Sahife 6& Akşam 20 Mart 1929 v Anerikanın Boston şeh- rinde hiç işidilmemiş bir vak'a olmuştur: Geçen yaz Albert Meç iminde bir genç, tenis klübünde Mis Pegi Mond isminde pek güzel' bir genç kızla tanışmış, bir iki ay içinde birbirini anlayan ve sevişen genç- ler evlenmeğe karar ver- mişlerdir. Derhal düğün yapılmış, gençler bal ayı Seyahatına Avrupaya git- mişler, nihayet Bostona avdet ederek yeni tanzim — ettikleri evlerine yerleş- mişlerdir. Aylar geçmiş, karı koca gayet iyi geçinmişlerdir. Yalnız bir şey Albertin — mazarı dikkatini celbet- miştir: Karısı evlendikle- rindenberi hiç bir defa banyo odasına gidip yıkan- mamıştır. Bir gün Albert tehammül cdemiyerek, Pegiye ne vakit yikandı. ğinı sormuştur. Pegi' su. dan hoşlanmadığını sö lemiştir. , Albert bu sözleri alay î;ı_rinelmiş. gülmüştür. 'akat ısrarı üzerine karı- — sının ayni cevabı verme- — sinden Fena halde hiddet- lenmiş ve karısına hemen gidip yıkanmasını söyle- Miştir. Pegi razı olmayınca Al”) — bert, karısını banyo oda- sına zorla götürmüş, ka- — pıyıkilitlemiş ve banyoyu su ile doldurmağa başla- mıştır. Pegi, kocası tara- fından zorla yıkatılaca- ğimi anlayınca — yegâne kurtuluş çaresini kendi- sini pencereden atmakta bulmuş ve 'pencereyi aç- mağa kalkışmıştır. Albert bu kadar — Tetrika Tefrika numerosu: 34 : t İ inat Yıkanmaktan korkuyoır... Amerikada yeni evlenen bir karı koca arasında garip bir vak'a Sudan korkan Madam Pegi Meç gösteren karısını yakala- mış ve mükemmel surette dövmüştür. Peginin fer- yadını işidenler koşmuş, İapıyı kırmışlar ve kadı- ni kurtarmışlardır. Vakaya yetişen polis Alberti karakola götür- müştür. Mesele anlaşılın- ca Albert karısını dövdü- ğü için bir hafta hapsa mahküm edilmiş, Pegi de sıhhatı umumiye ile meş- gul olan şehir belediyesi tarafından zorla banyo ettirmiş, ve eğer yıkan- mamakta asrar edecek olursa hem cezayi nakdi almacağı, hem de hapis edileceği kendisine bildi- rilmiştir. Bal ayı metingi! Bir rahip evlendirdiği 192 çifti ziyafete davet ediyor ! Amerikada, Konektikütte Şel sen isminde bir rahip on sene zarfında evlendirdiği 192 çifti evinde vereceği bir ziyafete davet etmişti Rahip bu ziyafete “Bal ayı me- tingi, İsmini vermektedir. Davet- liler yemekten sonra - izdivacın eyiliklerinden ve kötülüklerinden bahsedeceklerdir. Rahip toplaya- | cağı reyler sayesinde mesut izdi- vaçların yüzde kaç nispetinde ol- duğunu anlayacaktı CASUS MEKTEBİ Mis NORA DAVİ Kapiten Skot hazır buluduğu halde onları tetkik ettiler ve di hazırlığı — yapılmasına verdiler. — Ben — size tabriren —Bildire cektim; fakat burada olduğunuzu haber alınca, her türlü tehlikeyi alarak buraya geldim. Ah Mis Noral Siz ne füsunkâr bir — kadın, ne Fevkalbeşer ve bir. mahlüksunuz! - Güzell yanında bir güneş gibi gözler ka- maştıran zekânızla” yalnız beni değil, yarın - muhakkak ki- bütün düşman ordularını mağlüp edecek- sevimli is siniz! - Nora Davis bu sözlerden bir şey anlamamış gibi göründü. — Milletimin muvaffak olması için çalışıyorum. Rica ederim, bir az metin ve sabırlı olunuz. sergüzeştleri visi çıldırasıya - seviyordu. Bütü bu fedakârlığı on yapıyor- du; ve o artık, onun Almanyada kalmasına razı değildi. — Artık, vazifenizi - yaptınız , Parise dönmek zemanı geldi zan- nederim. Mis Nora Davis Alman nişanlandığından ve zabiti ile onunla | meden geri dönmek kabil olur mu? Mülâzım Korbey, Mis Nora Da- | | Huver Alman imiş! Ecdadı iki asır evel Almanyadan Güzellik modası! Güzellikte moda- ya tabi imiş Avrupa güzellik kraliçesinin intihabından bahseden İngiliz ga- zeteleri gözelliğin de modaya tabi olduğunu şu suretle anlatıyorlar: Elbisede olduğu gibi güzellikte dahi moda vardır. Bahusus son senelerde kadın — güzelliği mikyasları mübim derecede de- gişmiştir. Bir kaç sene mukaddem '€n güzel kadım tipi “çokolata kutusu,, diye maruf idi. Şimdi “ise bu “tabir. metrük bulumuyur.1Yani yetişmekkü-elüin- batin bu tabir ve tipten bir şey anlamıyor. Bu tipten sonra öpret yer tipi —diye bir — güzellik modası çıkmıştı. Fakat bu moda dahi halkın ragbetinden az zaman sonra düşmüş tür. Harbi umumı zamanında “ Kirhneresk haum ,, diye bir tip moda olmuştu. Harp güzellik tipi mütebessim dudaklar, buseleri sehil güzleri sığ olarak tarif olunuyordu. Yani bu tip zahiri şekilden siyade kalbi tezahüratı ihtiva ediyordu. Bu gün ise kalpten ziyade başa Avrupanın güzellik kraliçesi inti- hap olunan Elizabet Simondur. Bu kız bir derece (Sponeley) tipi olup Lesnardo modellerinin (dekadansı) n hatırlatmakta ve bu günün karekterisiki olan ti sahib eseridir. Matmazel Güzellik kraliçesi müsabakasına iştirak edenlerin arasında umumi noktai iştirak var; cümlesinin saçları alınlarından arkaya doğru taranmışlır. hicret etmiş ! ” Taymis , in Berlin muhabiri bildiriyor: Cihanın en büyük si malarından bir zatın daha, yani Amerika Reisicumhuru Mr. Hu- verin aslen Alman olduğu -Alman- yada - sabit olmuştur. Döyce Al- gemayne Çaytıngun — istihbarına nazaren Amerikan nesil tetkikat cemiyeti Mr. Huverin Andreas Huver namında bir Alman müha- cirinin neslinden doğduğunu tesbit eylemiştir. Huver Almanyada Raden Ba- dende tevellüt etmiş ve 1740 ta- rihinde Amerikaya hicret edip Maryland hükümeti dahilinde ta- vattun eylemiştir. olan sıkı ve samimi münasebetin- 'den Korbeye bahsetmemişti. — Daha, başlayıpta ikmal ede- | medigim işler var. Bunları bitir - yordu. Fakat iş üstünde bulunur- ken kendisine vaki olacak ilânı aşklara kulak vermemesini ona Nevyorktaki “GASUS MEKTEBİ, - 'nden tenbih etmişlerdi. | Bir gün Nevyorkta hacası ona demişti kiz — “Memleket hesabına çalışır- ken, kalpsız bir insan gibi yaşa- yacaksın! Bu sahada - giderken (faşk) ve (para) daima göğsünün üstünde değil, ayaklarının altında bulunacakt,, — Maşallab aslanıma, maşallah, maşşallah, maşşeşşşallah .. Paşa- fendimizin mahdumu necabetmev- sumları Nüsret beye - Allahını “maşşallah, desi — Maşşllah, maşşaşşçallah... 41,5 maşallahl... Rabbim kem nazardan esirgesin... Hele şu boya, şu bosa, şu endama bakın! Nusret beyde, boy, bos, endam?.. Hak getirel... Bastibacak, sünepe oğlacağızın biriydi.... Fakat, insan, devletlâ paşa Hüzretlerinin necli necibi olunca; - ve, iki konağın , altı köşkün, dört tarafından sokak geçen ada ada, küme küme apartımanların yegâne varisi bulu: nunca, hakikatte kedi ise — bile gözlere aslan yavrusu gör işte, paşafendi hasta... Ve, işte, paşa öldü! Nusret bey kondu mirasat irler versin, veli- — Hakkı âliniz var, velinimet- zadem! — Dünden bu gün güzeksiniz, velinimetzadem! — Ha ha ha, bi nimetzadem! — Ne demek, elbette, velini- metzadem, sizde bu para, onda © ense varken Köpoğlunun herifi daha ne tokatlar yer, daha ne tokatlar.. hi hi, veli- — Siz sade emir buyurun, velinimetzadem! Salihayı getirmek benden... Agavniyi — getirmek Mustafa kulunuzdan .< Rozayla Mariyi getirmek Fahir kulunuzdan.. Nazım kulunuz da üç beş yosma daha bulur; ve , bu suretle, dün geceki: gibi evelki, daha evelki, daha daha evelki geceler gi eylenirsiniz . — Ne demek, velinimetza- dem ?... O herif bakara masasına 10000 lira sürer de siz banko diyemez misiniz ?... İki ada apartımanınızı Salihayla - Rozaya yedirdinizse bir ada apartıma- nnız — daha var !... - Banko deyin 1.. Banko deyin !.. Saliha, yeni âşıkının yanında - oturmüş, uzaktan uzağa gözetliyor... Kaltağa caka satmış olursunuz... Ha bravo !.. Fakat tunuu karşı taraf 9 açtı... Kaybettiniz... Bu sefer 20-000 lira sürün ki kazanasınız.. Ha bravo, velinim zademl... Fakat gene tumul. — Düşmez kalkmaz bir Allah, | velinimetzadem!.. Ada ada apart- manları kadınla kumara- verildi amma, canınız sağ. ve konaklar | var olsun, ne yapalım?... Konak- | ları satar, bir Mülâzım Nora Davis bu sözü hi zaman — unutmiyordu. Korbey ana mânâlı bir nazarla bakarken Amerikalı kadın derhal hocasının bu sözünü hatırlamıştır. Mülâzim Korbey sordu : — Burada beraber bulunduğu- nuz Alman zabitini nasıl elde et- tiniz ? — Bundan size kim bahsetti ? — Bunü - keşfetmek de - güç bir şey mi? Hem istihbarat da- iresinden, hem de otelci kadından — Yüzbaşı — Veller, — benim oturduğum apartımanda kiracıdır. annesi var. Çok iyi bir aile. — Çok iyi bir aile ha...? — Onunla dost olmağa mec- burdüm; çünki kendisi - Alman erkânı barbiyesinde çok mühim mevki sahibi bir zabittir. Be: için — Berlinde —elde edilecek Nizamettin Nazife ittihaf Aklıma — bir — ticaret — geliyor: Patates ticareti... Diyarıbekirde tarla alalım, patates zeredelim. Okkası İstaribulda 20 kuruşl.. Halbuki — patates Diyarbekirde bize 2 kuruşa mal olur !... Yüz- de bin ticaret!... Nasıl buluşum?... Gerçi çok Jutfunuzu / gördüm amma, bu unutmayın, velinimetzademl.. — Vayyyyl.. Gördünüz mü olan , velinimetzadem ? ... Yüzde n kâr edelim derken yüzde bin ziyan ettik. Zira, Diyarıbekirden İstanbula nakliye ücretini unut- muşuz. O da ilâve edilince pate- tesin okkası bize 200 kuruşa mal oldu!... Konaklarla ” köşkleri de elden / kaçırdınız.../ Başınızı so» kacak iki odalık bir eviniz var ya... Size, defterdarlıkta maaşı aslsi 800 kuruşluk bir memuriyet buluruz.. Eb, ne yapalım, kendi a kendiniz kavrulur gi- — Vah. vah, vah.... Çalışamı yorsunuz, demek ki, velinimetza- dem?... Halbuki, ne büyük - bir hüsnüniyetle işe başlamıştınız Eh, tabii değil mi? Zevki sefaya alışmışsınız... Adaaam, sen de... İştmiş öyle bü gün, aama gamı fordayıf Sana ismarladılar mi Dü yalan danyayı? Hele siz beni dinleyin, velini- metzadem, şu evi rehne koyalım da eski devirleri bir yadediverelim. Bir günlük beylik beyliktir! « Velinimetzade,, nin kim oldu- gunu bittabi anladınız, onu tamı> diniz, diğil mi?... Paşa hazretleri- nin mahdumu mekremet mevsum- ları Nusret beyl Fakat, bu ayazda, köprü başın- da, paltosuz, ceketinin ” yakası kalkık, morarmış ” elleri yırtık pantalonunun cebinde, sakalı bir parmak uzamış, benzinin bütün kanı gözlerine toplanmış bir adamı görürseniz, kendisini tanıyamazsının. Evet, tanıyamazsınız ... Zira, eski dalkavukları bile kendisini tanıyamıyorlar! O: — On kuruşçuğunuz var mı? Diye yanlarına yaklaştıkça, kaba kaba tersleniyorlar: — Haydi, haydi Başka kapıyaaaa... (Vâ - Na) Yallaaaahl.. Orta ticaret mektepleri Maarif vekâleti bu sene içinde Anadolunun bazı vilâyet merkez- lerinde orta ticaret ” mektepleri açacaktır. Mekteplerden — biri Konyada açılacaktır. Erzururmda da bir ticaret mek- aretey başlarsınız... | tebi açılması düşünülmektedir. ondan daha mühim bir şahsiyet tasavvur olunmaz. — O halde gece gündüz. bir arada buluniyorsunuz demektir. — Tabüü... Başka türlü havadis almak kabil mi? — Nasıl, bari kendisi sevimli bir erkek mi? — Onun sevimli ve ya sevimsiz olması beni alâkadar etmez. Ben yalnız işimi düşünürüm. ç Genç kadın, otelin mahzeninde daha fazla kalmağı muvafık bul- madı. — Ben yukarıya çıkıyorum. Otel sıkı bir tarassat ” altındadır. Sis de her halde bir an evel | avdet ediniz. - Çünki yarın sabahı | şiddetli bir harbın olması ve bu yüzden yolların tamamen kapan- ması mühtemeldir. (Mabadı var)