HARUNURREŞİT TERNARNKI 86 KEREAMAMAMAALANAN Yazan : x Ç KA Tarihin Esrarengiz Sayfaları — Bana baygın baygın bak- masını, harfendazlıkta bulunması- ni hoş mu görüyorsunuz? — Tevehhüm etmiyorsan ben- den tebrik beklemelisin. İbnilha- di, sevilmez bir erkek midir ki sana muhabbet taşımasını çirkin bulayım. — Muhabbet, reddolunmazsa güzelleşir. Aksi takdirde küstah- hık sayılır. — Abdullahın muhabbetinden gönlün müstağni midir? — Tamamen ve ebediyen| — Niçin ? — Çünki ben, iki kere er- lenmiş bir kadınım. O, benüz hekârdır. — Cariyeleri varl! — Dahz Ffona ya. Dudakla- mada halayık kokusu taşıyan erkeği ne yapayım ? — Şevketlâ — kardeşiniz bu sözü işitmesinler, size gücenirler. — O, emirülmüminindir, fev- kalbeşer sayılırlar. — İboilhadi ile nasıl mukayese ediyorsunuz? — Fevkalbeşerliğine — şüphe yok. Lükin bir erkek feykalbeşer! — Her ne ise bea, Abdul- lahın — kardeşlikten — ayrılmasını, #şek mevkiine geçmesini istemem. Zübeyde, güzel Abbasenin iki elini yakaladı, gözlerini onun gözlerine dikti — Böyle teranesiz — bülbül, yapraksız. gül, kadehsiz şarap, aşıksız mum gibi mi yaşıyacaksın? olgaydım senin için cihanlar yı- kardım, kendimi de sevine sevine yakardım. Sen o kadar güzelsin, © kadar yükseksin. Bırak sevsin- ler, ölesiye sevsinler. Sevgi, er- keklerin kadınlara vermiye möc- olduldarı ezeli vergidir. Rabbin lâyık görüp erkek — yüreklerine tarhettiği bu büyük vergiden hisseni niçin almıyacaksın? — Dedim ya, müstağniyim, bilhassa Caferi bana gönül ver- gisi vermekten - affediyorum! Cafer kelimesi, Zübeyde için sanki bir tedai vesilesi oldu, bir- denbire gözleri parladı, henüz avuçlarında bulunan yumuşak el- lezi biraz daha sıktı; — Caferi mi, dedi, Caferleri mi, gönül vergisinden — istisna ediyorsun? — Caferler ne demek? Am- lamadım. — Sana köle olmak istiyen bir Cafor daha var! — O da kim? — Vezir Yahyanın oğlu! Abbase, ellerini — yengesinin avucundan kurtardı, biraz geri çekildi, dikkatli dikkatli fettan Emireyi süzdü: — Zekânızın, dedi, yüksek- liğini bilenlerdenim. Fakat kera- met sahibi olduğunuzu bilmiyor- dum. Maşallah, sümme maşallah, Horasandaki — erkeklerin — gönül sırlarını Bağdattan — keşfediyor- göre bu keşif kudretini sizin gös- termeniz İâzım gelirdi. Çünkü seven o ise sevilen sizsiniz. Ya- kılanları yakanlar tanır! — Fakat aksini görüyoruz. Vosanları yakaclardan evvel siz — Yaralı oğluna merhem arı- yan bir baba, bilmiye bilmiye çok şeyler ifşa edebilir. — Demek Yahya ile görüş- tünüz. Umarım ki oğlunun benim bakkımda muhabbet beslediğini söyler söylemez herifi sillelediniz. — Yahya, — sille — yemiyecek kadar zekidir! — Onun bu meselede anasıl zekâ gösterdiğini Gğrenmek i- terim, — O, sıik sık senden - bahse- der ve Abbasiye —tacının en mümtaz incisi olduğunu söyler. — Bu, bilvasıta yapılan bir tabasbustur. Hergün emsalini gö- rüyoruz, gülüp geçiyoruz. Siz, Caferin bana âşık olduğunu ba- basının yaptığı kuru müdahene- den mi istihraç ediyorsunuz? — Yahya, oğlunun şark eya- letleri umuzu valiliğine değil Emi- rülmüminin — başköleliğine lâyık olduğunu da söylemekten zevk alır. — Bu da Caferin merkerde, kardeşimin yanında bulunmasını istemektena başka bir mana ifa- de etmez. — Yahya, Cabferin Horasan- da çok muztarip — yaşadığını da manalı bir üslüp ile tekrar et- mektedir. — Siyasi bir istirap olacak! (CArkan var ) —— RADYO B Mayıs Pazâr İstanbul — Ü80ümctre) 18: Ürama- fon, 19,5 Darüttalim heyeti, 20,5 gra- molfon, 21 Darüttalim hoyeti, 23 or- kestra . Bükreş — (S melze ) B Surk Prensosl oporeti. Belgrad — ( 429 motro ) Mifi! musiki Cemiyetinin ihtifali. Roma —( 441 mötre ) 21,50 grame- fon 21,80 Bufere estive', Prağ — (488 wmotro) 20 Praf musikl cemiyetinin ihtifali. Viyana — ( 517 metre ) 20,80 orkas- tra. BLÖOĞ aşk ve hata isimli komedi, 21,50 orkestra Poşte (650 motre ) 80,10 konfe- rana, 21,40 yüksek musiki mektebin- den nakil. 10,5 MÜHİM İLÂN TÜKRK ANONİM ELEK- vazık suürette adreslerini ihtiva ettiğini ve memurlarımızın, her talepte ibrazına mecbur oldukları, cari sene için muteber hüviyet varakalarını hâmil bulunduklarını hatırlatırız. Şirket, mevruubahs dolandırı- irmesi — talebinde — bulunmalarını müşterilerden rica ederiz. Müşt-e riler, şirket namına tahsilâtta bu- Yunmıya salâhiyeti olmıyan kimse- ler karşısında bulundukları zaman polise müracaat etmelidirler, Ak Şanil îltipdat devrinde bir- çok kanlı hâdiselere, suikastlere, zulüm ve endişelere ismi ka- rışan bir sima * 30 Sene evvel bizi idare edenler ,, Tefrikamız pek yakında başlıyor Şehir Meclisinde Şiddetli Müna- kaşalar Yapıldı (Baş tarafı iünci sayfada) demedi. Onu garzeteler öyle yaz- dı. Belediye Reisi aklım kaybet- miş değildir. Etem İzzet Bey et ve ekmek narhı meselelerinden bahsederken tatbik odilen si- temlerin köhneliğinden bahsetti- ler. Bizce mevzuubahis olan sis- temlerin eskiliği, yeniliği değil, işe elverişli ve isabetli olanları- dır. Köhnelik ve sakatlık nereda ise göstersinler cevap vereyim. Belediyenin koutrolsuzluğua ileri sürüldü. Belediye malın cinsini mi, nefasetini mi, mağşuşiyetini mi, safiyetini mi meyi mürakabe etmelidir. Hangisinde noksan var- dır. Murakabenin mahiyatini öğ- renmeliyim ki söz — söyliyeyim. Hayat pahalılığımı hangi esaslar üzerine — yürütmüşlerdir. Bunu izah etmek dâzımdır. Etem İzzet Bay halkta böyle zehaplardan bahsetti. Bu iş zehaplarla değil, hakikatlerle halledilir. Benim ze- haplarla meşgul olacak vaktim yoktur. Zabıtai Belediyenin po- Tisle — birleştirilmesinden — dolayı filhakika biraz randıman azal- mıştır. Fakat bu tevhitten dolayı değil, Belediye cezalarının tatbik şekillerinden mütevellittir. Bunun için hükümete müracaat edildi. Ve yalnız Belediye işlerile meş- gul olmak için bir de mahkeme kabul edildi. Beş on güne kadar müstakil bir hâkim sırf Belediye işlerile meşgul olataktır. İstan- bulun Zabıtai Belediyesi ( 200 ) kişi ile idare ediliyor. Bu nüfasa bu çok azdır. Fakat mümkün olan herşey yapılıyor. Etem İzzet Bey gazetecilik lisanile konuşuyorlar. Vali Bey Ticaret Müdürünün koyduğu narhlara karşı Belediye İktısat Müdürlüğünün muvafakat haberi olmadığını ve buna ve diğer iktısadi işlere İktısat Müdü- fiatlerinin şehrin her, ayrı ayrı olduğunu, fiatlerde in- tizamdan zetre kadar eser bu- îğgigı ıîğî ; j BOLŞE VİKL ada İK Nasıl Geldi? Nedir? Ne Oluyor? Yazan: De Monzi 1903 tenberi Bolşeviklerle Menşevikler arasında hususl bir vaziyet almıştı. Avdetinde Bol- şevikler sınıfına geçer ve o gün- den ilibaren Lenin ile beraber ihtilâlin başında bulunur. Temmuzun üçüncü, dördüncü günleri hassa askeri Torit sara- yını kuşatır, Kronştat'a binlerce deniz askeri ve amele iner, fakat Lenin barekete geçmek için vak- tin henüz erken olduğu, vaziyetin daha olgunlaşmadığı, biraz daha beklemek Jâzim geldiği fikrinde idi. Merkezi komite son dakikada reisinin kanaatine bürmet eder; muvakkat hükümeti yıkmak için Pravda ile halkı harekete davet eder. Bir idare — merkezinden anabrum —olan isyan — bastırılır. Bunun ertesi günü adliye nazırı, Leninin — düşmanlarla — uyuşmuş olduğuna dair vesikalar neşreder. Lenin her gün akşama doğru balkı isyana tahrik eder mahi- yetto mutuklar irat ettiği Keşins Kaya otelinin balkonundan hü- kümet askerleri tarafından kak- dırılır. Troçki, Lunaçarıki, Kırı- konks teykif edilir. Lenin ve Zinovief bir yelunu bulup soluğu Finlândiyada ahr- lar ve hududa yakın bir yerde otlarla örtülü son derece basit bir köylü kulübesinde saklanırlar. Ayni gün Prens Lvof hükümet reisliğzi makamını — Kereneki'ye terkeder. kârla iktifa ettirmemekte, malla- rın cinsi üzerine hilekârlığa sev- ketmekte, ahiz ve italarmda daima müşteri aleyhine harekete sevkey- lemektedir. Et fiatlerinde olduğu gibi bakkaliye eşyası üzerinde dahi perakende Fiatler arasında muh- telif semt Hatlerinde şayanı kayit farklar vardır. Nisan ayının on ikinci, on üçüncü günleri bazı kalemler Üzerine yaptığımız tetkikat bize şu aeticeleri verdi. Çalı fasulyası namile maruf kuru Fasulyaz İstanbulda Yemiş lskelesinde 12,5, Beyoğlunda 14, Pangaltıda 15, Fındıktıda 13, Topkapıda 16, Nakleden: #faydar Rifat Moskova Konferansı 15-11 Ağıstos D17 Temmuzun yirminci günü Ke- renski Başvekil olurken Sovyet lerin Rus ittihadı komitesi tara- fından “vatanın selâmeti ve ihti- iâl hükümeti, denilen bir bükü- metin başına geçmiş ve hakikatte bütün kuvvetleri elinde toplamış oluyordu. Çünki on uzun gün müzakerelerden sonra meydana Çıkan ütihat kabinesinde eski si- yaset fırkaları artık akalliyete düşmüşlerdi. Bu, yeni rejimin en parlak noktasıdır. 11-15 ağustos xar- fiında toplanan Moskova konfe- ransı Rusyada demokrat mücsse- seleri tahkime çalışır. manların enkastile dolu duran Rus topraklarında tam parleman: ter bir idare tocssüs odocektir. Bu konferans tarihte emsali olmıyan bir nikbinliğin — tetevvü- Kornilof'un İsyanı Babası bir Kazak, anası bir Sart olan Kornilof mert bir za- bitti. — Rütbelerini Rus - Japon muharebesindeki — fedakârlıkları Beticesi olarak kazanmış; Rus - Avustarya muharebesinde büyük bir şöhret almış, esir düşmüş, Macaristandan kaçmıya muvaf- fak olmuştu. Hakka hürmet eder; bir politikacı tarafından at ,