Halk evleri ve milli 9 mefkü —VAKIT 25 ŞUBAT 1932 m ş EMiZ Reşit Galip Beyin : Ankarada açılma merasiminde söylediği hitabeden kadar, Türklük, medeniyetin her! kolunda, bütün dünyadan üstün - dü. Buna, o zamanlarda Anadohu yu gezen yabancı tetkikçiler, eser-| leriyle şahitlik ederler. Daha faz - la delil arıyanlar, &lim, şair, müte- fennin, riyaziyeci, heyetçi, filozof! binlerce Anadolu ve Rumeli Tür » e künün isimlerini ve eserlerini bir! Mai, geniş cümudiyelerle beslen-; tek adamın, merhum Bursalı Ta » Rekten İmiş ırmak ve deniz su- a temi yekün pri Min git? si N ri manı müellifleri) atlı bü- türü Ke eksilmesi şeklinde yük kitapta take : 2 SÜ ürkün, san'at ve medeniyetçe| i ia lr kedim Orta Aya .| düşkünlük safhası sevrlabilecek! iaederiyetii li a Osmanlı deyrinde bile, kurmuş ols! 7. leniyetinin lehine geçiyor. d > z kuraklık artarak sürdükçe,! ağu oyan Abidelerden, 19 me Nizler İm çölüne, ırmaklar ça, narın ilk dörtte biri sonlarına ka -! is z > 1.5 | dar disardan pek mahdut bir iki| iz Yollara, göller bataklıklara,| 51...” yo MAR otlu ovalar çorak krlâra| kalem eşyadan başka hiç bir şey İMES seymeklörmiş su BOyİA | satm almıya muhtaç olmaksızın İMA seğış, la Sü Mi bütün imparatorluk helkınm ve! N iyan Fatiyon ar, Degiles büyük orduların ihti ik- atları, medeniyetleriyle bir- esim rae çe m göüçmiye katlanıyorlar ve! fon başka bir çok ihracat yepsn #öçtükleri yeni yurda bu mede! m amma iie ee Btüyet; SE ivor | istemem. ün tarihçe en ya” b n feyizli tohumlarını ekiyor İ km va en müspet devirlerde kur l duğu, medeniyet merkezi büyük! şehirlerin yalnız isimlerini say»! mak, bizim bugünkü toplanma ve konuşma maksadımızın çerçevesi- ni tazvik edecek kadar fazla za i man alır. Hakiketlerden çıkan netice Ulaş tarafi dünkü sayımızda Bunun arkasından gelen devir| deyi erişli değil.. Arasıra şid -| arttırarak asırlarca sürecek »i İl > kuraklığın başlangıcı.. De- b #işirerek ovaları bastıntan arklar yataklarma (girdikten haa dünyanın tutulduğu iklim wi, burada yağışların azal- İı Yeni araştırmaların yeni buluş ie tarihin bu devirden sopra- m gdiselerini daha gür ışrklar al- vA görebiliyoruz. inde, Hintte, Anadoluda, Me- sotamyada, Mısırda, Ak ve Kas! iz kıyılarında, bu göç dalsa-| YENE NA A RE ten bile sayılmaz. Tarih, Kulağı - mıza eğilmiş: (Binlerce yıllık şe - refli maziniz başınıza yemin ede- rim ki, yeriniz medeniyet safımın! en ilerisidir!) diyor. Atalar elleri-! ni nabızlarımıza koymuşlar: (Ba- kımız damarlarınızda bizim kazı - mız dolaşıvor, ileri!) diyorlar. Ta-| rih bize: (Yaptınız; yapabilirsi - niz, yapımız!) diyor. Atelar bize: (Ey Tanrı dağla- rının öz çocukları, ey Türk oğul -| Jar, Türk kızlar, siz kendi milleti -' nize hizmet ederken bütün beseri- yete hâdim olmak için yaratıldı -İ nız, Bizim size emanet ettiğimiz vazifeyi ne yaptınız? Artık dav al ranmak zamanı geldi. Ebediyete! kurulmuş şeref sahikalarında sizi! bekliyoruz. Ey Tanrı dağlı öz çocukları, yükselmek için diyorlar. Hakkimız ve vazifemiz | Tarihin ve ataların bize Büyük! Gazi diliyle nakledilen bu dilek -' leri ve bu emirleri tutulacaktır.! Mil mefküremizin yasası şu ola- cak: (Medeniyet safında en ileri olmak hakkımız ve vazifemizdir; yaptık, yapabiliriz, yapacağız!) Muhterem arkadaşlar, Bu bir tariht o zarurettir, biz! bundan kaçınamayız. Medeniyet safında en ileri geçmiye mecbu - İ kılması İâzım geldiğinden bahse- le öğünmek neye yarar? Böyle bir| öğünmie İnsana ancak utanmak İü- zumunu ihtar edebilir. Her birimizin hedefi, içinde bu lunduğumuz çalışma sahasında beynelmilel büyük şöhretlere te - fevvuk olmalıdır. Bu dava basits! tir ve Türke lâyık olandır. Bunu müfrit ve imkânsız bulanlar, bü - yük Türk tarihini bilmiyorlarsa, daha dün denecek yıllarda bütün yoksuzluğa ve imkânsızlığa rağ - men, dünyaya meydan sep air büyük Türkü ve onun etrafında toplanan bir avuç Türkü hatırla 1 anlar! | İ Casaretsiz ruhların görüşü Muhterem arkadaşlarım, Arasıra inkılâbın bittiğinden ve her işin artık tabif seyrine bira- ! İ li | | denlere tesadüf olunuyor. Bu gö- rüş tenbel, yorgun ve cesaretşiz ruhların görüşüdür. | Biz, kaybettiğimiz zemanları; bizi beklemek niyetini izhar et -| meksizin, sür'atle ilerliyen başka! milletlerin peşinden tabit diye tav, sif edilen mecrada salına salına yü| rümekle kazanamayız. Biz tedrici tekâmül kaidesini| yolumuzun üstünde çiğniyerek te-! kâmülümüzü inkılâplar şiddet ve süretiyle yapmak, ictimai kanun-| Rahat, sakin, dünyayla alâkast kesik, kaygısız hayatı türbelerin ve tekkelerin gömüldüğü merara gömmeliyiz. Bize coğkun, hereket ve faaliyet dolu hayat lâzımdır. Hayatı, ferdi saidete ermek değil son nefesine kadar çalışmak, “didinmek, yjikselmek ve yükselt - mek için sevmek.. İşte Türkün ha- kiki ve taribi şiarı budur! Tabiatı binlerce yıl evvel, daha beşeriyet beşikteyken O Tanrı edinmiş olan Türk, tabiatta hayatın hareketten, tekâmül için çarpışmadan ve çar- pışarak behemeha! galebe çalmak tan ibaret olduğumu her milletten iyi bilir. i Her mlifi teşekkülün gayesi Muhterem arkadaşlarım, Size Halk evlerinin milli mef- küre edineceği umumi gayeyi ifa- deye çalıştım. Gezi Reisin ruhla - rımıza mukaddes heyscan ve iman halinde saldığı bu ateşi yeni yeti- şen nesillerin ve şocuklarımızın ruhunda da tutuşturmak vazife - mizdir. I Umumi tarifle her milli teşek» külün gayesi, mensup olduğu mil « İ letin manevi ve maddi en yüksek şeref, refah ve sandete ermesidir. Bu gaye, samimi omuakkiplerine daima en kısa, en müspet, en ame- Ni yollarım aranmasını telkin eder. Muhterem arkadaşlar; Bu hakikatlerden çıkarılacak netice şudur: Biz, bütün tarih im- tidadınca dünyaya medeniyet mü- rebbiliği yaptık, son zamanlara ge İinciye kadar medeniyette faikiye- ti, ırk olarak, millet olarak bir an bile birakmadık. Bugün, inhitatı - Sn erebildiği ber yurda mede-| si NRayatı , onlar gelir gelmez R hal en güzel meyvalara ana 0“ Siçeklerini açmıya baslıyor. N Türkün bövle başlıyan mede -! ha, Mürebbiliği ve medeni tefev-| 305 son bir buçuk asır evveline! bütün parlaklığıyla sürmüş- rdı arası İkesilmiyen harple- çi esikliği görülmiyen büyük da-| ruz. Bize, tarihimizin mukaddes! vediası olan Türklük haysiyeti, her gün, her dakika, her an yaka - mızdan yapışarak bizi sarsacak: (Geri kalmış olmak ayrbmın ölüm acısını duymuyor musun, çalış!) diye suratımıza haykıracak. Mede niyet safında birinci millet olmıya mızm hepimizce bilinen âmilleri| mecburuz. En şiddetli ve en kat'i ortadan ve kökünden kalkmış bu-! mecburiyetlerle mecburuz. Bunu! lunuyor. Bunlarm, şurada burada! yapmadıktan sonra, buna varmak nerede bulursak boğarak mesafe-| , hepimiz, memleketin (Ga- arasırn baş gösteren piç sürgün'e-| yolunu tutmadıktarn sonra Türklü; leri ışık hızıyla geçmek mecburi-| zi nesli) diye anılmakla müftehir rini sökmek inkılâp rejimi için iş-' gümüzü ileri sürmek ve Türklük-' yetindeyiz (Lütfen sayfam çeviriniz) .... LL L 0005256505555 555000000 lara yeni bir kanun ilâve etmek| mecburiyetindeyiz. Ön saften ayrıldığımız müddet! Bunu aramak ve bulunca derhal onun üzerinde ileri atılmak, mede- niyetçi büyük ırkların ruhunda ya» uzamıştır. Bu geri vaziyete artık! şıyan bir kanundur. Türk mkıysa, deha ziyade taharimül edilemez.! gene tekrar edeyim, medeniyetçi Sükün bulmaz bir iştiyak, yorgun-| beşeriyetin en az on bin yıllık ata luk tanımaz bir çalışma, gevşek -| ar ve şüphesiz en asil timsalidir. liğe düşman bir iradeyle gitmek,| Bugünkü ârızi gecikme manzarası maninları catır çatır kırmak, vol! bizi bunu iddiadan ve iftiharla kesen menfi rubu O ve bedbinliği| ilândan hiçbir zaman alıkoyamaz. mumu TARİH FI, KİTAPI seranın İİ mea Buda tabiat haricinde (o fevkidne bir sey tanımazdı. Budaya göre ins sanm hayatını elim ve korkunç hale getiren değersiz .şahsi gayelerdir. İnsan bunları atmalıdır. Budadan sonra Budanın (Makkijleri) ahret fi- kirlerini ortaya çıkardılar, Buda tabiatın haricinde bir şey tanrmazdı. Kendisine ebediyet hakkmı- da sual soranlara “Bu meseleleri bilmek sulh ve (kutsiyet) yolunda bir terakki teşkil etmez,, diyordu. Budaya göre, hayat fenalıkla ve dertle doludur. Bunun sebebi arzuları mızdır. Arzularımıza hâkim olursak fenalıklara mani olduk demektir İhti- raslara hâkim olursak arzularımızı yeneriz .İhtiraslara ve arzulara hâ - Kim olmak için ruhumuzu daima mürakabe etmemiz ve bu suretle arzula- rımızı öldürmemiz lâzundır. Arzular ve ihtiraslar insanm içinde kaybol « duktan sonra ebedi hakikat olan (Nirvana) ya, yokluğa vâsıl olunur. Buda- nın insanlar için tasavur ettiği saadet budur. Bu sandete ermek için Buda- nm bu dört hakikatini bilmek lâzımdır. Buda insanlara, başka insanları, hayvanları ve nebatları sevmeyi tav- siye eder. Ve onlara daima merhamet göstermiye ve onları sevmeyi ileri sü- verdi. Canya dini Bu din milâttan evvel altıncı asırda meydana çıkmıştır. Bu din ülehi - yeti inkâr eder ve küinatm ebediliğini kabul eder, Ve kâinat kendi aksanı vn kuvvetiyle mevcuttur. Ruh harici âlemle temas edecek olursa (Şer * re) maruz kalır. Bu dinin en yüksekibadeti mahrumiyete o katlanmaktır. Ve hayvan hayatına riayet etmek cebir ve şiddetten çekinmektir. o. ... Hindu dini: Buda dini milâttan sonra yedinci asra kadar Hindistanda hâkim oldu. Yedinci asırdan itibaren (Brahmanlı Hint dinini halini aldı Bu din üç mabut tanır. 1 — (Brahma: Yaratıcı. 2— (Vişne): Koruyucu ve muhafaza edici, 3 — (Siva): Yıkıer. Hindistanda cemiyet hâyatı, alle : Hindistanda Hint milleti yoktur. Hint milletleri'de yoktur. Hindistan- daki medeniyet bu geniş kıt'ada yaşiyanları birleştirmiye kâfi gelmemiş - tir, Hint cemiyetinin esasını Kast teşkil eder. Kast, ırk, milliyet ve sitenin yerini almıştır. Hindistanda mevcut dört Kasttan başka bugün yeni yeni Kastlar da teşekkül etmektedir. Hint es- miyetinde en büyük nüfuz (Raca) nındır: Köy ağası ve reis manasma ge- lir. Büyük kral manasına (Mahraca) kelimesi kullanılır, Hint allesi : Evlenen çocuk evi terketmez. Mal taksim olunmaz. Erkeklerin is- ikleri kadar evlenmelerine müsazde edilir. Hintliler arasında kanun lar, değil, âdetler hüküm sürer, i Gl Vİ ; IE mi TABİR EU KİTAB amman Grek istilâsı agg e kenderin ölümünden sonra (Baktriyan) da hükümet kuran (M.E. e perensleri Hindistanda fütuhata çıktılar. Morya imparator- k un zayıflığı onlarm cür'etini arttırdı. K4bili zaptettiler. Pencabı isti iu ettiler, Ganj vâdisine kadar ilerlediler. İki asır kadar Afgonistan, Pen- ii Kaltriyanda kaldılar, grek hâkimiyetine Saka Türkleri nihayet verdi- Saka istilâsı : iy akalar (Sugut) kıt'asmda otururlardı. (Yueciler) in tecavüzüyle (Bak ) a çekilen Sakalar burada Yunan hâkimiyetine nihayet verdiler, Fa Rar bir zaman sonra Yueciler (Baktriyan)ı da zaptettiler. Bundan sonra alar (Kandehar) kıt'asma yerleştiler. ka rada Pencaptaki (Grek) prenslerine hücum ettiler. Pencaptaki Sa- inş iyeti Yueci hücumuna kadar devam etti. | Maamafih Sakalar eri, ) havalisiyle Güceratta kaldılar, Ve burada bir Saka imparatorluğu €ttiler, Milâttan sonra beşinci asra kadar hâkim oldular. & Zenci Türkleri ve kuşhanlar : dün Yanda oturan Yueciler vaktiyleHun imparatorluğu tarafından Çin» Ni a aralmıştalar. Ondan sonra bunlar Baktriyanda Kuş hanm sülâlesi - Saz, kimiyeti altında bir imparetorluk vücuda getirmişler ve (Pencap)ı Saniye alrarşlardır. Milâdın birinci asrında da (Ganj) vâdisini istilâ azam, dir. Kuş hanlar devrinde Hindistandan (Çi) e (Türkistan) a wn- daha Yollar açıldı. Hindistan bir müddet derebeylerle ( idare edildi. Ve 24 sonraları Müslüman Türkler tarafından zaptolundu. — Hint medeniveti — Brahma dini: daş takma dininde merasimi Brahımanlar idare ederlerdi. Bunun mukad (Vedalar) dır. Mâbut (Gök tanrısı) dır. Buna yapılan ibadet a- l yakmak ve kurban kesmektir. Bugün de ölümden sonra ruhun şekil ine inanırlar. # | B 0, Bu din itikadına göre insan ruhuyla (üluhiyetin) esası birdir. leş; Birliğe (Brahma) ismi verilmiştir Vedalardan sonra Hint tarihinin il (Buda) ve (Çayna) dinlerinde görürüz. (Buda) Sakalardandır. da dini; | Gora oya daha küçük yaştayken (Sakyamoni denirdi. (29) yaşında ) İsmiyle serseri bir hayat geçirmek için bir prens olduğu halde e Sikmiş altı sene serseri gezmiştir. Ve sonra akidelerini ortaya , Ga ) x& 3. ği “ z Kü KEM lay ie dia vi pe