TALÜİMİZ BİR ÇEYREK SAAT ri M.).,9 SONRA ORADA. YOLUMUZU YAKIT KAY KAYA 8 ME$- ETMEDEN ( BURADAN KA. T'İYYENGE- &mer > Ğ r, ilk okuma Beşinci sınıf için çıktı Tevzi merkezi “ VAKIT yurdu. İstanbul Ankara caddesi: Tel. 24370 . omryaları ve nlar itme num arsı nlar hymen vedeli 47853 sira olan 32 kalemden mürekkep şet ta, sİ, etajerli ve siajersiz memur masası, telgraf makinesi ma: Ota masası etajeri küçük memur masası ve etajeri, komodin, Ni on etajeri, dosya, kö:şun yangın ve abonoman karneler ve ihti dd, €czane için lâ; dor'anları, sandalya, şefdötren, ev ak, im da, gık, şaman, alet ve mektup sandıkları, tahta kâğıt atacağı kg metrelik tahta rampa, tıçı rampası, ilân tahtası, etiket levha ik tahta merdiven «ahla ayak altlığı, laburatuva: için ça- Hizarı Sezacı içn çalışma ve erzacı yazı masaları 25 — ll —35de Magi günü seat 15,3” da kapalı zarf usulile Ankarada idare bi - le Kap A b Nel 1338,97 liralık muvakkat teminat | Elbiselerin iz İ, Pardesü lerin izi, Le leri ve kanunun tayin ettiği vesikalar ve işe zrmeğe mani' ka. | Paitolarınızı ve Muşam balların ızı Kp Palunmadığına dai: beyanname ve tekliflerle aynı gün saal . £cmisyon reis'iğine vermeleri lâzımdır. AB iye aİt şarinamele Anrarada malzeme dairesinde ve Hay Making a tesellöm ve sevk müdürlüğünde parasız olarak dağrtıl NR, (7033) tişlâyenehane nakli VE ve zühreviye mütehassıs Ademi iktidar VE Bel geveşkliğine Hormobin Orta okuma lik 7 nel, 2 nci, 3 Anel sınıf ük fasikülleri çıktı Dağıtma yeri -VAKIT yurdu. Istanbul Ankara caddesi: Tel, 2437 Ismarlamak veya hazır almak için daha ne bekliyorsunuz Kumaşlarının mükemmeliyeti, kusursuz biçimi ve fiyatlarının ucuzluğu ile en güç beğenenleri bile memnun eden: Büyük Cildiye ve zühreviye mütehassısı Cc iPRU Galata'da Müş sokağı köşesinde Meyğ APartımanna taşınmıştır. Telefon: k i Ür. ThiDr. Bahattin Şevkij lkaraköy'de YE K 5 FIS i 0 Elbise iş m Rus sefarethanesi sırasın. ii Bahçekapı Taş Han 2 inci kat Mağa ii Saat 9 dan 6 ye kadar # Pazartesi fıkaraya meccanen ziyaret ediniz. Her keseye elverişli fiyatlarla bulacaksınız. SEE PARDAYANLAR PARDAYANLAR oldaklarımın en iyisi ise de ne yazık ki hırsızdır. | — Niçin ne yazık ki... E oğlum na | #İ? Ne yapıyor?.. — Son derece iyidir mösyö. Fakat) kendisini henüz görmediniz mi? | — Daha yeni geliyorum. Haydi şu o dâya soframı hazırlatınız. Hepsini birden getirsinler. Odada yalnız ba * Şıma yemek yerken ikide birde rahat sız edilmeyi sevmem, — Hemen şimdi Mösyö dö Parda - | Yan, | Birkaç dakika sonra küçük odada Müzel bir sofra kuruldu. - Purdayan “amlı kapıyı kapatarak kimsenin içe Yiye girmemesini tembih etti, Yalnız Pipo, kaptığı tavşan kızart- Masin yemek için odaya kabul edil di. Köpek çaldığı parçayı kimsenin e Yinden almak istemediğini görünce se Yinçle odaya girdi, Pardayan bir kere odaya yerleştik ten sonra tiç şeye dikkat etti. Evvelâ, Apının camlarını örten İnce perdele da arasından, boşalmağa başlıyan sa eda ne olup bittiğini görebilecekti. | incisi, bu kapıyı biraz aralık bira *| mk Vikont Daspermonla misafirle i min konuştuklarını duyacaktı. Niha- 2 kaptığı kızartmayı büyük bir iştah! Yiyen bu köpeğin dişlerinin pek #wvetii olmasıydı. Aklına gelen ilk düşünce Marşal dö apk sadık bir adamı ile görüşe dö olan bu heriflerin yüzünü görmek, Ara ne konuştuklarını duymak, & - Süneüsü oğl aka unmu dostu ile düşman ol ime için de Pardayan camlı kapı leri! istediği gibi düzeltti. | YI biraz araladı. Köpeği de alış | irmak için okşadı. ii ni Pipo, tuvşan kızartmasının son ke “ miğini de midesine indirerek yalanı yor, kuyruğunu kımıldatıyordu. Son * ra kısaca bir uludu. Ve ihtiyar askeri tanımak istiyormuş gibi yavaş yavaş koklamağa başladı. Köpek bu koklama ile öğreneceğini öğrendikten sonra kuyruğunu daha şiddetle krmıldatarak yeniden uludu, Pardayan: — Ah, ah... Galiba beni tanıdın, Pek âlâ, ne demek istediğini anlıyorum. Dostunun bir arkadaşı olduğumu söy” lemek istiyorsun, Evet, ben onun ba * basıyım. dedi. Pipo bir daha havladıktan sonra bir köşeye giderek ve âdeti olduğu gibi ön ayaklarını yetiştirip uzatarak yat tu, Bu ânda salon tamamen boşalmış olduğundan Pardayan, camlı kapınm perdeleri arasından üç kişinin içeriye girdiğini gördü. Önden geleni bir ba" kışta tanıdı. Bu Vikont Ortes Dasper- mondu. Bu adam salona göz gezdirerek ora- da bulunmuıyan birisini aradı. Sonra üç arkadaş İlerilediler. Pardayanın demin terkettiği masaya oturarak iç- lerinden birisi: — Galiba Kruse'nin başma bir felâ- ket gelmiş olmalı. Çünkü hiçbir vakit geç kalmazdı. dedi, Pardayan: — Demek ki bu heriflerin burada toplanışı birinci kere olmuyor. diye düşündü. Salonun kapısına karşı oturan ve arkasını küçük odaya çeviren Vikont birdenbire: — İşte, o da geldi, dedi, «diyor, Monsenyör, biraz evvel gayet hoş bir şey söylemiştiniz. Ne parası vermek istiyordunuz? — Her biri altı franklık iki yüz E kü. Haydi, gidip dinleniniz azizim Pardayan. — Bir kelime daha (#öylüyeceğim. Monsenyör, hazineyi sağ sağlam ye - rine götürebildiniz mi? — Evet azizim. Senin ve fedakâr a. sayesinde buna muvaffak ol. na, Ah, Mösyö Daspermon öyle mi? — Ta kendisi, arabayı süren oydu. O da sizin gibi değerli bir arkadaşı * nızın kendisile dost olmağa çalışın! Pardayan: — Çalışasağım Monsenyör diyerek Damvili selâmlayıp çıktı, İhtiyar Pardayan uşak (Didyenin Ağzını tıkadığı odaya giderek elbisesi- le yatağa uzandı. Her zaman (böyle elbise ve çizme ile yatmağa alışkın oL. duğu için pek rahat ouyud. Bununla beraber, gözlerini kapa * madan evvel hizmetine bakan Didye - ye: — Konakta Jillo isminde birisi var mı? diye sordu. — Evet mösyö, başseyistir. — Janet isminde bir de kadın var mı? —Kilerci kızdır mösyö. — Haydi öyle ise, bana oJillo İle. Janeti çağır. Onları görmek isterim. Uşak her ne kadar şaştıysa da gene itaat etti, Çünkü Mösyö dö Pardaya - nım Monsenyörle arası çok iyi olduğu. nu biliyordu. On dakika sonra sevimli yüzlü, kolları sıvalı, etekleri beline 80 kulmuş. he Parisli krz oihi sav *» yerli bir genç kız girerek bir reverans yaptı. ; Pardayan dirseklerine dayanarakı —Jenet sen misin? diye sordu. — Evet mösyö. — Pekâlâ! Seni gördüğümden de, layı çok memnunum, Ocağın üzerinde, du ran şu iki Eküyü alda git. Jamet, sen pek İyi bir kızsın, Hizmetçi kız, her ne kadar hayret ve korku içinde kaldıysa da kendisine tuhaf suretle verilen bu bahşişi aldı, Gülümsiyerek bir reverans daha ya » pıp gitti, Beş dakika sonra da kırmızıya ça. Tar sarı ve karmakarışık saçlı ahmak suratlı bir herif içeriye girdi. Pardayan kaşlarını çatarak: — Jile denilen adam sen misin? dedi, Seyis şaşırarak: —Evet mösyö, benim. cevabını ver di, — Öyleise dostum, seni çağırmaktaki maksadım kulaklarının hoşuma gitme diğini haber vermektir. Jillo gözlerini dört açir. — Ne o? Söylediklerimi beğenmedin mi? Cok saygısız bir adamsın dostum, Jillo kıpkırmızı kesilerek: — Kusurumu affediniz dedi. — Neyse, bu seferlik affediyorum. Haydi defol, kulaklarını kesmek iste diğimi de unutma! Jillo korkuyla âdeta kaçar gibi git- ti. Pardayan da rahat rahat uyudu. Birkaç saat uyuduktan sonra vya. nmca Didyeden, kral tarafmdan çağ « rılmak serefine nail olduğu icin Mar. şal dö Damvilin Luvr sarayına gitti - ğini öğrendi, 5 Pardayan: — Hım!. Zannedersem bu (bizim Mösyö!