Yedinci Balkan oyunlarının gününde üçüncü olduk FakatRomanyada bizimle be raber Yunan 41 puvanla birinci, Yugoslav 22ile ikinci oldu- lar. En sonda 3 puvanla Bulgar sonuncu oldu Atina, 28 (Hususi muhabirimiz yazıyor): — Yedinci Balkan oyun- ları dün (evvelki gün) saat 15,30 - da Panatinaikos stadyomunda — baş- ladı. Stadyom daha erkenden iğne atılsa yere düşmiyecek derecede dol- müştu Seyircilerin seksen binden aşağı olmadığı muhakkaktı. Başvekil Ge - neral Metaksas merasim saatinden evvel gelerek her tarafı teftiş etti. Bütün nazırlar, müsteşarlar, Balkan devletleri elçileri ve elçilik yüksek memurları, siyasi, askeri büyük şah- #iyetler ile Atina ve Pirenin yüksek #osyetelerinden tanınmış simalar &- çılış merasiminde hazır bulunmuş - tar . Almanya propaganda nazrı Göbels, madamı ve beraberinde gelen arka - 'daşları ile stadyomda bulunuyordu. Oyunlara başlanma saati gelince 150 borizan hep birden boru çaldılar ve o zaman birinci Efzon nümune a- layma mensup bayraktarlar, ellerin - de bütün Yunan atletizm grupları bayraklarmı Otutarak stadyomun sahasına dağıldılar . Atina belediyesi, muhafızlık ve bi- rinci ordu muzikaları bazı parçalar çalarak bunlara refakat ediyorlardı. Arkalarından Balkan grupları bay - Taktarları geliyor, her grupun atlet - leri de bunları takip ediyordu. Bu geçit resminin dikkâte çarpan zok - tası da Arnavut atletlerinin gelme - miş olmalarıydı. Gruplar alfabe sırasiyle, önde Bulgarlar ve sırayla Yuğoslüvlar, Romanyalılar, Yunan grupu olmak üzere atletler geçit resmi yaptılar ve geçit resmin- de en ziyade alkışlanan Türkler ol- du. Stadyomun içi ve dışı “Yaşasm| Türkler!” sesleriyle çnlıyordu. Oyunlar açılıyor Geçit resmi bittikten sonra Yunan spor teşkilâtları umumi reisi Rinopu- los atletizme dair ufak bir nutuk söyledi. Bu biter bitmez maarif nazi- rı Balkan oyunlarının açıldığını ilân etti. Maarif nazırınm bu ilânı borizan- lar ve Likavidos tepesinden atılan toplarla (o selâmlanirken stadyomun direklerine Balkan devletleri bayrak ları çekildi. 'Tam bu sıradan dışarıdan bırakı - lan yüzlerce güvercin stadyornun üs tünden uçuştular. Güvercinlerin a- yaklarma bağlı küçük puslalarda: “Size Atinada Yedinci Balkan oyun- ları açıldığına dair olan sevinçli hâ- beri getirdik.,, ibaresi yazılıydı Balkan grupları Obayraktarları toplandılar. Yunanlılarm meşhur 100 metre koşucusu Frangudis müsabaka ve amatörlük yemini yaptı. Bayrak- tarlar yerlerine dönünce Balkan gruplarma mensup bütün atletler tek Tar bir geçit resmi yaptılar. Bu gö çitten sonra oyunlara başlandı. Müsabakalar 100 METRE KOŞU: Frankudis Yunan 11, Sâkelarin Yunan, Arges Romanya geldiler, Türkler ve en sonda| Gülle atmada kazanamıyan Veys | kan rekoru Frankudis tarafmdan te- sis edilmiştir. Derecesi 10,6,10'dur.) 800 METRE: Yorgakopulos Yunan 1,59.8/10, Kozsek Yugoslavya 2,2,10, Lapusan Romanya, Galip Türk. 10,000 METRE: Kiryakidis Yunan 335/10, Kristea Romanya 33,40, Varçekis Yunan, Maksut Türk. MANİALI 110 METRE: Mandikas Yunan 15, viç Yugoslav 16,1/5, Skiadis Yunan, Faik Türk . YÜKSEK ATLAMA: Pandayin Yunan 105, 1,80, Mor Yugo: . GÜLLE ATMA: Koraçeviç Yugoslavya 14,13, Sts- fanakis Yunan, İrfan Türk, Veysi Türk. Yunan 41, Yugoslavya 22, Türkiye 12 Romanya 12; Bulgar 8 tür. Geçen sene birinci günün derecele- Dulât. Türle. İ Usttez 100 metre birincisiFrangudis (Yunan) altta: 110 metre birincisi Mandikas (Yunan) (Bu koşunun evvelce yapılan Bal-! 10, Borato-| ri şöyle idi: Yunan 41, 26, Romariya 21, Türkiye 1 ristan, * Dünkü müsabakaların teknik dere- celeri pek yüksek olmamıştır. Evvel- €s yapılan Balkan rekorları indiri - İlememiştir. Buna mukabil koşularda | mücadele daha kı olmuştur . 100 metre koşuda Mehmet Ali ve yüksekte de ayni âkibet Sedadm ba- sma geldi. 800 de Gelipde elimive oldu . Bizim takım da dün gilllede İrfan vasrtasiyle bir ikincilik kurtarabilir. di. Halbuki çocuk son gün yetiştiği tem -yot yorğuntuğu yüzümden künli âtışmı yapamıyarak Yunanlı - dan sonra üçüncü Kaldı. Bugünkü umumi vaziyetin dikkat celbedebilen diğer noktaları da ge - çene seneki müsabakaların ilk gü - nünde Bulgarlar hiç puvan alama - maş oldukları halde bu sene 3 puvan alabilmeleri ve bizim geren sene Ro- manyadan çok farklı puvanmtıza mü- kabil bu sene beraber puvanda olma- mızdır. Fakat müsebakalarm ( sonlarma doğru ayni nisbeti muhafala edebile- ceğimiz çok şüphelidir . | Rusyadaki spor- cularımız Kiyefte Moskova, 28 (A.A) — Türk spor heyeti bugün Leningrat'tan Kief'e varmış ve orada Ukrayna halk o ko- biyesi ve spor komitesi başkanı ta- rafından selâmlanmıştır. Muhtelif #por cemiyetlerine men- sup 150 aza islasyonda ayrıca se - lâm vaziyeti almış bulunuyorlardı. Cevdet Kerim ve Muhafız Kuman- İdanı kısa birer nutuk söylemişler -| dir. Bisiklet müsabakasın- da galip geldik Moskova, 28 (A.A) — Leningrat- ta yapılan 100 kilometre bisiklet ko- şusunu 'Dlirk ekipi kazanmıştır. Ta- lât ve Kâzım birinci gelmişlerdir. Antrenör kursu açılıyor T. & K. İstanbul bölgesi başkanlı- ğindan: Bölgemize bağlı klüp antrenör yetiştirmek ü İrenörün idaresinde bir kurs açilaca-| ğından bu husus hakkında görüşül- mek üzere 30 - 9 - 1036 çarşamba gü- nü saat 17 de klüp murahhaslarınm Beyoğlu Halkevindeki bölge merke - zine gelmeleri, Bü toplantıya Feenrbahçet Taksim ve Şeref stadları direktörlerinin de va İstenildiğinden salâhiyettar zeva- tm vakti muayyeninde bölge merke- rinde bulunmaları rica olunur. Vedat elimive oldular. 110 metre ve miserleri meclisine beğlı beden ter-| — irak etmesi futbol federasyonumuz | Viyana o müsabakalarında gelerek çok takdir kazanan kıymetli Süvari Yüzbaşımız Cevat Gürkan Suvari zabitleri- mizin kazandık- ları muvaffakıyet Viyana gazeteleri suva- rilerimizin aldıkları neti- celerden takdirle bahsediyorlar Berlin Olimpiyatları münasebetile Avrupaya giden kahraman süvari za- bitlerimizin uğradıkları müsabakalara girerek mühim © mü iharla reniyoruz. Dün gelen Viyana gazete- leri süvari zabitlerimizin Viyana mü- sabakalarında kazandıkları o parlak en takdir ile bahsedi- Türk süvari zabit. konkur ipikte rinde Viya- na gazelelerinden son müsabakalara dair şu neticeleri hulâsa olarak al- Zeyne yapıta avr m mükâfatı: (Beynel - milel sv m sında). 1 inci İtalyan yi Sabandia adlı atiyle. 2 inci Alm Bsandt, Bram adlı atiyle. 3 üncü Türk süvari yüzbaşısı vat Gürkan, Güdük adlı atiyle . 4 üncü Avusturya Teğmen Trenkvitz, Danubin adlı atiyle. 5 inci Türk Teğmen Sum Pulat. kan, Çakalla adlı atiyl 6'ıncı Avusturya Teğmen E. Egger, İ Mümemii adlı atiy 7 inci İtalyan yüzbaşisı Seba adir atiyi B inci İtalyan Cacciandra; Dille ile. 9 uncu Macar yüzbaşı A. Endrödy, Nefeljts ile, 10 uncu Holandalı Teğmen C. Ta- met, Barmabas ile . Ce- R. şahirlerde | vaffakıyetler kazandıklarına dair ge| atlaması 78 binici ara-| Canforti, | Hâdise kısa sürmüştü. Fakat -Bu şüphesiz “paradoxe,, olsa gerek - hem çok yavaş'hem de çok çabuk ol muştu. Yeni tamir edilmiş olan şösenin ortasında, sarı kumlar içine gömül - müş Üç çocuk, oyniyorlardı. Ofları | hâlâ görür gibi oluyorum ve bana öy- le geliyor ki, onları dalma göreceğim ve takip eden #ahneyi dalma hatir- Lıyacağım. Yedi sekiz yaşlarında, kırmızı yüz lü mavi, saf geniş gözleri, çok sert ve siyah, yanaklarına, ensesine gay- ri munlazâm bir şekilde dökülen saçları ile bir küçük kız; yamalı, gok geniş “ve düğmeleri o omuzuna kadar çıkmış eski askılarm çok yu » kart çektiği pantalon içinde cüce Çin lere benziyen, şişman, kırmızı ve sa- rışm dört beş yaşlarında bir küçük yaramaz ve kıçının Üzerine oturmuş, başı belirsiz gözlerinde hiçbir ifade olmıyan, gayet İnce kıvırcık sart saç , kısa entarili bir bebek. Ne oynadıklarmı © bilmiyordum. Şüphesiz hiçbir şey oynamıyorlar - dı, kirli elleri ile kumları karıştırı - yorlar, güneşlenerek yerlerde yuvar lanıyorlar ve küçük hayvanlar gibi bu ilkbahar havasmın güzelliğinden tadıyorlardı. Yanlarında kimse yok- mes'ut bir usuna dalmış gibiydi, ve bit - be tükenmek bilmiyen İki tarafı a- ğaçlar dikili yolun kenarlarındaki yarı harap kulübeler metrük gibi idi- ler. Köyün yegâne hanmm önünde bir sıraya oturmuş, gölgede, uzun bisik yoleuluğumun yorgunluğunu Çı - karırken, dalmıştım. Bu güzel ve 8i- cak mayıs'gününde, sabahtanberi, kırk kilometroluk yol almıştım, o - günkü gezmemi bitirmek için bir o kadar daha yolum vardı. Tatlı bir re havet içinde, gözlerim kapalı, ara 8i- ra birer nefes çektiğim kısa Ingiliz pipom ağzımda, biraz uyukluyor - dum. İyi bir bisiklet olan narin yol arkadaşım, bana doğru eğilmiş, duru mmandr Birdenbire keskin deryatlarla sıç rayarak uyandım, ayağa fırladım ve bir şimşek gibi, beni korkudan oldu - ğum yere mıhlıyan ve dehşete düşü- ren bir manzara gördüm. Önümde, şösede, daha demin Çço- cuklarm oynadıkları yerde, doru iri bir atın çektiği ağır ve yüklü bir yük arabası, gürültüsü kumdan geç - tiği için duyulmadan, ilerliyordu. Ve ayni bakışla, ayni şimşek ışığın - “İdan görünür gibi, titrek ellerim şa- kaklarımı bastırır ve ağzım, bir ses| çıkarmaya muvaffak olmadan deh- şetten haykırmak için açılırken, ara baci, yüzü koyun yatmış uyuyor ve er kek çocuk ile kız çocuğu yolun ke - narma (o kaçmış, küçük (bebeği müthiş tehlikeden habersiz, kıçınm üzerine, yolun ortasma oturmuş bir vaziyette gördilm. Atılmağa bile va- kit kalmadan iri at bebeğin üzerine basmıştı. Avrupadan | leri tertip etmeye karar v İ yare Berlinden hav Amerikaya doğru hava seferleri | an in ork'u büyük tayyarelerle doğru hava #eler- İ rmişlerdir. Resimde gördüğünüz büyük tay- arak yarı yolds Azor adalarmda durak yapma- dan doğru Nevyork'a inecektir. Şu günlerde tatbıka başlanacak olan bu İ kararın neticesi bakalım muvaffakıyetli olacak mı? 20.9.9005 amımı (7 AT ) Çeviren: Fikret ADİL Fakat hayır... Basmamıştı. Müğhiş bir çiğnenme manzarasına şahit ola cağımı zannettiğim anda, iyi hayva- nın bir an durur gibi olduğunu, kok lamak ister gibi çocuğa doğru ilerle diğini, sonra iri nalçalı ön ve arka ayaklarını açarak, çocuğun üzerin « den, araba ile, ve ona dokunmadan geçtiğini gördüm. Çığlıklar, feryatlar, şiddetle açılan kapılar, erkek çocukla kız çocuğun yüzlerine inen tokatlar ve saç, baş dağınık, kireç gibi beyaz atılan ve be beği kucaklıyan bir kâdm. Sonra bütün bu gürültü ile uyanan araba- ©, arabadan atladı, ve olani biteni anlaymca elindeki kamçı ile ve kolu nun bütün kuvveti ile, küfürler ede- Tek atı dövmeye başladı. İşte o zaman müdahale ettim, Göz- şlar ileri atıldım. Bu ada- kat daha yanına varmadan, ve nasıl olduğunu bilmeden ve ne şekilde ka bil olabildiğini anlıyamadan sakin - leştim, tamamen sakinim ve onun ko luna dokunarak, tatlı bir sesle barış- mak arzusu dolu bir sesle dedim ki: — Arkadaş, hayvana artık vur » ma, daha iyisi gel seninle beraber bir kadeh rakı içelim. Arabacı döndü, durdu, henüz hid- detten parlıyan şüpheli bir gözle ba- na baktı. Ve aramızda, bir saniye içinde, anlaşılmaz ve anlatılmaz bir facia oynandı. Bir daha vurursa, bir defa olsun hayvana vurursa üzerine atılıyor, yere serip onu boğuyor « dum. Bunu hissediyordum, bundan emindim Eğer artık vurmazsa, onu affediyorum ve iyi bir iş yapmış o- lacağımı hissediyordum, tatlılığımm onda, ilk defa olarak, istikbalde sik sık titriyecek olan bir merhamet ve insanlık damarı uyandıracağmı ani yordum Arabacı bir daha vurmadı. Her« halde, bakıylarımdan, anlamıştı, ru« humdan fışkıran tatlılık ve merha « met bir seyyâle gibi onun Kam ruhu iüherseeaki Pre binlenbize 9 tı. Ve atı Aürdürd. Döndüm, hancinin karısma iki ka- deh içki ısmarladım. Sonra, şimdi yolun ortasına toplanmış olan hak km arasından sta doğru giderek, ba» şinı ellerimin arasma aldım, sevdim, okşadım, okşadım. — Arabaer, dedim, ona biraz yu « Iaf verebilir miyim? Arabacı, alçak bir sesle, âdeta uta- narak cevap verdi: — Nasil isterseniz Mösyö? Hancmm karısı elinde kadehler gel mişti. Arabaer ile kadehleri tokuş » turduk. Kadma yulaf ısmarladım. Bir şeyin içine koyup getirdi. Arabact atm gemini çıkardı ve at 8ol elimle tuttuğum sepetten aç ve devamlı bir çiğneyişle yulaf yerken, seğ elimle onun başmı ve saçlarmı okşamakta devam ediyorum. Yavaş yavaş, Uzun uzun, ağır ve tekrar & dilen bir hareketle okşuyor, ayni yer lerini bir daha, bir daha okşuyor « dum ve birdenbire, heyecandan bo- Zularak, orada, aptal aptal ağlamaya başladım. Göz yaşlarımı tutamıyor- dum, akıyorlardı ve akmaları lâzım dı, bütün gayretlerime rağmen aki- yorlardı, iyi hayvanın dili ile sepetin İdibinden toparladığı son yulaf tane flerini ıslatarak akıyorlardı. İ Bit. Sepet boşaldı. Arabacı gemi İtekrar taktı. Araba kalktı. Ona, için de bir beş franklık olan elimi uzat » tm ve elini sıktım: | — Bununla bir kadeh daha içer » sin! Arabacı okadar müteessirdi ki, bana bakmaya, bir kelime söyleme- ye cesaret edemiyordu. Bir müddet, arabanm uzaklaşma « smı seyrettim. Herhalde bir şey ol- du ki, arabacı durdurdu, yere atla- dı. Baktım, alın yularınm bir yerini düzeltti, Ne olduğunu farkedeme - dim. Ve işini bitirince, arabacı, tek rar binmeden onun başını okşadı ve omuzuna dost bir hareketle vurdu. Sonra, tekrar bindi ve kamıçısını, teş İ ci eden bir himaye; bir şarkı gibi, yüksekten, havada şaklatarak yü - rüdü, giti . Ben de, o zaman, rahat bir nefes slarak. döndüm,