28 Teşrinievel 1929 . Sahife 5 Garip bir damat_ kaynana l_zaugası Bir doktor evine geceleyin geç vakit gelince vaktini nerede geçirir? ... Hâkimin kararı: Kaynana bir daha damadın işine karışmayacak, damat ta hürmette kusur etmiyecek. Nevyorkta geçen bir yaka, kay- alevlendirmiştir: Billi Oref ismin- de genç bir doktor, Lora Bibesku isminde bir genç kızla tamışmış ve evlenmek istemiştir. Lora da Billiyi sevmiş, fakat genç kızın annesi: — Kızımı / doktora - vermem . Onlar hastaya gidiyorum diyerek çapkınlığa giderler. Kızımın bed- baht olmasına razı değilim... diye- rek Billiyi damatlığa kabul etmek istememiş, nihayet Loranın ısrarı üzerine razı olmuştur. Gençler evlenmişler, fakat ka- yın valde mütemadiyen kızma, kocasının çapkınlığından bahseder karı kocanın kavga etmelerine se- bep olurmuş. Geçenlerde bir gece kaynana kızına yemeğe gitmiş. Billiyi bek- "lemişler, fakat doktor ancak saat onda evine gelebilmiş ve mühim bir hastanın yanında kaldığını söylemiştir. Billi, Lorayz Kaynana madam Bibesku — Geç kaldığıma üzüldüğünü bildiğim için, kendimi affettirmek maksadile sana çok — sevdiğin şokolalardan getirdim..demiştir. Bu sözler kaynanayı kızdırmış ve kızına: — Sen bu sözlere inanır mısın? | Hastada geç kalan karısına şoko- la getirmez!.. Kim bilir nerelerde idil... diyerek karı kocanın kavga etmelerine zemin hazırlamıştır. Bu sözler ” filhakika — Lorayı asabileştirmiş ve kadın ağlıyarak kocasına sitemlere başlamıştır. Billi karısını teskine çalıştıkça annesi meseleyi alevlendirmiştir. Nihayet zavallı doktor. öyle bir hale gelmniş ki asabiyetle kaynana- sının yüzüne bir sille aşketmiştir. İş bu raddeye gelince birden- bire bir sükünet basıl olmuş ve kayın valde şapkasını alarak ev- den çıkmıştır. Ertesi gün de mah- kemeye müracaatla damadı aley- hine darp davası ikame etmişti Muhakeme günü Billi meseleyi olduğu gibi anlatmış, ve geç vakte kadar evinde bulunduğu hastayı da şahit göstermiştir. Hakim iki tarafı dinledikten sonra damadı haklı çıkarmış ve dimiştir ki: Doktor Billi Oret “— Bu meselede, madam siz haksızsınız. Fakat damadınızın da size tokat atması cezasız bırakı- lamaz. Bunun içi sizin ikinize de ce- Brezilyada geçende çok garip vaka olmuştur: Portekizli Serafin Karveljo isminde bir genç memle- ketinde zengin olmanın güç oldu güna anlamış ve servet sahibi olmak için Brezilyaya Serafin evli olduğu Albertinayi, — ileride | ğetirtmek brakmıştır. Serafin Brezilyada ümit ettiği gibi iş bulmamış, clindeki para- ları yemiş ve ancak geçinecek kadar maaşla bir fabrikaya amele olmuştur. Albertina, kocasına her mek- tubunda kendisini aldırması için yazar — yalnızlığından — şikâyet edermiş. karısı Brezilyaya memleketinde Serafin karısma para yollamak lâzım geleceğini anlayınca, Alber- tinayı / getirlmeği inmüştür. | Kanrısının seyahatı için lâzım olan |parayı nasıl tedarik edeceğii | graştırmış ve nihayet, aynı fabri | kada çalıştıkları bir arkadaşından, haftalıklarından istikraz etmiştir. Albertinanın geleceği gün Se- rafin vapura giderken paraları ikraz eden arkadaşı Manoel de beraber gitmek için ısrar etmiş ve gitmiştir. —Albertina — gayet güzel olduğundan Manoel kadını ür görmez beğenmiş, ve Sera- fine yaklaşarak: “Karının buraya gelmesi için sana para verdim. Fakat şimdi parama — ihtiyacım var. Karını rehin olarak alacağım. Paraları getirdiğin zaman karını sana iade eder ödemek - şartile la götürmek istemiştir. Kadın gitmek istememiş, Sera- layınca etraftan ahali toplanmış polis yetişmiş ve kadınla erkek- leri tevkif ederek polis merkezine götürmüştür. Sarafin Manoelin aleyh kemeye müracaat etmişt . Ha » diyerek, Albertınayı zor- | fin ile Manoel döğüşmeğe baş- | de mah- | za vereceğim. Madam siz bundan sonra - kızınızın evine gittiğiniz zaman ağzınızı açmıyacak, onların biç bir işine karışmıyacaksınız. Eğer karışırsanız ve damadınız şikâyet ederse, lâyik olduğunuz yeceğim. Doktor, size gelince, sonra geç kalmamağa gayret ede- ceksiniz. Kayın validenizin sizi her. ziyaretinde ona hürmet ve mu- habbet eseri göstermek için onu bundan kucaklayacak ve öpeceksiniz. Eğer siz de bunda kusur ederseniz sizin de cezanız hazırdır. Zaten iki yapmanız - sizlere İşte herkesin buzurunda kaynana damat öpüşünüz de mes'ele hal- Tolunsun.., Samiinin alkışları arasında dok- torla kaynanası öpüşmüşler, fakat bakışları pek dost olmadıklarım göstermi: Zenginlikten vaz vaz geçmiş! Brezilyaya giden portekizli iane | ile memleketine avdet ediyor Rehin makamında alakonulmak | istenilen Sarafinin zevcesi f Albertina | kimler Sarafimi baklı bulmuşlar, | YApaian n gömektir. Manceli bir sene hapse mahküm Manoel etmişlerdir parasını istemekte israr edince mahkeme salonunda — bulunanlar — şerefine açmışlar ve aralarında iâne top- layarak borcunu — ödemesi kendisine vermişlerdir. Mahkeme — buzurunda borcunu ödemiş, teşekkür ederek: için Serafin ianeyi verenlere — Verdiğinir para beni bu herifin —elinden - kurtardı, hattâ bir miktar para arttı bile.. Yap- uz bu iyiliği tamamlayın, zen- gin olmaktan vaz geçtim, yalnız | karım ile benim gene memleke- tim avdetimiz için bize yardım edi lemiştir. Bu sözler her kesi güldürmüş ve ikisinin için lâzım gelen para toplanarak kendisine | testim edilmiştir. seyahatı | Andreyi öldürdüğümü gözile gör- KANLI MACERA BiRiİNCi kısım: MEÇHUL ADAM 8 — Şatonun parkında ( devamı ) — Köyden biraz ötede. Üç saat sonra parka gireriz. Yürümeğe - başladılar.. - Yolun | iki tarafında tarlalar vardı. Rüz- gâr dallarda ıshık çalıyordu... Bir buçuk saat kadar yol aldı- lar Löken sordu: — Trekye, Bülenvile ne kadar kaldı? — Daha yarı yoldayız. Bir saat geçtikten sonra, yüksekçe bir duvar dibine geldiler. Oradan buradan — haçlar — görünüyordu. Trekye : — Mezarlık, dedi, Bülenvil'e yaklaştık. Biraz sonra, kocaman bir ba- taklık, koyu bir su birikintisi göründü. Trekye : — İşte, dedi, kendimi attığım göl; Köy tam önümüzdedir. Köyü geçtikten sonra şato görünür. Yolu biraktılar, tarlalara dal- dılar. / sonra İssız, dar bir yola girdiler. Bidenbire Jak: — Biri var, dedi. Hemen bir kapıya iltica ettiler. Önlerinden bir köylü geçip gitti. İki arkadaş gene yola koyuldular. Çamlıklı bir bahçenin önünden geçerken, Trekye, iheyecanlı bir sesle: İşte, dedi, babamın evi: Ba- na intikal eden ev. Artık benimle Kapıyı çalın. Moriza * Beni Rober gönderdi. Bana en iyi odayı hazırla , dersin. Sana evlât muamelesi edeceğine şüphe etme, Eve doğru yürüdüler: — Onun için ben herşeyin siz- den maada herkes - tarafından itham edildim, onunn arazında masumum . Vakanın ehemmiyeti yoktu. Evden giderken ona: “Ben masumum,, dedim. Eğer değil, kendinden şüphe ederdi. Sizi uzun uzun is- ticvap edecektir. Çünkü üç aydan beridir. benden haber alamadı. Rica ederim burada olduğumu söylemeyin, Tak: , — Evet amma... dedi. Trekye sözü kesti. — Eger benim burada olduğunu bilirse bu gece rahat edemez .. Amma sabaha karşı gelmezsem, © zaman haber veririsi. Çünkü ya Epinal'e gidip teslim — oldum, yahutta mösyö Marua tarfından seydi, benden Jak ikmal etmeme mü- saade etmiyorsun. Ben senden ayrılmıyacağımı söylemiştim. Ortalık tamamamile kararmıştı. Kapının önünde durdular. Trekye, Jakın sözlerini duymamış gibi : 'iğer cesaret etsem, kapıyı çalardın,'dedi. Evimi görmek, ih- tiyar dadımı öpmek istiyorum. Gayri ihtiyari kapıyı çalverdi. Kapı açıldı, ihtiyar bir kadın gö- ründü. — Yavrum senmisin? diye hay- kırıp, Tekyenin boynuna sarıldı Uzun uzün koklaştılar. İhtiyar kadın: — Kapıyı çalmasaydın - gene aşacaktım. Çünki sesini tanıdım, dedi. Neden geldin, burada ne işin var?.. — Masumiyetini ispat edecek delilleri buldur u? — Hayır. — © halde neye geldin?. Bu- — Gidecek misin? — Evet. — Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Burada kalmanı elbette isterdim. Amma git. Burada kim- Burada herkes sana lanet edi- yor. — Bir şey yaptılar mı? — Evi taşladılar, içeri girip aradılar ... Haydi git yavrum ve sakın şatonun civarından geçme. — Neden? — Çünkü Etiyen Marua etrafta dolaşıyor. Buralara da geliyor. Geçen gün kapının — önünde iki kişi ile konuşurken duydum. Eğer gelecek olursan - köpekler senin kokunu alıp, seni yakalayacaklar- mış... Babası da buralara geliy: Bir şey söylemiyor. Amma, bakış- ları ateş püskürüyor. Bunun için şatonun civarından geçme. Vadet bakayını? — Vadediyorum. — Yemin et. Trekye cevap vermeden çıkıp gitti. Jak arkasından koştu. Artık arkadaşına bir şey söylemiyordu, çünkü ne söylese boş ve nafile olduğunu biliyordu. Neden sonra, karşılarına sık ağaçlı bir orman çıktı. Jak sordu: — Park bu mu? — Evet. Adımlarını sıklaştırdı, yüksek bir çiti atladı. — İşte, dedi, bir zamanlar, neşe izahat verdi — İşte akşamları Jö'neviyevin beni beklediği yer. Son akşam da buradan . aynıldık. -Bitmedi Âmerikan ordusunun. yeni bir makineli tüfek kızağı Makineli tüfeklerin süratle ve kolaylıkla taşınması, hava ve yer hedeflerine karşı emniyetle ateş edebilmesi, için Amerikan ordusunca yeni bir kızak kabul edilmiştir. Bu kızak (T) şeklinde bir şase ile buna takılan ve ko- laylıkla ayrılabilen iki lâstik te- kerlekten ibarettir. Gerek (T) parçası ve gerekse tekerlekler gayet hafif olduğundan uzun me- safeler için de efrat tarafından nakledilebilmektedir. Hedefi görerek yaptığı atışlar- da kendi irtifamı azaltmak için derhal — tekerlekleri - çıkarır. ve ateşe başlar. Yürüyüş kolundan ayrılıp ateşe hazır bir hale gek mek için 3 saniyelik bir zaman kâfi gelmektedir. Yeni kızak havaya karşı ateş için de çok Mmüsaittir. Hedefi görmeyerek, yani bir sütre geri- sinden atış yaparken yine teker- lekler üzerinde bulunuyor ki bu vaziyet yere yatıp ateş etmekten daha sılantısızdır. Yeni kızağın en büyük fayda- larından «birisi de fazla cephane taşımasıdır. Hem makineli tüfek, hemde toparlağı üzerinde cephane san- dıkları için yer vardır ki buralar- da ceman 24 sandık taşınmakta- * dır. Her nevi makineli tüfeğe ko- laylıkla tatbik edilecek olan bu yeni kızağın - tecrübeleri çok iyi neticeler vermiştir.