* ikişer ikişer arabalara binmişlerdi. Akşamı Mısır - Hicaz — | BİZANSIN $ ON GÜNLERİ iskender Fahreddin Yaza Arkadaki arabada (Aanivas)la sevgilisi vardı. Edirneye doğru gidiyo: rlardı. Sultan Mehmet, (Bizans)tan gelen heyete hüsnü kabul gösterecel k olursa... Edirne yolunda Şiddetli bir vüzgâr vardı. KUi0 bu Tırtınadan korkmuştu. Muvaffak olmadan kuzl) mevkü İmperator ve meclis azaları bu teklifi müttefikan kabul ederek, beş kişilik bir heyet teşkiline ika- rar vermişlerdi. Edirne yalunda. Ertesi gün, erkenden, üstü ka- pah beş araba, Edime yolunu takiben ilerliyordu. Her arabada bir kadın, bir'de erkek vardı. Heyet azasından evli olanlar zevcelerile, evli olmayanlar da tedarik ettilleri kadınlarla | Bekâr olanlar ( Kostantin ) in teşrifakcısı (Agripas) ile” birde genç bir zabit idi. Bunlar da İmperatorun malümatı altında larak birer kadın tedarik | soğuktan birbirine sokulmuş yakışıklı bir zabitle genç bir kadın vardı. Serin, sert bir rüzgâr esiyordu. Edirne uzaktan görünmüştü. Arabadaki zabit yanmdaki ka- inin boynuna sarıldı. — Klia! — Ne var Anivas? — Üşüdün mü.? — Biraz... — Paltonu vereyim mi? — Ya sen.? — Ben üşümiyorum. Genç zabit, paltosunun pel nini yanmdaki kadının omuzları- na örtlü. — Hava gittikçe sertleşiyor... — Edirnenin havası bizi fena karşiladı e — Teşe'üm etme Klio! siz ka- dınlar, daima, herşeyden bir mana gıkarırsını — Seninle ilk tanışdığımız geceyi hatırlar mısın, Anivas? Pencerenin önünde sessizce otururken,birden- bire mütbiş bir fırlına — çıkmıştı. Ovakit ben sana:*Eyvah,bu çılgım Küzgâr bize fena bir haber getirdi!,, demiştim... sen: “ şu koca karzı daflarına hâlâ inanıyor musun ? ,, diye cevap vermiştin. Fakat biraz sonra başımıza neler geldigini, masıl basıldığımızı hatırlarsın, de- gilmi ? — Rica ederim Klio, bırak artık şu manasız Jafları.! Bu koca karı itikatlarına esir olmak- tan kurtulamiyacaksın. Rüzgâr arabanın tentesini ko- parırcasına kamçılıyordu. | Sultan Mehmede giden heyete | aza olarak girmeğe muvaffak olan Anivas, istikbali için, bu seyaâhat- “*ten çok şeyler ümit ediyordu. Heyetin (Edirne) den muzaffer olarak döndüğünü tasavvur. eti çe, arabanın le, sevincinden ne cağını, e liyeceğimi bılııî;ı:d:: G İşte.. Edirnenin minareleri göründü, Klio! Yarım saat sonra şehrin kapısına varacağır. — Rüzgardan korkuyorum... — Korkma! * — Korkuyorum — dedim ya! Vahşi rüzğar içime bir korku verdi... Eğer suratlarımız askın , önümüze bakarak dönersek, artık beni Bizansta yaşatmazlar, Anivasl | Halbuki, sen bir askersin ... Sana dönerlerse, Bizansta (uğursuz düşeceginden endişe ediyordu. — Niçin böyle Sena — şeyler düşüniyorsun? — Düşünmez —lur muyum ? İmperatorun — böyle — şeylere we kadar €hemmiyet verir ibir adam olduğunu umuttum galiba? — Bundan sonra aramıza kiç kimse giremez, Klisl Madamili senin benimle gelmene müsaade ettiler.. Artik, sen benimsin... Be- Zaten senin im; çok daha senin olacağım. Fakat, mu- vaffakiyetle dönmezsek, Bizansta bana: “UGURSUZ KIZ A, lerine mani “Glabilecek misin? — Söz weriyorum. — Nasil..? — Nasil ni? Fakat, yarınlâ vaziyeti Şimdiden nasil tahmin edebilirim? — Anivas saklmı başına tople Nereye ve kimin İhuzuruna gi gimizi amuttun mu? Unutmadım. Nereye şmeğe gittigimizi pekâlâ biliyorum. Padişah teklifi- kabul etmezse, ben'de Bizans sokaklarında Şerefsiz bir #sker gibi gezecegime, askerlikten istifa eder ve hürriyetime.. Sonra da sana - kavuşurum. İşte Edirnenin — kızıl seması ile şu çilğın rüzgâr- lar şahidim olsun: Senden ölün- ceye kadar ayrilmıyacağım. Elektrik teknisyeni aranıyor Devlet Matbaası Devlet Matbaasında mevcut elektirik motörleri otomatikleri İki hükümet arasında hacı meselesinden çıkan ihtilâf Taymisin İskenderiye muhabi | bildiriyor: Hicaz ve Necid hükü- metinin Londra mümessili Şeyh Hafız Vehbinin mezimen Mekke- ye dönerken Mısıra uğramasından bilistifade Mısır ile Hicaz arasında hacı meselesine ait devamlı ikti- lâfın halline teşebbüs 6lunmuştur. Bu mesdle her sene İhac mevsi- minde zuhur ederek iki “Arap hükümetinin münasebalını zehir- lemektedir . İhtilâfm menşei şudur: Bir taraftan Misir hükümeti Hicşzı tanımaktan imtina ederek Kahireye Hicaz hükümeti namına bir mümessil gelmesini kabul et- memekte ve diğer tarsiftan Hicaz kükümeti Mısır mahmelinin Mek- çeye gelmesi hususunda - teshilât göstermemektedir. | Bundan dölayı üç senedenberi Mekkeye Mısır mahmeli gönderil- miyor. Halbuki tarafeyn arasında baisi memmuniyet ibir 3tlâf akti güc ibir şey değildir. Çünkü İngiltere hükümeti 'Hicaz Okükümetini — tamımış lduğundan Misrin we idiğör — hükümetlerin Mekke hükümetini tanımamasına bir sebep yoktur. İbni Soud en ziyade Mısır mahmeline asker ter- fik edilmesine itiraz ediyor. Bu âğst Hicazın Mısıra - tabi olduğu bir zamandan kalmıştır . maham ki şimdi /Hicaz müstakil- dir. Mısır hükümeti İbni Soudun mahmelin Mmühafazası — balikında vereceği teminatla iktifa edebilir. Telgraf muhaberatından şikâyet Telgraf muhaberatından şikâ- yetler devam ediyor. Bir ticareta- neye Trabzondan — dört günde talgraf gelmiştir. Telgraf muha- beratı en ziyade karadeniz şehir- e sında intizamsızlığa uğrıyor. Müdiriyetinden frenleri kavis'lambaları ve bilcümle elektirikle müteharrik makinelerin muntazam işlemeleri san'at olanlar etmeleri vesikalarını — hamilen Devlet Matbaasına binda damir ve tesisatını yapmağa muktedir. teknikom mekteplerinden >—mezun bir teknisyene iktiyaç vardır.. Talip serian —müracaat Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: Kayseri - Sivas ve Tarhal * Sivas hatlarına 100,000 adet ahşap tra- vers kapalı zarfla münakasaya ko muştur. Münakasa 6/14929 Çar- şaniba günü saat 15te Ankarada Devlet Demiryolları İdaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edecel teklif mektuplarını ve «muvakkat teminatların ayni günde saat 14,30 ikadar Urnumi Müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini 10 dira mukabilinde Ankarada maliye ve muhasebe işleri reisliğin zasından tedarik edebilirler. | ıden, İstanbulda Haydarpaşa mağa- * Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: 13/10/29, Tarihinde yapılması kari ine kadar temdit edilmiştir. Münakasa şartnamelerinde açik taliplerin Maliye ve muhasebe işleri treisliğine we ya malzeme dairesine müracaatları ilân olunur. İstanbul sıhhat müdürlüğünden: — bba odaları kayt ücretlerile işe başladıktan sonrü alınacağı ve birşey yapmazlar! yapılacağı ilân olunur. 21/10/29 Pazartesi saat 10,30 da icra edilecektir. Zarflar mezkür günde saat ona katlar kabul edilecektir. Şartameye merbut mukavele projesinde gösterilen teslim müddeti 31 Mayıs 930 mukarrer 60000 m3 balast münaka- 4 kalan fial silsilesini öğrenmek aylık taksitlerin oda heyeti idaresi 18 Teşrinievel günü yalnız intihap deri Nadir, kendisine doğru yü- dü. Gençkiz, heyecanla sordu: — Ne haber? Delikanlı, cevap vermeksizin, başını / öteye çevirdi. Suzan da, bu suretle, büyük Felâketin mey- 'dana geldiğini anladı. Nadir: — Geliniz! - dedi; ve'kızın elin- deki küçük bavulcuğu alıp çikış kapısına ilerledi. — 'Çok u iztirap çekti? — Hayır. Bindikleri taksi, köprünün ka- İbalığından geçerken 'Suzan bir | sual daha sordu: — Ne zaman öldi — Evelki gün, ikide. — Demek, bana telgrali çek- tiğiniz vakit..? — Evet, size telgrafı çelt vakit, ölmüş 'bulunuyordu. Kelimeler, dudaklarından teker | 'teker dökülüyordu. Bunlar, 'her gün söylenilen basit laflardandı amma, büyük bir matem ifade etmekte idiler Suzan, gçantasındaki telgrafın metnini düşündü: “Âdil, otomobil kazasında ağır yaralandı. (Derhal geliniz — Nadir, hakikatı — Sizi, yavaş yavaş alıştırmak. istiyordum. Otamobil, kalabalık yollarda, kısa keskin vakfeler yapa yapa ilerliyordu. İstanbul'un canlı ikala- baliğı, Edirneli “kızın başımı dön- üyordu. “Gözlerini yarı kapa- mıştı. Küçük elini çenesine 'daya- Telgrafi aldığı andan itiba- alteaydır kötürüm yat- tığı için, ne o, ne de anası, Suzan'a refakat edebilmişlerdi. Nadir, ,gençkızın “kolunu çekip: — (Geldik! Haydi! - diye haber verdi. Bir apartımanın alt katında, yarı aralik duran bir kapıyı iterek içeri girdiler. Karatilik koridorda ikleri esnada, Nadir: — Bu ttaraftan! - dedi. Gençkiz, titriyordu. — Şimdi dinleyin beni, Suzan ğ Şi yi — Hayır, hayır... İlkönce onu | görmeliyim.. Nablir, İbirden bire: — Suzan! Suzan! - dedi - Ben Size yalan “söyledim. Gençkiz: — Yoksa Âdil ülmedi mi? <diye bir çığlık kopardı. 'Heyhat! Öldü... Fakat, oto- den devrilerek değil... İnti- har etti. — Ne?.. Ne diyorsunuz? — İşte, cesedi yanında buldu Zumuz size hitaben yazılmış mek- d parmakları ucunda titrir Kâğıt, yordu. Bu, hayattan kaçmak gibi âli bir alçaklık yapan sadamın itirafatı idi: " Suzan'? Beni affetk - diye yalvarıyordu. - Sana bu hakikatı LEYLİ - NEHARİ Beşiktaş-Aka- retler , Tele- fon: B.O. 3826 İlk, sorta kısımlar (e lise iki için her gür ( Kız olunmaktadır. ve fevkalâde “plâklar ancak öldütken - sonra mdıı,,.ıs imkânını buldum: Suzan! Sevgil Şuzan'ım hayatımda, maalesef, pek geç belirdin! Senden evel, namuslu, itibarlı bir aile kadımını ayart- mışi ve, kocasından, çocuğundan, ayırmıştım... Bu kadın, kendir' bana vakfetti. Sana tesadüf etti- ğim güne mevcudiyetimle nünle Edirne'de müşanlandığımız zamtn,ne yaptığını bilmiyen bir mecnundum . Onun, bundan haberi yoktu. Fakat, işi- tecekti. yacağını düşünüyorum. — Senin saf saşkınla, onun ateşli aşkını mükayese ettim; Şakat hiçbirini, ötekine müreccah bulumadım. İa- tihardan gayri çare yokta, Suzan! Biliyorum ki, bir kere nışamlan meş bir kız, kayatta, kolaylıkla ikinci bir nışanlı bulamaz. Bi. maenaleyk; kendimi öldürmekle sana karşı mesuliyetten kurtul. mıyorum. Suzan'cığım ! Beyağla kâtibi adli Mithat Cemal Beye zmsiyetnamemi biraktım. “Onda, sana 2000 lira yazelı.... V düşürdü. Gözlerinde yanıp Sönüyordu. bastı: baykırdı - Mademki beni, yalnız, kalbinin mademki, | kuvvetini kendinde bulmadı; iste- mem, Parasını istemem, fikir meşgul ediyordu: 'nemle babam bile Âdil'i, bir oto- mobil kazasına kurlan gitti sanı: yor. Feci hakikatın, kimse far- Ürada değill, pdlkan İsülerimiye vpfilhür li u Kiganlamm S badabat babasınm oturdüğu karan ahşap eve gır ler, heyecanlar, ağlaşmalar, teseb liler, rtalik azıcık sükün buldu. Köti şeğine yatan babası dedi ki: kızım... Şoförü,,, dava et.. Kanun- da, , var: öldürdüğü,,, için,,, tazmi- mat,., alabili vetti,,, — dersin. tut,., hemen... Çok, kartır.. Sana,, davayı,, kazandırı- caktı. zenginmiş. Bana 2000 lira tazminat verecek. İstanbul'da iken görüştük ve sanlaştik. ŞARK LiSESİi:« Erkek, Leyli - Nehari ) talebe kaydına devam Tedrisata vekâleti celilen mekteplerle birlikte teşrinievelin (12 nci günü ) 'başlanacaktır . Müracaat; Her gün BEŞİKTAŞ, AKARETLER ae PiYANO MEŞHERİNDE GENEEEE| Çok ucuz kiralık peşin ve taksitle piyanolar, gramofonlar Parmak kapu No 45 benim! Sen, benim kadar, onu, bütün sevmiştim. Se- İstarbul'da İşit iği gün, neye uğra- Suzan, elindeki mektubu yere kıvılcımlar Yüzüne ateş — Parayı kabul etmenil - diye yarısı ile seviyordu ; benim “için yaşamak Şimdi, Suzan'ın dimağını bir â, ane * Edirne'de, herkes, Gürür ve hicap, genç kızı, herçi- aklamak niyetinde Yüreği “ataraktan, annesile Bir takım suab taziyetlerden sonra, — Şoför,,, ölmüş,,, mü? — Hayır, baba. — Ben,, avukatım,,, bilirim,, Suzan titredi. — İrfan,,, Emin,, Beyi,, tutl.. istidathı,,, bir,, genç,, ava- Suzan, 'ter döküyordu. Mesele meydana çıkacaktı. Gurürü, izzeti nefsi mahvola- — Lüzum yok! - dedi. — Neden? — Âdili çiğniyen şoför, zatem Naâkıli KIZ - ERKEK #a (Hatice Süreyya) birii i smif (9 uncu sene) hince, resmi ine Etval | karşısında