29 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

) l f a <V eT S T T a K vak : ' ı Dünya Hâdiseteri | ö eee nnn beelçeee gae Televizyonla Biribirini Seven İki Genç bir müddetenberi hükümetin mura- Kirap kabesi — altında y reşmi televizyon Verdiler tecrübeleri (yap- hyor. Televizyon; bildiğimiz gibi, telsiz vas tasile resim nakletmek- tir. —Filvaki . şimdiye kadar bu vadide bir hayli mavaffakiyetler kaydedilmişsede, Franza'da girk şilen yeni tecrübeler, yeni bir takım — esasljara islinat ediyor, onun içindirki büyük alâka doğu- ruyor. Bu tecrübeleri yapan adam Moro isminde ihtiyar bir telsirci- dir. Beraberinde de, Yuho İsmine de genç bir mütehassıs - vardır. Telsizle resim vakledilen iki nak- tadan — biri Moro'nun - evlidir, öbürü de telsiz merkezidir. Ara- daki —mesafe de 50 mildir. İlk tecrübe — yapıldığı zaman elda gönderecek hazır fotograf bulu- natnamış, Yubo'nun rexmi nakle- dilmiştir. Resmin alındığı evde ise Moro'nun genç kızı. bulünü- yordu. Babasının arzusu Üzerine, o da cevap olarak telsizle kendi resmini — göndermiştir. O vakite kadar biribirlerini görmiyen genç kızla Yuho, bu resimlere bakarak ©o derece biribirinden hoşlanmış- lardir ki evlenmiye karar vermiş- lerdir. Yeni televizyon tecrübesi, ilk safhasında, işte böyle hayırlı bir işe yaramış oluyor. * merikan zabıtası, bir müd- dettenberi esrarengiz bır hırszın — peşinde idi. Fakat bir türlü yakalamıya mu- vaffak —olamıyordu. Bu bırsız, karanlıklarda dolaşıyor, çalışmak için bilhassa geceleri İntihap edi- yor ve hiçbir zaman ışıkta çahş- mıyordu. Onun - içindirki nenin nesi olduğu bilinemiyen bu hırsızları ele geçirmek mümkün olama- mıştı. Fakat bir tesaduf neticesi koca bir memlekette büyük bir alâka uyandıran bu hırsız nihayet yakayı ele vermiştir. Bu, Silney Anna isminde bir kadındır. Asıl mesleği — hizmetçiliktir, soymak istediği evlere hizmetçi — sıfatile giriyor, bir müddet çalışıyor, evin giriş ve çıkış noktaların:, ev halkının — adetlerini — öğreniyor, sonra bu evden ayrılıyordu ve münasip bir gecede de eva gire- rek istediklerini alıp çıkıyordu. Silney Anna'mn diğer insanlar- dan farkı, bu kadının en karan- hk gecelerde bile gündüz gibi gözlerinin görmesidir. Bunun için onu — tanıyanlar, — Silney — An- na'ya kedi gözlü. kadın diyor- lardı. Amerikan zabıtası, nevine ilk tesadüf ettiği bu garip gö- rüşlü kadını Nevyork Fen aka- demisinde — muayene — ettirmek- tedir. Fransada, Evlenmiye - SON POSTANIN P“İLAN FİATLERİ <.. #—İlânın tâk sütun f satırı gazatenin metin yazısile vasatt & kolimedir. 2—Ayni yazıniın 2 satırı $ santimdir. 3—Daha kalın vo daha İnco yazılar santlım ile besap edilir. 4—Sayfasına göre İlâülar aşağıdaki Hiatlere tâbidir: Savla Santimi * inel 400 &r. 2 « 250 « 3 « 200 .« a 100 « Diğer sayfalarda BO . Son — sayfada 25 .« n * BN S : N STA . n Mart 29 — üpıa_ğ&_ı_qhıp__Bitenler B Tüğkçalaek Peştede çıkan Azest İsimli Macar gazetesi yazıyor: O Peş- teye yakın Kestelek köyünün ileri gelen — delikanlılarındandı. Yakışıklı idi, hali, vakti yerinde idi. Astalos ismindeki kocaman bir çiftliğin de sahibi idi. Servet sahibi olması ve güzelliği, bütün © mıntaka kızlarının gözünü ona diktirmişti. Fakat Matyas haval bir genç değildi. Etrafında dönüp dolaşan bütün bu kelebekleri görmedi. Huyuna uygun, boşuna giden Marya adlı- bir kızla ev- lendi. Dokuz ay sonra bir kız çocukları