24 Eylül 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

24 Eylül 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ölüyo_rum, Çamur dizlerine, daha sonra çenesine çıktı, nihayet. Bu öldün hücumundan, taarruzundan, jandarmaların taki- binden daha müt Her adım bizi bir parça daha ölüme doğru çekiyor.. En önde Ahmet yürüyordu, onun arkasında Tevfik, Rifli, Alman, ben... Gemi- cilik bil. kaptan sigortah!,, dediği İspanyol en arkada kalmıştı. - Durmadan bizden istimdat ediyordu — Yahu bir dakika bana bakın ölüyorum!.. Ay çamura gömülü- yorum.. Ahmet, Tevfik, Cemil . baksanıza bana ... Biraz durun be . Neredeece?. Durmak ne müm- kün?. Zavallı İspanyolun feryatla- Tına ehemmiyet verecek olsak hepimiz bir dakika içinde çamu- ra gömülüp gidecektik. Mama- fih buna rağmen Ahmetle ben gayri ihtiyari arkamıza döndük. Biçare ispanyolun vazıyeti haki- katen acınacak halde idi Tam dizlerine kadar çamura gömülmüştü.. Ne yayacagını şaşı- * ran ispanyol çamurdan kurtulmak istedikçe batıyordu ... Şevki meş- hur tavsiyesini tekrarladı: — Açsana bacaklarını... — Açamıyorum ki., — Aç, aç. Bir şey değil, ispanyola laf an- latahm derken biz gürültüye gi- diyorduk. Nihayet toprak, kuru toprak çamursuz olmayan toprak göründü. Büyük adımlarla ilerle- dik, kendimizi güç hâl ile selâ- met sahiline attık.. Lakin bir de e bakalım, ispan- yel bizden metrolarca ötede de- l mi? Adamcaşız arlık avazı cıktığı kadar — bağırıyordu. - Çamur ta omuzlarına — kadar — yaklaşmıştı. Biraksak adam ölecekti. Hemen yerimden fırladım, lakin bu esnada Tevfik kolumdan yapıştı: — Yahu ne yapıyorsun..? — Çaocuğu kurtaracağım... — Delirdin mi sen? — Neden.. - — Bu yorgunlukla tekrar geri dönersen ölürsün be... — E ne yapacağız... — Hiç. — Nasıl hiç?. — Basbayag.. — Bu adam böyle gözümüzün önünde ölecek mi? yerlilerin vahşi / hayvanların ü çamur, B Oluyoıfum' | sonra omuzlarına, e yapalım, kader... duramam.. Dedim, Tevfik bıçağım çıkardı: — Neden ama.. — Hayatına — su ben seni öldüreyim.. Biz böyle konuşürken ispanyol kısık sesi ile istimdata devam ediyordu: — Ölüyorum, ölüyorur İspanyol biraz daha gömüldü. Çamur boğazına çıktı.. Burnuna kadar . Nihayet zavallı çocuk gö- in önünde kayboldu gitti. * Tehlike gittikçe büyüyordu. İspanyol — gözümüzün — önünde çamur deryasına karışıp gittikten sonra, henüz bizim bulunduğumuz kuru toprağa gelmemiş olan diğer arkadaşları da büyük bir korku ve telâş almıtşı. Tevfik dalgın, başını önüne eğmiş düşünüyordu. Kolundan çekerek dedim ki : — Şimdi ne yapacağız ? — Merak etme.. Hele şu za- vallılar da, bizim gibi, çamur deryasından yakalarını kurtarsın- lar bakalım. — Bacaklarını açarak yürümez- lerse onların akıbetleri de İspan- yolunkinden farklı olmayacak ... Bu kesnada uzakta görünen ağaçların — arasından bir. hışırti Tevfik bağırdı : — İşte, imdadımıza yetiştiler. Merkez — Acentast: — Galata Köprü başında, Beyoğlu 2362. Şube Acentası: Mahmudiye Ham altında, İstanbel 2740. Ayvalık sür'at postası (MERSİN) vapuru 24 Ey- Yül salt 17 de Sirkeci rıhtımın: dan hareketle Gelibolu Çanak- kale Küçükkuyu