Sahife 6 Tefrika numerosu: 18 6 Marf 1929 KAŞANEMDE DEVRIALEM Bir lıa.pıcımıı yevmiye rmiye defterinden — Çok âlâ. — Ehl.. servet sayılmaz- sa da, epi para kazandım. Bin bereket versin, 5000 liram var. — Bu parayı nerde ka- zandınız? — Nerede ne demek?... Burada kazandım.. Kapı- cılıkta... Sen hiç kapıcılık etmedin galiba?.. .. Şey... pek az. — kapıcılık, kim ne de se desin, çok kârlı bir meslektir. İnsan hiçlen para - kazanır.. — bahşişi vardır, anaforu boldur. Apartımanda hastalık, sağlık, doğum ve ölüm, misafir, davet; ziyafet, her şey, kapıcıya para getirir. Sen yapacağını biliyor musun? Yoool.. — Akşam ve sabah ye- meklerini ikinci kattan çıkarırsın.. hanımın eli açıktır. Dünya vız geliyor ona. Şarapla rakıyı da, Âlem kıraathanesinin sa- hibinden alırsın. Kıraat- hane olduğuna bakma s gibi mey- - İçki rusumu ver- mesin deye meyhaneye kıraalhane diyör.. Şimdi sana kiracıları tamta)ım gel bakayım. Önüme bir. mukavva parçası * koydu, üstünde isii yazılıydı. Kadın izahat verdi Âlem A kırathanesinden y . Ama gene iş gö- rür... Dükkânın dibinde telefon va edi; Mis Bu mektubumu alır almaz der- bal “Lozana gidi otelinde — İsviçreli gazeteci — Tardır: ine pek ziyade hürmet ve riayet ettiler / Mösyö Gines gayet - bitaraf bir İsviçreli olmakla beraber, kalben Almanlara mütemayildir. Ben bir tesâdüf eseri , olarak bu adamla - bir Alman kadını sıfatiyle- dost oldum. ve buradan reket edeceği gün, başındaki şapkasının astarını sökerek içine NORA ıJAvls in sergüzeştleri ziyarete gelmişti. Alman- | Selâmi İzzet naklediyor zaman konuşabilirsin... Barba Yani işi bir adam- dır.: Geçelim. Geçelim: 4 — Sonra Macit Ali Şemsi bey var... Cemiyetibele- diye azalığına namzet..: Mebuslukta ğözü var. — Anladım, sosyalist. — Hayır, rematizmalı.. Ama çapkınlıktan “da geri durmaz.. Arada 5 dabir piliç geliyor.:. Eğer yukarda başka misâfir çıkmaz... Daima | kimse ” olup olmadığını | sörar: Bü Emniyet vöznesi el CAO — Önü ne sen sor, ne de ben söyleyeyim. © ada- min ne iş yaptiğıni bilen yoktur. Eski müşterimiz dir. Evelsi sene ıki aylık Bu sene yazı varsa para veriyor, fakat verdi ğindende fazla elâlemden para alıyor. Günün birin- . de elbette kokusu Çıka- cak.:. işte geldi,- bak; şu merdivenleri çıkan zat... z Balmm Kisa böylü, ko- 'ca karınlı bir- gaa Acele, h işi.. “varmış gibi; merdivenleri hızlı hıılı çıkıyor. : nakittir deyip, üne geleni kafese koy- mak için fırsat kaçırma- yan ; bir adam. olduğu belli. ihtiyar kapıcı, a her hanği bir köşesinden, | bir miktar tükürük buldu ve deyam etti: — Birazcık olsun terbi- | bir mektup yerleştirdim. kası ve şap- tekrar diktim. Mösyö Ginesin bundan başka şapkası / yoktur. | Gri ve kenarı İavrık bir şapka... Roma oteline giçerek bu şap- kayı - bulürsanız - bi Berline nâsıl geldigime ve son güne kadar nelere * teşebbüs - eitiğime - dair müfassal malümat alırsınız. Seya- hâtimin birinci devresi hakkında o' mektubumida uzün tafsilât ver- diğm için şimdi bu mektubumu okur okumaz size teslim edile- cek olan çamaşırlarımı da hemen ütüye vurdurarak 'yazıları ve haritaları okuyup ona göre yesi de yoktur. Selâm bile vermez. Kaba saba bir adam. Bunun üstünde Celâdet beyle karısı var. Miras yediler onlar hakkında fazla tafsilât vermeye- ceğim, - Hizmetçisi - -her gün gelir saatlarca anla- tıp .çan çan eder; olanı biteni  ini üdün özrenikii: Karısının, kocasını al- atmak - hususundâ -ma- şallahı var. — Beyin işmi neydi ? — Desene kavğa gürül- tü dehşet. -Bilâkis, çıt duyulma: Ya işin farkında. değil, yahut da, karısına aşık olanların. sayısını bulâ- madığından, hesaptan vaz — Üçi nCü katta Keraım - bey oturuyor, O, : — Mesleği gaze- mezler: Sabahâ karşı gel cikleri çoktur. Yalnız bir tiyatro biletile.beni tiyat- roya>gönderirlerdi ... Ya- zile ki, kârı koca geçine- miyorlar, * » ” Onlar da mı? — Evet, onlar da. Bir kavgaya başladılarmı, bü- tün apartıman yerinden öynar. Geçen ğün sofra örtüsünü pencereden aşa- | grattı, gürültüden yürek- |erimiz ağzımıza geldi. (devamı yarın) hareket ediniz Almanlar cephe | gerisinde ihtiyat bir ordu hazır- lamakla meşguldurlar. Alman ordularının kuvvel mane- viyeleri yerindedir. Hiç bir Alman askerinin mu- harebeden - kaçtığını şikâyet ettiğimi işitmedim. Alman- lar, zanneti çok fazla azim- kâr bir milletmiş. — Harbı kazan- . mak için memleketleri haricindeki askeri kuvvetleri- ve digör teşl lâtları da idareye çalışıyorlar. Müttefiklerinden — Avasturya Türkiyede de Alman “nüfüzu hâ- kimdir : Bunu da İgazetelerden iğdat cephesinde İngi- lizlere büyük -bir darbe vuracak- Almanlar, Türkleri ittifaka dahil etmekle harbı yarı yarıya kazan- mış addilebilirler. “|—hanımefendi yok'mü? İşte, . ve yahut | Türkterin ' bü | | kendini koltuğun üstüne bıraktı: Her akğam bir Hikâye Arkadaşım, bitki halde, yanıma geldi. Kolu kanadı kırık,- — Mahvoldum... Mahvoldum. | — Sebep?... — Kanm, bama: * yörum... Aşıkıma gideci Eceesi böyle işte ... Beni — sevmiyormuş Aşıkına gitti.. — Peki, sen...- diye şaşakaldım.- Peki, sen... Sen, bu vaziyet kar- şısında ne yaptın? — Ne yapacağım?... Hiç... böyle, müteessir oldum. — Sadece müteesgir olmakla a kaldın?... Karını öldürmüye filân -kalkışmadın mı?... « Dostum, dalgır dalgın Karım Terketti . İşte, . Bu, benim hakkım #a? Bön, bir insanın, boşka bir insanı öldürmesi hakkını, ancak “Başka - şıklarda.. Dostum, o gün, pek sinirli ve pek bitkin olduğu için, ariz ü anlatacak vaziyette ir insanın başka bir öldürmek hakkı ne zaman- dır?..., diye kendisine soramadım.| Aaradan aylar geçti. Aldatma ve aldatılma faslının hızı kalma- mıştı; -dostüm, kendine bir met- res buldu. İşte o zaman, punduna getirip,"ÖLDÜRME HAKKI. nn insanı ne olduğunu öyrendim: - “ÖLDÜRME HAKKI;; “ancak bir anne kazanmıştır. >-Bu anneyi sen de tanırsın, azi- Hani, geçen sene kanser - den ölen Leylânın annesi Salil Leylâ senelerden beri, azap ve iztırap içinde kıvranıyordu. Nihayet, hastalığı tahammül- fersa bir dereceyi- buldu. Yorganları - paralıyor; - ellerini | isıriyor; ağlıyor; bağırıyordu. Çıl- dirma raddelerine gelmişti. Saliha hanım- efendi, şehrimizin bütün tanımmış- mütahassıs dok- torlarını çağırttı. Bir konsültasyon yaptırdı. Doktorlar, hastanın yanında yarım saat kadar kaldıktan sonra, içeri odaya, konsültasyona çekil- diler. Aralarında fiskos konuşuyor; bir türlü, dışarı Şıkamıyorlardı. Niha- yet. kapı açılı Saliha hanım efendi içeri girdi. Doktorlar, başlarını önlerine iy- Çanak kaleyi ordularımı kadar ta: ederlerse etsinler, boğazdân içeriye girmek imkân- sızdır. Bunu pek doğru ve samimi olarak geçen gün Jeneral Lüden- dorf söylemiş... Barta da ondan naklen erkânı harbiye - istihbarat şeflerinden yüzbaşı Veller anlattı ve Alman hükümetinin bu vaziyetten çok memnun olduğunu ilâve etti. sebebini sordum, şu cevabı verdi *.. Eger İngilizler ve Fransızlar Çanak kaleden geçemiyeceklerini anlasalar, bu bizim için çok vahim olur. © Çünki o vakit düşman oradaki küvetlerini çekerek başka - bir cephemize sevkeder ve bizi fena halde hırpalar!, Almanların kismi azami bu kananttadırlar. Bütün bu vaziyetleri ve diger elde ettiğim askeri malümatı, bir kaç kolalı gömlekle kirli Dü kaprif'ümneye bi çöy'söyü Tiyemediler... Saliha hanım sordur. — Kızımın akibeti n olacak? Doktorlar cavap vermiyorlardı. Gene, kadın, onlardan daha ce- saretli imiş. Meseleyi apaçık vazediverdi: — Leylâ ne kadar zaman baha yaşar?... Kısık bir sesi — Yaşasa / yaşasa küe Türk — Kurtulması mümkün degil mif — Değil. — Ağnrılarının dinmesi?.,. — Maalesef; © da mi bir hafta çökizn ah ü enir- leri geliyordu. Öyle ah ü eninler * i, değil evde komşuların tüylerini diken diken ediyordu. - — Peki, ne ölücak?. — * öyleyse.: Bir an evel öldürün ki, fazla çekmesin... — Bizim, insan öldürmeye hak- kımız yok... Biz, doktoruz. — Kızımı yaşatın ». — Kabil il. — Ağrısını diidirin:” — Arzetlik ki o da kabil değil. Biçare kadın, ne yapacağını şaşırmış bir vaziyettteydi: Döktor: dar, şapkalarını, " bastönlarını ala- rak, birer birer” sıvıştılar. Evde; * yalnız, ailenin eski dostu “olan ihtiyar doktor kaldı: Bu Zat, usulla, mini bir şıfınga sikiştırdı Saliha hanım efendi, bu Şafngi 'nın manasını anlâdı” Şırınga elinde,'Löylâya yaklaştı.” y-pılm—- yetle , Sına razı oldu. kcoluna " Şirelği” Yarım saat sonra” tekmi 'dinmiş ' bir hâlde; yumarken, ! Löyl: — İşle. ÖLDÜRME HAKKI ancak bü şıkta; bir insana verilir.> Nakili: (VâsNa ) -— Bir çek heyeti geliyor “Pek * yakilida' “Çekoslüvakya” Ticaret nözaretin mensup bir” höyet şehrimize gelmiştir. Heyet * memleketimizde — ticari ve sanai hayatımız hakkında tet-” kikatta bulunacaklardır. beyaz çamaşırlara plân ve harita şeklinde yazarak - tafsilât verdim. Berlindeki vaziyetim şim- n -ve mükemmeldir. Yüzbaşı Vellerden her arzu etti- ğim hadisenin tafsilâtı biliyorum. Bu mektubumu vasıl olmasını : gün aldığınızı anlayabilmem için aşağıda yazacağım tedbirin aynen tatbikini rica ederim: Firarımı teshil 'eden buduttaki köye yakini olan ' harp cephesinde gecö havaya üç” tane kırmızı. fşenk “attırıniz. Buz * 'nun ne demök 'öldü iğrene- Size söratle /orum. Hanş Alman istihbarat dairesine ihbar ederler. Yüzbağı Veller de bana söyler. ( Mabadi var )