oldu. Bu doğumu takip eden Üçüncü ayda ise büyük *muharebe patlakverdi. Matyas,' bütün Macar gençleri gibi asker elbisesini giydi, silâhını omuzuna vurdu, — karısını alnından — öptü, merak etmemesini, üç, dört ay sonra — davanın — halledileceğini söyliyerek genç anneyi teselli etti ve cephenin yolunu tuttu. Gidiş, o gidiş oldu. Matyas'tan bir daha haber alnmadı. Dört sene süren mubharebeden sonra “da gelip çıkmadı. Herkes onun öldüğüne kanaat getirdi. Hatıra- sini anmıya — vesile olur - diye köyün mezarlığına bir taş dikildi ve unutulup - gitti. Sibirya Çö'lerinde Halbuki gevç Matyas ölme- mişti. Karpat dağlarında Avus- turya - Rus ordularının ilk kar- şılaşması sıralarında Ruslara esir düşmüş ve Sibiryaya sevkolum muştu. Macar askeri Matyas, dünya- nin bu uzak köşesinde; senelerce kaldı. Dünyanın ahvalinden, olup biten şeylerden baberi yoktu. Hayat Kadar, Hatta Hay tan Da Daha Acı Bir Mac Yanda: Karısı Harp bitmiş mi idi? Devam mı ediyordu? Bilemiyordu. Memle- ketine dönmek için kendisi gibi esarete düşen arkadaşları — İle beraber yaptığı bütün teşebbüsler semeresiz. kaldı. Aradan birçok sene daha geçti. Harbin patlak- verişinden tam on dört sene sonra nihayet bir kolayını buldu, Sibiryadan —firar etti, — binbir zahmet çekti, Çin hududundan geçti, sabili boyladı. Oradan Japonyaya gitti ve bir vapurda yer bularak Avrupaya kapağı attı. Maksadı, Macaristana geb mek, kendisini bekliyeceğini va- deden karısı sağ ise ona ve üç aylık — bıraktığı — biricik — kızına kavuşmaktı, : Acı Bir Haber Artık © eski yakışıklı Mat- yas'tan ortada eser yoktu. On dört sene evvel hududa koşan genç ve dinç askerin yerine, şimdi, bıyıkları poslaşmış, avurdu avurduna çökmüş, her bir sene birkaçının tesirini yaparak yüzü- nün çizgilerini derinleştirmiş ih- tiyarca bir adam kaim olmuştu. Fazla güçlük çekmeden köyünün yolunu buldu. Çiftliğinin civar.na kadar çeldi. Fakat ayakları onu daha ziyade ileri götürmüyordu. Dinlenmek ve birar düşünmek için durdu. Acaba karısı hâlâ sağ mı İdi? Evi no halde bulu- nuyordu ? Bunları - düşünürken yoldan bir ihtiyar kadın geçti. Matyas kadına seslendi. Eski adresini verdi. Maryanın yaşayıp yaşamadığım — sordu. — Müsbet cevap aldı. Bu #öz, kalbine biraz Ferah verdi. Maryanın çocuğun- dan bahsetti. Kadın, Maryanın bir değil, dört çocuk — sahibi Yakarıda : Matyas karısı Marga ile kocasının pencerede yeni konuşmalarına bukıyor; Marya, yeni çocuklarından birine ders gösteriyor. olduğunu haber verdi ve hepsinin de turp gibi yaşadığını bildirdi. Deminki ferablığın yerini şimdi acı bir ıstrap almıştı.. Matyas kadına teşekkür - etti. Sonra kalkmak istedi, Fakat dizleri kesilmişti. Yürüyemiyecek bir hal- de idi. Bir müddet daha dinlendi. Adım atabileceğine kanaat getirir getirmez çiftliğin yolunu tuttu. Karısile Karşı Karşıya Çiftlikte her şey yerli yerin- de idi. Tarlalar ekilmişti. Evin etrafında — tavuklar — dolaşıyor, yanaşmalar öteye, beriye gidip ge- liyorlardı. Matyas, kalbini ağrıtan bu manzara karşısında kendin den geçti, dabp kaldı. Bu dak gınlık ne kadar devam etmişti? bilmiyordu. Fakat yanı başında yükselen merhametli bir kadın sesile olduğu yerde irkildi. Gözle- ri şimşek gibi çaktı. Başını kal- dırdı. Karşısında Maryayı buldu. Marya, on bir aylık genç ve doymadan bıraktığı kadın.. Matyaz alık, alık kadımın yü- züne bakarken ©o da, bitkin bir | halde görünen karşısındaki bi- çarenin halini tetkik ediyordu. Onu tanımamıştı. Sadece sefale- tine acımışt.. Kim — olduğunu, orada niçin durduğunu sorduğu zaman Matyas tamsmen unultu- duğunu anladı ve kararını verdi. işsizlikten bahsetti, yorulduğunu, dinlenmek ve dinlenirken manza- rası hoşuna giden çiftliğin seyri- ne daldığını söyledi. Efendilikten Uşaklığa Kadın anlamdığı bir hitle ha- lime cidden acıdığı bu adamı çiftliğe aldı, ona, çiftlik binasının (Devamı © uncu sayfada ) at- Legorn Mu ? —— |Yerli Tavuklar era M;" 2 ir sabah gazetesinde Legora Savukları bakkında Cafer Fahri ve Salih Zeki Beyler arasında vukubulan münakaşaları okuyuam ların tereddüde — düşeceklerine şüphe yoktur. Bu münakaşaların sebeplerini sırası geldikçe bildi- receğiz. &, Tavukçuluğa yeni başlamak ve bu sahada bir fikir ak mak Üzere bize kadar zahmete katlanıp gelen birçok muhterem zevatın ilk sualleri, Legorn cinsi- nin iyi ve fena olduğu hakkında- ki hükümlerden hangisinin — doğ- ru olması Jlâzimgeldiği şeklin- dedir. Bu sebeple altı senelik tecrübe'erimize istinaden bu hu« sustaki düşüncelerimizi yazmak mecburiyetinde kaldık. Kat'i ve nihal olarak söyliye- lim ki Legora cinsi memleketimiz için fevkalâde müsait bir tavuk cinsidir, Legornun aleyhinde ser- dedilen —mütalâalar; düşünceler tamamen yanlıştır. Salih Zeki Bey, Legora yu- murtalarında beyaz ishal mikrobu bulunduğunu iddia etmek gibi bir fikirde bulunuyorlar. Bu illet yalnız Legornlara mahsus değik dir. Bütüa tavuk cinslerinde zu- hur edebilir. Yerli tavuklarımızda da ishalin olmadığını kim iddia edebilir? Legornlarda beyaz ishalin vücu- dunu kabul etsek bile memleket dahilinde bazı m.ntakalarda Üre- tilen Legorn tavukları — yaşa- maktad r. Bundan — başka — Ankarada Gazi Çiftliğinde, — Tavukçuluk Enstitüsünde, — Yalovada Millet Çiftliğinde, Karacabey Harasında ve Ziraat mekteplerinde el'an yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte bu- lunan Legornların nesli acaba münkariz mi olmuştur? Bilâkis her sene adetleri çoğalmaktadır. Yine Salih Zeki B. iklim ve muhit değiştirme hasebile Le- göornların evsaf ve yumurtlama kabiliyetlerini çabuk kaybettik- lerini iddia ediyorlar. Halbuki Legornlar iklimin tebeddülünden en az müteessir olan bir cinstir. Netekim Kanada'da, — Amerika Birleşik Hükümetinde, İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Danimar- ka, Almanya, Rusya, Çekoslo- vakya, Lehistan, Bulgaristan ve Mısırda - ve dünyanının — iklimi mütehavvil olan birçok yerlerin- de Legorn yetiştirilmekte, bunlar evsaf ve yumurtlama - kabiliyet- lerini asla kaybetmemektedirler. Ancak iklim değiştikçe gıda ve İiskân tarzlarımı da iklime uydürmak lâz m olduğu meydam dadır. Legorn besliyen memle- ketler kendi — iklimlerinin icap ettirdiği — teşkilâtı yapmak — ve gıdaları vermek şartile Legorm dan daha Ffazla yumurta veren tavuk — bulamadıkları — içindir. ki Legorna dört el ile sarılmışlardır. Meselâ memleketimizde de Kart veya Erzurumda beslenecek Ler gornlar ile Adanada beslenecek Legornlar — bittabi " ayni — şeralt altında iyi metice — veremezler: Her cins bayvanı iklime uydurâ* bilecek tesisat: yapmak ve gıdâ” larını ona şöre tesbit etmek zarureti olduğu gibi Legornlar için de ayni hal vakidir. Yumurta için tavuk besliye” çeklere Legoradan ayrılmamalt” rını tavsiye ederiz. — Erenköy M. Nurettin

Bu sayıdan diğer sayfalar: