61 Sayfa - HEKİM OĞLU, HAKİM BİR ADAMDI, BU HADİSENİN MAHİRANE TERTİP OLUNMUŞ BİR OYUNDAN İBARET OLDUĞUNU ANLAMIŞTI Efendim! Dedi — Gam yeme, telâşa düşme, geniş ol Gülnihali bulmak benim borcum olsun ... Divan efendisi, derin bir kapandı, yanık yanık yalvardı — Aman devletlim, kerem et. Bir çubuk tüttür, hiddetin varsa sükün bulsun.. Elbette malümandar ki kızgın kalkan zararla oturur. Mührü - şerifi hot elinle bırakıp düşmanları padetmek ne demek? İhtiyar — vezir, feylesofane başını salladı: — Ne Kızgınım oğul, ne kırgın. Kelleyi kurtarmak için mührü feda ediyorum. İçim ama, can bu. Mühür yanıyor için de olsa göz göre göre | yabana atılmıyor. Ve sonra telhisin mevzuunu söyledi: — Gülnihalin periler elinde kaldığı muhakkaktır. Bugünkü tipi de onun periler diyarına seyahatini gösteriyor. Şu yağan kar değil, Gülnihalin arabasına iyi saatte olsunların attığı çi- çeklerdir. Ben; istihare ettim, bu işlerden anlıyan ulema ile gö- rüştüm. Gülnihali, ancak Hekim oğlu Ali paşanın ele geçire- ceğini anladım. Beni azlediniz, mührü hü- mayunu ona veriniz, Gülnihalide kendisinden isteyiniz, nazeder- se kızkulesine gönderip sıkış- tırınız, gene nazlanırsa kelle- sini kesiniz. Onun dirisi de, ölüsü da bu mühim maslahatın görülmesine yarar. Bu aralık kızlarağası da tekaüt edilip Mısıra gönderilmelidir. Çünkü istiharemir, onun dahi periler tarafından hoş görülmediğini gösteriyor. Divan efendisi, şaşkın şaş- kin odadan çıktı, — paşanım emretliği telhisi kaleme aldı. Tesvit tebyiz — işi bir- kaç saat imtidat ettiği için vü- cuda » mufassal ve mu- tavvel arizenin hünkâza takdi- mi, ancak ertesi sabah müm- kün olabildi. Geceyi yine arz odasında ve uykusuz geçirmiş olan Hün- kâr, usta bir üslüp ile kaleme alınan istifanameyi aldığı vakit, bütün İstanbul buzlar içinde idi, Haliç donmüştu. Hatta Sütlücedeki konağına adam, adam üstüne gönderilimek su- retile, müstacelen huzura davet eolunan Hekimoğlu Ali paşa, Defterdar iskelesine atla ge- çerek saraya gelmişti! “1168,,senesi kışının şiddeti- ni hikâyemizde işaret etmekten maksadımız, Hekimoğlu Ali Pş. gibi vüzera tarihinde sayılı bir yer tutmuş olan kıymetli bir adamm sadarete irtika edebil- mesinde © müstesna soğukların tesiri olmasındandır. Esasen aziller, nasıplar, ne liyakatsiz- likten, ne liyakatten ileri geli- yordu. Hiçten sebeplerle en yüksek mevkilere çıkmak © devirlerde mümkündü ve havai bahanelerle mesnetten uzaklaş- mak ta dalma görülürdü. Üçüncü Osman, payıtahtı ihata eden tipilerin - eline sı- nulmuş olan telhiste yazıldığı gibi - Gülnihal ile alâkadar olduğuna derhal —inanmış ve Hekimoğlunun da ©o gözden sevgiliyi ele geçireceğine iman getirmişti. Çünkü o, herhangi bir vezirin, rızasile sadaretten ve incedir ! çekileceğini hatırına bile ge- tiremezdi. Binaenaleyh Mustafa paşanın mahza kendisine hizmet için sa- dıkane fedakârlık gösterdiğine zahip oluyordu. O derecede ki Hekimoğlu Ali paşayı mu- tantan bir hatla Sadaret mev- küne çıkarırken Mustafa paşaya da -sadakatini takdiren - hilat- ler ihsan ediyordu!.. Hekimoğlu Hakim İdi! Yeni vezir, dertli Hünkârın kendisini niçin sadrazamlığa getirdiğini anlayınca yer öptü: — Efendim -dedi- gam ye- 'me, telâşa düşme, geniş ol. İşime de karışma. Gülnihali bulmak benim borcum olsun!, Üçüncü Osman, melül me- lül, sordu: — Ya bulamazsan ? —— O vakit boynum kıldan SON! POSTA _'w “ Son Posta,, nın Tarihi Tefrikası: 27 HAREM DEHLİZLERİNDE Hekimoğlu Ali paşa, cidden hakim bir adamdı, cin ve peri efsanelerine kıymet veren se- viyelerden çok yüksekti. Hala- yık hikâyesini alettafsil dinle- dikten sonra bu hadisenin ma- hırane tertip edilmiş bir oyun- dan ibaret olduğunu anladı ve işe Gülnihalin hüviyetini —tah- kik ile başlamayı tasarladı. Gülnihal — kimdi, nerediin gelmişti, kimin delâletile sara- ya sokulmuştu?... Bu noktalar etraflıca tenevvür edince, ha- layığın hariçle alâkası olup olmadığı — tabiatile ııeydıııı çıkacaktı, eğer bu alâka Mnev- cut değilse onun sarayda sak- landığını kabul etmek - icap edecekti. j Paşa, tahkikat icrasına E- sirhane eminini İsticvap — ile başladı. ( Arkası var) Bugünün Meselelerinden Celâl Nuri B. Kimdir?!: (Baş tarah 1 İnci sayfadaj Şimdi işitiyorum ki bu adam hararetli Türkçü ve lisanda sa- celik taraftarı olmuştur! Teb- rik ederim. Ben Ağaağlu Ahmet bey Türk Yurdunda Türk secaya- sının meziyetlerini arayıp genç vesle telkin ederken o Celâl Nuri bey * Edebiyatı umumiye,, mecmuasında — Lombrozonun “mücrim enmuzeci ,, diye tarif ettiği insana Türk milleti efra- dının uygun geldiğini ve tetabu ettiklerini yazıyordu. Bu yazı dolayısile benim ve arkadaş- larım merhum Ziyı Gök Alp. Bey, dullah Suphi Bey ve Darü- fünun — müdderrisi — Köprülü zade Fuat Bey tarafından vaki olan müşterek protestonameye mukabil Celâl Nuri Bey ken- disinin ve mecmuasının hamisi bulunan “ veliahtı civanbaht ,, Mecit Efendiye şikâyet — ettiş bir müddet sonra Celâl Nüri JN İıeı.ııurııı Venizelos yazısını Cenevre l:oıfırıııııııdı Türk milletinin aleyhine olmak üzere işhat etti: “İşte Türk milletinin cani olduğunu kendi muharrir- leri yazıyorlar ,, dedi. Şimd işitiyorum ki — Celâl Nuri Bey mücrim enmuzeci diye ilân ettiği Türkleri çok seviyormuş; gene — kendisini tebrik ederim. Ben Ağaoğlu Ahmet, müta- reke esnasında padişah Vah- dettin tarafından hapisaneye atıldığım halde, Celân Nuri ayni Vahdettinin sadık bendesi ve sarayında en adamlarından - birisi ve nedimi mahrem oldu. Diyorlar ki bugün Celâl Nuri bey ayni hararetle de- mokrasi ve cümhuriyet taraftarı olmuştur. Gene kepygesini teb- rik ederim ve kendisinden so- rarım : Kimse tarafından okunmyan, kimsenin elinde görünmiyen “Hayat Mecmuası,, nın idaresi için Maarif Vekâletinden ayda altı yüz İira alnsakta berdevam mıdırlar? Berdevam iseler “ta- giri facir,, Celâl Nuri Beyigene tebrik ederim. Hele, İstanbul matbuatı hak- kında yazdığı bir raporla mü- tareke esnasındaki bazı taah>' hütleri başka bir fırsata bıra- kıyorum. Şimdi yüzünün her tarafında bunca karalar olan birisine tevazu ve mahviyet düşmez mi? Böyle bir adamın almı açık adamlar gibi mücadele mey- dan'na atılması tahammülfersa bir küstahlık değil mi? Bu sualime de cevabı kari- lerden isterim. Ağaoğlu Ahmet — ©UOA N L Halledilen Bilmecemiz l23450780|0|l Yeni Bilmecemiz 234567 8910tl Soldan Sağa, Yukardan Aşağı: 1 — Boysuz (4) beraber doğan ,ğ —( &ıbıt edatı (2) eritmek () aa isliği (2) Eıbııun arkadaşı (3) Ladır (3) 4 — Küçük bir hâyvan (5) bir nevt maymun (5) 5 — Bir deniz (4) bıçak (4) 6 — .. 7 — Kıyafetsiz (4) ev (4) 8 — Ham kavun (5) maaş kanunu (5) 9 — Çoban paltosu (3) bü- yük (3) K ( 10 — Bir bece (2) kadın is- mi (5) erkek (2) V1 — Sucu (4) cnıreden (l) Kopru Üzerinde Kovalanan Çocuğun Kalemleri Ne Oldu? Dün köprüde bir çocuk; ala- bildiğine kaçıyor, arkasmdan ir polis memuru süra'tle ken- disini takip ediyor, halk ta bu heyecanlı kovalayışı — seyredi- ğordn Çocuk kucağında bir üçük tabla taşıyordu. Kaçar- ken birisine çarptı. İçindeki kalemler yerlere serpildi. Polis Ef. eğildi. Yerden kalemleri topladı. Çocuk ta köprüden Eminönüne geçti. Zabıtai belediye memuru da kalemleri eline desteledikten sonra muzafferane geri döndü. Köprünün parmaklıklarında o- turan hamal ve boyacı çocuk- ların yüzlerine, başından çıkar- dığı şapkasını vurarak ve on- lırl:.r şakalaşarak Karaköye geç Şimdi biz söruyoruz: Bu za- bıtai belediye memurunun va- zifesi köprü üzerinde bulunan çocuğu oradan uzaklaştırmak ise bunu kanuni bir şekilde yapamaz mı idi ? Bir dilim ekmek parası ka- zanmak için çıl.ışı.ıı bu çocu- Şun sermayesini elinden ıl.ınık mudur ? Seyrisefain Trabzon Birinci Postası 4 (Mahmutşevketpaşa) vapuru 21 teşrinievvel salı akşamı | Galata Rıhtımından kalka- rak Zonguldak İnebolu, Si- nop, Samsun, Gireson, Trab- zon, Rize'ye gidecek ve dö- nüöşte Sürmene, Trabzon, Gi: reson, Ordu, Ünye, Samsun, Sinop, İnebolu, Zongulda'ğa uğryarak gelecektir. Sinemalar ALKAZAR SİNEMASININ Göstermekte olduğu fev! âde serbest ve açık BİR FAHİŞENİN HATIRATI filminin iraesi bir hafta daha temdit etmiş olmasına rağmen umumhanedeki genç kızların hayatını tasvir etmekte olan bu eseri göcrmek üzere halk hergün saatte kemali tehalükle koşmaktedır. / gazamaraauammnazcız (BERNESTEİN )in MELO, FELİX, LE VENİN Şabeserlerinin - mübeddiası GABY MORLAY Pek yakında MÜTTEHİM....KALKINIZ Muhteşem Fransızca sözlü fılınuıüo arzı endam edecektir. —— 12 memmin aeam — — _/,1 İstanbulda Yol Parası Veremıye" (20) Bin K Kışı Vardır. Mümkün Olursa Bunlardan Yüzd | Elli Zam İle Yol Parası Alımacaktıf bulunduğu — hald? gelen amelenin azlığından de“ layı büyük zararlara gırın#“ Bu hususta Nafia vekâletin? müracaat etmiştir. * Muayyen — vakitte gelip Ç” İşmıyan ameleden yol (Yol ve köprüler) — kanutl mucibince — yüzde elli 47 ile ve tahsili emval kanunut* tevfikan tahsil edilecektir. HAS zedilecek — emvali — bulunm” — yanlar hapsedilecektir. Son nüfus tahririnden alınan ) tedarikte neticeye göre İstanbulda yol parası vermekle mükellef (200) bin kişi vardır. Fakat Maliye- nin tahkikine göre ancak (115) bin Hra kadar bir "yol parası alınmak lâzım — gelmektedir. n tahkiki malt zirandan itibar e- için İstanbul Nafia baş- | mühendisliği haziranda bütün köy muhtarlarına yaptığı bir temimde kimlerin yol parası verebileceğini ve kimlerin bil- fül çalışacağını sormuştu. Al- nan cevapların tasnifinden son- ra İstanbulda yol parası vere- miyecek (20) bin kişi tesbit H DARÜLBEDAYİ Tızınsıı_lli’l ! edilmiştir. Bu netice alındıktan sonra | Bu akşam mmm her köye ikinci bir tamimle t 21,30 da Dilfl — çalışmak — istiyenlerin | ** nerelerde ve hangi aylarda çılquıldıı'ıu bildirmiştir. Ça- hlışmak — için köylülerin meşgul 3 Perdş olmadıkları sonbahardan Eylül, 1 Tablo ! Teşrinievvel, — Teşrinisani ilk bahardan da Nisan ve Mayıs ayları ayrılmıştır. Ycl parası on liradır. Her lira için de bir lll .....H.IN gün ak lâzımdır. (Amelci mükellefe) nin hep- ı. Bi e uı sini bir de — çalıştırmak, şTİNİevvel cumar ıj' alât ve tedarik etmek matine saat 15,30 da ve SW — mümkün olamıyacağı lîıı bu | 21,30 da, 18 d çef amele her on günde bir değiş- | martesi umuma biletli t tirilmek — suretile — guruplara | Zilât vardır. ’ ayrılmıştır. İlk gurup 5 Teşrini- evvelden — itibaren pçılıııcıku ve sekiz bin amele ge'mesi 21 teşrinievvel salı akşamı saat 21,30da Tâzımdı. Halbuki ayın on altısına kadar ancak şekiz yüz amele yelmiştir. Bu amele, semtlerine Beykoz - Bozhane, A!emdıı*;ı- Taşdelen, Yalova - Karamürsel, Topkapı-Silivri, Üsküdar-Şile yollarında çalışacaktır. Nafia [mühendıılıgi 8 bin amele için -FATİH-HARBİYE Peyami Safanın on I| Komanı Dumlu Pınaf Pazaff;' M-s* Vapuru 19T.evvel Sirkeci nlınıımdın ve avdet odaşm'M Tafsilât — için S” Tanda l Meymenet d İ Birkaç Güne Kadar acentalığına . MÜCAİ s4 SON POSTA Sütınlarında Tetelefon