Ealk masallarından Dev anası el zaman ıçmde bir terzi varmış; bir gün pen cerede otururken bir satı-, cının bal sattığımı gü Müş, çagırmış ve - bir miktar almış. Balı şöyle bir tarafa bırakmış; bir de bakmış ki sinekler bala üşüşmüşler.. Kov- muş gitmemişler. Oradan bir parça kumaş almış, sineklerin üstüne atr vermiş yumruğu, yumruğu.. kumaşı dirmiş ve saymiş yedi sinek ölmüş ! sevinerek : — Bir vuruşta yedi can! Diye böbürlenmeğe baş- lamış. Hemen kendisine bir palaska dikmiş, üstüne de | vuruşta yedi can ? » zmış. Bunu kuşanmış. Tam l llti den “Cebine bir dilim taze peynir koyup K& tavuk | gibi kabara kabara gi derken yolda yaralı bir küş görmüş... Alıp cebine sokmuş. Nihayet bir dağ başında | yedi başlı bir deve v gelmiş. Deve demiş ki : —Benimle beraber kısmet aramaya çıkmaz misin? | — Senin bulduğun kıs- | metten ne olacak ? | — Okumak- biliyorsan şu palasakadaki y oku. Ozaman benim nasıl a- dam oldumu öğrenirsi Ya, öyle ise bir imti- han olalım... Dev bunu dedi ve yerden bir taş ahp sıktı taşın suyu çıktı. —Haydi bakalım sen de.. Terziş «Oda bir şeymi» dedi. Cebinden peyniri çıkardı, yerden taş alıyor | gibi yaptı ve bir sıktı. | Şarıl şaril sular aktı. Dev, birde taş atışalım, dedi. Bir taş aldı. Havaya attı. Taş gözden kaybol- du gitti, neden sonra düştü. Terzi, amm yı eyi — atıyorsun seninki yine yere düştü. Ben atarsam yere düşmez göve kadar çıkar dedi. Cebinden kuşu çıkar- . Yerden taşalıyor gibi yaptı, havaya bir attı. Attığı şey havada kay- bok . giti Dev, terziye, öyle ise bu akşam bana misafir ol, dedi. Alup evine götürdü. Terzi, oraya varınca gör- düki bir dev daha otur- muş, bütün bir koyun kızartması yemekte... Terziye, gece yatacak yer gösterdiler, Terzi ne olur ne olmaz diye yatağa yatmadı. Bir sepe- tin içine saklandı. Gece yarısı dev geldi. Yatağa bir vurdu, ikiye böldü. öldü diye sevindi. 'Terzi sabaha karşı, pen- çereden atlayıp dağa kaç- tı. Devler, sabahleyin or- mana çıkınca terziyi, elini kolunu sallayarak, gezer görünce korktular. Hemen oralardan kaçtılar. Terzi az gitti uz gitti . Burası vâli 'erzi yorulmuştu. Köşkün kapısı önüne yattı, uyudu. Nöbetçiler ,_eıdııu_ baktılarki bir m yatıyor, palaska- | sındada: «Bir vuruşta ye- di can » yazılı... Gidip vâliye haber verdiler. Vâli: — pek âlâ... Getirin şu- nu kumandan edelim... dedi. Nöbetçiler, geri geldiler. Uyansın diye yanında bek-| lediler. Uyandığı zaman: — ce vâli, korkosundan ister — Vâli sana selam eder. | Eğer istersen kumandan edecek.. derler. «Pekil» der. ardına düşer. Vâlinin huzuruna varır. vâli bunu kumandan ya- par. Amma vâlinin öteki ku- mandanları bunu istemez- ler. Bir gün kızarsa belki «bir vuruşta yedimizi öl- dürür!» derler. Vâliye gidip- » YAYT PT No- (” ÜÜ IA S OAYA ST SIR olar. vaz geç... şimdi ona ylemeli. «Ya he birden keserse...» d Vali bir (Meclis) kurar Meclis karar verir ki bu kumandan gidip dağdaki iki devi öldü Ertesi gün der ki: — Şu karşıki dağ sinde iki dev vardır. Mem- leketi daima rahat brak- miyorlar. Bunları ancak sen mahvedebilirsin. sana yüz de süvari vereyim... öldürebilirsen - kızımı da sana vereyim... — Peki. Ertesi gün (Düzme ba- hadır), yüz süvariyle da- ğa vardı. süvarileri ge- vâl çitlerde braktı. — kendi ormana - girdi. Baktı ki ulu bir ağacın altında iki dev horul horül uyüyor. Koca koca uç taş ile ağa- tın üstüne bıraktı. Taşlar- dan birini, devlerden bi- üstüne çıktı. Çat, düştü. Dev uyan- dı, öteki deve: « Bu taşı neye atlın?» dedi. - Rüya görüyorsun ya- hu. Ben taş filân atma- dım. Bunlar yine uyudu- Düzme bahadır, bir taş daha braktı. Onlar yine birbirine - sardılar. Tekrar uyudul: Düzme bahadır, üçüncü taşı da braktı. Devler bu kerre al tâkke, ver külâh sopa sopaya girdiler. yine Kayaları koparip bir- birlerine attılar. Nihayet ikiside öldü. Düzme b badır, gürürlü gürürlü, süvarilerin yanına geldi, «gidin devlerin ölül kaldırın!» dedi. Devlerin ölülerini görün- istemez kızını - terzi boz- masına verdi. 10 milyon lira teklif ediyor Bir Amerikan mali grubu İzmir Belediyesine on milyon lira ikraz eylemek üzere bazı teklifatta bulunmuştur. Mali grüp — bidayeten yüzde yirmi faiz talep etmiş ve nihayet 'yüzde on yediye razı olmuş isede İzmir Belediyesi yüzde ondan fazla faiz vermeği kabul eylememiştir. | Müzakerat inkitaa uğramış gibidir. | | sında hazır bulunmaları rica olunur. |lara, | bir şahin, bir baykoş, bir de kö- Halk hikâyesi arında, dereden tepeden haâ- bühal ediyorlardı. Ahmet çelebi, Jâf arasında, Mehmet çelebiye dedi ki: | — Efendi hazretleri! Yoğurdu W | sever misiniz? Kâse yoğurdu da makbulümdür; Silivri yoğurdu da... — Hakkı âlileri var, efendi hazretleri... Yoğurt, elhak lezaiz- dendir... Lokman hekim - tavsiye etmiştir... Fakat, ne hikmettir bir | linmez, efendi hazretleri; yoğurlla | balık birlikte yenildiği takdirde | fenadır derler... — Halbuki balıkda - mubahtır. Hazreti Peygamber, balık avına musaade buyurmuştur, ıullııu Lokman hekimin tavsiye et şeyle Hazreti peygamberin izin verdiği şeyi yemek) hakkında - ne hakla fenadır derler, sulanım? — Ne hakla dediklerini bil- mem, efendi. hazretleril “Fakat derler işte... Hattâ, sözde, yuğur- du ve bi yedikten — sonra, insan, hamama giderse, üstünüze iyilik — sağlık, — şeytan kulağına kurşun çıldırırmış; deli olurmuş. — Evlerden irak! Dağlara taş- saltanım 1.... Ne diyorsunuz Allahınızı severseniz?! - Bilmem, efendi işittiğimi söyliyorum. — Garip şey, sultanım, garıp gey .. Halbuki, istihmam da, ba- zan hattâ faraizi ilâhiyedeni İnsan, hem Lokman bekii hem Peygamberi zişan efendimi- zin, hem Allahı zülcelâlin emirle- rini yerine getirsin; hem de, tüne üstük tımarhanelik olsun?... E vallahi inanmam buna, sulta- E vallahi inanmam bunal hazretleri, Mülmiere 5, mralle mame, Ti Nihayet, Mehmet çelebi, Ahmet çelebiden ayrılarak evine gitti Kendi kendine, hâlâ: — Tuhaf şey! garip şeyl Açaip şeyl Ve min elgraip şeyi.: - diye söylenip - duruyordu . - Bir insan, hem Lokman hekimin, Bem, İandi Pa biğar. . be bazreti Allahın dediklerir apsın, Bütün düşmanlar bir arada Kedi faxe ile, köpek tavşanlfa, güvercin şahin ile oynaşıyor Bir kedinin, bir köpekle yahut bir fareyle eyi geçindiği işidilme- | Fakat Londrada M Con | Asstun bir arada büyül serbest braktığı hayvanlar her kesin hayretini-mucip olmaktadır. M. Con evinde bir kedi, fare, bir tavşan,bir güvercin, bir serçe ği, ayni yerde, büyük bir kafes inde büyütmüştür. Gelen seyirciler, kedi ile fareyi tavşan ile köpeği oynaşarak, serçe baykuşun kanadı üzerinde, güver- cin de şahinin pençeleri arasında sevişerek görmüşlerdir" M.Con ÂAust on Sene çalışarak ve daha hepsi yavru iken aynı kafese konulan hayvanlara bol yiyecek vererek biri birine alıştı- x£ Ortaköy spor klübü umumi den: Klübümüzün kongra içtimaı, geçen cuma ekseriyet ha- | sıl olamamasına binaen, 15ine müsadif. cuma onda vuku bulacaktır. âzanın o gün ve saatta klüp b. Bilörsm oskumru aldı. E varır varmaz, karısna: — Şu balıldarı kızart! - dedi. Kadın, balıkları kızarttı. Mehmet çelebi de, sminin ba- şına geçerek: lokma balık, bir kaşık yoğurtm bir lokma balık, bir kaşık yoğurt- bir lokma balık, bir haşık yoğurt bir lokma balık, bir kaşık yoğurt.. Hasılı, Mehmet çelebi, bir okka yoğurdu da, bir okka balığı da mideye indirdi; tüketti. Hazretin - karnı, mübalâgasız, dümbelek misali şişti ve gerildi. Mehmet çelebi, o hakle, doğru- ca, çarşı hamamını boyladı. İlk önce göbek taşının üstüne yattı. Terledi. — Sonra, — telli kendini keseletti, sabunlattı yıkattı... Hah hah hah hah! Hih bih hih hih! Hoh hoh hoh hoh! Heh heh heh hehl Höh höh höh höhl Hay aptallar hay! “Lokman hekifnin, hazreti Pey- gamberin, hazreti Allahın buyur- duklarını yapan çıldırır. diyorlar ha?.. Güleyim onların akıllarına:,, Hah hah hah hah! Hih bih hih hihi Hoh hoh hoh hohl Heh heh heh hehi Höb höh höh höht Mehmet çelebi: “Dur helel balık ve yoğurdu karıştırıp yedikten sonra, hama- ma gidenlerin — çıldırmadıklarını, akıllarını oynatmadıklarını Ahmet çelebiye haber vereyiml,, Diyerek, o kıyafette— helinde peştemal, ayağında nahınlar ha- mamdan çıktı, - sokakları ” geçti, Ahmet çelebinin evine git — Gördün. mü bak! - dedi.- Delirmedim. * « boynuzu olmaz! Deli Nükili: (Vâ-Nâ ) N;ler_ yiyoruz Bir insanın 70 sene zarfında sarfettiği maddeler Fransada tıhbi bir mecmua bir adamın doğduğu günden itibaren yetmiş yaşına kadar ne miktar yiyecek sarfettiğini hesap etmiştir. Bu hasaba göre bir insan 70 sene zarfında 400 metre mikâbı yer işgal eden 225 kantar ekmek, 18.000 kilo et balık, tavuk, 12.000 yumurta 1.450 kilo tuz 3kamyon yükü sebze, 8 katlı ve her katında 6 oda bir binanm bütün yerlerini örtecek miktarda yeşil - salata, 10,000 kilo meyva, 12,000 kile zeytin ve tere yağı, 25,000 litrelik meşrubat sarfedermiş. Bu yenilenleri bir yere naklet- mek için 20 vagon lâzım gelmek- tedir. Bir adamın günde asgari üç buçuk azami de dört buçuk kilo yediği hesap edilirse bu gösterilem rakamlarda — mubalaga - olmadığı anlaşılır. Ceilât gölü gene taştı Torbalı ve havalisinden alnan malümata nazaran (Cellât) gölü bütün araziyi sular altında bırak- mıştır. Geçenki yağmurlardan ve yağan karlardan n suları her gün cıvar köy arazisinden mühim bir kısmını daha istilâ etmektedir. t