% k ; : 22 Eylül 1929 Numarası: 128 MÜLTRÜEGELARŞ İAT T AAA RÇTEN W ABDÜLHAMİT VE AFRODİT HL ETR T KO TTTT TUT Yazan: İskender Fahreddin Fikret B. huzuru hümayundan çıktığı zamamn, bütün saraylılar telâş ve heyacan | içindevdi. Cafer ağa genç doktorun isti- ranasini temine memur edilmişti. * Cenabı hak ömrü şahaneyi müzdat buyorsun. Vatan, Millet uğruna bir kaç ay zindan ve ya mentada kalmanın ne hemmiyeti var. Fikret bey, sarayın başdöndü- rücü havası le sersemlemişti. Gülerek dedi ki: — Cenabı hak ömrü şahaneyi müzdat buyursun.. Ziyanı yok. Vatan, Millet uğruna, bir kaç ay, hattâ bir kaç sene zindanda, menfada kalmanın ne ehemmiyeti var. Her şey unutulmağa mah- kümdur. Cafer ağa, Fikret bey hakkın- da hususi talimat almadığı için, nasıl hareket edeceğini, böyle tehlikeli sözlere karşı ne yolda mukabele edeceğini bilmiyordu. (Vatan, Millet) kelimeleri karşı- sında, korkudan çenesi tutulmuş, Pariste doktorlar Padişahı hal'et- meğe ve istipdadı kökünden yık- mağa karar vermişlerdi! baliğ olan hafiyelerin çok sıkı tecessüs ve tarassutlarına rağmen, bu şayia, halk arasına kulaktan kulağa yayılıyor.. Fakat herkes, itimat etmediği kimse ile bu gibi tehlikel — mevzuları — münakaşa edemiyordu. İşte Fikret beyin Konyadan, affedilmek suretile gelişi, saray dahil ve haricinde böyle günden tevlit etmişti. — Fikret B. huzurdan çıktığı za- man doğruca Başmabeyinci paşa- tanbulda büyük bir yeküna | güne artan nihayetsiz dedikodular | titremeğe başlamıştı. Başmabeyinci, Cafer ağaya tek- Far işaret etti. Bu işaretin manası: — Aldırma.. Bırak söylesin! Demekt * O gün sarayda herkes bir baş- ka ihtimal üzerine mütalea yürü- türken doktor Fikret bey de Kon- yadan gelmiş ve doğruca huzuru hümayun a götürülmüştü. Gerek memleket dahilinde, gerekse saray muhitinde, Fikret beyin vaziyetine dair hiç kimse- nin esaslı bir fikir ve duygusu yoktu. Bilhassa halk arasındaki şayizlar büsbütün başka idi. O günlerde, Pariste istipdat aleyhinde mühim bir cereyan vardı. İstanbulda| maruf bir çok kimselere Padişah ve onun hükümeti aleyhinde be- yannameler geliyor ve bu beyan- namelerin meali, çok büyük mü- 'nın odasına gelmişti. Bütün saray rüstahdemini heyecan ve merak içindeydi. Başmabeyinci paşa, odaya yeni giren bir harem ağasını Fikret beye göstererek: — Doktor bey, dedi, size, mu- sahip Cafer ağayı takdir Kendisi, sarayda — istir temine memurdur. Cafer ağanın böyle bir memu> riyetten haberi yoktı — Safa geldiniz efendim! Dedi ve doktorun yanındaki boş koltuğa oturdu. Başmabeyincinin gizli bir göz işaretinden vaziyeti derhal kav- rayan Cafer ağa sordu: —Kısa bir felâkt devresini müte- | akip mazharı afolarak İstanbula gelmenizden cidden memnun ol- dük . Yanlış hesap Bağdattan döner, derler, değil mi efendim? balâgalar halk arasına yayılıyordu. DAĞ Devlet Demir yolları ve Li Umumi idaresinden: Muhtelif cins kırtasiye kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa $ teşrinievel 29 cumartesi günü saat 16 da Ankarada Devlet Demiryolları ” idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını ayni günde saat 15,30 a kadar Umumi müdürlük kale- mine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini bir buçuk lira mukabilinde Anka- rada, Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler. (Mabadı var) manları Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi idaresinden: Umumi idare namına' cenebi memleketlerden gelecek — biumum eşya levazım . ve emtianın Samsun ve Trabzon İimanlarından mada Türk limanlarında gümrük muamelesinin ifası kapalı zarfla münaka- saya konmuştur. Münakasa 30/9/29 Pazartesi günü saat 16 da Ankarada Devlet Demiryolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat inatlarını ayni günde saat 15,30 a kadar Umumi Müdürlük