Edremit Bur b dönüşte erki | mevkufiyetin kifayetini lik Neclâyı öldüren şefürün | muhakemesi bmı Mayısın 23 ü paşa hastahanesi önün bilini yaya kaldırımın sol tarafına çıkararak Neclâ isminde bir kızı 350 metro sürükleyerek feci bir surette ölmesine sebep olan şöför Ekremin muhakemesine üçüncü cezada devam edilmiştir. Müddei umümi maznunun - mücrimiyetini etmesi Üzerine — maznun Ekremin — vak'a — günü | validesinin ölümünden mü> teessir bulunduğunu ve şahitlerin de vak'ayı tamamile göremedik- lerini ifade ettiklerini ve beş aylık leyerek Ekremin beraet tedi. - Mah- keme karar itası için 28 eylüle kalmıştır. Seyyar satıcıların terazileri hileli Seyyar sahıcılar, son günlerde yapılan sıkı kontrol ve teftişlere rağmen yeniden terazi ve ölçü- Tni ( bde yaşamlla eg görülmüştür. — Hileler, ekseriya eski sistemdeki el terazilerinde görütyor. Emanet/ halkın. tartı İz aldanmaması için asma ve el terazilerini her 15 günde bir kontrol edecektir. Pola Negri bütür iltişmanle parla yan kir yılız; Olga Baklanova sema afakında yeni parlamağa aşlayan. Dir yıkdız. YAŞIYAN ÖLÜ ayek heyecanlı bir filim... Ve nibayet izet flümler gi kle marnf MELEK sineması çÜRCÜ progr MBA inmtiadeki sizi bekliyi okak Kadını KORİN GRİFİT sokakta kalmaktan kurtaracak yeni istinadgâh olacak bir kuvvet istermi- siniz. Derhal bugünden TASARRUF KUMBARASI alarak bu günki kazancınızdan bir kısmını yarın için arttırınız. TÜRKİYE İŞ BANKASI l Sİzi işten çıkardıkları zaman sizi ve bir iş buluncıya kadar dan- itibaren iraesine acağı, ( ki Rüsyayı müsavver KIZIL KADIN büyük dranmun mümeseilesi muazzamı ve sevimi; Aartit LYADÖPUTTİ dir. Nestle Müsabakasının keşidesi Nestle etiketleri büyük müsabaka keşidesi üzdeki 25 eylül 929 çarşamba günü sabah saat 91/2 ta Taksimde Majik sinemasında ıcra edilecektir. Tarabyada, Tokatliyan otelinde te dansan. Elettrich Jazz, Hergün İstanbul darülfünun eminliğinden: Mesaisile dünyaca maruf İsviçreli profesör ( Askanazi ) tarafından ( Mühu izamın ) vezaifine dair 23 eylül 929 pazarlesi günü saat on altıda darülfünun merkezi binâsının () numarak salonunda bir kon- Ferans verilecektir. Arzu buyuran zevatın teşrifleri. Vilâyet daimi encümeninden; Kara gümrükte kâin mehmet paşa mektebi Bbinası icara verilmek üzere 2 teşrini evvel 929 çarşanba günü saat on bire kadar üzayedeye konulmuştur taliplerin encümene müracaatları. ALENİ TEŞEKKÜR Otomobide önettuğum. kıymattar bir bavulumu iki saak zarflmda- bulup ha neme- kadar teslim elmek zahmetiri il- enaneti Soyriseler mer kuruş yirmi paradır. Francalada tebeddül yoktur. Nureddin ve Ratip ef. lerin heraeti Galata rihtimindaki sandıklar içinde bulunan lastikderi çalmakla maznun Galata rüsumat muhafaza | memurlarından Nurettin ve Ratip fendilerin üçüncü ceza mahkeme- sinde — muhakemelerine — devam olunmuş ve beratlerine karar İsmail paşa zade sabık hariciye müsteşarlarından İhsan B. Kalp sektesinen vefat etmiştir. Cena- zesi yarınki Salı günü ailesi kab- ristanına defn edilecektir. Ailesine beyanı taziyet ederiz. 23 Eylül 1928 <No: 14 AMERİKALI Mala ruş ıvşm ömi: Konrat, Berkovitsiy WaNür Amerikalı, 500 doları saydı; ve Karlos'un önüne koydu. Delikanlı : — Bir dakika bekleyin! - diye itizar etti- Kuş için bir kafes bulayım. Fiat sormaksızın, komşu esnaf- tan en büyük, en güzel kafesi aldı; ve bu kafesin içine Kankır. mizi Makaoyu — dikkatle yerleş- tirdi. Sonra, derin bir uykudan uya- mıyormuş gibi, Amerikalıya sordu: — Bu kuşu nereye götürüyor- sonuz? — New - Yurk'a, Karlos, şaşakaldı. —New-York'a mı? New-Yark'a ha?... Paki amma, bu kuş, ora- n soğuğuna dayanamaz! New- York, çok, pek çok - soğuktur. Hattâ, bu kuş için, buranın sıcağı bile kâfi gelmiyor. Kuşun başını, büyük bir şafkat ve mahabbetle, vect ve gaşy ile sıvazlamağa, sevmeğe, okşamağa Başladı — e — Evet, evet! Bu kuşcağız, Bo Valun vakya ua maz. Ölür! Soğuktan ölüverir za- yallıcık. Bu kuş en sıcak memle- ketlerin kuşudur. Güneş şualarının alev kadar kırmızi olduğu mem- leketlerin kuşudur. New-York'un iklimine dayanamaz! Karlos, - birdenbire — doğruldu. Amerikalının 500 dolarını tersi ile iterek: — Size bu kuşu satamam, Zi- | sizin memleketizin dedi - Paraları- ra, bu kuş, ikliminde ölür! - nazı geri ahın! Esnaf, heyecana kapılmıştı. Kendiliğinden ta ayağına kadar gelen böyle bir nimeti tepmek? Fakat, Karlos'a bütün nasihat- dar, bütün alaylar, bütün tektirler vizgeliyordu. — “Parayı — istememi Kuşu satmami, manasında anu- dane, başını sallayordu. Pakita, bu son hadise cereyan ettiği esnada, put gibi donakal- | mıştı.Olup bitenleri, bir an içinde kavrıyamamıştı. — Amerikalılar , aralarında bir iki söz konuşup da , Karlos'a son bir mazar atfederek uzaklaştıktan — sonra , gençkiz , delikanlının — üzerine | atladı. Ve , onu , yumruklarila dövmiye başladı. — Aptal! Aptal! Aptal! - diye bağırdı. | Kin ve nefretini ifade için, başka tek kelime bulamıyordu.. —| Karlos da öyle: — Kuşu — satsaydım, — soğuk memleketlerde ölürdül -den gayrı cevap bulamıyordu. - Bütün Cun- gulları dolaşsan böyle bir kuş , bulamazsın! Peki, onuda Ni York'a götürüp soğuktan sünler mi? Bu sözler * Pakita'yı çileden çıkarıyordu : Aptal! Aptal! Aptal! - diye bağırıyordu . los'un ruhundaki zenginlik, gü- müş ve altın zenginliğinden kat kiymetli — idi. Rodrigo'nun zenginliğinden İaymetli idi. Bir kuşun öleceğini düşünerek kens dine teklif olunan servetten vaz- geçen bir adam,- velev bu yüzden sevgilisinden ayrılmak tehli bile maruz kalsa, - hiç şüphe: cebinde binlerle doları bulunup da kalbinde his katrası olmıyans lardan daha zengindir ,, büsbütün Basagh - yakün İlik ' yenik © bir kulübe vardır. Bu kulübede yaşıyı kadınla erkek, ekseriya, soğulie ve açlık yüzünden ıztırap çekerle Otminderde yatarlar. Fakat, cifi vardaki - herhangi bir çocuğı iaranar B albenin adı Fçliciğ datedir ” Felicidate , * saadet $ demektir. “Ben neticenin böyle olacağını zaten biliyordum!,, - demek ister gibi bir tavır takınmıştı. Karlos, kalesi aldığı — esnafın önüne gümüş bir sikke altı; ve, | başını önüne iğerek çarşı yerin- den uzaklaştı. $ Pakita, o esnada, seri bir hük- me gelmişti:. ,Servet ve samanı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: