HLA (A SA ü efbelli B OAY K YUŞ İ"ı haber Hayaımda kaç kere — müthiş tehlikeler aklattımı : Hastalanda Aşkıya başkınına uğradım; âsi Mürteciler ertasında kaldım; gece yarısı çılgın gibi koşan bir trenin son vagemamda yangın alevleri tarafından yalandım; iftiraya uğ- Tayıp tevlif edildim; — ilh, il A (e7 çidi — gençlik bev) bütün bulara rağmen, düne kadar, aklıma, öleceğim hiç gelmemişt Dün,bir arkadaşım, saçlarımda beli- ren ilk beyaz teli koparıp da ö- nüme koyduğu zaman, bir an duraladım. — Devlet kılıdır! - diye - feci feci gülerek tevil yolunu tutmak; hem kendimi, hem de arkadaşımı aldatmak istedim. — Kaç yaşındasın? — Daha gencim... 199 uncu asırda bir gün bile yaşamadım... Tevellüdüm 20 inci asırdadır. — İyi amma, bu sene, 20 inci asrın 29 umcu senesi.. Bin dereden bin su getiriyor; tulü tabüsi S0 yıl olan insan Ş S gaa lunduğumu; / ve şimdi, yoku; Saii mdiğmi bi tü Yabal etmek istemiyordum. Bunun üzerine, arkadaşım bana gu ibretamiz fıkrayı anlattı : Adamın biri; her nasılsa, Azra- i, bir tenhada kıstırarak, kendi- sine demiş ki : — Kuzum, Azrail AleyBisselâm- cığım, anan yahşi, baban yahşi, ne olursun ? Benim canımı öyle apansız alıverme!... Önceden seva- bına bir haber iletiver. Dünya işlerimi tamamlıyayım. Hazırlana- yım, — derleneyim, — toplanayım... Gözlerim açık gitmesin. Azrall, razı olmuş. Adan ünden haberdar edeceğini bil- dirmiş. Adam da, memnun, oh kekâ, dolaşmağa başlamış .. Öksi olmuş, aldırmamış; tıksırık olmuş, aldırmamış; — beli, başı ağrımış, aldırmamış; nefesi tıkanmağa baş- lamış, aldırmamış; yataklara düş- müş, aldırmamış... Öyle ya: Azrail Aleyhisselâmın vadi var!Gelmeden önce haber yollayacak değil mi?... Fakat hayret! Bir gece, adam, ölüm melâike- sini ıuıund. dikilmiş görmüş; ve, şaş TRe 6 Batar, mi geldin? £ Yoco. — Neye geldin ya? — Ganını almağal , ayleme, yâ mubarekl! Teşrifini peşinen ha- ber — verecektin hani? — Vadini Misafirliğe unuttun mu? Çok tuhaf / şeysin , alaycı alaycı li haber verdimdi ya, ayol.. ksürükler, tıksırıklar, baş ağrı- ları, nefes tıkanmaları, yatağa serilmeler, hep benim gönderdi- ğim haberlerdi...Amma sen bunu | anlamamışsın; benim - kabahatim mi?.. Haydi bakalım — ver canını! * demiş. Dostüm, — fıkrasını - bitirdikten önümde duran ak te- telgraf! - diye ilâve (Vâ-Nü) 28 Şubatta Pera Palae salonlarında Matbuat cemiyeti Hususi aile balosu Yangınlara karşı İtfaiyeyi kontrol için tedbirler alınıyor Şehrimizde büyük bir yangın zuhur ettiği zaman ekseriyetle İtfaiyenin yangın yerine geç ge- diğinden bahsedilir. Şehremaneti bu gibi dedikoduların — önünü almak ve mesulleri kat'i olarak tespit etmek üzere bir karar ithaz etmiştir. Vali Şehremini Mubik rını bir tamim ile polis karako- larına bildirecektir. ınan tedbirlere göre her polis karakoluna Şehremaneti tarafın- dan tabedilen defter dağıtılacak- tır. Defterlerin başında Muhiddin Beyin polis merkez ve mevkilerine | gönderilen tamimi bulunacaktır. Bu defterlere her yangın vukuunda yangını haber verenin isni yan- giin semtini, karakola - ihbar edildiği saat ve dakika yazılacak ve derhal itfaiye haberdar edile- cektir. Bundan başka polis karakolları, Şehremaneti ve polis santralla- gemlipi, — Saatini Dün değil, evelki gün Tokatlı- yanın önünden geçiyordum.. Bir aralık kulağımın dibinde çıngırak- h bir ses çıngır çıngır. çıngırda- başladı: — Şu haspalara bakın Beyfen- di.. Şu yosmalara bakın. Şu fin- dıkcılara şu çapkınlara bakın... Merakla döndü Orta yaşlı kıranta bir adam... Ellerinde, koltuğunun altınd: li ufaklı beş altı tane köpek.. Hep- si deyumuk yumuk... Tüylerinin arasından fıldır fıldır etrafa bakan | gözleri velfecri okuyor.. Hepsinin » boyunlarında birer kurdele... — Banlar mi- fındıkçı, capkın haspa dediğin.. — Bunlar ya.. Almağa filân miyetim yoktu . finoyu göstererek sordum. — kaça bu? katırınız Sizin için - yedi adamın verdim: — Öpek pahal, yuçuk liraya verirsen alırım . Böyle söyleyerek — yürüyecek oldum, Jâkin herif omuzumdan yakaladı : — Gel Beyim gel darılma.. Al da hayrını gör, Dedi ve beğendiğim köpeği koltuğumun altma sıkıştırdı. Olan olmuş torba- dolmuştu. İstemiye istemiye adama iki bu- çak lirayı verdim, hayvan kol- tuğumda — yürümeğe — başladım.. Lükin vay efendim sen misin ldin Bey bu karar- ŞEHİR HABERLERİ Uşak şeker fabrikası Fabrikada mühim islâhata lüzum gösteriliyor Uşak şeker faprikası hakkında şimdiye kadar muhtelif heyetler tarafından — tetkikat yapılmıştır. Bu tetkikata sebep fabrikanın şeker istihsali kâfi şeraitin edamesi: Fabrikayı işletmek için civar- dan fabrikaya nakletmek üzre bir milyon liralık tamirata lüzum gös- teriliyor. Uşşak şeker fabrikasında bir okka şeker 35 kuruşa mal ol- maktadır, Halbuki Kübadan limâ- mımıza gelen bir okka şekerin maliyet fiatı 15 kuruştur. Uşşak şeker fabrikası maliyet fiatını azaltmak için tedal |bildirecekler, santralları d yani müdürünü, polis merkezini su şir- ketlerini haberdar edecektir. Bun- dan başka Emanet ve polis san- fırallarında ayrı gayet muntazam bir saat bulunacak ve - telefon santral memurları yanğın vukur patını teftere kaydedeceklerdir. Emanet ve pi tekrar yürüyen? Hayvanda bir feryat, bir feryat... Aman Allah! Şimdi ben ne ya- parım?. Yumurcağın - çenesi ” bir türlü durmak bilmiyordu.. Hemen | bir tramvaya atladım. Biletçi gör- mesin diye bir köşeye büzüldüm, köpeği paltomun altına sakladım. Biraz fonra: — Havl! Hay Allah müstahakkım versin.İki elimle ağzını kapatırım olmaz, genesini tutarım bırlar... Nihayet mendilimi çıkardım hayvanın zünü sıkı sıkıya bağladım. Bir müddet sesi kesilir gibi olmuştu; lâkin bir az sonra hınzır. olduğu | yerden bir fırladı, elimden kur- |tulür. kurtulmaz doğru önüme | oturan ihtiyar madamın kirazlar, | çiçekler türlü yemişlerle dolu şapkasının üstüne... Tramvayda bir — çıglık, — bir kiymet. Lâkin süt gibi beyaz küçük bir | | tırtı ve gürültüden büsbi | tü kendisini kucaktan kucağa at- | mağa başladı.. Heyvan can havli ile sahaplığa çıktı ve tramvaydan | aşağı atlar Eyvahl! Bizim iki buçuk lira ayaklandı, Cidiyor! Hemen ben de köpeğin arkasından fırladım.. Ve aramızda heyecanlı bir yarış- HİA Sefaret heyetleri Romanya sefareti de Ankaraya naklediliyor Henüz tamamile nakledilemiyen ecnebi sefaretler peyderpey An- karaya taşınıyorlar. Romanya se- zarfında ) Ankaraya gide- cek, — kendisini — sefaret / erkânı takip edecektir. Romanya ile Ticaret muahedesinin müzakere- sine süratle başlanacaktır. Zeriyat miktarı İzmir vlayeti merkez kazasının 928 senesi son bahar ve kış zer- iyatı bu miktarda tesbit olunmuş- | tur: 287302 dönüm buğday 243266 dönüm arpa, 4239 dönüm çavdar, 20983 dönüm yulaf, 52035 dönüm | bakla, 478 dönüm nuhut, 779 dö- nüm burçak, 159 dönüm mercü- mek, 13575 dönüm afyon, 220 | dönüm sısam ve 75 dönüm sar- musak, tır başladı.. koş babam koş, kuş babam koş. Ta nereye geldik biliyor mu- sunuz? — Köpeği satın aldığım adamın yanına.. Köpek bir- sıç- rayışta eski sahibinin omuzuna çıktı. Hiddetle yakaladım, kâfiri sıkı Siki. tutarak ilerlemeğe - baş- ladım.. Lâkin bu esnada önüme bir kadın çıktı, elindeki köpeği gö- rür görmez avazı. çıktığı kadar bağırmağa başladı: — Al.. Benim Ciniml.. Bir anda etrafımızda polisler, halk toplandı... Kadın cıyak cıyak bağırıyor köpeğin alâmeti farika- larını sayıyordu.. Yanımda duran bir polis me- muru: — Hanım haklı, dedi, bütün alâmetlerini saydı, bunları bilmiyorsunuz. Köpeği elimden alıp kadına verdiler ve hanım çfendi tıpış tı- pış bizden uzaklaştı.. köpeği ben- den alan polis memuru: — Efendi, dedi, bu kadın kö- peği size satan adamın kardeşidir. | Onu şimdi hayvam — kardeşine verirken — yakalayacağız. Bunlar | bir köpeği bu surette 20-30 kere satarlar.. Hakikaten biraz sonra köpek ile kardeşini cürmü meşhut ha- linde yakaladık.. | İşte benim, başıma gelenler.. Kulağınızda bulunsun sakın - s0- kaktan köpek almağa kalkmayın. Hikmet Feridan halbuki Dedikodu; Bir tecrübe Ferit beyin zevcesi Fahame hanım fevkalade kıskançtır.. Ama nasıl? Tahmin edemez siniz. Fahamet hanım kocasını cürmi meşhut halinde kıstırmak - içir neler yapmaz? Zavallı Ferit beyi arkasına adam koyar, sevgililerin — ağzından mektuplar yazar... Evvelki gün Fahamet hanır kocasını tecrübe etmek için tele fonu, açtı. ve sesini” değiştirerek takib eder mevhur kocasın: lo...Neresi efendim? Ferit bey siz misiniz?. Beni ta- mıdınız mi?.. Tanımadınız ha? Ve hain vay.. Ben senin ilksevgilinim ayol... bugün saat beşte seni Tokatliyanda bekliyorum.. Karir duymasın.. Fahamet hanım böyle söyleye- rek telefonu kapattı.. Halbuki o günü Ferit bey beşte bir arkadaşına davetliydi. saat üçte elbise değiştirmek içir V evine gitti, traş oldu, süslendi püslendi, Lâkin... Çünki Fahamet hanım - üzeri- ne atıldı: — Seni utanmaz, kâfir seni, randevuna gidiyorsun diğil mi? Diye ciyak ciyak — bağırmağa başladı... , Mesele anlaşıldı, anlaşıldı ama 'neden sonra... Dedikoducu Anadoluda kış Soğuklar yüzün- den yeni doğan kuzular öldü İzmirde ve bütün garbi Ana- doluda havalar baharı andıracak derecede ılıklaşmakta iken 2 gün- den beri tekrar soğuklar başla- mıştır. Bergamada - şiddetli soğuklar ve yağmurlardan zeriyat çok za- rar görmuştür. Yeni doğan ku- zular / soğuktar — kâmilen telel olmuştur. Kımık ve Turanlı nahiyelerinde erken ekilmiş olan baklalar kâ- milen yanmıştır. Bu havalide pılmış olan bakla zeriyatı bütür zeriyatın yüzde (SO)sini teşkil ed yordu. Afyonlar da yanmış isede erken ekilmiş olanlar - soğuğe mukavemet etmiştir. Bakır. çayının tuğyanı geçer senelerde olduğu gibi bu sene de mühim / hasarat - yapmıştır . Ör şinlerce dönüm arazi sular altında kalmış ve ekilen şeyler mahvol- muştür. Manifatura Vpiyasasıııdı durgunlük vardır Memleketimizin bu seneki ma- nifatura ticareti ve ithalâtı hak- kında salâhiyettar bir zat kendi- sile görüşen bir muharririmize şe izahatı vermiştir: — Manifatura ithalâtı ve dahil- deki ticaret geçen seneye nazarar yüzde 50 nispetinde azalmıştır. Anadolu bu sene pek az maifatu- ra çekiyor. Bu daha ziyade hayat pahalılı- | ğandan ileri geliyor. Başka saha- Tardaki ihtiyaç giyim hususunda ihmali mucip oluyor. Bu sene yalnız. pamuklu mani- fatura işinde bir az alış venş olmuştur. Yeni gümrük tarifesi gelecek Ağustosta tatbik edilecektir. Bu tarife milli sanayüi himaye edecek ahkâmı ihtiva ettiğinden memleketimizde milli manifatura ticareti inkişaf edeçektir.