—5— Hemen hepsi yarı çıplaktı. (Zan- nedersem — söylemeği — unutmuş; Güyan cehennem kadar sıcak de- Hilsç bile havası cehennemin ha- vasından ağırdır) Hepsi geceyi geçirmek için hazırlık yapıyordu. Kürek —mahkümları — akşamın saat beşinden sabahin beşine kadar demir kafesleri içinde ser- besttirler. Daha doğrusu bu müd- det zarfında hiç bir şey yapmamaları lâzım gelir, halbuki onlar her şeyi yaparlar. Mesela saat sekizden sonra ışık yakmak memnudür. - Halbuki her gece ışık yakarlar. Boş bir sar- dalya kutusunun zeytin'yağı içine pamuktan bir fitil körlar, bunun aşığı altında işlerini görürler, Geceleri başlıca iş kumardır. Kumar vakit geçirmek için değil, para kazanmak için oynarlar. Gerçi nizamen yanlarında para bulun- maması Tâzımdir; fakat hepsinde bir kaç para bulunur. Bu parayı karınlarında 'saklarlar , istedikli onlar zaman ishal verici bir şey yiyerek gıkarırlar!.. Mahkümlardan hepsinin birer bıçağı vardır. Sabahları kafesin lür. bir sır olarak kalır, Iııç bir zaman öğrenilemez... Bu hu- susta ketum davranmak bir an'ane Balini almıştır, Kafestekilerin hep- sinin kafasını kesseniz ğene hiç biri sır verme; Birbirlerini niçin öldürürler?... Bu daba ziyade bir itiyat mes- elesidir... — Güyan kürek merkezi — ittihaz edildiği zaman düşünülen şeyler- — den biri de burada mahkümların maneviyatını yükseltmek idi. Hab- buki bu maksat asla hasıl olmamış- tır. Bilâkis burada ahlâk bozukluğu artıyor. Güyandaki kürek merke- zi bir nevi Sodom ve Gomorreyi andırır... Bu kafeslen çıktıktan - sonra ötekilerine de bir göz gezdirdim. Hepsi - bir birine — benziyordu. Kamptan çıktım. Güzel dostun dükkânında Bir akşam saat allıya ” doğru “Güzel dostu,, ziyarete gittim. zel dostun asıl ismi Garniyedir. Kadın ticareti yaptığı için kürek edemiyordu. “Dublaj, nedir, bunu anlatayım: Telrika nümerosu:53 BENİN HATIRATI Güyanda krek mahkümlarının hayatı | | fazla ise mahküm müddetini bitir- Bir insan her hangi bir cürüm- den dolayı 5 ilâ 7 sene kürek cezasına mahküm edildiği zaman ceza müddetini ikmâl - ettikten sonra mahüm olduğu müddet kadar serbest olarak Güyanda kalıtağa mecburdur. Ancak bun- dan sonra Fransaya avdet edebilir. Bu ikinci raceburiyet “Dublaj., denir. Verilen ceza yedi seneden | dikten sonra da Güyanda kalmağa mecburdur. * Dublaj , meselesi Güyanda mahkümlar arasında en mühim meseledir. Bir insan ceza müdde- tini geçirirken yiyeceği, yatacağı | vardır. Gerçi verilen yemek, — yatılan yer berbattır, fakat ne olursa ol sun mahküm ortada sipsivri bir ziyette kalmış değildir. Halbuki sonca ta- mam serseri bir haldedir. Bunun için küreğin asıl eşkencesi tahliye ikten sonra başlar... Garniyenin dükkânma gi zaman içeride sekiz on kişi var- dı. Burası iki isli petrol lambası tarafından tenvir edilen lokanta ile şarapçı dükkânı arası bir yer- Güzel —dost bir tenis gömleği giymiş, sarı bıyıklı, yakı- | şikli bir adamdı. kim olduğumu temiz anladıktan — sonra birlikte bir masaya oturduk . Güzel dost: — Beni ziyarete - geleceğinizi tahmin etmiştim, dedi. Burası Kayenin en ciddi. müessesesidir. Hırsızlar dükkânımdan içeri adım atamazlar. Garmiye ile konuşurken - saf köylü çehreli bir adam yaklaştı, derdini dökmeğe başladı. Bir adam öldürdüğü için küreğe mahküm edilmiş; cezasını bitirdği halde bir türlü memleketine avdet edemeyormuş. Kaç defa istida göndermiş, fakat kimse kulak asmamış. Dükkândakilerden bir başkası yaklaştı, oda derdini dökmeğe baş- Efendi, bizi kaç seneye mahküm ettiklerini doğru dürüst haber vermeli. Cezamız 20 sene - ise bu müddet geçtiklen sonra artık serbest brakılmalıyız... Ben 10 seneye mahküm edilmiştim. Ce- zamı çektim, fakat memlekete vavdet edemiyorum. Şimdi eski- sinden berbat bir haldeyim. Bir tarafından humma, diger taraftan açlık .. Bereket Graniye — bir parça yiyecek veriyor. O olmasa çoktan ölmüştüm. Bizi ya tekrar hapse atsınlar, yahut Fransaya göndersinler. (Mabadı var ) 8 Nisan 19: Nükili: (Vâ-Nü) Komiser bana dedi ki: «Bekâr pansiyogu karşısında oturduğunuzu unutmuyın. Pordeleri kapatın; elektirikleri öndürün!» Yerin dibine geçtim. Mahalleye kepaze olmuştuk. * Mesele anlaşılıyordu! “Meyerse, bütün mevsim, cap- kın herifler, bizi aldatmışlar ve zevciyet harimimizi gözetlemişler!. İşte, şimdi, içlerinden biri, cezayı sezalarını bulmuştu. “İlk tedbir. olarak, elekteri söndürdüm. “Pansiyonun bütün pencerele- rinden başlar sokağa uzanmıştı. “Halâ : “— Eyvah, parçalandı, öldü! - diye bağırışıyorlardı. * Aman yarabbi! Karanlıktan , aydınlık ne de iyi görünüyormuş! | Bekârları, bütün - teferruatlarına | kadar görüyordum *Solaktar koşuşmalar oldü.. — | « Bir Polis, iki zabıtai beledi- | ye memuru, bekçi, diger evlerde | oturanlar! “Pencere pervazıyle yere düşen genci kaldırdılar. “Ötesine berisine camlar bat- * Musolininin kızı—İtalya Baş- vekili M. Musolininin kızı Mlle. Edda İstanbula hareket etmiştir. Matmazel Edda bu ziyareti seya- hat maksadiyle yapıyor. * Akdeniz kongrası — Mala- gada toplanacak beynelmilel Ak- deniz fenni istikşafatı kongrasına Darülfünun — coğrafya — müderrisi İbrahim Hakkı bey iştirak edecek- tir. Kongrada - tarafımızdan bir askeri müşavir de bulunacaktır. İngiltere kongraya iştirâk etmiye- ceğini bildirmiştir. * Darülfünunde bir ziyafet — Dün İtalyan darülfünunluları - ile şehrimizde bulunan Sırp talebesi şerefine talebe birliği Darülfü- | 'nunda bir çay ziyafeti vermiştir. | » Baro intihabatı — Yeni Baro || meclisi inzibatı namzetleri 24 | nisanda ilân edilecek ve 24 ni- sanda Baroda intihap yapılacaktır. * Altıncı kadın - avukatı — Zabıt kâtibi İclâl Asım hanım stajını ikmal — ederek avukatlık yapmak üzre Baroya müracaat etmiştir. İdlâl Hanım — Beşinci kâtiplik vazife- ve avukatlık mahkemesindel sinden istifa elmiş talepnamesini Bamya vermiştir. x£ Ceğiy liye reisleri — * Yeni Cemiyeti - Belediye azaları dün Halk Fırkasında Hakkı Şimasi | paşanın . riyasetinde toplanmış ve | divanı ” riyaset namzetleri tespit | edilmiştir. Birinci reisliğe Sadeddin W esbak | | bukuk | | Ferit, ikinci reisliğe de Şehremini Tevfik beyler namzet- tirler. * Ankara şehrinin planı — Ankara şehri için Alman ve Fran- sız mütehassısları tarafından ha- zırlanan planlar bir ikâ güne ka- dar jüri heyetine verilecektir. Her iki mütehassıs da yeni ya- pılan —geniş caddelerin Ankara gibi bir şehir için fazla masraflı olduğu fikrini ileri sürmektedirler. Bundan başka bu caddelerin m cut nüfus ile daima ikmal edil- memiş bir şehir manzarası arzede- ceği ilâve olunmaktadır. Planlardan biri tercih edilince Evkaf — mahâllesinin karşısındaki eski park yerinin büyük bir göle tahvil edilm: planda küçük bir tebeddül yaptırılacaktır. Parça filim ticareti Adanada çıkan Yeni Adana gazetesi yazızor: Sinemalarda çalışan bazı açık göz reklamcıların ellerine geçir- dikleri flim parçalarını çok küçük kısmlara taksim ederek on ve yirmi — kuruş — mukabilinde ilk mektep talebelerine - satmaktadır. Talebeler arasında çok mütl "parça flim,, hüsüle gel irü M. Mühlis in bu mes'ele üzerine nazarı dikkatlarini celbederiz. mış; kasamın tahtaları kaburgala- z kirmiş; üstelik de sukutun şiddeti, biçare adami kan revan içinde bırakmıştı. Kendini kaybet- mişti. Derakap, bir — otomobil getirdiler. Kazazedeyi içine koya- rak sevkettiler. *Sonra, gelsin efendim, tetki- kat, tahkikat... “Yok bilemem, — vak'a mıymış? Cinayet miymiş? Cinayet ve intihar değilse * Zabıt verakası tutmaya baç- ladılar. Kaza ne yüzden çıkmış- | mış? Bunu tedkik ettiler. Hasılı, mesele anlaşıldı. Ve, resmen ke- paze olduk. * Komiser, bizim eve geldi. * — Rica ederim, geceleri ya perdeleri yahut da | elektrikleri söndürün, bey efendi, züra, kazaya sizler sebebiyet ver- - dedi. - Bekâr - pan: ara miymiş?. 16 Nisan 1929 | Muazzam bir eseri san'et olan. MAHKÜMLAR GEMİSİ filminin dehakâr mümessilleri JÖHR BARİMOR ve DOLORES KOSTELLÜ yu seyretmek üzere bu gün mutlaka 0 PERA SINEMASINA gidiniz. v 8 kisimlık bir kameti. Saa Önümüzdeki çarşamba akşa- mından itibaron Büyük Gala uvaresi olarak FRANSIZ SİNEMA VE TİYATROSUNDA dilber ve çapkin KOLİN MORun pek hissi ve zarif komedisi AŞK PERiSi VEP%)UM n myauu Hlini çaz şihk. kailr şyatarlldeköni, a alı üt YÇ 3 mazinesİyle har suvar JAN MARSO BakKİRE yi p göreceginiz zaman GÜZEL BİR FİLİM kelimelerinin hakiki manasını anlayacaksınız. İogulistanın esrarı engiz Ova larından, çöllerinden, Tibeti yamaçlarından bir çok asırlar- dan sonra tekrar meydana çıkan GENGİZ HÂN — EVLÂTLARI Asya üzerindeki kasırgayı bütün dünyaya neşretmektedirler . PODOVKİNnin vaz'ı sahne ettiği ve meşhur artistlerin temsil ettikleri bu şah eser önümüzdeki Çarşamba akşa- anından. itibaren ALHAMRA sinemasında gösterilecektir. e Halis yağ Halis ve nefis Halep yağı ara- yanlar, mağazamızı teşrif etsinler. Mağazamızda daima, halis sütten mamül, sızdırılmış yağlar bulur - Mahlöt olduğunu isbat edene | 500 lira veririz. Asma altında 22 nümeroda Ferecullah ve İskender Biraderler Telef : 1285 —| nunun . karşısında — oturduğunuzu unutmamanız lazımdır. “Yerin dibine girdim. * Derhal Fazılanın yanına gittim: * — Beyeni yaptığın Pencereyle - perdeyi açık Elektrikleri söndürmedin.. öyle oldu işte! — Ben ne bileyim? .. Nasıl tahmin edebilirdim ki, karanlıkta bizi seyrediyorlarmış?... Nereden tahmin edebilirdim? -diye ağladı. | Bu evde oturmiyalım gayril | 164 Tayare piyanko müdiriyetinden: Memüt armameliri veçliği tarı (1,196,000 ) adet olmak üzere () mevi (Noter) evrakı baztırıla- aktır. Bu tab'iyata girmek isteyenlerin Pey akçelerile beraber 8 Nisan 329 Pazartesi saat 15 de piyango üdürlüğünde müteşekkil müba- yaat komisyonuna müracaatları ilân olunur. Arnavut tabasına ilân Arnavutluk — konsolatosundan: Arnavut — tabasından — olanların ikamet tezkereleri yeni türkçe hurufatile tebdil eylemek üzere Hökümet Cumhuriyece muvakkat bir müddet tayin ve ilân buyurul- olduğundan - konsolatomuz- hurufatile — tabiiyet almış ve senesi varakasını mü- rur eylemiş olanların hemen kon- solatomuza — müracaatları lüzumu beyan olunur. Vergiler hakkında bu akşam konferans veriliyor Türk Ocağından: — Defterdar Şefik Beyfendi tarafından saat 21 de Türk Ocağında konferans ve- rilecektir. Herkes gelebilir. Meğer şampiyon sabıkalı imiş! Gazeterde çıkan res- mi üzerine tanınarak tevkif edildi İtalyada Bertazolo isminde bir boksör yeni yaptığı bir. maçta galip gelmiş, ve faşist kâtibi umuümisi H. Turati — tarafından tebrik edildiği esnada resmi çekilerek gazetelerde intişar et- miştir. Bir kaç gün sonra Roma polis müdüriyetine Venedikten Berta- zolonun tevkif edilmesi yazılmış- tır. Meğer Venedikte bir çok sa- bıkası olan boksör bir kaç seneden beri aranmakta, fakat bulunama- makta imiş. Gazetelerde neşre- dilen resmi üzerine, polis tarafın- dan tanmmış ve tevkifi için Ro- | maya yazılmıştır. Bu vaka üzerine Berlazolonun boks federasiyonu kadrolarından ismi / silinmiş ve - şampiyonluğu geri alınmıştır. imi celbe başladı: “Karım, günden güne asabi şiyordu. -Benden nefret ediyor gibiydi. Rengi sararıp soluyor; artık beni yanına - yaklaştırmak çihetine yanaşmıyordu. Yatağını benimkinden ayırdı. “İÜk önce, bunu, bana kızmış olmasına, — yahut, — pencereden seyredilme — meselesine — canı sıkılmış bulunmasına - hamlettim. Ve, bu güne kadar da, aynı ka- naati besliyordum, * NN ,, hanım efendi. * Lâkin siz teşhir illeti mese- 'dedım- Mahallenin diline des- | lesir bana anlattıktan — sonra, tan olduk. | gi n ü _ışı.ı:_ı ci * Ertesi günden tezi yok, sizin “Madem Fazılada - böyle - bir ai Tet yok, illet var, demek oluyor ki, ken- bildiğiniz evimizden çıkarak baş- | ge bikliram ti at ka bir eve taşındık. Artik, karsı- | glektrikleri bililtizam yakılımış mızda ne - apartıman - vardı; ne | biraktı. Perdeleri bililtizam açık pansiyonl,. Kırlara nazır bir pen- | bıraktı. Fakat, bu süretle yalmız ceremiz mevcuttu... kendisinin değil beni de teşhir “Lâkin, bir cihet nazarı dikka- | eyledi. (Mabadı var )