimizde bir yemişçilik enstitüsü tesis edecek- tir. Enstitü için Erenköy cıvarında arazi tefrik edilmektedir. Enistitünun bütçesine İstanbul || vilâyeti de yardım edecektir. Bu- rada İstanbul civarında yetişen meyvaların islâhma çalışılacaktır. Meyvacılık enstitüsünde kurs- larda açılacaktır. İktisat vekâleti enstitü için Avrupadan bir muta- hassıs celbedecektir. açıyor nılış tarzı - diğer bir çok tabirler ibi - evelce işitilmemiş neviden- yepyenidir. “ Yakılacak kitap , mübdüni tebrik ederim; ve, ona, kendi ateşin tarzile, vect içinde, haykı- — Yanaşşşşşşşaaaa... (Vü Nü) Seyyah akını Bu sene şehrimize bir çok seyyah vapuru gelecek Yakında İstanbul bir seyyah akını başlıyacaktır. Bugün şehri- mize Lorantik isminde bir seyyah vapuru geliyor. Lorantik 18754 tonluk büyük bir vapurdur. Bu sene gelecek seyyah vapurları Aarasında meşhur Homerik trans- atlantiği de vardır. Yakında ge- lecek seyyah vapurları şunlardır: 6 şubatta Adiryatik, 17 şubatta Pierre — Polonio, Homerik, 18 şubatta Pierre Loti, 21 şubatta Lotus, transylvona 27 şubatta Providence, 2 martta Carinthia, 4 martta Lamartin, 5 martta Rotterdam, Empress ©f Scot- land, G martta Thopfil Gau- tier, 9 martta Calgaric, 15 martta Empress of Franc, 18 martta Lützov, Lorentik, 20 martta Lotus, 22 martta Occana, 27 martta Adriatik, 30 martta Th&ophil — Gantier, 1 nisanda Lamartin, 3 nisanda Lützov, 9 nisanda Arkadian, 17 nisanda | Lotus, 20 nisanda Theophil Ga- utier, 21 nisanda Stella pelaris, 24 nisanda Arandora Star, 8 mayısta Providence, 10 mayısta Otranto, 11 mayısta Arkadian, 14 mayısta Angkor, 5 haziranda Monte Sariento vapurları limanı- mıza geleceklerdi: Fena kokulu sular Cemiyeti belediye tarafından verilen — karar üzerine — menba sularına ait çeşmeler cadde üze- rinden sokak içlerine alınmışlar- d. Halbuki bazı çeşme suları, tesisat dolayisile küf ve çinko kokusu — neşretmektedir. Suyun lezzetini ihlâl eden yeni borular- dan akan sular içilemiyor. Bir çok şikâyetlere sebep olan bu hale mani olmak icin bazı tedbir- ler alınacaktır. Gönderilen yanlar, hhi inde eli ABONE ÜCRETLERİ “Türkiye Için” Seneli aylığı 900, üç aylığı memleketler için : Ser Arlığı 1600 700, alta kuruş. Eenebi 3000; alu Yıldız arayı Emanet mukave- leyi feshetmeğe çalışacak M. Maryo Sera yıldız. sarayını emanete teslim etmiştir. Emanetle hükümet arasındaki mukavelenin bükmü elân devam ediyor. Ema- 'netin kira borcu — defterdarlık tarafından muntazaman veriliyor. Saray ve müştemilâtından hiç bir istifade temin etmeden ma- liyeye kira bedeli ödemesi emanet n büyük bir yüktür. Aldığımız Malümata göre emanet, bu hususa dair defterdarlıkla bu hafta için- de müzakereye girişecektir. Neti- çede mukavelenin feshine imkân temin edilemezse emanet, saraya verilecek yeni şekli tayin - edile- cektir. 'Çöpler nasıl ortadan kaldırılacak Davut paşada veya Halicin iç taraflarında münasip bir yerde emanet bir çop fırını açacaktı. Fakat bu. fırının hasılatı, ümit 'N menfaatı temin edemiye- ceğinden emanet bundan - sarfı nazar etmiştir. Çöp temizlenmesi bir müddet daha eski tertipte devam ede- cektir. Ancak liman açıklarına dökülen çöpler, lodos havalarda Kumkapı ve Ahırkapı sahillerine biriktiği için bu mahzurun izalesi hususunda bazı tertibat ve tedbir- ler alınacaktır Darülbedayide Yeni- ıslahat için bir talimatname yapılıyor Cemiyeti belediye namına Da- rülbedayü mürakabe eden encü- menin müesseseyi Islah etmeğe karar verdiğini yazmıştık. Mücs- sesede yapılacak başlıca ıslahat, yeniden sanatkâr yetiştirebilme- sini temin edecektir. Darülber lerin tem: ide bu sene yepi eser- li ve provası bittikten sonra mürakabe encümeni azasile rejisör Ertuğrul Muhsin B. bir- leşecekler, yeni bir talimatname hazırlıyacaklardır. Bu. talimatna- mede mevcut sanatkârların terfihi namzet — sanatkârların — sınıflara tefriki gibi hususlar bulunacaktır. Müessesenin yalnız bir temsil mücssesi — değil, ayni zamanda arlist yetiştirecek bir müessese olmasına da çalışılacaktı Feci, müthiş, edbeş bir sigara içişi var. Sigarayı evvelâ uzun uzun çekiyor, sonra da dumanı yavaş yavaş, ağır ağır havaya birakıyor... Duman - yayıla yayıla tenbel tenbel havaya kalkıyor Kanapelerin birine iliştim... Elile paketi işaret ederek: — Bir sigara da sen yaksana.. Dedi.. Yaktım... Etrafı şaşkın şaşkıil iskandil ettiğimi görünce fısıldadı: — Odada hoşuna giden bir şey mi var?. Birdenbire afalladım: MA Yerli roman No: — Neden sordun? Hiç yani bir şey beğendinse sıkılma..Al. yabancı yerde değil- sın... Bu söz dokundu. Mamafih renk vermedim. Pişkin bir kırsız tavrı ile sırıttım: —Teşekkür ederim hanımefendi.. | — Hani bana hanımefendi de- miyecel İsizin ağzınızda | hanımefendi olmak... Masanın üstünde uzun bir kutu âdeta izzeti nefsime duruyordu. bir mucevher - kutusu ayağa kalkarak yaklaştım.. Kutu- hayretle kamaştı.. Kutunun içinde bir incı gerdanlık var... Cavideye sordum: — Taklit mi bu? Yatağın içinde doğruldu: — Hayır... — Çok güzel... Vallahi —aldığım hâlâ yanlış işittim zannediyorum.. Ca- vide omuzlarını silkti ve gayet zengin bir kraliçe istigması a Dedi, kısa bir tereddütten sonra kutuyu cebellezi ettim.. Bu esnada gözüm Cavidenin içtiği sigaraya ilişti. Sigaranın yaldızlı tarafının ucunda, yani Cavidenin agzına gelen kısmının ucunda hafif bir kırmızılık vardı. Cavidenin dudak boyası... Bu ucu karmızı yaldızlı sigara âsabımı bir saniyede allak bullak cevabı etti, mubakeme karşısına çıkmış bir yankesici gibi şaşaladım yavaş yavaş yatağa doğru ilerledim.. karyolanın - yanında — durdüm.. Kırmızı boyalı dudaklarının ara- sından balka halka çıkan duman | havada ağır ağır tenbel tenbel yayılıyordu. Cavidenin gözleri bu dumanlara dalmıştı., Apartımanın penceresinde bak- tim, Dişarısı kürşunileşmiş.. Bir aralık vaziyetimize güldüm.. Ga- yet sık bir oda.. İpek bir yatak, ipekler içinde bir kadın ve ya- nında pillim . pillim. kıyafetimle ben.. — Eh artık ben kalkayım Ca- vide... plak kollarını belime dolaya- rak: — Bir az daha yat. Dedi.. — Sabah oldu.. MEim çarpadan Vah vah!! Biçare Billi Dov Bursada çıkan bir gazetede meşhur sinema yıldızı Billi Dov'a ait şöyle bir şür vardı: < Sovila pazar » inda bir fastni İşte Şimgek gibi çakt Billi Dov Gezer candan cana ve dilden dile Kalplese kemendin takar Bili Dov * Seyla pazarında gözel mü güvel Beklencn bep odlur n eval Bu yıllız cibanda güneşe bedel Güneş gibi yarlar, yakar Bili Dov * Kâl landa bir esir gibi O b alerile eğlenir gibi Kevsorden damlayan bir eksir gibi 1000000 damardar akar Bili Da Bunu yazan şair Bursada sa- kin.. Sevgilisi Bili Dov da Holi- votta mukim... Arada denizler , kıtalar, arz daireleri, tul dairele- ri, iklimler, bahri muhitleri, saat farkları, gece ile günüz farkları, mesafeler var... ı Ama sinema Mecmuunu bütün bunlara göz yummak Asyanın bir köşesinden Amerikadaki sev- gilisine, saçtan istifhamlı Leylâ> sına uzun, acıklı bir ilâmı aşk nefesi gönderiyor... Şair için me- safelerin kıtaların , denizlerin , bahrimuhitlerin, gece gündüz ve farklarının , arz dairelerinin tul dairelerin hiç bir ehemmiyeti yok. İşte hudutları aşan — beynelmi: del bir aşıkl. Ben doğrusu hem bu zavallı aşığa aciyorum , hem de dildadesi Bili Dova.. Zira biçare Billi Dovcuk Bursadaki aşı- ginın yürekler paralayıcı ilâmı aşkını okuyunca kimbilir ne kadar üzülmüş, ne kadar müteessir olmuş,ne kadar gözyaşı dökmüştür. İnsanın bu hal karşısında ağlamaması için taşan bir kalbe malik olması lüzım... Eski Leylâlar, Şirinler, Asldler, Zühreler gibi meşhur maşukaları şimdi Billi Dovlar, Klara Bovlar, Brigtta Helmler istihlâf etti.. Hikmet Feridun Gözlerini - ovuşturarak — başır kaldırdı. — Ne sabahı, Daha etraf kap- karanlık.. Acelen ne?. Mamafih ben karyoladan fırlar dım.. Hava bir az daha açılırsa pencereden çıkmama imkân yoktu kalktım . papuçlarımı- giydidim.. Cavide de sırtına bir şey aldı.. Benim hazırlığım tamam.. Ayaklarımın — ucuna — basarak ilerledim: — , — Allah ısmarladık. — Dur seni balkona kadar götüreyim.. Beraber çıktık.. Cinayet odasına yani balkonlu odaya girdik.. Bal- konun kapısını açtım. Dişarıda hatırı sayılacak dere- cede ayaz vardı... — Sen çıkma dişarı.. Nafile soğuk alacaksın.. Dedim.. (Mabadi var)