Sahife 6 Tefrika numarası: 47 ABDÜLHAMİT VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin Bir taraftan Fehim paşaya haber gönder- mişlerdi; diğer taraftan da yalının taşlığında birbirinin ağzından lâf almağa çalışıyorlardı.. «— Kuzum Şaban lesen &.. ben d Kayıkcılar, — uykuya — dalmışlardı. - Melâhatın telâşı hafiyeleri şaşırtmıştı.. ikisi r birden kalktılar, silahlarını çeke- — rek yukarıya çıktılar... yalının bü- tün odalarını aradıl: Ali in — yatak odasında karısından başka kimse yoktu. Kadıncağız kocasından —al talimata riayet ederek, kendisini yatakta uyur gibi göstermişti. Hafiyelerin suallerine, bir şeyden =eri olmadığı cevabını veriyor- Melâhat, Şaban ağaya: — Bu Âllahlık kadını sıkıştir- maktan bir şey çıkmaz. onun bir şeyden haberi — olmadığını ben daha akşamdan anlamıştım. Ali beyin zevcesi kayıkçılara yalvarıyordu: — Allah aşkına söyleyiniz.. Ne var? zevcim nerede? Melâhat, hafiyelerin kadina fe- 'na muamele yapmalarına meydan — vermemek için — Hanimefendi, “dedi, bunlar memurdur.. Kendilerine itaat edi- “niz. Zevcinizi takip ediyorlardı lar daha kurnaz çıktılar.. Ve şmak fırsatını buldular. Size göre bir şey yok.. Esasen bu 'siyasi bir meseledir.. Siz odanıza gidiniz! — Ev sahibesi caali şaşkınlıklar izhar ederek odasına girdi. Melâhat kayıkcılara bağırdı: — Haydı, ünizden biriniz ğd:'p meseleyi Ş 'a haber veriniz... Firariler ÜĞ geçmezie” ikiniz 'de” gübvok — dunüz demektir. — Şahan ağanın korkudan dili /— tutulmuştu. — Ne söyleseniz “haklısınız ! — bilmiyorum, nasıl oldu da uyuya R kalmışız... hainler acaba ne tarafa kaçtılar dersiniz? — Gece misafirlerile görüştük- | gitmiş olacaklardır.. Çünki, içle- rinden birisinin orada oturduğu — ve bu gün evlerinde bir eğlence tertip edecekleri tekarrür ettiği “anlaşılıyordu. — Şaban ağa arkadaşına: — | — Haydi, kuzum Recep, dedi, bu işi sen daha iyi yaparsın.. istersen Bebek - telgrafhanesine kadar git ve Fehim paşaya müs- P uat y Malır kısaca anlat.. İstersen bir arabaya atla, doğruca saraya git.. bak, laha kolay olursa - sen böyle işleri benden becerirsin! Recep, yalının arka kapısından BRRAA, yönat £, yalının alt katındaki büyük taşlıkta Şaban ağa ile iz kalmıştı; konuşıyorlardı: Bo a v - bundan daha BSRL GS . bilmek için bir Yıldızın en azılı ııhhınılznııdın biri olan Şaban ağa, hatırlarda- Ct NAZİKTERin adamı idi. bir gece, mahbus bulundı B elaank aet bırakmıştı. Meselenin şaka olmadığını ve Nazikterin oraya P. sedildiğ ihşor, bu Melâhatin sebebiyet ve: biliyordu. Fakat, Şaban ağa Me- lâhati Padişahın yegâne gözdesi hadiseye de B : hakikaten,> o sıra ne - dürüyorsunuz ? lerine bakılırsa Buyukdereye doğru bana bütün bildiklerini söy- hoşuna gidecek mühim t vereceğim 1 » olduğunu öğrenince dilini kısmış ve yeni bir hadiseye meydan vermemek için Nazikterin semtine uğramaz olmuştu. Melâhat, odasında hasta yattığı zamanlar bile bütün bu hadiseleri hatve hatve takip ettirmiş ve dostunu, düşmanın ögrenmek fır- satını kaçırmamıştı. şimdi Melâhatımı ögrenmek is- çi bir nokta vardı: Yaver KÂĞIM bey biraz iyileştiği halde saraydan harice çıkmasına ve olur olmaz kimselerle ihtilâtta bulun- masına elân müsade edilmiyordu. Aynı zamanda da Kâzım beyin etrafında dolaşmasına ve kimseyle Melâhatin yıldızda görüp görüşemediği bir. kimse varsa o da Kâzım B. idi. Melâhat Kâzım beyi, günler geçtikçe sevmeğe başlamıştı. Onu görmek arzusunu yenemiyor, ha- in bir kurşunun göğsüne devir- diği yaralı başım hâlâ kalbinin üstünde duruyor zannediyordu. Şaban ağa dedi — Şu hasta olan yaver hakkın- da sarayda bir çok dedikodular var.. bana da merak oldu.. bu adamın Efendimize hiyaneti mi görüldü, acaba?l Şaban ağa sıgarasını - yakarak serbestce Hin Bt değil mi? — Evet... Onu Efendimiz göz bebeği severdi. — Şimdi..? — Gine sever ya... Fakat, ne- dendir? Bilmiyorum.. Hariçle te- masını bir müddet menettiler.. Zavallı çocuk sıkıntısından pat- layacak! — Hele.. hele, bunun sebebini sen bilirsin.. Söyle bakayım! — Vallahi - bilmiyorum , gözüm.. soruyorsunuz, gil Melâhat lâübaliyane bir tavırla, sağ kolunu silâhşorun omuzuna dayadı : — Kuzum Şaban ağa ! -dedi.- E: 'ne olur, bana bir az çıtlat! Ben de sana, çok hoşuna gidecek ( Mabadi “) Marka Kilo.M BE- 34 E D K 545 STH 208 86 o 137 sandık İ Fiçi — 12 Kangal 5 Kap 1 Sandık 32 1 73 2 Böğo 0 a a g Dg'n SEz Ça z 8 141 638 277 210 EA<UARS AO UONEZ 264 0 60 N 1 PHİLİP 136 I FOnzaonu sandık 1 1 8 n 1 5 4 iRA &d 4 3 İ 2 1 baba 2 g<- Akşaih Müthiş yangın Kanton şehrl hastaha-| | nesinde yanan hastalar Londra 27 (Hususi) — Kanton- daki. hastahanede — vuku - bulup yüzlerce hastanın diri diri yanma- sına bais olan feci iştial ve yanğın hakkında Pekinden atideki tafsi- lat alınmıştır. İtfaiye yanğın mahalline geldi vakıt bütün bina alevler içinde Hastalar dehşet içinde kaldı larından - kendilerini - pencereler- den atıyorlar idi. İtfaiye efradı pencerelerin —altlarına çarşaflar germişler ise hastaların çoğu yere düşerek ya telef. olmüş. yahüt aağır surette yaralanmıştır. Bu esnada hastahanenin benzin ve ispirto depoları tutuştuğundan iştialler tevali etmişti. Hastaha- nenin kadınlar / kısmında otuz kızın korkudan sektei kalbe oğ- rayarak vefat ettiği etibba tara- fından tesbit olunmuştur. Hastahanede diri diri yanarak telef olan hastaların arasında Çinin hariçte sefir bulunan - iki diplomatt vardı Banllm yakaklı öyerayon DA tığından — yataklarından - cıkama- mışlartır. Yangının esbabı anla- şılamamıştı Rusçadan gramer kalkıyor Deyli Meyl yazıyor: Rusyada ge- 'ne komünistler teşkilâtının naşiri efkârı “Komsmolahaya Pravda,, gazetesi “mekteplerde okudulan Rusçanın sarfı nahvü kaidelerinin halkın tahsıli maarif yoluna engel teşkil ettiğinden dolayı gramer Tökee D ae y a bu engelin parçalanmasını talep etmiştir. Genç Bolşevikler gazetesi gra- mer ile imlâ kaidelerinin gençlik arasındaki her türlü yaradıcı mesaiyi öldürdüğünü iddia ederek mekteplerde sarf ve nahv ve kaidelerinin ilgası - zaruri olduğunu beyan ediyor. İmlâ kaidelerinin perdesi altında amele sınıfı burjuva sınıfı tarafın. dan merhametsizce eziliyor. imiş. Mekteplerde gramerin ilgasiyle im maaşatından senevi 20000 lirası tasarruf - olunabile- cektir. Sovyet maarif komiseri Luna- çarski mekteplerden sarf ve nahv tedrisatının ilgası taraftarıdır. Rusçe grameri zaif olan diktatör linin borjuanın gramer ve ir aleyhine matuf inkilap-| İstanbul ithalât gumrugunde Pamuk mensucat Kimyevi boya Galvanizli tel Kirli yapağ Demir ve pirinç çakmak Hamur yoğurma makinesi O — Muhtelif cins ipekli mensucat Fotoğraf alâtı ve hikmeti tabüye alâtı Kesilmiş yazı kâadı Perdelik tül Demir kanape yayı Muhtelif şapka Pamuk mensucat Pirinç alektirik aksamı Pamuk mensucat - © Muhtelif demir makine aksamı Galalit tarak Pamuk nensucat Kaput bezi İA ae eşya 29/6/929 tarihinden itibaren cumartesi tesi çarşanba günleri saat 10 ile 14 ten 17 ye kadar İstanbul Gümrüğü satış ambarında bilmüzayede satılacağı ilân olunur. kârane hareketi iltizam ediyor. Cinsi eşya arraba . ar- İthalât Brüment ile Cornu, Brümet'nin karısını katle tasaddi ithamile mahkeme huzuruna- çıktılar, ve müttehim sıralarmın üzerine, yan yana oturdular. İkisi de köylü idi. Brümet, kısa — boylu, şişman, — badibadi bacaklı, karpuz. kafalı, kırmızı suretle, boynu adeta derecede - kısa, çobanıdır.. orta boylu, upuzun kollu, başı daima sağa doğru sarkık, çarpık çeneli, şaşı. Sırtında, entari de- necek derecede uzun, içinde bir gömlek var. Avı pişmiş. bir adaml kahvecilikle meşgul- dür. Pıpıslınn dua etmesini pek iyi becerdi; ona, “ Ke Takabını takmışlardır. Cörmü, bu taklitleri - sayesinde, kahvehane sine bir Çok müşteri celbedil- miştir. fadam Brüment, şahitler is- kemlesine — oturmuştu. Daima uyuklamış gibi bir hali olan bir kadıncağız! Ellerini, dizleri üstün- de kavuşturmuş. — Aptallığının derecesi sabit nazarlarının bönlü- Madam Brüment! Demek ki, bu iki adam, sizin eve girdiler su dolü fıçinin içine Vak'aları daha tafsilâtlı olarak izah ediniz. Ayağa kalkınl Kadın, iskemleden doğruldu. Bayır, bir gemi direği gibi uzun! Hım him bir sesle izahat veriyor: — Ben fasülye ayıklıyordum. Birdenbire mutvağa girdiler. Bak- 'tam ki, hallerinde bir münasebet- sizlik var, Kurnaz kurnaz, hain hain| bana bakıyordu. İkisinin de gözleri bende idi. Bilhassa, Cornu'nun- kiler - parlıyordu. Anladım. ki, sarhoşlar. Zaten, ne zaman ikisi yan yana gelse, böyle, kafayı tütsülerler ... “Ne ist — muz?, diye sordum. Bir cevap vermedi- ler. Amma, benim içimde bir emniyetsizlik hasıl oldu. Brüment, tehalükle ortaya atılıp karısının sözünü kesti: — Evet efendi | Bimun üzerise) corau, cürüm arkadaşına dönerek, kalın, yüksek 've derin bir sesle: — Yalnız. kendi içtiğini söy- lemel Benim de sarhoş olduğunu söyle, ulan! - de Reis: — (Ciddiyetle ) kendinizi bilmiyecek hale geldiğiniz için bu işi yapmış nşdnqıımuıı sö) yorsunuz? Brüment: — Bittabi. Cornu: — Bu, herkesin - başın- dan geçebilir. Reis: — (Kadına) Madam Brü- ment, ifadenizde devam ediniz! — Kocam, bana dedi “100 sou kazanmak ister misin? , — “Elbette isterim! -dedim.- 100 sow kazanmasını - kim istemez?,, — “Eh öyleyse dediklerimi yap. Evvelâ, şu büyük fıçıyı mutvağa götürmeme yardım et!, İnsan boyundan yüksek olan fıçıyı mut- vağa götürdük. kocam, bunun içine teneke teneke su - doldürmamı söyledi. Ben de, fıçıyı ağız ağıza dol- durdüm. Bu esnada kocamla Cornu, hâlâ içiyorlardı. * Fıçr dolunca : * İş bitti! Ver parayı ! - dedim. * Cornu,cebinden 100 sou çıka- rarak bana uzattı Kocam da : 10050 daha daha kazanmak ? - diye sordu. Evet, - cevabını verdim. — Öyleyse soyn! * — Sayunayım mı? — Soyun? — Ne dereceye yunacağım? “— Gömleğin sırtında kalabilir. Öte tarafını soyunl /00 sou, hiç de kadar &0 fena para etekliğimi iskarpinleri Çoraplarım ayağımda kala- dediler- Biz, fena adamlar değiliz . “Brument ile Carnu, yüz yüze bakıştılar: * — Eh, hadil Hadil na döndüler: — gir şu foçunun içnel «Sanu yarmas Mütercimi; (Hikâyeü Âdana umumi hapisane larlüğün Münakasa müddeti : 7216/19 İhale müddeti : 12 /7 /929 çarşar Bir Aylığı Asgari âzami kilo — kilo Kapalı zarf usulile — 5000 15000 Aleni münakasa —— 400 — 500 1 — Münakasa Adana müddei den: 12771929 ımba günü saat on üçtedir. Bir seneliği Asgari âzami kilo — kilo 60000 180000 ekmek üç yıldız 4800 — 6000 gaz halis Batum umumilik dairesinde teşekkül ede- cek heyet tarafından icra edilecetir. 2 — Adanada merkez hapisanesi için 12/7/929 dan 930 mayıs nihayetine kadar yirmi gün müddetle münakasaya konulan ekmek ve gaz yağının 12/7/929 tarihinde ihalei kat'iyesi icra edileceğinden şartaamede yazılı bedeli muhammenenin yüzde yedi buçuğu nisbetin- de olmak üzere ekmek için üç yüz elli » depozit akçesi makbuzu. Bedeli nisbetine ilâve edecektir. 3 — İlânat ücretile mukavelename ve masarifi ait olacaktır. — yağı için doksan lira ale teminatı kat'iye yüzde onbeş mutcahhide 5 — Şartnameyi görmek ve daha ziyade malümat almak isteynler hapisane müdürli Devlet demir yo e müracaat edecklerdir. İları ve limanları Umumi idareSinden: 12 Km. yol malzemesi münakasası 20 Temmuz Cumartesi günü saat 15,30 da Umumi müdürlük bir saya iştirak edeceklerin teklif ve t inasında icra edilecektir. Münaka- eminatı muvakkata mektuplarını mezkür günde saat 15e kadar Umumi idare kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnar mesini 20 lira mukabilinde Anka- rada Malzeme dairesinden ve Haydarpaşada Haydarpaşa mağazası müdürlüğünden tedarik edebilirler.