AKŞAMDAN AKŞAM. Vaziyet hatarnak oldu! Dâinize müşade... Eskiden, fıkra yazıp da etliye | sütlye karışmazken, başım ne dinçti, kalbim ne üzüntüsüzdü, bilseniz: Hikâyeciğimi, tefrikaca- ğinmı yazdıktan — sonra, elimi kolumu sallaya sallaya, evime mi gideceğim, köyüme mi gideceğim, her nereye gideceksem giderdim. Vapurda, Tünelde, Tramvayda rastladığım eş dosttan bazıları da, eksik olmasınlar, hatırımı al- mak için, sevaplarına: — «Alerin! Aferin! ! Sende - istidat üyor!» derlerdi. Hattâ, iltifatlarını sağdan sol- yor dan — esirgemiyen, — kompliman cömerdi bazı karielerim, bana, gönül alcı mektuplar yazar ; güzel seslerini telefonda dinle- tirlerdi. Fakat, hayhatl... Şairin: «O demler rüyamış; hoş geldi geçtil» dediği gibi, fıkracılığa başladığım- dan beri, yar ü ağyardan takdir, tebrik görmemin modası da geçti. Şimdi, boyuna: Cırrrr... Telefon çalınıyor... — Allol.. Siz (Vâ - Nü) musu- nuz?.. — Evet efendim!.. — Tuh size... Ben de sizi has- sas, edebiyettan anlar biri sanır- dim. Nedir 6 ameşhur. şairimiz Üstat Hüseyin Siret bey hakkında yazdığınız hezeyanname? — Tuuu sizel Yahut, bir mektup: “Bacak resimleri hakkında yaz- dığın behnameyi nefretle okudum, ey ar ve namus düşmanı herif! ... ağzıyla yazılmış bu mektup öyle pür dehşet ki, hemen kapatıveri- yorum. Yahut, yoldı rastgeldiğim bir ahbap, diyor ki: E selik, kepazelik Nedi © “Şamar oğlanı, diye yazdığın K Yi yazkl Sldi'd seni — kişizadesin diye terbiyeli biri sanırdım... meyer, ne ağzı bozuk şeymişsin sen?l.. Nihayet, “ Vakıt, gazetesinin zarif ve ince “ Toplu İğne ,, si, *Gelişi güzel,, sütununda : — (Vâ-Nâ), hikâyelerinde mu- vaffak oluyordu amma, “Akşam- dan Akşama, fıkra yazmağa baş- hyalıdan beri “Her bayraml Her bayram!,, muvaffak olmıya baş- ladıl-dedi. İlh... İlh... Lâfı balla kesip bir fıkra anla- sinde, Kânunuevel ayın- da köprünün hası- latı bu kadardır el içinde ka- 62829 lira 90 Bu Geçen k ra köy ki kuruş varidat temii paranın S1,476 lir: İmobil, araba ve sair | vasıtalarından — alınan — mürür ücreti, 11865 lira da tram temin edilen mururiy: Geçen sene 62682 lira 90 ku- ruş hasılat elde edilmiştir. Görülüyor ki bu sene köprüden daha fazla yolcu geçmiştir. Tahlısıye vapurları İktisat vekâleti limanımızda bu- Tunan tahlisiye şirketleri hakkında yeni bir talimatname hazırlamıştır. Bu talimatname mucibince ecnebi tahlisiye vapurlarında kâfi miktar- da kaptan ve taife bulunacaktır. Vapurun suvari ve çarkci başısının ecnebi olmasında bir mahzur gö- rülmemektedir. Ticareti - bahriye müdüriyeti yeni talimatnameyi alâkadar ida- relere tebliğ etmi Istanbul ticaret müdüriyeti Iktisat vekaleti Ticaret müdürü Sadettin beyin Sanayi ve Maadin bankası müdüriyetine tayin edile- ceği yazılmıştı. Bu hususta banka- ya henüz tebliğ yuktur. Sadettin beyin yerine Ticaret müdürü Muhsin Beyin tayininden bahsediliyordu. Bu tayin tekarrür ederse Muhsin Beyin yerine tica- reti bahriye müdür muavi etmiştir. yayı İ şaşır okusun diye, ön siperlere çağırmışlar. Softa, başlamış gevrek gevrek kıraate... Kendi sesinden kendi de mest... Fakat tamo aralık gümbür de gümbür toplar, tüfekler, mitral- yozlar gümbürdiyip — patırdamaz mı? Softanın ödü kopmuş. Cüppesinin eteklerini toplıyarak: — Vaziyet hatarnak oldu! Dâi- nize müsadel- Demiş. Ben dainizin de maksadım, harpcu- yane bir emelle ötekine, berikine çatmak değildi; Şakaydı, şaka. Yokeyer, şaka makbule geçmi- yor da, — telefonlar, — mektuplar, telmihler, cinaslar, haber yollar malar devam edecekse “vaziyetim hatarnak oldu! Dâinize müsadel,, Ben gene tefrikacağızım ve hikâ- yeciğimle meşgul olayım! top ve tüfek sesleri dindiği bir Tam tâkı zaferin altından get dizgin koşarak, tahtırevana Antuana pek mühim Fakat, arkadan gelen bir bay- rak Üzerindeki zirde muharrer ibare niyetini adam akıllı ortaya koymaktaydı . Antaan Hazretlleri bu günden itibaren zevresi Oktaviyi boşay mış bulunıyor. Kendileri, bekâr kalmağı tercih ediyorlar. Oktavi, evlenip evlenmemekte tamamiyle muhtardır. (VÂ - NÜ) çiyorlardı ki, üç suvari, dolu yaklaştı. Yere atladılar; ve hir haher verdiler. Bu kitabeden Antuanın gizli maksadı anlaşılıyordu. Bu gün değilse yarın ne yapmak niyetinde olduğu belliydi. Zafer alayı, bütün haşmeti, debdebe ve daratiyle tâkın tam altına gelmişti ki, Antuanın mu- hafaza bölüğünden üç zabit, bin- | dikleri atları dört nala sürerek tahtırevana yaklaştılar . Thtrevanın inde yere Tasarruf işleri ıslah ediliyor Bir apartımanın her dairesi ayrı bir adamın olabilecek Berlinde toplanan fotogrametri kongrasına iştirak eden ve Av- rupada tapu, sicil işleri hakkında tetkikatta bulunan Tapu umumi ürü Atf ve kadastro fen irü Halit Ziya Beyler Maliye rapor kâletine — mühim bir ceklerdir. 1 rapor. hükümet tarafından Kanunu Medenide gayrı menkul emlâkin tesciline ait kanun lâyi- hasının esaslarını teşkil edecektir. Emlâk sicilleri kadastrosu biten mahallerde menkul - bir devir ve inti- kal edeceğini gösterecektir. Avrupanın bazı yerlerinde bir gayrı menkulun meselâ bir apar- tımanın müteaddit daireleri ayrı ayrı eşhas elinde bulunarak tasar-| ruf edilir. mülkün ne surel Bu sene vakıf arazi meselesi halledildikten sonra gayri menkul emvalin tasarrufu diger memle- ketlerdeki gibi olacaktır. Doyçebank değil Evelki günkü nüshamızda Za- harya isminde birinin dolandırı- cılk süretile“ Döyçebanktan bin küsur lira aldığını yazmıştık. Bu meselerde bir isim yanlışlığı var- dır. Dolandırılan Döyçebank değil başka bir bankadır. ““a MIA l — Kocam ona bütün mahalleli ile ihanet ettiğimi haber aldı. — Feci bir şey yapmıştır. — Evet, başka mahalleye taşı- atlıyarak ve basamağını bile öpmeye vakit bulamadan, soluk soluj iz! - diye haylardılar. Antuan, üç zabitten ortadaki sarı saçlısını görünce, hayretle: — Sen burada ne arıyorsun, Arius?.. Ben seni, Romada casus- luk edesin diye brakmadım mi? -diye haykırdı. Sarı saçlı zabit, pür tehalük: — Öyle efendimizl- dedi.- Beni Romada onun için braktınızı ma, artık Roma, yerinde di onun için ben de oradan buraya geldim. — “Roma yerinde değil , mi dedin? — Evet, Ffenbimiz, Roma, ye- kıştı. Denize akan sudan istifade çaresi bulundu Beykozda büyük - bir vardır. Bi Beykozlular - bu sudan istifade ediyorlar. Bu çeş- me çok gür aktığından bir kısım suyu denize dökülmektedir. Halbu ki Beykozdaki Tabak- bane susuz bulunuyor. Şehremaneti fen müdürü Ziya | Bey Beykoza gitmiş ve burada tetkikatta bulunarak tabakhane ile temas etmiştir. Şehremaneti ile fabrika arasında yapılan bir göre tabakhane Beykoz çeşmesinin denize dökülen fazla suyunu borularla fabrikaya alacak, buna mukabil fabrika Beykozdan paşa bahçesine kadar idat eden sahayi elektrikle tenvir edecektir. Fabrika yalmız, caddeleri ve sokakları tenvir ede- cek ve bu tenvirat için Emanet- ten bir ücret almayacaktır. Yünleri yıkamak için hir imalâthane açılacak Avrupada bulunan ticaret mü- messilleri yünlerimizin yıkanarak ihrac edilmesini tavsiye etmiş- lerdi. Bu raporlar — Üzerine Ticaret ve zahire borsası yunlerin yıkanarak ihracına karar vermiş- tir. Fakat bu karara yun taçirleri| itiraz etmişlerdir. Bu itirazın sebebi şudur. Yi ler yıkanırsa yıkama masrafi ola- cak malimizin pahalı satılmasına sebebiyet verecektir. Ticaret müdüriyeli bu iŞe bir çare bulmuştr. Bundan sonra Def- terdar mensucat fabrikası yün yıkamak — için bir imalâthane açacaktır. Burada yünlerimiz ucuz şerait altında yıkanacak, Avrupa piyasalarının, istedikleri gibi mal gönderilecektir. Tekalit edilecek rüsumat memurları 30 Seneden fazla mütemadiyen ö eee memurlarından iyetsizlikleri şefleri ve mü- kklı.ler tarafından / bildirilenler tekaüde sevkedileceklerdir. Memurlara battaniye Sanayi ve Maadin bankası, kendi imâlâthanelerinde yaptırdığı battaniyeleri taksitle Devlet me- murlarına vermeğe başlamıştır. Battaniye almak isteyenler isim- lerini kaydettiriyorlar. Sena, Oktavı yegâne di tör ilân etti. Kıraliçe Harretlerini, evvelâ Serarı, sonra baştan çıkardiği için, bütün fenalıkların müsebbibi addediyorlar. Peki? — Kleopatra Hazretlerine karşı sefer hazırlardılar."-Müthiş bir ordu, Oktavın kumandası altında, Romadan hareket etti. Bu ordu- nun, sizin çıkarabileceğiniz orduya kat kat faik olduğunu bildiğimden, tafsilât vermek üzre buraya kadar t geldim. Oktave tabi ordunun ün hareket planlarını biliyo- bi rum. Bittabi, orduda adamlarım nın kenarına sen de iliş Arius,serdarın emrini yerine ge- tirdi. Antuanın ayak ucuna oturdu. Beykoz çeşmesi | çeşme | 2 Şubat 1929 Dedikodu: Enis beyin lâmbası Her sefer elâlemi defe koyacak ilim a... Bu gün de kendimizi tireyim | T fekdia, Size, tahrif Bdi müz Enis Tahsin beyin dedikodu- sunu yapacağım. Hepimizden fazla meşgul olan bu muhterem arka- daşımızı, Allahın günü, lâakal on de on beş kişi ziyaret eder. Kimi, içeriye bir bomba gibi girerek; — Nedir efendim bu sizin gazeti bizim — aleyhimizde yazdığı Diye söze başlar; engiz esrarengiz: ı Anlatayım da yazın! Öteki gaze- teleri atlatın! Der; ve, münhasıran şaksına taallük eyliyen bir davayı uzun uzun anlatıp tıraş geç tinin — önünü iliki başında, fesmiş gil den, alaturka kandilli çakar: Mağdurum! Hakkımı himaye edin! Diyerekten, sui istimal sebebiyle çıkartıldığı memuriyetine yeni baştan alınması için iltimas ister. Ağızlarını bir kere açınca hiç susmak bilmiyen bu zevatı kirara, hep, Enis Taksin beyin başındadır. skiden beri, bu, hep böyleydi. Vahrir müdürümüz, gayet nazik, iyi kalpli bir zat olduğundan, bi -kimi, esrar- çeltir; yer- bir temenna birini — terslemezdi dudaklarındaki daimi tebessümü hiç bozmadan dinlerdi. Ziyaretçiler ise — insafsızı söylerler ha söylerlerdi. mın işi vardır!, diye düşünmez- bir şey dikkatimi celbe başladı. Hayretl.. Ziyaretçiler, hâlâ sü- rüyle.. Enis Tahsin bey, gene eskisi gibi mülâyim, mültefit... Hattâ, “buyurun! Lütfen oturun!, diye her gelene, bürosunun önün- deki koltuğu ikram ediyor. Fakat, tıraşcılar, uzun uzadıya sinek kaydı yerdah geçecek yerde, işi bir iki Günlede ( ibya büğliyok vez arabayı çekiyorlar. Vaziyet, son derece merakımı celbetti. Bu sırrın hikmetini tahrir mü- dürümüzden sordum. Gülümsiyerek, bana, önündeki koltuğu — ve yazıhanesi üstünde duran lâmbayı gösterdi. “—edgte terişgilimn günye GÖŞK yorum... Abajurunu kendime siper futarak şu yüz mumluk ampulu Muhatabımın gözlerine ver yansın ediyorum. Sebebini kendil de anla- Mıh" sözü kısa kuıyır uZVi bir ihtiaçla kalkıyor, n bey, bana Şöşkeli Şüpheli baktı: — Aman bunu kimseye söy- lemel Sırrım faşolursa halim ber- battır! -dedi. Kendisine teminat verdim: — Hiç merak etmeyin! Billâhi söylemem! Ben sır küpüyüm. (Dedikoducu) — Söyle bakalım! Oktav, doğ- rudan doğruya İskenderiyeye mi hügüm etmek niyetindeymiş ? £ Şüphesiz ki öyle... - Fakat, efendim, donanmasının bazı nok- sanları var. Hem, yenidem asker de tahşit edecek... Binaenaleyh ancak gelecek sene (1) ilk baha- rın sonlarına doğru harekete ge- çebilecek.. Klcopatra, bu muhavereyi alâ- kayla dinliyordu. Antuvan, teselli için sevgilisine döndüğü zaman, onu, kızıl bir se- vinçle kavram kavrım kıvranırken buldu. — Ne oluyorsun, sevgilim? — Seviniyorum. — Seviniyor musun?. Evet! 5, Şerip gel Konuştuklarımızı anlış anladın galiba... hh $" mabadi. var) HKablelmilat 19 senesi ”