15 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

15 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İLilyan Harvey İölümden kurtuldu! Mücevherlerini İstiyecekler, Karşı Gelirse Düşünmeden OÖldüreceklerdi ! €n verilen malümata i in zabıtasının uyanık- İla, Syesinde meşhur sinema v Ulyan Harvey mühim bir S1 atlatmıştır. Suikastı tertip eden Ernest parası için bir ihtiyar karısını öldüren bir ca- * Zabıta, caniyi bu cürmünden i, ”! tevkif ettiği için Lilyan Y ölümden kurtulmuştur. Valdo iktiyarla karısı- Öldürdüğünü itiraf etmiş, a, * iki genci kendisine şerik ererek kabahati (O bunlara A istemiş, zabıta bu iki “ yakalıyarak isticvap etmiş ida sinema yıldızım öl- Rek için oValdonun hazırla i ai ifşa etmişlerdir. © ttıklarına göre, bunların &İy” Bünlerce Lilyanın apartıma- a İârassut etmiş, apartımanın lm çizmişler ve suikastın | ini kararlaştırmışlardı. Bunların üçü, Lilyan Harveyin manına (gelerek yıldızın istemek bahanesiyle © girecekler, sonra tabanca” ai çekerek yıldızın mücevher» i Ve parasını alacaklardı. Sayet Lilyan Harvey mukave- > edecek olursa katledile- 4 şant üzerine gazeteciler si- samenssama sassamamenesereerenssmsenen Meşhur Yıldız: Lilyan Harvey nema yıldızına müracaat ederek suikastın tafsilâtını anlatmışlar ve buna karşi ne dediğini sor- muşlardır. LUilyan şu cevabı vermiştir : “Suikasttan hiç haberim yok- tu, Fakat ben daima bir rovel- ver taşırım. Ve onu kolaylıkla kullanabilirim ! ,, İlababet âleminde misli İşörülmemiş bir hâdise ! | İ Kelimeleri tersinden yazen, tersinden okuyan bir kız nasıl teuavi edildi? enin Devon tarafında l le meşgol genç bir | ç bütün Ioginltere tababet âle- | : a hayrete düşüren bir hadise etti. aa genç kadın, yazı yazdığı yazıyı ters, kelimeleri ba- İı, “9 sonuna kadar yazacağına an başına doğru yazıyor. 'P okudukça kitabı ters tuta- “kuyor, Odalar süpürdüğü vazoları, fotografları, lâv- tersine çeviriyor. Duvar i, resimleri, hep ters YE LEE 7 enin en meşhur doktor- Rişard Edger'le Jon ra kızı muayene ederek anlamak isterler. Tip ta- » birer şok dolayısiyle ve görenlerden bahse- N at bir insanın yazdığ Bika dos doğu eni kolaylıkta ters yazması eşsiz dine sayılmaktadır. taş Devon'lu kız yazıları hep 4 Eh mm m an ta, Yazdığı gibi rakamları da Dagi okumaktadır. Eke lar bu kızı muayene ona bazı kelimelr hece- » Oda hecelerin hep ters söylemiştir. : y> kelimesini ax i i kelimeleri bep İki ğer o kelim , deri bu şekilde hecelemek in Yazmak hususunda zerre pun tabii bal bu. bunu müteakip bu “ iy Mtiğini, fakat resmin ne * ancak tersine çevirince ü, Yazmakla, fakat bunları dy” diye hecelemiştir. Fakat müşkülata oğramıyor. Bil i — resimler göstermişler rin renkleri bir birinden SM görmüşlerdir. Daha sonra doktorlar kıza bazı basit resimler yapbrarak onu bir kere daha tecrübe etmek iste- mişler, kız kurşun kalemi alarak insan, köpek, ev resimleri yap- mıştır. Bunun üzerine doktorlar kızı müşahede altına almışlar onun- la pek yakından meşgul olmuş- lardır. Neticede bu kızın yatağına hep ters tarafından girdiği, herşeyi ters tarafından kullandığı anla- şılmıştır. Doktorlar vazıyeti nzuu uza- dıya tetkik ettikten sonra bu kızın vaktiyle bir Şok geçirdi- ğini, ve bu Şok neticesinde bir aralık dilsiz kaldıktan sonra tek- rar konuştuğunu anlamışlar ve kendisini hipnotize ederek te- daviye karar verdiler. Doktorlar buna karar verdik- ten sonra hazırlanırlar ve kızı uyuturlar, Kız uyku balindey- ken doktorlar ona telkinatta bulunurlar, ona: — Uyandığın zaman tabii ha- linde görecek, herkes gibi oku- yup yazacaksın! Derler. Kız, uyku halindeyken bu tek kinata müsbet cevap verir ve uyandıktan sonra yapacağını söyler. Ertesi gün döktor Edger kızı ziyaret ederek ona arkadaşı doktora bir mektup yazmasını söyler, (oOKız hemen yazmağa başlar: “Azizim doktor Fişer Bugün doktor Edgar beni zi- yaret elti, Size tamamiyle iyileş- tiğimi haber vermekle memnu- mum, Artık herşeyi herkes gibi görüyorum. Kitapları ters çevi- rerek okumuya, ters yazı yazmı- ya lüzum görmüyorum. Eskiden SPOR Gene mahut Sistem etrafında! Yanlış görüşler, Yanlış hesaplar.. Galatasaray, meğer evvelki günkü maçını W sistemi saye- sinde kazanmış... Dün bu hük- mü, maça dair mubtelif gazete- lerde çıkan yazılara göz gezdi- rirken gördük. Eğer bu satırlar arasında bir kısım spor muharrirlerinin de bahsi geçmemiş olsaydı “bu ka- zanç bu sisteme aleyhtar olan bir kısım spor mubarrirlerini if- lâs ettirdi, omealinde cidden şaşılacak sözlere de rast gelme- miş olsaydık bu hükme sadece güler geçerdik, W Sistemi aleyhinde yazı ya- zanlardan birisi de benim. Bu iti- barla hükmediyorum ki yukarı- daki yazıları yazan arkadaşları- mız ya yazılanları okumuyorlar, yahut okuduklarını anlamıyorlar. Ben zannederim ki, W sistemi aleyhinde yazı yazanlar bilhassa bu sistemin iyiliğini, kötülüğünü değil, öğrenilmeden, yahut bunu tatbik edebilecek kabiliyette o- yuncu o yetiştirilmeden , tatbika kalkışılmasını tenkit etmişlerdir. Macar maçlarındaki emsali görülmemiş kepazeliğin şahidi olduktan sonra bu bahse tekrar dönmek için haylı cesarete ih- tiyaç vardı. Galatasaray maçına gelince, zannediyorum ki muharrir bu görüşünde de yanılıyor. Galata- sarayı dün kazandıran madde, W sistemi değil Galatasaraylı- lara has olan ateşli ve istekli oyundur. Galatasarayın defans hattında W sistemine zerre ka- dar uygunluk yoktu: Bilâkis Ni hat B. daima olduğu gibi ilerde oynuyor ve Macar maçlarında olduğu gibi merkez bomboş kal- mıyordu. Muhacim hattına gelince bura- sıda bariz bir değişiklik göster. miyordu, Eğer muharrir, Kemal Farukinin geride ileride oynadı- ğından, Galatasarayın çifte vavı tatbik ettiğine (o hükmediyorsa ömründe Galatasarayın ilk maçını görmüş demek oluyor. o Çünkü sporla meşgul olanların hemen ittifaka yakın bir ekseriyeti bi- lir ki, Galatasarayın demeyelim, Kemal Farukinin uyun sistemi esasen budur ve Kemal Faru- kiyi mevkiinde temayüz ettiren arattıran meziyetlerden başlıca- sıda onün körü körüne değil, fakat uyunun icabına göre ileride ve geride oynıya bilecek bir kabiliyeti olmasıdır. Sözün kısası şudur: Galata- sarayı kazandıran W sistemi de- gil ateşli ve istekli oyunudur. eniş ve uzun pasların hikme- tiniyse, sahanm Taksim stadına nazaran mahsüs derecede ge- nişliğinde ve Galatasaray mu- hacimlerinin eskisine nazaran aldığı genç ve zinde şekilde aramak lâzımdır. Kendimizi al- datmıyalım. A.S. herkesin bana neye güldüğünü anladım. Size ne kadar minnet- tar olduğumu tarif edemem.,, Bu mektup dosdoğru yazık mıştı. Doktorlar hadiseyi yazdıktan sonra makalelerini şu şekilde bitiriyor: “Genç kızın Anormal hali geç- tiğinden onu hastanede alıkoy- mıya lüzum görmedik. Onu te- davi için müracaat edebildiğimiz yegâne vasıta hipnotizmdi.,, EZ Yazan: Lui Şarl Ruaye Zinişkanın gözleri, başka yerlerde baş dön- dürecek kadar, güzeldi. Burada bile ... —i13 Luba, bunu hissediyor ve | proleter ruhu isyan ediyor: — Bununla beraber, diyor, eski dünyayı berhava edecek olan kıvılcım ilk defa olarak buradan sıçradı. 1917 şubatın- da, balk, ilk defa olarak “ Ek- mek!,, Diye içlerinde çörek yenilen sarayların önünde burada feryat etti, Saçları geriye atılmış, çenesi ilerde hararetli gözleriyle küçük Luba, bu ateşli Komsomolga, hakikaten güzeldi. Fakat Zinişka onun fırkasın- dan değildi. Nazik eliyle esne- yen ağzinı kapatarak: — İyi ki hatırlatın, diyor, kar- | nım acıktı, gidip bir yerde çö- rek yesek! Luba, arkadaşına ters ters ba- kıyor, zira, her hangi bir fırıncı da çörek bulamıyacağımıza emin- dir. Bununla beraber, bu iki kız, biribirlerini son derece seviyor- lar. Luba ya: — Haydı Leningrad'a gidelim! Dediğim zaman Zinişka'yı gö- receği için sevincinden çıldırmış- tı. Zinişka Leningradte, dakti- loluk yapıyordu. Ve iki senedir, iki arkadaş bütün arzularına râğ- men buluşamamışlardı. Hem Lu» ba ilâve etmişti. ! Agabekof — Göreceksin, bak, ne el kızdır! > Filhakika, Zınişka'nın gözleri, kapitalist memleketlerde herke» sin başım döndürecek kadar gü- zeldi. Hatta daha ileri giderek iddia edeceğim ki, aşkın sadece iki vücudun yakınlaşması talâkki edi diği bu memlekette bile, içinde bir piyano salonu bülunan bir apart- manda oturan Zinişka'nın yözle- ri, geçirdiği rahat hayata yaban- cı degildi — 5-- VAKIT 15 MAYIS 1937 m Rusyada Aşk! Fazla olarak, Zinişka'nın sade- ' ce bir çift derin gözleri yoktu, İ fakat ince ve urunca yüzünde bir çocuk ağzı kadar küçük ve sevimli bir ağzı, dal gibi narin bir vücudu, dimdik bir göğsü vardı. Benim için Zinişka'nın en güzel yeri, saçlarıydı. Bu sarı ve ince saçlar o kadar solgunduki, güneş, onlara vurdukca, altın iltimalar yapcağı yerde gömüş pırıltılarla göz kamaştırıyordu. Şimdiki: halde, Leningrad ta bulunduğum üç saatten beri Zi- nişkanın meziyetlerinden bu ka- darını öğrene bildim, Fakat şim- di Mişelin sözlerini hatırlıyorum- da bu sefer ona hak veriyo- rum. Zira Moskovalı Semaver yanımda olmasaydı, buradakinin çayını içmiyecektim! SON hadisesinin muhakemesine başlandı Maznunlardan bir isi İstanbula, Kös- tenceye niçin gittiğini anlatıyor Bükreşten Fransız gazetelerine | bildirildiğine göre Ağabekof'u kaçırmayı tasavvur eden komi- nistlerin muhakemesi yapılmış | tır. Bu hadisede Lekok isminde birde Fransızın methaldar oldu- ğu malümdur. Birçok beyaz Rus muhakemede hazır bulunuyordu. kargaşalık olması ihtimali düşü- nölerek tedbirler alınmıştır. Evvela, Grişa isimli maznun sorguya çekildi. 38 yaşında ol- duğunu, Istanbula Vrangel ordu sunun Rusyadan zabdettiği va- purları ihbara memur edilerek gönderildiğini söyledi. Bundan sonra kendisinin sovyetlere iha- net eden memurları tarassut et- mesi minasip görülmüş. Hakem burada kendisine şu suvali sor- muş: Ihanet edenleri tecziyeye me- murmuydunuz? — Hayır, sadece emniyet ver- miyen memurların yerine ben geçiyordum. 1932 Senesi kânunusanisinde Istanbul Ticareti bahriye şefi Ivanoviç tarafından çağırıldım. Bana, Agabekof, Besedovski gi- bi hainlerin Köstence ve Var- naya geleceklerini, onları taras- sut etmemi söyledi, beni kendi- siyle Köstencede buluşacağım Tzukofa takdim ettikten sonra Köstenceye gitmemi o söyledi. Burada ayrıca bana Filoyela kaptanı Katapodis'i de tanıttı. Bu vapurda Samuradis isminde bir de Rum vardı, beraber Kös- Sonra Grişa Köstenceye in- mek istemediğini fakat zorla oraya indirildiğini llâve etti. Ni- yeti Agabekof'u Sovyetler aley bine çalışmamıya ikna imiş. Hâkim — O halde üzerinizde ne diye silâh vardı. Grişa — Onu tarassut ede- cektim. Vazifem buydu. Maznunlardan Bulgar Tsonçef de sorulan suallere karşı şu ce- vapları vermiştir: — Bana isnat edilen mesele- lerden katiyen haberim olmadı- ğı gibi bu işlerle alâkam da yok- tur. Romanyaya, Dobrucadaki bir akrabamın miras meselesini halletmek için gelmiştim. Bir ti- caret meselesi içinde Istanbul- daki bir Rus ticaret müessesesi bana teklifte bulunmuş ve yapı” | lacak işten yüzde beş visbetinde veyahut elii Ingiliz lirası vermek şartiyle (kendileriyle (mutabık kalmıştım. Bu müessese bana 200 dolar göndermişti, bende bu paranın makbuzunu mücsse- seye buradan bir vapurla gön- i dermiştim. Agabekofu evvelden tanıma- yordum. Odasaya mal gönder. mek için vapur islicarı münase- betiyle kendisiyle tanıştım. Mü- nasebette bulunduğum Istanbul- daki Rus ticaret müessesesiyle muhaberatımda bazı defalar şif- rede kullanmıştım. Muhakeme başka güne bırakılmıştır. Beynelmilel içtimalar Berne, 14 (A.A) — Beynelmilel tenceye (gittik. o Agabekef ta oraya Tzoukol'la beraber geldi. ceza ve tesip komisyonu, dün Berne'de içtimalarına başlamıştır, 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: