10 Temmuz 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

10 Temmuz 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HİPYELPAZE NİN | İzzet AAA RER AA NN ARRAREA Numara: 27 Selâr Kalktım. Taksime in artık serpelemiyordi bulutların arasından, yıldızlar tek tük görünmeğe başlamıştı. Eve yorgün ve” bitap avdet ettim. Fakat bu yorgunluğuma Tağmen uyuyamıyordum. Evet, artık Feyhandan uzak- daşmam lâzimdi. Ama uzaklaş- mayacağımı hissediyordum. Fey- hanla — başbaşa — verip — konuş- mak, cn büyük zevkim olmuştu. Onun yanında çocukluk hatıra- darım, gençlik - devirlerim — can- lanıyordu. Onun çocük ve genç hayalleri, beni gençleştirip, çocuk- daştırıyordu. O konuşurken, kay- gusuz, düşüncesiz, bambaşka bir adam oluyordum. Bu sohpetinden masıl lezzet düymaz, onu / nasıl Yağmur | Parçalanan N sevmezdim? Ertesi gün gene Sanmımlere gittim. Çokkalâbalıktı. Hatta tanıma- dığım bir kaç kişi de vardı. Dostum Cemal, geniş bir kol tuğa gömülmüş, rahatlanıyordu. Prenses gene garip şeyler anlatı- yor, dedikodular yapıyordu. Müf- lis tacirle, marul diplomat gene başbaşa vermişlerdi. Madam Bel- sesin etrafında, başta kokulü züppe olmak üzere, gençler vardı. Feyhan, büyük salonla küçük odayı birleştiren kapının önünde, yalnız oturuyordu. Bir an geldi ki, konuşulanları işidemez oldum. Yalnız Feyhana bakıyordum. ko- nuşmak istiyordum. Fakat söyle- yecek söz bulamıyordum. Yalnız başına duruşunu seyretmek, bana derin bir şefkat ve mukabbet ilham ediyordu. Aşık olduğumu hisettim. Cemal eslendi: — Nerelerdesin Kâmil? Seni hiç gördüğüm yok. “Göründi zaman da, dilini kediye kaptırmış gibi konuşmuyorsun! Şu Cemale kızmağa başlıyor- dum. Benim haleti ruhiyemi an- Taması lâzım gelirken, dustluğu- muzu svi istimal ederek, beni sık sık, müşkil mevkide bırakıyordu. — Burada okadar güzel konu- şanlar var ki, — dinlemeği tercih ediyorum. — Sen son zamanlarda huy değiştirdin, ciddi bir adam olmağa başladın. Ama sana ağır başlılık biç yakışmıyor. Bu aralık içeriye üç tane hanım efendi girdi. Üçü de, bir ağızdan, üç muhtelif şey anlattılar. Biri terzisinden, “öbürü berberinden, üçüncüsü de kocasından bahsetti | Albömü açtık. Ben yaşmaklı bir | sunuz?.. Böyle düşünceleri nerden ait resimli albömüne bakmak ba- hanesiyle, küçük salona girdi hanımın resmine bakarken : | — Yaşmak, “dedim, gözlerin bütün güzelliğini meydana çıkarı- yormuş... Yalmız şekli fena... Her halde zannederim ki... “ Bir çift göz, kalamı söz! , meseli, yaşmak devrinin vecizesi olsa gerek... Feyhan içini çekti, ve* güçlükle söylüyormuş gibi: — Kâmil bey, dedi, bir hafta- dir, içimde eza duyuyorum. — Eza mı? Neden? — Size garip bir hitapta bu- lundum. Östüme elzem olmayan şeyler söyledim. Beni ayıplamı- şınızdır... Hakkınız da/ var... Fa- üstümde bir tuhaflık - O günki -haleti ruhiyemi ben de anlayamadım... Ağır ağır konuşuyor, — söyleye- ceklerini düşünüyor, kelimelerini arıyordu. — Aman, dedim, ne söylüyor- | buluyorsunuz? Sizi, her ne suretle olursa olsun, ayıplamama imkân var mdır?.. Hem ne diye ayıpla- yacağım. Fakat, bunları söylerken, sesimde hafif bir istihza sezdim ve pek | samimi olmadığımı anladım. Feyhan farkına varmadı; devam etti — Çok müsamahakârsımz. Eger olmasaydınız, — herhaldö — geçen gün söylediklerimi hoş görmez- diniz. Hem sonra, bol hürmetimiz bir hanım efendiye karşı beni hürmetsizlikle ittiham etmiş- sinizdir... - Etmedinizse ne olur