kale- mine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini Beş lira mukabilinde Ankarada, Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler. Devlet Demiryolları ve limanları umumi İdaresinden 30/2/929 pazartesi tarihinde münakasası icra edilecek olan güm- rTük kemisyonculuğuna iştirak edeceklerin şartaamede muharrer vesaik ile bezber şimdiye kadar büyük müesseselerde bu işi yapmış olduk- larına d>'r müesseseler tarafından verilmiş ehliyet ve kabiliyet vesi- kası teklif mektubundan ayrı bir zarf derununda ita etmeleri lâzımdır. Bir kaşığı bir milyon insanı öldürmeğe kâfi İngiliz doktorlarından profösor | Leonard Hill müthiş 'bir toksin | t müessesesi İ dojı müdürü bulunan | bu zatin bulduğu toksin yeni | bir basilden hasıl olmakta olup bir kaşık insanı öldü Doktor üt tişleri cemiyetinde reis olmak itibarile irat ettiği bir nutukta bu müthiş keşfi haber vermiştir. Beşeriyeti imhaya kâfi olan yeni mikrobun ismini — Profesör her | nedense ifşa etmemiştir Mumailey isimsiz olan bu mik- robun çok kolay teksir olun: leceğini de haber vermiştir. Dok- tor nutkunda demiştir mikrobu (Gine) domuzu üzerinde tatbik ettim ve dehşetli tesiratını gördüm. Eğer insanlar da bu hayvan gibi bu. basilden mütcessir olmak kabiliyetinde ise ki bu basilin hasıl toksin kurumuş halde milyon insanı öldürmeğe kâfidir. Bu toksin teneffüs edilmek ya- but toz halinde göze düşmek suretiyle mühlik tesirini icra ediyor. Eğer insanlar bu müthiş basili ögrenip kurumuş, toz halindeki toksininini — tayyareler düşman memleketleri ahalisi üze- rine atmak isterlerse harp için top tüfenğe, ordu ve donanmaya hi Cilt, saç ve zühreviye müte- hassısı Beyoğlu Asmalı Mesçit Atlas Han No. 2 | ;Telefon: Beyoğlu 3353| — Dr. Ali Mazhar | Cumadan maada her gün Fa- tihte Sırrı Enver eczanesi yam- daki — muayenchanesinde — hasta kabul eder. (Dr. Viktor Hodara Cild. ve efrenci hastalıkları her gün öğleden sonra kabul eder beyoğlu Tünel sokak No 11 Telefon: beyoğlu 2136 Darüşşafaka müdürlüğünden: Talebenin yeni ders senesi ders levazımı münakasa ile alınacağın- dan talip olan kâğıtçıların pey akçelerile eylülun 24' üncü salı günü saat dokuz buçukta Nuruos- maniyede Cemiyeti tedrisiyei | miye merkezine gelmeleri. Daruşşafaka talebesi için çama- şırlık 70 santimetre eninde 2100 metre amerikan münakasa — ile alınacağından talip olanların aynı gün saat on buçukta yukarıdaki adrese gelmeleri. Daruşşafaka talebesine mü kasa ile kışlık dahili elbise yap- tınlacaktır. Boz ve ya kahve renginde yerli mali komaşıla olanların kumaş nümuneleri alarak aym günde 11 de yukarıdaki ad- rese gelmeleri, Polis Müdiriyetinden: Molor ve moto — sikletlerde — kollanılmak üzere dört ilâ on ton Benzinir mubayaası alenen münakasaya çıkarımıştır. — Talipleri — şeraiti öğrenmek üzere İdare komisyo- 'nuna ve münakasaya iştirak için 13,10,929 tarihine musadif Pazar günü Saat 15 de Deftedarlık dairesinde müteşekkil mubayaa komisyonuna — müracaatları ilân olunur. Vapurda, — trende, tramvayda herhangibir kadın erkeğe dikkat ediniz.Hal lerinden ve kallerinden karıkoca olup olmadıklarını anla- mak kabildir. Bilhassa kallerinden! Zira, bizde karıkocalar, ekseriya konuşmaz- lar. Yanyana, somurtule somurtuk otururlar. Dostlarımdan — Fahire - Hanım, geçenlerde kocası ile beraber Fransa'ya gitmiş. Trende esneye esneye seyahattelerken, kompar- timanın kapısı açılmış. İçeriye iki çift karıkoca daha girmiş. Lâkin bunlar, fransız karıkocala; Aman da amanl.. iribirlerile öyle tatlı tatlı konuşurlarmış ki.. Kıkırkıkır gülüşüyorlar. Kadınlar erkeklerine, lâf arası: “Benim ho- rozcuğum!,, diye hitap ederlermi erkekler de, dadınlara, bu gi hoş ve candan tabirlerle muka- bele yolumu bulurlarmış. Gelgelelim bizimkilere... Fransız karıkocalara bakarlarmış bakar- larmış da me güzel konuşuyorlar diye imrenirlermiş. Fakat, biçare- ler ne konuşsunlar? Mevzu bula- | mazlarmış! Küçük düşmek iste- Lâf züğürdüyüz vesselâm! riyasetinde bir heyet, Almanya'ya gitmiş. Almanlar, malüm, natıka- | perdaz! “Havzın, suyun, terkosunl, Başlamışlar! Bir nutuk, bir nutukl Selis selis, beliğ beliğ, saatlerce söylemişler. Bizimkiler düşünmüş. Eyvah! Almanların lâfına lâf ye- tiştiremiyecekler! Kemküm - ede- cekler, kekeliyecekler, mabhcup düşecekler. Memlekette klüp, kon- ferans hayatı yok ki, söz söyleme- — sini önceden meşketmiş bulunsun- lar. Hem, “küçüklere söz düşmez,, terbiyesinin neticesi olarak, ömür- lerinin yarısı, edepli edepli sus- muşlar. Haydi bakalım. Şimdi, iki lâfı bir araya getir de söyle sıkı ise... Müttefikler muvacehesinde rezil olacaklar, eyvah da eyvah! Derken - efendim, içlerinden biri- 'ne dâhiyane bir fikir sadir olmuş: *Meseleyi bana bırakın!, demiş. Fakat, önceden, kaydı ihtiyatla sormuş: — “Almanlar — arasında türkçe bilen var mı? , — “Yokt., —“Eh, öyle isel İş basitl , Çıkmış derhal ortaya, kolunu yamruğunu sallıya sallıya, mek- tepteyken Abdülhak Hamit'ten ü şu parçayı okumağa memişler. Fransızlar, habire, sa- atlerce lâf etsin, gülüp oynaşarak konuşsun da, onlar ne demeğe somurtup otursunlar? Kocası, Fahire'ye : Haydi bakalım, karı 1- de- hükümdaranı Sen, nereden gelip nerede durmuş sun? Azimetin ne tarafa?... Sen “Allahümme,, dedi Söyliyecek lâf bulamıyor- Nİ san, bari, birkaç Nasrattin Hoca | ? G6 vasıl gey? yi fıkrası anlatıver. n Te Nasrettin ” Hoca, bir gün | Göne/ Almanya'da — Almanlar bir, bir daha, bir daha şarkı söy- lemişler. Bizimkilerin ise, kırk sinin birden bildiği şarkı yak! Kimi eşeğini kaybetmiş. — Hah, hah, hah, hah.. il « Konuşacak şey bulmuş- Ordumuz etti-yemin,, i yarısına |lar.. Fransızlara karşi maheup l biliyi ;ymi 5 Eyyvm_h düşmemişler. ey ümmü müşfikl,, in iki satırın: Fahire'den - işittiğim bu Mace- | dN ötesini sökemiyor. Halbuki, Almanlar , — tuttürmüş: sizin milli marşınızı dinli diyerekten! Gene bir dâhiyane fikie sadir olmuş. Hep birlikte, bülent rayı kocama bizimkisi: — Tıpkı Almanya'daki “Târik “İbni Zeyyat , ve * Allahümme,, anlattığım zaman dikmesi müteahhide Sittir. Talip | Harbi Umumide Talât Paşa'nın Acele sat dere i; Orta köyde bir köşk ve bir havuz ve müteaddit kuyuları dere Bostani denmekle maruf m: ve izahatı kâfiye müracaat edebilirler. İthalât gümrüğü satış anbarınd: Devlet Demiryol nakasaya konmuştur. Münakası yolları İdaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teminatlarını aynı günde saat 15, ine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini inde “ 19,000.,, zira terbiinde ve derunünde üteaddit ahır ve bahçevan odaları ve gayet büyük almak isteyenler Beyoğlu 4202 ye her vakit L avaz * Allahümme — salli vakaları gibil -dedi. alâ, okumuşlar. — * Tarik İbni Zeyyat , vakası | Hasılı, da ne? şeyleriz. —Vay! Bilmiyor mıydın?Efendim, — gibi sazda da yayı | (Hatice lik Bostan Süreyya) ve eşcarı müsmireyi havi Anbarlı ahâl acele satılıktır. Talip olanlar İstanbul İthalât gümrüğünden: Ayvansaray antereposundan Saray burnu anbarına müdevver muhtelif cins eşya Marka Sandık — 3 kilo — 659 Pamuk mensucat Yo t * B Müstamel yazı makinesi M X Si . 60 İpekli pamuklu paça bağı — S P Adet 1 Müstamel otomobil © Kangal 100 , —— 5000 Bakır galveniz demir tel — KH Bilvezin zuhur edecek miktar üzerinde izeletör. Bâlâda muharrer 8 kalem eşya 23/9/929 tarihinden aren İstanbul ilmüzayede satılacağı ilân olunu ları ve Limanları Umumi idaresinden: Haydarpaşa kömür tahmil ve tahliyesi ameliyesi kapalı zârfla mü- 24/9/929 salı günü saat 16 da Ankarada Devlet Demir- teklif mektuplarım - ve muvakkat 30 kadar Umumi Müdürlük kale- iki lira mukabilinde Ankarada, e dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler.