. — 4— VAKIT 25 ŞUBAT 1932 İM Darülfünun meselesi Tanzimatçılarla halefleri i mpi, İ * Darülfünun tâbiriyle onun d let ettiği, mücsseşeyi kurmak İsi yenlerin ruhi hâletleri, zihniyetle- ve: devrin içtimat şartları" di alâkanm tetkikini i makaleye birakmıştım: (*) Evvelâ, şü noktayı kaytetmeli- ki bahsimize mevzu olan mü- essese; 1262 senesinden itibaren 1263, 1279, 1280, 1281, 1286, 1288 #pelerinde müspet, menfi bir ta İm istihaleler geçirdikten ve 1283 p açikle bir surette (Okapa- k — otuz sene teahhür- açıldıktan sonra da da- “rülfünun ünvanını muhafaza et « miş, uzun müddet bu tâbirin için-| de, gizlenen( idarei maslahat) ve “savsaklama) ruhundan kurtula - pe Bir taraftan daha ilk e- dimda (İkmali kemâlâtı insaniye| İ simek | için kâffei ulâmü fünanun! “teallüm ve iktisahını) ve (eklâmı Radişahirle istihdam olunmak ar- i zusunda bulunanların yetiştirilme- “sini) gaye olarak kabul eden bir müessese kurulmasına davranılr- yor, diğer taraftan betaet ve te - redelüt içinde bir cok seneler ge ' “girdikten sonra bu müessesenin , 1286 da intişar eden maarifi umu- ü -mazsa İâtfen — kendini bulmıya başlamasını müteakip darülfünun; “kadrosu haricinde Iavanin ve ni >zamat dershanesi namiyle huku * mektebine temel atılıyor (1287) Nihayet hukuk mektebi kuruluyor. | (4295,'1297), daha evvel (1224) | asılan tbbiyei mülkiye, tıbbiyei © askeriyeden ayrılarak maarif ne- “zaretine Obağlaniyor (1297) ve mülkiye mek tebi ıslah olunuyordu (1275 — 1294). ” 1286 maarifi umumiye nizam- # namesi, msarif tarihimizde bir merhaledir. Bu nizamname (Der- “seadette tesis olunacak Darülfü -| nunu Ozmani) için üç şube kabul| “ediyor: (1) Hikmet (felsefe mu kabili) ve edebiyat, (2) ilmi hu- i kuk, (3) ulümu tabiiye ve riyazi - Gene bu nizamnameye göre - nunda okutturulacak ders İer Türkce takrir olunacak ve r mükem ilinciye k. © dar Fransızca takrir olunmak ca- iz olacaktır. Madde — 84) Aynı! hizamname, darülfünun (mezuni- yet rüusu): ile.ve (müderris) hikle nın. şartlarını da gösterir. halde istenilen ve senelerce ilen (mükemmel muallim - ) de darülfünunun müderris s1- #atiyle yetiştirdiği gençler arasm- dan seçilecek demektir. İste biraz vrsel kaydettiğim sapıklıklara göz nca, bu nizamnameden az vuzuh kazanmış gibi görünen “dari için, Divanyolunda ye! li yapılan binasında bin telibinin| inden imtihanla seçilen dört yüz! fazla talebenin kısmı âza- ma talebei ulümdan olduklarından “O sırada vâz için vilâyetlere git- miş bulumuyorlar, sözde yenileş - ç miş olan bu mües nin küsat res “ mi de o yüzden iki üç ay geciki - Yor. Nihayet (Maarif nizamnamc-| si ahkâmınca mekâtibi sıbyaniye - | eni bed'ile mekâtibi rüstiye ve ida| diyei mülkiye ve sultaniyede ulüm! ve fünunü mürettebeyi tahsile çı-) > Kanlarm ilemali malümetı mükte- leri zrmnmda inşa olunmuş 0- ve darülfünun tesmiye olunan İedresei ilmiyei Osmaniye) nin “sayei maarif vayei hazreti şâhane- “de (**),, açılma resmi yapılıyor, 8, Fransızca, Arapça nutuk» “av okunuyor ve bir tekke seyhi ta- “ rafından dua ediliyor. Şarkla gar- bı üniversiteyle medrese ve tek - ) keyi o günkü seviyelerinde ve zih-! “ niyetlerinde hemen kaynaştırmak “istiyen bir başlangıç ki tanzimat! rl “küm bulanık ve şaşkın görüşünü! bütün inceliğirle — bir tablo ha de — temsil eder. Bu şaskım -/ buncu asırda nâsıl bir çıkmaza Mela ' Bunun sebebi neydi? dımda vâza giden talebesinin dön mesini beklemek yüzünden tayin edilen zamanda açılamıyor, açıl * drktan iki sene sonra da Efganlı Cemalettin efendi ve hoca Tahsin efendi hakkındaki dedi koduların tesiriyle kapahıveriyor. En çoğu medreseden gelen ve vazızla geci-, nen talebesine edebiyat şubesinde İlmi terkibi vücudu insani, İlmi ah veli nefs, Mantık, hu uı tabiiye,! İlmi ahlâk, İlmi tarih, Mükemmel türki, Fransızca, Yunan, Lâtin li- sanları, mukayeseli umumi sarf,| umumi tarih, ilmi âsayrı atika okut mak istiyen ve bu derslerin içine * — taviz kabilinden — Arabi ve! Farisi ile meani, beyan, ve İlmi kolâmr da sıkıştıran; hukuk şube-| sinde fıkhı serifin muamelât bah -| siyle usulü fıkhın yanı başmda Ro ma hukukunu, Fransızların huku « ku $diye kanunnamesini, huku « kun garp sistemindeki baslıca mep' haslerini ve kanunlarını öğretmek! sevdasına düten; Ulümu tabiiye! ve riyaziye şubesinde de bu tabir-i lerin hududu dahilindeki müspet| ilimleri aşılamak hulyasmda bulu- nan bu darülfünun atlı (Medresei ilmiyei Osmaniye) icin baska tür- Tâ bir âkrbet beklenilemezdi. Esasen 86 nizamnamesindeki #dadilerle sultaniler henüz açıla - mamıştı, memlekette orta tahsil namına yalnız (1285) te Galata-| saray sultanisi, ondan evvel de'as-! keri idadiler kurulmustu. Şu Baldo! darülfünun, kendinin de içinde bu! tunduğu umumi maarif sistemine! giren orta tahsil mektepleri henüz| | talebe yetiştirmeden evvel, bu sis-' temin: dışındaki medreseden tale- be almıya kalkışmış ve o aci âkr- betini hazırlamış oluyordu. O za-| man bir muteassıo dedi kiduya da! yanamıyan darülfünunun bugün de şeklini ve hedefini değiştirmiş! dedi kodulardan kurtulamaması,| kendini hakkiyle ilme verememe -| si, baslangıçtaki bulanıllığın el belki de gayrı meş'ur bir halde — az çok devamını gösterir. 2 (1316) senesinde (tekrar dirilen darülfünunun bu tarihte, meşrutü-| yet devrinde ve dalin sonra seçir-! diği istihaleler; büyük ilim bamr-| leleri mahiyetinde oleaktan zi; de sathi ve 3 taklitlerdir. emek İlemelerdir. Bu ietihalelerin icinde! en kuyvetli görünen umumi harp içindeki 1331 rslahatiyle darülfü - nun biraz canlanır gibi olmussa da o sırada askeri hizmet (dolayı - siyle liselerin bilhasen ikinci dev - resi çok sarsılmış, fakülteler birin- ci devreden talâbe almıya başla *| mış olduğundan bu ıslak Hareketi! de darülfünunun hasrlatr üzerin -, de fazla müessir olamamıştır. Dariifünun niçin bövle basla - mış, niçin pek yavaş yürü niçin ilmi bir (sulta) va doğru gi-| dememiştir; daha açık bir ifadey-| le nicin tam manasiyle âlimleri 1 miz yoktur? | Bu sualin cevabımr tanzimatçı- ların ve onları takin ederlerin bu-) | Tanık düsününlerinde' arrracağır: Baakım bir ihtiyac ola nik — feri'mektepleri kadar sür'atle kuruldı tanzimaterhik umumi maatif sis - temine doğru cok vavaş ve tered - dütlü adımlarla yürüyor, rwmetli vakitler kaybadiyardu. Yenile hareketinde Avrunanın takk çalışılırken askeri sahadan en ziya-i da göze carpan (askerlik fenmi)| oldeğu gibi mülki sahada da en göz kamiastıran (memurluk fenni) | oluyordu. İlme gelince: O; esas iti bariyle medrese ulemasınm işi mi-| bi görünüyordu. Fakat yeni fenle- rim bire e dayandrör da bilimi.) yordu: İlimsiz fen, olamazdı. Su halde na yapmınlıydı? şu iki vol- | dan biri tetulabilirdi: 1 — Müs -! pet ilmi mevcut medreseve sok. -| mak, onu tedricen umumi maarif sistemine intibak ettirmeln 2 —| Medreseyi kapıyarak, yahut hiç” İ müderrislerine İ mütefennin, zabit, inci ay (92 18 Kada 1350. nel geğen günleri: 57 kalan günler 307 Güneş — Doğuşu 6,45 Nauşı 17.52 Namaz vakitleri — Sabah. 532 kindi 15.29. Akşam 17,55 sak S.Ö hararet derecesi azami T, atenri nakıs 2d. Bugün hava hsfif bulutlu olacak, rüzgâr mütehavvü ese ektir, Istanbul — en I9a kadar gramofon 10,40 da 30 kadar Stod yo heyeti 2030 dan 21 e katlar Selim Sırı bey tarafından. koplerans ?1 den 22 ye kadar Belkis hanım ve Nebil oğlu İs- mail Hakkı beyin İştirakile isipci kısım 27 den rak ilmi, fenni, güzel san'at, sa- naat ve felsefeyi tamamiyle yeni imaarif sisteminin (içine almak. Tanzimatçılık, bunların ikisini de yapmadı; medreseyi olduğu nok , tada biraktı, (ulema) tabiri onun! münhasır kaldr. (Darülfünun) adlr bir Medresesi ilmiyet Osmaniye) kurmak istedi. Bu teşebbüs de yürümedi. Lâkin tabip gibi — eklâmı padişahide istihdam olun- mak üzere — (mütefennin me - mur). da lâzımdı; ticaret, hukuk, Fünunu mülkiye mektepleri açıldı. Bu ilimsiz fen ve âlimsiz medeni- yet bulyası; (Medresei ilmiyei Os- maniye) fikri uyandıktan: sonra bile ortalığa < hâkim görünüyor. (ss), İsin bu safhasında da (Darül - für 1) ünvanının muhafaza ed miş olması; o hâkimiyete delâlet| edebileceği gibi ilmi ve âlimliği| Beni msiyen eski medreseye karşı bir siper veya cemile de sayılabi'- ir. Demek ki tanzimatçılığın ve o- mu takip eden devirlerin maarif sahasındaki bütün görüş ve anla” yısları şu yolda hülâsa edilebile - cek: Her şeyden evvel mülefen - nin zabitler, Rekimler, memurlar yetiztiren mekteplerle medreseyi! Ve| frkülmiyen bir darülfünun... kendi Aleminde âlim, Kelâmcı ve bukukça (Fekih)geçinen bir mad- rese. Bu anlayış've gidiş, (münev- ver bir milli devlete) değil, (as - kerler, memurlar ve medrese ho - taları devletine) yol açabilirdi ve öyle de olmuştur. Niyetlerim iğinden şüpke &dilemiyen ve içlerinde cidden de- gerli rical bulunan tanzimatçılar- la haleflerinin 19 uncu'asırda böy İe bir çıkmaza saplanıp kalmala- rının başlıca sebebini; evvelce içi- De girdiğimiz ve asırlarca kend ne emek verdiğimiz medeniyet! zümresinde (İlim) le (Din), (â- İni) Ja (İman) arasmdaki münase betin çok girift ve çetin bir şekil i almış olmasında aramak lâzımdır. Memur yetiştirmek gayreti de fe- na anlaşılmış bir devletçilik kalin- de ona inzimam etmiş bir âmildir. O “çetin ve düğümlü münase - bet,, le “Memurculuk sistemi”, bu silsile içinde birer makale mevzuu placaktır. i AMA Tashih Geçen ma'alede' bazr terin dlmnş Aşağıda: sürün: ve e ferd zim Kelimelerden birinciler yanlıs, | kinciler doğrudur. m, İ satır 19 mufassal, ır 90: vasfında, vaz'ında.. Srtır (8'i ağıdan): haddi, hududu. ütan 2 beşinci satırdaki bir kelimesi #ıdan' : gskeri kellme- sörrs freknike vey denilecek. m İesenr 14 Korumak, kurmek. sür 1G habiliği, hesbiliği. Süren $ sane (e alimlerden, ilimler k er Gaşağıdan) sıra, seyri, ON. — ————— ) Birinci makale (VAKIT) in 18 şubat 932 tarihli nü: da, (49) 1286 tarihli resmi te en. (***) Buna rağmen 86 nizam iğ- — Viz gelir.. Şimdi anlıyorum; ki bu cinayeti hazırlamak için sizi Paristen getirip başıma musallat ettiler. Bu hırsız kadınm bana iyiliği olamıyaca ğını esasen tah - min ediyordum. Merhamet o ha?| Dalevere.. Hep dalavere. Ben de aptal gibi kandım ha.. On binde| İ bir ihtimale karşı üstelik bu kadar da azap... Suvarof soğuk kanlılığınr muha faza ediyordu. — Tekrar ediyorum Mösyö; Bel seri şırmgaları tamamlamadan git mek bir felâkete gitmekle müsavi-| dir. Halbuki siz İamamız ve da ha çok yaşıyabilirsiniz. Buna deli lik demek daha doğrudur. Hatta;| bir intihar; — Bu da viz gelir. Vazifem o-| radadır ve orâya gireceğim. Esa - sen emir de verdim. Otomobilim! hazırlanıyor. Doktor, rica ederim hesabınızı yapınız. Marginin tavru âmirane ve at- iydi. Şimdiye kadar, kimse onun! karşısında mukavemet etmemişti. Onun için, doktorun, — bu Rusun! kendisine kafa tutmasına hayret! etti, — Pek tabit, sizin bu delicesi- ne hareketinize mani olar. Fransada hürriyete her şeyden fazla elemmiyet verirler, biliyo - Mes'ut bir akit Hukuk Fakültesi talöbelerinden ve Esnaf bankesı memurlarından. Böhettin beyle Hamit matbaası idare memuru Na- zit Şevket'bâyin kerimeleri! Meliha; ba- ntmla Bevoğlu Gmc dairede nikâblin 22.2.0908 tafihinde aktedilmiştir. Bu gö- zel: ve uygun: çifte saadetler temenni ederiz. Bugün akşam saat ! 21,30 da Nal fiy Hişt rl Facia 5 perde Yazan: M. A. ve Otto E. Hasse Tercüme eden Nabi Zeki . Raşit Rıza Tiyatrosu Şehzadebaşında Bu akşam 2130'da ilk defn (Ser seri) piyes $ perde Tercüme edin Mülitar ber. Zabitans müallimlere ve talebeye birinci S0 duhuliye. 30. Kuruş tur. Yakında: (Otello) Şehzadebaşı Ferah Sinemasında Bu gece komik dümbüllü İsmai ve | Abmet ber temsilleri (Samur kaş) operet 4 perde, Ayrıca 1987 senesi ser- best güreş müsabataları ve M. Anâstes bile heyeti duhuliye-25' kuruş. İstanbul Belediyesi Ti afrosu TEE li 24 Şubat 932 | As |, heran Kambiyo ebe Frnsiz Frangı I Ingiliz lirssı Kr. Drahml Is. Frank Leri Florin Kron Şiling Pezats Mark Ziow Pengi dav Tüze liram Dinar. Cerroneç: Kuruş. | “ ı Nukut 20 Prank (İransiz Beterin. Gügilir FDolar Câmerika l vo üre (halya inin darülmuallimine ait bül BORSA HARICI nde Şubesi için kabul edilen iki kısma Basılsa (ulüm) ve (edebiyat) de- inan bu müessesenin her Alan Mecidiye Bankonot | şatoya kimsenin gelmediği Nahicdenü ta, rum, Bununla beraber, eğer sizin vazıyetinizde bir kimsenin buluna cağımı bilselerdi, muhakkak ka - nun, sizi, azgın bir deli gibi hap- setmeme müsaade ederdi. Binaen- aleyh şimdi iki şabit çağıracağım ve onların Kuzurunda sözlerimi telirar edeceğim. Bu suretle mes'* uliyeti üstümden atmış ve lüzum - suz ölümünüzün yükünden kurtul muş olurum. — Ölüm, vazife başımda, hiç bir zaman lüzumsuz değildir. oraya. gitmekle bir işe varıyacağı” nizi zannediyorsunuz. Ölen ada. « mı, dirilteceğinizi mi ümit ediyor- sunuz? Yoksa tahkikata mı yar « | il edeceksiniz? Pek geç kalmış olacalısınız.. Sadece, size, hadise - nin nasıl olduğunu anlatacaklar, ve tahminime göre, tnhiikete; ya. ryasak bir kelime bile sövliyemi « yeceksiniz. Bununla beraber, ha - reketinizin. necabetini de. takdir etmiyor değilim. Fakat neye ya - rar, Zavalir hizm izi! sinde.bile Kulunsı amıyacalısınız, üs telile dört bes gün sonra da siz ö- leceksiniz. Eğer bir ise yarıyacak olsanız, hareketinizi tasvip: eder - dim. Şunu unutmayınız ki Mösyö, siz bir körsünüz. Hareketinizi sa» dece güzel hir hareket olmaktan ileri. geçmez. Bu cevabın şiddeti, Margiyi'tes kine yaradı, ve mırıldandı: — Lüzumsuz... Ben lüzumsu « — Ne yaparsınız, Mösyö? Be- ni bu hakikatleri söylemiye mec» bur ettiniz. Doğrusu mütsessifim. Fakat sizi, kendinize rağmen kur- tarmaklığım için bunları söylemi ye mecbur oldum. Şimdi sözleri» me kanaat getirdiniz mi? i Margi beyaz saçlı başını kaldir 1: — Haklanız var, dedi, kaliyo- rum, — Bravo. Beni , korlutmuştur.» | hayranım. Bu hakikati, ber şeyden fazla sevdiğinize delâlet'eder. Fa- kat vazıyet sizin gitmenizle deği'- secek değil, İtimat ettiğiniz bir a- dam, oraya giderek. bizzat sizin kadar âdalete yardım edebilir. Sizde tedaviye devam edersiniz. — Evet. — Ve'öyletahmin ediyorum ki, ağrılarınız bugünden itibaren.aza- lacak ve kırk sekiz saate kadar ta- mamen bitecektir. Doktor gitti. Patris iceri gire - rek Mürginin ağzından: bir telgraf yazdı, gönderdi. Sabaha karşı ge- İen bir telgrafla da Margi, bütün hadiseyi öğrenmiş bulunuyordu. Oben, şüphesiz işittiği. bu gü - rültü ile odasından çıkmıştı. Sa - at altıva doğru cesedini bulmuş - lardır. Tam kalbine bir bicak sap- lanmıştı.. Polisler gelmişler, tahı- kikata başlamışlar, fakat henüz hiç bir iz bulamamışlardı. Katilin sağ veya sol sahilden geldiğine da ir hiç bir emare yoktu. Bir keli » meyle, cinavet esrarını muhafaza ediyordu. Müddetumumi o civar» da şüpheli bir çok serseriyi tevkif etmişti. Margi: — Aptallar, diye haykırdı, be- nim sikâyetnamemi okumamışlar mı? Katilleri serseriler arasında değil, yüksek muhitlerde sakla - Dan haydutlar arasmda: aramak i Tâzım... Peki, gözcülerimizden hs” | ber yok mu? — Hiç. Gece yarısı nöbet değiş trmişler. Hiç birisi, sahillerden ye” min ediyorlar. Esasen mehtap var mış, ortalık aydınIıkmış. Hem son- ra emin aadmlar.. İsimlerini söyle“ yim mi? Mei vekilharem söylediği isimlerin hepsini tanıyordu. ed preaş adamlardı. Sözlerin“ en şüphe edilemezdi. Bitmedi,