beni- tatı meseleyi Albümün 'ne kadar beğeniyordum, heyecanı beni nekadar mütahassis ediyordu. Öyle bir an yaşıyordum ki, bu genç kızın heyecanını, bir saniye daha uzatmak için, hayatımı feda ede- bilirdim. İnsan hayatını, hep böyle bir anda fedaya hazırlanır. Romen talebesi yakında şehrimize geliyor Bükreş — Romen - Türk — talebe | cemiyeti tarafından geçen sene olduğu gibi bu yıl da İstanbula bir seyahat yapılacaktır. Temmuzun 15 inde Köstenceden İstanbula gelecek olan bu kafile meyanında, larından , Temyiz mah- Ganmm Başvekilimizin bir nutku Dün Ankara hukuk mektebi mezunlarına diploma tevzi edil- miştir. Bu merasimde başvekil İşmet paşa Hz. de hazır. bulur muştur. İsmet paşa Hz. bu mü- nasebetle talebeye hitaben bir nutuk irat etmiş ve şu sözleri söyler Kanaatkâr olmak lâzımdır. Müş- külât karşısında tahammül etmek, dişini sıkmak lâzımdır. İnsan oğ- lunun kabiliyetinin derecesi henüz keşfolunmamıştır. En büyük müş- külât ve ıztıraplar içinde kalıp çaresizlik hissettiğiniz zaman bil- melisiniz ki biraz daha tahammül ettiğiniz takdirde zafer yüzünü size çevirecektir. (Alkışlar). x* Kahire sefirimiz Ankaradan geldi — Kahire sefirimiz Muhittin Paşa Ankaradan şehrimize avdet etmiştir. — Mezuniyeti — hitamında Mısıra avdet edecektir. * Hüseyin Rağıp bey — Mos- kova büyük elçimiz Hüseyin Ra- ğıp bey bugün İsmet paşa Hz. | nin istikbal merasimine iştirak edecek, bu akşam ve ya yarın Ankaraya gidecektir. * Amerikadan gelen bir Türk H. — Himayeictfal namına Ame- rikaya giden Ayşe H. dün şeh- rimize gelmiştir. * Mükerrer sigorta şirketi — Mükerrer sigorta şirketi bu ayın 19 unda faaliyete başlayacaktır. Bu hususta İktisat vekâletinden sigortalar komiserliğine emir vu- ruduna inzar edilmektedi, $ Kadriye H. davası — 159ncu madde mucibince Kadriye H. ve rüfekası davasma bugün başla- nacaktır. * Tarik bedeli on lira olarak kabul olundu — Meclisi umumü Vilâyet dün fevkalâde — içtima ederek tarik bedeli naktisini 10 lira olarak kabul etmiştir. Tarik bedeli haziran ve teşrinievvelde olmak üzere taksitte istifa edilecektir. » Geceleri halktan silâh aran- dığı haberi doğru değil — Bir akşam gazetesi, zabıtaca kahve- lerde oturan halktan geceleri silâh arandığını yazmıştı. Polis müdi- riyetince bu haberin doğru olma- dığı beyan edilmiştir. * Hekimbaşı çiftliği - yangını söndürüldü — akşam başlayan Hekimbaşı çit yangını dün sabah söndürüle bil- | miştir. Yanğına sebebiyet veren İsmail ciheti adliyeye teslim edil- | liği Evvelki Hap halinde içkil Bir hap suya atılınca bir Hitre şarap ve ya liki elde ediliyor Amerikada ispirto aleyhtarları yeni bir müşkülâtla karşılaşmışlar- ır. kaçakcılar yeni bir icat saye- sinde ispirto ve şarapların enva- ıti satmaktadırlar. İçkiler hülâsa halinde, ufak komprime gibi kutu içinde satılmaktadır. Bu kompri- meler azıcık suda ezilerek mükem- mel bir içki halinde içilmektedir. Hattâ arzu edilirse ağızda şeker | gibi emilerek de kullanılmaktadır. Bu komprimeler ilâç etiketli kutular içinde satıldığından yaka- lanması pek müşküldür. Amerikaya komprime halinde yetiştirmek için kanadada bir çok fabrikalar — açılmıştır. Bu içkilerin nakli pek kolay olduğun- dan Amerika içki kaçakçılığı ile mücadele teşkilâtı ne yapacağını şaşırmıştır. * Avunduk zadeler mes'elesi— Avunduk zadelerin iflâsı meselesi etrafında çıkan dedi. kodular üzerine avukat Şaul hakkında Baronun tahkikat yapacağı yazıl- mıştı Baroca bu meseleyi tetkik için tayin edilen komisyon dün ilk defa olarak toplanmış. Avun- duk zadelerin avukatı Rifat beyi dinlemiştir. Komisyon, bir haf taya kadar kararını" verecektir. * Maçka yohu—Şehremini Mu- hiddin B. dün refakatinde cemi- yeti belediye azaları olduğu halde Harbiye ile Maçka arasında açı- lacak yolu tetkik etmiştir. Bu yol iki kısım. üzerine - yapılacaklır. Biri mevcut yolun tevsiidir. Bunun için Harbiye mektebinin bahçesi- nin bir kısımı istimlâk edilecel Maçka tramvayları buradan ge- çecektir. İkinci kısmı da bastanlar içinden geçirilecektir .Bu yol Maç- ka kışlasına müntehi olacaktır. >* İran sefiri gitti — İran se- firi Fürugı Han dün Cumhuriyet vapurile Karadenize müteveccihen hareket etmiştir. Fürugı Han, mezunen Trabzon tarikile Tahrana gitmektedir. * Maarif vekilinin bir taemimi— Maarif vekili tarafından yapılan mühim bir tamimde şöyle deniyor: “Arap harfleri tarihe karışmıştır, Hiç bir Türk vatandaş bu harf- leri kullanamaz. Böyle iken bazır larının hususi işlerde bu harfleri kullandıklarını haber aldım. Ma- | aril ailesinin artık tarihe karışmış olan arap harflerile hiç bir yazı yazmayacaklarını bilmekle bera- ber bu mühim noktaya bir kere 10 Temmuz 1929 Anadoludan buğday geliyor Dün Anadoludan şehrimize iki vagon buğday gelmiştir. Gelen buğdaylar arasında henüz kurus mıı;ıış yeşil buğday * taneleri de Ban #ifçilerin piyasaya acele çıkarmak - kastile - buğday sevkiyatına itina etmediği anla- şılmaktadır. Ticaret borsası çifçiye nasihat edilmesini — alâkadar — dairelere bildirmiştir. —— Yunus bılıklırıııı Müşteri çıktı Cenevrede bulunan bir müesse- se Türkiye sahillerinde — tutulan yunus balıklarını satın almak için ticaret odasına müracaatta buluri- Mmuştur. Yemen hükümdarının mutemedi Kahirede Yemen hükümdarı İmam Yah- yanın mutemedi olup Vahabi hü- kümdarı İbni Saut ile müzakerattâ bulunan Seyyid Mahammet Zaas bara Kahireye gelmiştir. Umumi vaziyeti tetkik etmekte olan mu- maileyh adilâne bir muahade ile İngiltere ile mevcut umum - ihtilâf» | ları halletmeğe İmamın ve halkıri arzukeş olduğunu beyan etmiştir. >* Şehremaneti 1929 istikrazı— “Enformasyon,, gazetesinin verdi- ği habere göre İstanbul Şehtema- netinin *,5 faizli 1909 tarihli is- tikrazı hakkındaki yeni sureti tes- viye tahvilât hamilleri meclisi tara- fından tasdik edilmiştir. KUVVETİNİN SIRRI ? Pek basit KINYUM LABARAKTIR KİNYÜM LABARAK, Her yemek- sonra bir lkör kadehi « KİNYÜM LABAKAK, en fazla kuvvetten düşmüş rfnda iktisap ve iadei küvvet içi kâfi clduğu gibi €n eski ve müzmin kansızlıkları ve za- fiyelleri do ile ve tedavi eder. Em muanait isitmalar dahi bu şayamı hay- zet ilâç karşısında serian zail olur. Has- talıktan fartı mesaiden zayıflamış olan- ar, vaklükden evvel neşvünema bulmuş çocuklar, inkişaf — devirlerinde — iztirap çeken genç kizlar, Jobusadar / kalkanı kadınlar, yağın ilerlemesi hasebile kuv- vetsiz. kalnnş. iatiyarlar, kansızlar ve bilhassa hali nekağette bulunanlar her haklı KİNYÜM LABARAK şarabını melidir. Tler eevahanede bulunur. TTayyare piyango müdürlüğünden; Altıncı tertip altıncı keşidenin hastaları bile az va Bu gürültüden istifade edip | kemesi âzasından Dr. Slavoiç ile | miş olup muhakemesi ağır ceza | de bütün maarif ailesinin nazarı Temmuzun İlci perşembe günü Feyhama — yaklaştım; — Şaziment | bir miralay, iki yüzbaşı, bir çok — mahkemesinde mevkufen ceryan |— dikkatini celbetmeğe lüzum gör- — sabahleyin saat 9 da yapılacağı hanım efendinin, eski devirlere | da müderris bulunmaktadır. edecektir. düm., V ilân olunur. Tefrika numarası: 3 El KoRKuA;ç Miüacerzli (Vâ-Nâ) Nükili: Heyhat ki, o gün, uzun - bir seyahate çıkmak — mecburiy deydim. Bahrisefit'de — kim kaç kere gidip gelmek üzere (EX2*) kasabasına veda ede- cektim. O gün zarfında, ancak eşi dostu ziyaret etmek ve eksi- | ğimi gediğimi tamamlamak vak- tini buldum. Esrarengiz köşkte görüp - işi tiklerimden kimseye bahsetme- dim. Hem, maazallah, bahsetsem, bana “delil” diyeceklerinde şüp- be yoktu. *Gelecek sene, muhakkak, gene buyurun!, sözü, kulaklarımda çın- hyor; bir türlü, hafızamdan si- Enmiyordu. 10 Temmuz 182 Seyahatlarım esnasında, mün- hasıran bunu düşündüm. Geriye dönünce, muammayı - behemehal halletmek azmindeyim. Ben, gayetle maddiyetçi bir adamımdır. Öyle, perilere, cinlere, isaatteolsunlara, hortlaklara inanmam, Binaenaleyeh, meseleyi masıl izah edeeğimi kestiremiyor- dum. Evet - bilâhara — keşfettim . ki, bu işte, mesele, cennet, cehen- 'nem, Allah, peygamber, cin, şey- tan meselesi değil.. — Bu kor- kunç hikâyenin menbar, başkı bambaşka... ... Köşküme girdiğim zaman, akşamın saat altısı idi. Geçen gündüz de güzeldi. Derisi seneki müthiş hadisenin arifesi, | yani, ondan bir gece eveldi. Odama dahil olur. olmaz, ilk yaptığım iş, üst kattaki pencere- | mi aralamak oldu. Buradan karşı bahçeyi seyredebilecektim. Pancurum aralanır aralanmaz ilk gördüğüm şey, neydi, biliyor. | musunuz? ( Henüz güneş batma- | mıştı. Ortalık aydınlıktı) ilk gör- | düğüm — şey, komşu — bahçede î gezinen o geçen seneki güzel | Hanımefendi — oldu. — Taflanlı | tarhların arasında dolaşıyor; w,ck J topluyordu. Çıkardığım gürültü özerine, ba- şinı kaldırdı. - Evet, bu, elinde lâmba ile geçen sene dışarı çıkan kadının ta kendisi idi. Adamakıllı teşhis, ettim. Geceliyin güzel olduğu kadar nin dişleri kadar beyazdı. Gözleri, sissiz göklerin maviliğinde idi Saçları, kehlibar sarılığında idi. Niçin — itiraf — etmiyeyim? - Bir seneden beri özlediğim, tahayyül ettiğim bu vücudu görünce, kal- bim burkuldu. Ah, demek ki, bu, hasta muhayyelemin mevlüdu değildi. İşte, karşımda, etile, emiğile, etinin, kemiğinin bütün ile duruyordu. Evin bütün pencereleri ve ka- piları açılmıştı. İçerden büyük ir temizlik ve intizam fışkırıyordu. Yüzüme, çiçek kokusu çarpıyordu. Ortalıkta, — fevkattabi, — yahut tahtettabü. hiçbirşey mevcut de- ğildi. »« Haaa... Ne diyordum?... Genç kadın, başını kaldırdı. ve beni gördü... Etrafı taflanlarla muhat yolda, birkaç adım yörüdü.. ra, duraladı; canı sıkılmış gibi: — Haydi, kocacığım; içeri gi F lim! - dedi, - Akşam seri Hüeeleamiyi Böştre . Gözlerimi, faltaşı gibi, testeker- lek açıp, bahçeye ça Hiçe kimse yokl... Genç kadından başki, hiçkimse yokl... O halde, kadın, kiminle konuşuyor?... Kiminle?. Yoksa, bu kadın, deli mi?.x Hiç de öyle görünmiyor. Eve doğru yü Eşiği Oiçeri girdikten sonra, bi:ı'%. kapılar ve bütün pencereler kapandı. Ögece zarfında, kayda şayanı olmak üzere me birşey gördüm, ne birşey işittim. Ertesi zabah, saat 10-a doğru, genç kadının, — sokağa — gitm için giyinmiş, kuşanmış ve başını örtmüş bulunduğunu gördüm. Filkakika, bahçeyi geçti, Sokağı çıktı. Kapıyı öte taraftan İ ve 15-20 dakika ötede bulunan (-ı.) kasabasının yolunu tuttur. (Mabadi var) —©

Bu sayıdan diğer sayfalar: