Sahife 6 Akşam 29 Mayıs 1929 T Tetrika numerosuzts ABDÜLHAMİT Padişah, yemen isyanı hakkında serasker * “Raza Paşa ile görüşecekti. Melâhati yanındaki odaya kapamıştı... in gönderilecek parayı Abdülhamit Yemen İsyanını bastırmak sefahatine sarfetmişti. Tehlikeyi görünci mecidiye gönderilsini: dedi. | Bu esnada şehzade Bürhat mühim bir hadise olmuştu.. Abdülhamit yaptığı cinayetten hiç müteessir değildi. Koridorda Başmusahibe: — Şu habisi buradan çabuk kaldırsınlar.. eğer ölmemişse, ser tabibe hemen haber — gönderin; yarsına baksın.. soran olursa in- Padişah odasına geldiği zaman hiddetinden gözleri — dönmüştü. Melâhatle kâzım B. arasında çereyan eden muhavere tesadü- fen Melâhatin lebinde olduğun- dan, genç kız Hünkârın gazebine uğramaktan kurtulmuştu. Abdülhamit sükünet bulduktan sonra konuşmak - ve - Seraskeri de fazla bekletmemek üzre Me- lahatin yanında ki odada otur- masını irade etmişti. Melâhat, pencereleri kapalı ve karanlık bir odada, büyük bir şüphe ve korku içinde, hadisenin 'ne netice alacağına intizar edi- Serasker Riza Paşa — huzürü hümayuna girmişti. Bir gün evel Cüma selâmlıgında kısmen bahsettigi Yemen isyanı, Osmanlı devletini müşkil vaziyete sokacak bir mahiyette idi. Riza Paşa elinde tuttuğu bir telgrafı Padişaha uzatarak: — Zatı şahanelerini müteessir etmiş olan isyan haberinden sonra, Yemen valisinden ve yedinci ordu kumandanı Feyzi Paşadan müte- addit şifreler aldık... “Yemen isyanı maalesef gittil D aa e nt Dedi. Abdülhamit, halledilmiş olan şifre maalini dıkkatle okudu. — Feyzi Paşanın" bu i önüne — geçeceginden — emir O, yemen ahvalini ve kabailin ne süretle teskini lâzim geldigini | Salâ- çok iyi bilir. Kendisine * hiyeti vasia ,, verildigini 'eden arapların tenkili ile beraber, diger kabilelerin de tatlılıkla yola gelirilmesini yazınız! vketmeap efendimiz tensip an buyururlarsa Yemene gönderelim... Zira, fevkalâde ihtiyaç ve zaruret içinde imi — Siz harbiye bütçesinden pa- 'ra göndermiyor musunuz? — Eldeki para ile ancak mü- — —- — — Y VE AFRODİT Yazanmı İskender Fahreddin dkiyüz elli bin bimmat ve levazımı harbiye teda- rik edebildik. Hatta orduya dört aydan beri aylık bile veremedik! Padişah bu haberi elindeki kâğıdı buruşturarak mu- hatabının yüzüne attı: — Yemen çöllerinde asilerle harbeden asker ve zabitanın dört aydan beri maaş almadıklarını bana ne cesaretle söyliyorsun? Rıza Paşa zeki ve kurnaz adamdı . — Padişaha yirmi gün evelki bir müzakere ve muhave- reyi hatırlatarak dedi ki: — Zatı şahanelerine para cihe- tinden çok - sıkışık bir vaziyette olduğumuzu daha bundan yirmi gün mukaddem arzetmiştim. Efen- dimiz bu maruzatımı nazarı dik- kate almadıktan başka, ayrıca bizden yirmi bin altın para aldırt- mıştınız zannederim! Abdülhamit Seraskerin bu acı ihtarından mahcup olmuştu . Rıza paşayı Padişah çok sever- di. Hünkâra karşı ara sıra tehli- | keli vaziyetleri söylemekten çekin- miyen Rıza Paşa Abdülhamidin can alacek damarını bulmuştu. Padişah yemen isyanına karşı ogünlerde — lüzumundan —— çok fazla alâka ve hassasiyet göste- riyordu.Bu alâka dolayısile de Müşir Feyzi ” Paşayı ” Hicazdan derhal Yemene göndermişti. Feyzi Paşa kolağalığından beri bütün ömrünü Yemende geçirdiği için Yemen anlarını bir. kaç defa bastır- muvaffak olmuş ve Yemen isine kendisini çok sevdir- işti. Yemende Feyzi Paşayi sevmi- yenler bile hiç olmazsa kendisinden korkarlardı. Abdülhamit yemen katiyen bastırılmasını istiyordu. İmam yahyaya saraydan bazı kıymetli hediyeler gönderilmesini irade etmekle beraber Rıza Paşa- 'nin tavsiyesini de — reddedeme- mişti: — Yemene derhal ikiyüz elli bin mecidiye gönderilsin... fakat bu paranın Hüdeydeye varmasın- dan mukaddem, orduya şimdiden bir maaş tevzüne başlanmalıdır. — O halde bu para kime verilecek? — asileri isyanının ( Mabadi var ) | detli bir zelzele olduğunu t | ediyor. Profesör (Belâr) bu senenin 7 Mayısında bir haraket olacağını Şarktaki Zelzele Bir profesör bunu evelce keşfetmiş? *Deyli meyl, gazetesi yazıyor: Yogoslavyanın ( Beld ) şehrindeki rasathanenin — müdürü — profesör (Belâr) geçen senenin noelinde bize — yazmış olduğu — bir mektupta 1929 senesi zarfında ne kadar hareketi arz olacağını tarihleriyle bildirmişti. Dr. Beların keşf ve tahminleri şimdiye kadar daima çıkmışt Meselâ Mayisin on dokuzunda zelzele vuku bulacağını - tahmin etmişti. Hakikaten o gün Anadoluda Şebin kara hisarda şiddetli zelzele olup seksen kişinin vefat Ve yüzden fazla insanın mecruh olduğu ve bin evin harap olduğu İstanbul muhabirimiz tarafından bildirilmiştir. Bu haber profesör ( Belâr ) in tahmin eylediği günde gayet şıd- yit tahmin etmiştir. Hakikaten o gün Alaskada “Duç Harbour,, da - şiddetli bir hareket olmuştu. Çölde bır tayyare kazası Amsterdam - Avusturalya hat- tında işleyen bir. Felemenk tica- ret tayyaresi Mayısın dördüncü gönü Suriyeden hareket etmiştir. tayyare İrak hududuna girer girmez motörüne bir sakatlık ariz olmuş ve 500 metre yüksek- 'ten yeredüşerek parçalanmıştır. Beş aydan beri tesis edilen Amsterdam - Avustralya hattında bu ilk kazadır. Sukut neticesinde tayyarenin pilotu telef olmuş, üç felıeınııkğ yaralanmıştır. Emlâk ve Eytam Bankası Sermayesi 20,000,000 “Tari tirası İnşaat ve Emlâk üze- rine müsait şeraitle Para ikraz eder Bil'umum Banka muamelâtı İstanbul Şubesi Bahçekapı Teletfon İstanbul: 3972 kuponu tediye ediliyor Ömdull Düğaee Dir DYi aklk İ ga A eeL GD M olduğundan, mezkür mukavelenameler 15 Mayı larihinden — itibaren mer'ilicradır. Binaenaleyh 21 Mart 1929 tarihli lân mücibinci ikmamiyei a edilmekle clan kupon fürk tahrilâli tediyatı 81 Mayis 1 ürurü zamani tarihleriz cüktür. Diger cihetten kı Jâtma ait ikinci teciyat, tayin azihinden itiberen deriyle bedel: cihüttediye olan ikı ürk tahvilâtı üzerinden alelhesap edilecek - meblağ hak: kında 1 Almanya, Avus- turya, tere, Felemenk, İtah ya ve Türkiyed tediyata memur mü- l nezdinde V ilânlar bulabilecekl Hazine bonolarının. kons ile mütedahil takasili sereviyeyi mü: messil bonoların - ihracı” munmel&tına mübaşeret tarihleri ilerde neşredilecek ilânlarla bildirelecektir. Sabık Osmanlı imparatorluğunun inkisa: ma uğranış Düyunü Umumiyesi Meclisi zün gelen İzabatı dir. yolcu da ağır surette Fransız hikâyesi Afrikanın - garbında, — serapa yüksek çalılıklarla kaplı koskocaman bir mem lekot haline okobe ve kazları Bala, itular. Müstemlekecil demek, temleke ahalisinin menfaatine ta- alluk eden şeyden gayri her ne mevcut ise o demektir; hattâ, müstemlekeyi, yerlilerin vücudun- dan tathir eylemek manasına gelir. bütün havalide, balk, görden güne azalmaktadır. nere İeyse, sihir ve keramet kuvvetile ortadan kalkıvermiş efsanevi bir irk halini alacak! Medeniyet vasıtaları olan vapur- larla, müstemlekeye, — mustalah ilmi isimli bir sari hastalık gelip insanları kırmıya başladı. Bittabi, #ıhhi tortibat alındı; fakat, beyaz- için... Siyahlar, eriyip gittiler. Bu meyanda, Ahmedounun yeni doğan iki çocuğu da öldü. İkinci oğlu Kokobe, Fransızlar- dan birine hizmetçi oldu. Vazifesi, | köyle şehir arasındaki ince yolda başlarına kocaman balyeleri yük- lenip mütemadiyen orman m: sulâtı taşıyan zenci halkası haline gelmekti. Bu iş onu sarmadı. Bırakıp başka iş tutmak ist Fransız efendisi, izin verme: Kokobe kaçtı. Askerler, çalılıkta, arkasından takibe - giriştiler. Bir kurşunla zavallının kolunu / kir- lar: Beyazların. hükümranlığını idame için, bu haşin muamele | elzemdi. Yara, azdı; gi kangran oldu; amma, Kokobe) beyazların hastahanesine alma: lar. Altı gün yol yürüterek siyah- iin Mağalmaml cakimllR Kendisinden bir daha baber al- namadı. Keza, Baladar ince, uzun boylu, yumuşak bir bakır heykel gibi güzel İazından da - haber alınamadı: Bala, Dia- Takou köyünde bir prens ömrü süren fransız çavuşlarından birinin nazarı dikkatini” calbetmi; © giderken, —arkasına, Silik bir. gölge gi Şimdi nerede bulunduğu bilinmi- yordu. , Köyde, yeni bir sima belirdi: tahşit memuru bir hatibl Aman efendim, — şehirden — gelen bü horoz sesli — cırtlak — zencinin boynunda çifter ” çifter putları m yoktu? ayağında - sandalları ı yoktu? Ya hele kırmızı külâhi! Şemsiye: | — Tahşidat memuru, Ahmedounun büyük oğlu Tikeyi, Fransanın giriştiği muharebede — askerlik etmek üzre kandırdı: Hükümet, zencilere de parlak düymeli yepyeni | üniforma ve tüfek vermek âlice- naplığını gösteriyormuş... Fransa, |dütfen bahş buyuruyormuş. | Tike, aşağı yukarı Fransızlaş- mak şerefinden kendini mahrum | edemedi. Kontrata parmak bastı ve yola çıktı. Ahmedou ile karı Dsete, bu Tn ve Eylan hankası isİanl şibesinler; Müstemlekede medeniyet Hanri Barbusse (-Anri Barbüs ) den dendi uğrunda gebermek fırsatını | suretle yapayalnız kaldilar. Köfte somurtuk - somurtuk irerek — biribirlerine bakıyorlardı. Köydeki ve civar köylerdeki diger ailelerin de başlarına, hemen hemen aynı macera geldiği içir beyaz efendilere karşı, bü) umumi bir hoşnutsuzluk mevcuttu amma, bir avuç insan, toplu tüfekli, tanklı mitralyözlü avrupa medeniyetine karşı durabilir mi? Aradan seneler geçti. Dialakou, istismar şebekesinin merkezlerin- den biri halini aldı: burada, bir atölye, bir depo yapıldı. Etrafla- rında, hayatiyeti iliğine kadar sümürülmüş zenciler, aç karnına, iki büklüm habre çalışmakta idiler. Köyde, hâlâ doktor yok. (Beyazların — otomobilleri gene beyazların — emirlerine amadel ) Fakat, Dialükonun — bir telsizi vardı. Siyahlar, uğradıkları bütün felâketlere rağmen, bu esrarengiz (a zevkle geçerler; ve, onun içinden fışkıran musikı ve nutukları, hayretle dinlerlerdi. bir lâ- | Ahmedou ile Dsetenin, çocuğu daha dünyaya gelmi , o da, iki evelki yavruyu düren hastalığa yakalanmıştı. Bi- | çareler öyle şaşaladılar ki, elem- lerinden, bağırmıya, yırtınmıya başladılar: Zira, çocuğu kurtar- mak için behemehal hastahaneye naklettir | Artık ne satılacak koyunları, ne inekleri kalmıştı.. Bu basta çocuk, kendilerini, hayata ve saadete bağlıyan ye- gâne iplikti. Bir akşam, kaderin cilvesine karşı lânet yağdırıp dururlarken, siyah derili bir yabancı kulübenin kapısında belirdi. Bu, büyük oğulları Tike idi. Lâkin, ihtiyarlar, onu tanımadılar. Onbaşı Tike, yedi senelik gay- bubeti esnasında haylı değişmişti. Gllim rtadaşlkar Benanan”, Diara, Khalidau, Diallo, ilh, ilh gibi ölmemişti,,, ( İlh, ilh, diyoruz | zira harpte ölen zencilerin hesa- bini tutmak kimin ne haddine |) evet, mademki buradaydı, demek ölmemişti ; fakat, suratı bir obüs alevile yanmış; derisi eti çene ve elmacık ker çıkmıştı. »Bu halde bir. adamı fanımak kabil mi? Tike, başka bir cihetten daha değişmiş bulunuyordu: Fransada, Fransızlar arasında dolaşn dolaşa kurnazlaşmış; espri öyrenmi; Eski kafada olsaydı, kulübeden içeri girer girmez, düpedüz: “Ben Tikeyiml, derdi. Ve güzelliğini feda etmesine mukabi kazandığı azim serveti, annesile babasının — önüne — seriverirdi Hah, haaa... Azim servet!.. Tike- nin cebinde tam 300 frank var- dı... Yedi sene sa'ya -hem de na- | sil sayya - mukabil kazanılan 300 | frank! Hoş bunları da, ölü Alman- karıştırmak suretile yal ( Görüyorsunuz, oğlan, adam akıllı Avrupaileşmiş- til ) Hattâ, | Prusyalının altn dişl müştü. —— ( Yarın bitecek ) Mütercim: (Hatice Süreyya) Pazarlıkla kiralık emlâk Esas numarası Msvküi Senevi icarı 16 — Şişlide Büyükdere caddesinde garaj 2100 9 — Galatada Kireçkapıda Erzurum hanımüşte- Tâtından dükkân 350 24 — Şişlide İzzetpaşa çifliği arazisi dahilinde tuğla fırını 290 147 — Eski Hocapaşa Maliye şubesi binası 300 Balâda yazılı emlâk pazarlıkla kiraya verileceğinden taliplerin ban- kamıza müracaaları.