4 Ağustos 1929 Akşam AKŞAMDAN AKŞAMA Sanatta mufritlik (“Uyanış. mecmuasının yeni şekli münasebetile) Bundan bir iki hafta evel, * İçtikat ; Caebikkükin | genç | ellere geçtiğini, du — sütunda, memnuniyetle ” kaydetmiştim maalesef ser z Abdullah Gevdet Bey, mecmua: sını, Yedi Meşaleci'lerden [ı(rd;l eylemiş.. Bu sefer de, gördük ki, T Z akmarık aeti dema bir batın gençleşen ihtiyar Serveti Funun, bir göbek daha tezeleştirilmek mufrit dere- cede sanat ” yeniliğine taraftar unsurlardan mürekkep bir grapa tevdi edilmi; Siyah daireli, beyaz müsellesli, moktalı tırtıklı, dalgali dalgali kaşlıklar—âdi bir fani bir gözüle bakınca kadın mıdır , yoksa sa- kallı Bir Asuri midir, pek okadar belli olmıyan tablolar, — Nazım Hikmet'kâri, bir msrar iki satır, öbür mısrat tek hece şiirler. Bütün bu eserleri. meydana getirenlerin, — yani, o resimleri yapanlarla, o yazıları yazanların — şahsi sanatkârlık istidatlarından Grle Haa Ha Cakliam gelmiyor. Meselâ Münif Fehim'i 'in, ne değerli ressan olduğu, diğer eserlerinde nasıl belli ise, son Uyanış'taki modern tarz Balo, Ayşe'ye Mani resimlerinden de belli .. — Keza, Halit Fahri, Ercüment Behzat, Hayri Muhiddin, sanatkâr kimseler,— anladık! Lâkin, tuttukları yola bakınca, insanın içine, ister istemez bir şüphe ge- liyor: Nazım Hikmet' e münhasırken len bu. tarz, — vaktile İaha daha evel aruz yazan Hılxt Fahri'ye bile tesir ettiğine göre, huiı — kütün — gençliği istilâ ve, henüz klâsik bir res- mimiz mevcut bulunmadığı bir sırada, Münif'in tarzı diğer ressam- larca da taklit olunursa encamımız nereye varacak ? Gerçi , modern sanat, Avrupa'da salgın halindel Fakat, garplı, alelâde ağız, göz, kaş, ev, ağaç, sokak görünen resimlerden gık demiştir de, bu sebeple işin fantezisine kaçıyor. Bizde ise, düne kadar tasvir haramdı; bü günden itibaren, kadın tablosu diye sakallı Asuri'ye benzer bir ucubeyle karşılaşırsak resim denilen nesneye ebediyen gözlerimiz açık gitmez miyiz. Size, mühterem Hayrı Muhid- din — Beyin Şiirinden — birkaç mısra: İne çıka, çıka ine Gece gene Gene gece Bunun vezni şudur: Eveleme — develeme Deve kuşu kovalamal Amma diyeceksiniz ki, Hayri Mubhiddininki * sürrealizim, dir. “Eveleme develeme,, nin de sür- realizim olduğunu iddia edı Şüphesiz hafızanızda olan bu teker- lemeyi tekrarlıyın: Konaklardan birine gelmiş mini mini bir zer kölenin bütün acıklı ve mütahassir macerasını okumuş gibi olacaksınız. Demek ki, maksat, yenilikse , yenilik de yapılmış olmuyor. Hamiş — Bu yazıdan dolayı, bittabi, darılmaca yok! (Az NM Esrarı engiz ada,, Amerikada “esrarı engiz ada, namile bir.deniz altı filimi çevı liyor. Bu filim dalgıçlara ait mu: hayyel bir hikâyeyi tasvir ediyor. Bütün resimler deniz altında alı- niyor, Filme iştirak eden dalgıç- hat “tabur. teşkil edecek kadar ŞEHİR HABERLERİ Nekahethane Validebağındaki müessese tevsi edılıyor Miaarif vekâleti tarafında geçen sene Validebağında açılan nek: hethanede muallimlerle, kimsesi talebeden hasta olanların tedavi ve istirahatları temin ediliyor. Buradan bir çok hasta muallim ve talebe istifade etmişlerdir. Fakat müessese, kadrosunun çok mahdut olması yüzünden bütün ihtiyaçlara tekabül etmiyordu. Maarif vekaleti bu zarureti na- zarı dikkate almış ve müesseseyi 'tevsi etmeğe karar vermiştir. Bu sene 25 yatak daha ilâve edile- cektir. Gelecek sene bütçeden tahsi- sat tefrik edilirse vekâlet müte- verrim muallim ve talebe için bir sanatoryom açacaktır. Buna muvaffak — olunamazsa — Heybeli- ada sanatoryomunda vekâlet em- rine yataklar tefrik edilecektir. Vıslı Rıza bey Rıza bey Avrupa seyahatinden avdet etmiştir. Buz gizleyenler İki bayiin vesikası geri alınıyor ğaçtaki buz fabrikası Kara şehrin ihtiyacına göre günde 65 ton kadar buz imal ettiği halde bazı bayilerin buz bulumadığını ileri sürerek müşterileri geri dön- dürdüklerini yazmıştık. Buz fabrikası tarafından yapılan| tahkikat neticesinde Beyoğlunda ia ettikleri halde dük- kânlarında külliyetli - buz bulun- duğu anlaşılmıştır. Bu bayilerin bugünkü buz mü- essesesinin işkâl etmek isteyen bazı müesseselerin namına hareket etmek üsteyenler olduğu anlaşılmıştır. Bu bayiler badema buz satmak hakkına malik ola- mayacaklardır. Meyva -mğu 5 kuruşa erik, 10 kuruşa armut satılıyor İki üç gündönber meyva fiat- ları düşmüştür. Erik 5, armut 10 kuruşa kadar satılıyor. İzmirin re- zakı uzümü 20, siyah üzüm 15 kuruştur. Bir iki gündenberi ça- vuş ta çıkmıştır. Kavun — karpuz pek boldur. Karpuz 100 paraya, kavun $ kuruşa kadar satılıyor. En büyük ve irileri 15-20 / kuruştur. Krk- ağaç kavunları da gelmeğe başla-| mıştır. Bu ucuz olmakla sene meyva pek bol ve beraber bir kısım manavlar aynı malı ber. mutat , dört beş misli fazla fiatla satı- | yorlar. Eksik dirhemler Üsküdar belediyesi - mıntakası dahilinde bulunan esnafın dirhem- muayene etmiş ve bunlar- dan 98 kilo eksik çıkmıştır. Ek- sik dirhemlerin sahipleri hakkında ikata başlanmıştır. Tramvaylarda Halkı sinirlendiren bir âdet terkedilmelidir İstanbul tramvaylarında garip bir âdet var. Meselâ Taksimden Şişli “tramvayına — biniyorsunuz. Biletçiye altı buçuk kuruş olan bilet bedelini uzatıyorsunuz, bi- letçi size soruyor: — Nereye gidiyorsunuz?.. Dün- yanın hiç bir tarafında bu kadar garip bir usül yoktur. Her yerde tramvay kondüktörleri kendilerine verilen para kadar bilet keserler. Bu yüzden tramvaylarda bir çok kavgalar olmaktadır. Geçen gün de bir Şişli - Tünel tramvayında, Taksimden — binen bir zat ile biletçi arasında böyle bir kavga olmuştur. Tramvaya binen bey kondüktöre altı buçuk — kuruş vermiş ve bundan sonra yanındaki arkadaşı ile konuşmağa başlamış- iletçi elindeki para tam bir bilet ücreti iken yolcuyu dürterek: — Nereye gidiyorsunuz!. Diye sormuş ve bir kavga başlamıştır. Biletçi bütün bunlara: — Kumpanyanın emri böyl Cevabını vermiştir. Zannetmiyoruz ki kumpanya böyle bir emir vermiş olsun.. Tramvay- lardaki bu garip ve halkı sinirlen- diren usül kaldırılmalıdır. Gayri mübadillere tevziat Tevzi - komisyonu / tarafından gayri mübadillere 3 ücü tevziat ikmal edilmiştir. Bu liste ile 3 bin küsur lira dağıtılmıştır. Komisyon 4 üncü liste muhte- n;aı_kmııı tevzüne kaşlamak üze- redir. Beyannameleri - ve ellerindeki mnoksan olan ve ya 'kayitlere ta- mamile tevafuk etmeyen gayri mübadillerin - tevziattan istifade edebilmeleri için bunlar hakkında uzun uzadiya tetkikat yapılması lâzım gelmektedir. Bu. tetkikat bittikten sonra ancak mütebaki tevziata başlanacaktır. Eğirdir gölü ve Son zamanlarda — burası hale gelmeğe başlamıştır. artada hükümet meydanı Anadolu da manzarsı, suyu ve havası güzel bir çok yerler vardır. Fakat saltanat hükümetinin alâkasızlığı hasebile bu yerler pek geri kalmış, lâyık olduğu umrana mazhar olmamıştır. Anadoluda manzarası ilibarile en gözel yerlerden biri de İsparta | civarında Eğirdir. gölüdür. İsviçre ve İtalya göllerini andıran Eğri - dirin ortasında bir çok adalar vardır. İspartanın sayfiyesi olmuş ve mamur Ahçılık mektebi Mütehassıslar bu hususta tetkikat yapacak Cemiyeti belediye azasından Hikmet paşanın verdiği iki tak- rirden bahsetmiştik. Bu takrirler- den biri Türk ahç mektebi açılmasına dairdir. Hi met paşanın takriri emanet ma- kamına tevdi edilmiştir. Şehremaneti ahçı mektebi için evvelâ mütekassısların fikirleri almak üzere bir. komisyon teşkil edecektir. Bu komisyonda eski Türk yemekleri ve hıfzıssıhha mütehassısları bulunacaktır. Türk yemeklerinin şimdiye kadar ge- çirdiği safhalar, eski saray yemek- lerile, saray haricinde pişirilen ko- nak yemekleri ve Türk köylerindekâ tatlı ve böreklerin envar hakkında tetkikat yapılacak ve tanzim'edi. lecek tedrisat programında zama- nn ihtiyacına göre yapılacak tadilât tespit edilecektir. Komisyon, mektep açmak için icap eden hazırlığını birtirdikten sonra cemiyeti belediyeden tah- sisat isteyecektir. ——— Halk bilgis bılgısı Dernek yakında bir kaç tetkik neşredecek Halk bilgisi derneği tarafından yakında halkıyata ait tetkikler eşredilecektir. Bunlardan Erzurum oyunu havaları notalarıyla birlikte neşedilecektir . Bundan — başka — neşredilecek kitaplar — arasında — bilmeceler, Trabzon masalları da bulunacaktır. derneği tarafından Diyarbekir, Konya, Sivasta birer illik teşkil edilmiştir. Bu süretle derneğin Anadoluda 8 Tütünün icadı im ne derse desin şu fani dünyada aldatılmanın, kazıklan- manın, dolandırılmanın, dalavereye uğratılmanın bir zevki oluyor; eb verirki kazığı atan, fırıldağı çevi- ven, dolabı kuran, faka bastıran, dalavereyi yapan zat san'alının ehli bulunsun.. Meselâ akşam — üstü evinize dönerken aklınıza geldi de bir okka üzüm almak — istediniz... Satıcıya üzümün fiyatını sorarsınız: — Kırk iki buçul Der. Bilirsiniz ki bu üzüm her yerde, her dükkânda, her satıcıda 40 kuruşadır. İki buçuk kuruşu da ne oluyor? Fakat üzümcü yüz para için öyle manavralar çevirir, öyle punduna getirir, öyle dolap- lar kurar ki / şaşarsınız, — hayret edersiniz... Satıcının bu esnadaki hali, tavırları kazıklandığınız yüz- lüğe değer, ve kırk iki buçuk kuruşu sayıp kese kâğdının aldık- fan sonra 0 memnun, siz memnun ayrılırsınız Yahut öğle üstü Eminönünden Galataya - geçecekisiniz.. — Sıcak; güneş ensenizi çayır çayır yakı- yor.. Köprüyü geçmek size Sırat köprüsünü geçmek kadar müthiş gelir... Nihayet bir 'sandala biner ve karşıya geçersiniz. Kayık fiyatı malüm, karşıdan karşıya 10 kuruş. Fakat siz iki çeyreği çıkanp kayıkçıya uzatırken adam diretir: — İki kuruş daha.. — Siz itiraz ettikçe herif bin dereden su getirir, tarifenin de- #iştiğinden bahseder , lüz uşağı iki kusur uğrunda avukat olup çıkar.. Ve siz de seksen parayı aldandığınızı bile bile verisiniz.. Daha böyle adamı ne güzel tongaya oturtan kimseler vardır. — Ben fevkalâde tütün tiryakisi bir zat tanırım.. Dostum tiryakiliğine rağmen şimdiye kadar cıgaraya beş para vermemiştir? Daima başkalarının paketinden çöplenir durur.. Lâkin bu zatın öyle bir çöpleniş tarzı vardır ki bayılırsınız.. Yanınıza yaklaşır, ve Sen tütünün yer yüzünde evvelâ nasıl vücuda getirildiğini bilir misin? — Yoooo.. — Anlatayım.. Vaktı zamanın- da ülemadan bir adam bir gün kırda giderken sıkışmış, bir ke- nara aptesini bozmuş.. Tam bu esnada da oradan gene ülema sınıfına mensup bazı zevat geçiyor müş, bunün üzerine hemen top- lanmış ve külâhı ile kabahati örtmüş Sonradan gelenler bir müddet konuşmuşlar ve: — Alın külâhınızı da gidelim.. Demişler, şimdi adam ne yapsın?. Başlamış Allaha yalvarmağ — Ya Rabbim şu külâhın a tındaki şeyi bir hale yola koy.. Böyle söyleyerek ve duasının ka- bul edildiğine emin olarak külâ- hini kaldırmış, birde bakmış ki kabahatinin yerinde bir öbek tü- tün... Eh böyle fena şeyden vü- cuda gelen tütün her halde m: zarratlıdır. Ben de seni pek seve- rim. Bunun / için senin — sıhhatını kurumak maksadiyle paketindeki mazarratına — iştirak Ver bakalım bir cigaraların etmek. isterim.. cigara, Tw Amerikadan geldiğini bil . Lâkin bu hikâyeden sonra paketi açar ve arkadaşınıza cigarayı uzatırsınız.. Hikmet Feridun