CUMHURIYET 29 Nlsan 1938 [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Tarihi roman: 78 Yazan: Af. TURHAN TAN Şehir Meclisinde 19 mayıs Ham madde isi ° Siyasî icmal Ingiliz Fransız müzakereleri ngiliz ve Fransız Başvekillerile Hariciye Nazırlan bugün Londrada mühim müzakerelere başlıyacaklardır. İki gün devam edecek olan bu müzakereler dünya politikasında büsbütün yeni bir hareket teşkil etmiyecektir. Romada yapılan Ingiliz Italyan müzakerelerinden farkı buradadır. Nasıl ki gelecek ayın dokuzunda Romada yapılacak Al * man Italyan müzakereleri de yeni bir hareket sayılmıyacaktır. Yeniçeriler ayaklanıyorlar Mustafayı öldürürüz, onu ağulıyanların da hakkından geliriz, Ocağa tükürenin dilini koparırız! Evet. Geri geldi. Guya bizim evde günah işlemiş imiş. Topçu Mustafa gidisi de günahkâr bir kadını evinde barındıramazmış. Işi biraz anladınız, degiî mi?.. Ve kimsenin bir sey anlamadığını bildiği için cevab beklemeden izaha girişti. Çevrilmek istenilen oyun şudur: Şevketlu efendimiz kendini bilmezlerin sözüne uyuyor, Ocagı devirmek istiyor. Bunu yapabilmek için bir yandan sıra ile bizi lekelemeği, bir yandan da bizhnle ba$ka Ocaklar arasını açmayı düşünüyor. Topçu Mustafayı bana düzenle damad yaptırmanın sebebi de bu. Oğlanı «atın almışlar, güzelce kurmuşlar, o da gafletle saraylılara uymuş, sonunu dü şünmeden bizim kızı hem de bir peştemalla geceyansı kapı chşarı ctmiş. Güneşte leke var da, Nilüfer zavallısında yoktur. Kazanı serif hakkı içb söylüyo rum: Böyledir. Mustafa gidisi ders aldığmdan ötürii düpe düz iftira ediyor. Maksad da beni kızdııtnakür. Çünkü ben kızarsam siz de, yoldaşlık gayretile kızacaksmız. O vakit birleşeceğiz. Mustafayı tepeliyeceğiz. Halbuki onun da topçular, belki cebeciler arasında hatmnı sayanlar çoktur. Öyle de olmasa Ocak gayretile kanmı arıyanlar bulunacaknr. Demek ki araya bir soğukluk girecek, Ocak Ocakla bozuşacak. Üstelik benim adım kötüye çıkacak. Lekeli bir eksik eteği koruduğum söylenecek. Bir lâhza düşiinür gibi yapti, bıyıtlarmı sıvazladı ve gene söze başladı: Işte sarayın düzdüğü oyun, kur dugu dolab. Deli Şerife gibi ipliği pazara çıkmıs. bir sürtükle birleşip bizi kündeden atmağa savaşıyor. Eh, doğruyu da söylemek lâzımsa beni faka bastırdıklarına da şüphe yok. Nurtopu gibi kızımı lekeleyip üstüme attılar. Herkes işin iç yüzünü bilmez, beni bu kaziyyede suçlu görür, topçu Mustafayı da haklı bulur. Haydi biz, elâlemin dedikodusuna aldırmıyalım, sarayın çevirmek istedıği dolabı parçalayıp Hünkârın kucagma atalırn. Bunu yaparken topçulan gücendireceğiz, iki Ocak arasma kılıç düşüreceğiz. Bu dereceye kadar işi götürelim mi, götürmiyelim mi?.. Götürmiyeceksek nidelim, nasıl tedbir alalım, yüzümüze sürülen lekeyi nice silelim?.. Yanınıza kaziyyeyi anlatmak, sizden fikir aramak için geldim. Yıkılmak istenilen namus benim değildir, sizindir. Topçu Mustafaya çiğnetilen şeref de benim değildir, sizindir. Çünkü beni ileri alıp sizi küçültmek istiyorlar. Beni ortadan kaldırmakla Ocagı devireceklerini sanıyorlar. O halde ne yapılacağını düşünmek de size düşer. Nakilci, her fitnede her elebaşının kullandığı dili kullanıyordu, onlar, o fitne halikleri kazan kaldırtmayı tasarla dıklan vakit Padişahlann adım hürmetle dile ahrlar ve Ocak menfaatine, yahud şerefine yapıldığmı iddia ettikleri hücumun Padişahlardan değil, nedimlerden, vezirlerden geldiğini söylerler, Ocaklıyı o suretle kandırarak ayaklanmayı temin ettikten sonra gür Bır yangına benziyen isyanı gene gür bir ateş grbi büyümekte serbest bırakıp diledıkleri hedefe kadar yürütürlerdi. Bugün de ayni manevra yapıhyordu. «Şevketlu Hünkâr» tabirile Padişaha saygı gösterilir gibi davranılarak hücumun hakikî hedefi saklanılmak isteniliyordu. Hatta bu tabiyede hedefin gizlenilmesi butün evvelki fitnelerdekin den daha ustacaydı, çünkü Nakilci, P a dişah aleyhine şöyle dursun, nedimler ve vezirler aleyhine bile ayaklanma teklif etmiyordu. Sade bir Topçu Mustafanın cezalandırılmasmı istiyordu ve bu dıleğin sebeblerini teşrih ederken saraya kısaca temas etmiş görünüyordu. Halbuki asıl maksadı topçu ve piyade ocaklan arasında bir mesele çıkarmak ve sonra iki ocağı birleştirip saraya hücum ettirmekti. O, Nilüferin geri gönderilmesi yüzünden kendi adı etrafında yüz gösterecek dedikodulan taht üzerinde yapa cağı değişikliğin velvelesiîe unutturmak azmindeydi. Yalnız bir nokta, onun akıl erdirmesine imkân olmıyan bir nokta vardı ve bu nokta, gerçekten ustaca tertib olunan tabiyeyi temelinden çürütebilirdi. Nilüfe rin kahbeliğini hatırlatmak istiyoruz. Nakilci, o kızm kendi evinde kırdıgı kozların farkında değildi. Lâkin omuzdaşla rından çoğu başta Karakulak Bekir olmak üzere o sırra vâkıf bulunuyorlardı. Çünkü sarhoş olup da arkadaşlarının evinde sızdıkça Nilüferin yarathğı aşk rüyasmı üçer beşer kere yaşamış bulunu yorlardı. Onun içb ilk lâhzada kapıldıklan zorba heyecanmdan aynlmışlardı, bıyık altından gülmeğe koyulmuşlardı. O zümre, Nilüferin içyüzünü bilen takım; daha sözün yansında Topçu Mustafayı haklı bulduklanndan Nakilcinin çevirmek istedıği entrikaya kendilerim kaptırmamak kararını almışlar gibiydi. Sadece dinli yorlar ve için için gülüyorlardı. Lâkin Nilüferin kafes ardmda ve peçe altında en çıplak günahlan işlemekten çekinmez başı açık bir alüfte olduğunu bilmiyen üç beş zorba, Nakilcinin hikâyesine değer verdiklerinden enikonu gazaba gelmişlerdi, hemen kazan kaldırmak düşüncesine kapılmışlardı. Nakilci, sarayla Deli Şerife arasmda bir münasebet bulunduğunu söylerken bu hükmünde samimî değildi. Kendi çıkannı düşünerek öyle bir kıyas tertib ediyordu. Yalan söylediğine inana inana hâdiseyi başka bir mihvere bağlıoyrdu. Eğer kendine meçhul olan hakikatîeri kavrasa şüphe yok ki başka bir talâkatle arkadaşla nna hitab ederdi ve onlan kendine uy dururdu. İnanmadığı bir işten bahsettiği ve hele Nilüferin kahpeliğini de bilmediği için omuzdaşlanndan bir kısmı üze rinde nutkunun tesiri olmamıştı. Yahud bu tesir menfi şekilde tecelli ermişti. Fakat Nilüfere yapılan muameleyi doğru bulup da Nakilcinin dileğine uymamağı düşünenler fikirlerini açığa vurmu yorlardı. Çünkü ayni memnu pmardan ayni günahkârlıkla su içtiklerini aralannda fikir birliği bulunduğunu bilmiyorlardı. Sonra Nakilcinin sözlerini açıkça reddetmek hnkânını göstermiyorlardı. Zira böyle bir işe teşebbüs ettikleri takdirde ona karşı pek çirkin bir duruma düşmüş ve kardeş evinde sarhoşlukla işledikleri günahlan açığa vurmuş olacaklardı. Halbuki o devirde dosrun aşkma, dostun çoluğuna çocuğuna, dostun ırzma göz koymak çok ayıbdı. Dost tanılıp da eli sıkılan değil, hatta bir iki kerre kahvesi içilen adamların bile yakmlanna kem gözle bakılmazdı. Dostun aşkma ortak olmak ise namerdliğin en sefil derecesi sayılırdı. Şu halde Nilüferin ne biçim çiçek oldu ğunu bilenlerin bu bilgilerini açığa vur malan kendilerinin iddia edegeldikleri merdliği berbad edeceği, yüzlerini kara lıyacağı için mümkün değildi. Onların hakikati düşünüp bıyık altmdan gülmelerine rağmen susmalan Işte bu sebebden ileri geliyordu. Lâkin berikiler, Nilüferi tanımayıp da onun geri gönderilmesini sarayın düzeni ne hamletmekte Nakilciye uyanlar fitne nutku biter bitmez şahlanmışlardı, bir ağızdan nara püskürüyorlardı. Mustafayı öldürürüz, onu ağulı yanlann da hakkından geüriz. Ocağa tükürenin dili kopanlmak gerek! Nakilci bu saman gibi çarçabuk ateşlenen şehbazlan minnettar bir bakışla okşadıktan sonra kendinin kadehdaş ve sırdaşlan olan yüksek payeli zorbalara yüzünü çevirdi: Siz, dedi, susuyorsunuz. Yoksa maslahatı değersiz mi buluyorsunuz? Karakulak Bekirle Nilüferi tanıyan o zorbalar somurttular, sustular. Ne ce vab vereceklerini kestiremiyorlardı. Dü şünce bakımından aralarında birlik bulunmasına rağmen birbirlerinin maksadlarını anlıyamadıklanndan yüz gösterecek münakaşada yalnız kabnak korkusile ağız larını yumulu tutuyorlardı. Nakilci on lann bu durumundan her iki hakikati sezdi, yani sayılan yedi sekizi bulan zorbalann kendisine karşı muhalif vaziyet al mak istemekle beraber aralannda henüz uyuşamadıklarını anladı ve Turnacı O merle Kafesçi Ahmedin öbürlerinden daha nüfuzlu olduğunu düşünerek hiddetini bu iki Ocak kabadayısına tevcih etti: Siz, dedi, uçurum önünde dosta sırt çevirmeğe ahşkınsmız. Ekmeğini yediğiniz Sadnazam kâhaysını da öldür müştünüz. Mümkün kü saraya hoş göriinüp üç beş kese akçe almak için kazanı şerife de ihanet edersiniz. Lâkin iyi bilin ki şu aslanlar benimle bil; oldukça ne sizden, ne vezirden, ne de Padişahtan ka zanı şerifin kulpuna ziyan gelmez. Hacı Bektaş ocağı kıyamete kadar yanacaktır. Vali, hamam suları îşini Merasim, her tarafta ayni Sanayiciler, yeni bir saatte başlıyacak izah etti müracaatte bulundular Şehir Meclisi dün toplandı. İmar plânının tatbikı dolayısile yapılacak masrafı karşılamak üzere bir buçuk milyon lira lık bir istikraz akdine salâhiyet verilmesi hakkındaki teklif bütçe encümenine havale olundu. İtfaiye yardım sandığı talimatnamesi hakkında mülkiye encümeni mazbatası ve bundan sonra da talimatname okundu. itfaiye efrad ve müstahdemininin terfihleri maksadile bir yardım sandığı teşkili teklif olunuyor ve talimatnamede bu sandığın nasıl idare edileceği gösteriliyordu. Maddeler etrafında bir hayli münakaşalar yapıldı. Nihayet azadan Abdülkadir söz alarak: « Talimatnamenin bir kısım mad desine göre bu teşekkülün bir yardım cemiyeti olduğu ve muamelâtımn kendi içinden intihab olunacak heyeti idaresile çevrileceği ve fakat bir kısım maddelerile de Belediye tarafından idare olunacağı anlaşılıyor. Doğrusunu isterseniz ben bundan birşey anhyamadım. Onun için bu talimatnamenin evvelemirde Kava nin encümeni tarafından tetkik edilerek hukukî noktadan göze çarpmakta olan bu tenakuzlann telif edilmesini teklif e deceğim.» dedi. Yerinde görülen bu teklif kabul edi lerek talimatnamenin Kavanin encüme nine verilmesine karar verildi. Büyük Şef Atatürkün vatan istiklâlini kurtarmak üzere Samsundan Anador luya aj ak basmasile tarıhimizin yeni ve mes'ud devrini açan ve Türk milleti nin kurtuluşuna, Türkiye Cumhuriye tinin kuruluşuna kutsal bir başlangıç olan 19 mayıs günü için Dahiliye Vekâleti vilâj'etlere bir tamim göndermiştir Bu tamime ek olarak yollanan programa göre, o gün yapılacak merasim şu üç esası ihtiva edecektir: 1 «Bayrak çekme» nutuklar, geçid resmi. 2 Okullarm jimnastik harekâtı ve gösterileri. 3 Spor hareket ve gösterileri. Merasime iştirak edecek mekteb talebeleri ve sporcular, ewelâ abideye çelenk koyacaklardır. Merasim her yerde saat on dört buçukta başlıyacaktır. O gün, spor meydanlarında toplanı lacak, en büyük mülkî ve askerî âmir ler, tören mahalline gelerek yer alacaklar, îstiklâl marşı söylenecek ve merasimle bayrak çekilecektir. Bundan sonra bir talebe ve seçilecek diğer bir zat tarafından bugünün kıymet ve ehemmiyeti hakkında nutuklar söylenecek, bunu talebe ve sporcuların iştirak edeceği resmi geçid takib eyliyecektir. Bunu müteakıb jimnastik ve sonra da sporcuların spor hareketleri seyre dilecektir. Bütün şehirler gündüz bayraklarla, gece de ı§ıklarla süslenecektir. Türkkuşunun da bu merasime iştirak etmesi temin olunacaktır. Merasime gelemiyen üıtiyar sporcuların evlerine heyetler gönderilerek hatırlan sorulacak ve spor mükâfatlan da ayni gün tevzi edilecektir. 7005 sayılı genel ithalât rejimi kararnamesmin dördüncü maddesini tadil eden 8273 sayılı kararnamenin ikinci madde sile takasa tâbi tutulan maddelerin itha lâtı işinde bazı şekiller zuhur etmiştir. Bu kararname ile takasa tâbi tutulan maddeler pamuk, pamuk ipliği, bakır, kalay, ham deri, çuval, jot ipliği, jot mensucat, kauçuk, kobra ve kirakoki sanayiin ham maddesini teşkil eden mevaddır. Kararnamenin neşri tarihinden sonra sipariş edilmiş mallar içb bu şekilde muamele yapılması tabıidir. Fakat asıl mesele, kararnamenin neşri tarihinde siparişi kesbi kat'iyet etmiş veya yolda bulunmuş ve yahud gümrüklere gelip de herhangi bir vesikanm noksan olacağı muameledir. Bu maddeler eski şekilde sipariş edilerek muameleye tâbi olduğuna göre şimdi bu muamelenin siparişi noktasmdan başlıyarak külliyen değişmesi icab etmektedir ki bu da azim bir mesele teşkil etmektedir. Bu yüzden gerek alıcı, gerekse satıcılar müşkül vaziyete düşmüşlerdir. Bunun neti cesi olarak da ayın yedisindenberi bu maddelerin ithali hemen hemen durmuştur. Her kararnamede, kararnamenin neş rinden evvelki muamelelere aid sarahat bulunduğu halde bu kararnamede böyle bir sarahat yoktur. Sanayiciler, bu şekilde ham madde bulamadıklarından ve işleri durduğundan alâkadar makamlara müracaatlerde bulunmuşlardır. Sanayi ciler bu darlığı doğuran sebebleri izale edici bir karann bugünlerde verileceğini muhakkak görmektedirler. * 0 Hamam sularında tenzilât Hamamlara verilecek Terkos suyu bedellerinde yapılacak tenzilât miktan mevzuuna geçildiği zaman Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ söz alarak ezcümle şunları söyledi: « Kırkçeşme sulan kesildiğî vakit hamamcılar bize müracaat etti. Bu mü racaatlerin bir kısmı hakikaten samimî idi. Fakat içinde biraz da fırsattan istifade etmek emeli olanlar da vardı. Hamamlarda en az masrafı istilzam eden şey sudur. Yaptığımız hesablara göre, bir müşterinin sarfedeceği su parası, ni hayet kırk paradır. Umumî sıhhate taal luk eden bu bahiste biz icab eden şeyleri tabiî yapacaktık. Onun için buralara verilecek suların metre mikâbında beş kuruş tenzilât yaparak aradaki prim farkını vermeği kabul ettik. Bazı arkadaşlann teklifi gibi bu beş kuruşluk tenzilâtı memnuniyetle yedi buçuk kuruşa da iblâğ ederiz. Hamamlarda en az masraf tutan şey sudur. Bundan başka fakirlerin parasız yıkanmaları için de yeni bütçeye on bin lirahk tahsisat konulmuştur.» Müteakıben Hamdi Rasim soz aldı: « Yapılacak tenzilâtın yedi buçuk kuruşa çıkanlmasını en evvel ben teklif etmiştim. Muhterem Belediye Reisinin verdiği şu izahah memnuniyet ve teşek kürle karşılanm. Tenzilâtın yedi buçuk kuruş olmasına da itiraz etmiyorlar. Bununla beraber verdikleri izahattan niha yet bunun bir bütçe meselesi olduğu da anlaşılıyor. Onun için ben; tenzilâtın beş kuruş olarak kalmasını ve Belediye riyaseti tarafmdan yapılacak tetkikat neticesinde bunun yedi buçuk kuruşa çıkanl ması muvafık görüldüğü takdirde bilâhare bunu tatbik etmesi hususunda kendi lerine salâhiyet verilmesini teklif ediyo rum.» Dedi. Teklif muvafık görülerek ka bul olundu. Bundan sonra 938 senesi Belediye masraf bütçesi hakkındaki Bütçe encümeninin esbabı mucibe maz batası okundu. Masraf bütçesinin bazı maddeleri de kabul edildikten sonra celse, bugün tekrar içtima edilmek üzere kapandı. Radyoda verilecek konferantlar Bu sene de 19 mayıs münasebetile Ankara ve istasbul radyolannda neş riyat yapılacaktır. tstanbul radyosunda Agâh Sırrı, Abidin Daver, Yüksek Mu allim mektebi müdürü Hâmidle Hukuk ve Tıb Fakülteleri, Yüksek Ticaret mektebinden ve diğer bir iki yüksek tedrisat müessesesinden seçilecek tale beler konferanslar vereceklerdir. Bu konferanslar, bayramdan on gün once başlıyacak ve her biri onar dakika de vam edecektir. Konferans mevzulan, 19 mayıs Büyük Şef Atatürkün Samsunda karaya çık ması. yurd ve millet istiklâlinin başlamasi'farîM, sporun bîr milletin karakter ve beden kabiliyetini artırmaktaki rolü, 19 mayıs spor ve genclik bayramı hak kında hazırlanan talimatnamenin iza hıdır. CEMÎYETLERDE Marangozların toplantısı Muamele vergisi kanunu üzerinde yapılması mukarrer tadilât işini büyük bir hassasiyet ve alâka ile takib eden Marangozlar cemiyetinde çarşamba günü alâkadarların iştirakile bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda, Maliye Vekâletine, yeni tadilât etrafında yapıl ması düşünülen teklifle Ankaraya bir heyetin gönderilmesi hususundaki ta savvurlar etrafında görüşülecektir. Musiki San'atkârlan cemiyetinde idare heyeti seçimi Musiki san'atkârlan cemiyeti, yeni idare heyeti azalannın seçilmesi için dün heyeti umumiye toplantısım yap mıştiır. Bu toplantıda evvelâ dokuz kişiden mürekkeb olan idare heyeti altı azaya indirilmiş, sonra seçim yapılmış UNÎVERSİTEDE tır. Yeni idare heyeti Konservatuar protnkılâb dersleri imtihanları fesörlerinden Seyfeddin Asalın reisliği Türk İnkılâb tarihi dersleri, bu sene altmda teşekkül etmiştir. 11 mayısta sona erecektir. îmtihan günEsnaf bürosuna girecek leri şu şekilde tesbit edilmiştir: cemiyetler 16 mayısta Fen Fakültesi, Eczacı ve Yüksek Mühendis mektebleri, 17 mayısEsnaf cemiyetleri müşterek bürosuna ta Tıb Fakültesi, Askerî Tıbbiye, Dişçi, arabacılar ve küçük tahmil ve tahliye 18 mayısta Edebiyat Fakültesi ve Harb esnafı cemiyetleri de dahil olacaklardır. Akademisi, 19 mayısta Yüksek tktısad ŞEHtR tSLERl ve Ticaret mektebi, Güzel San'atlar Akademisi, 20 mayısta Hukuk Fakültesi, Muhafaza edilecek surlar 23 mayısta da Yüksek Orman mektebi Öğrendiğimize göre, büyük tarihî talebeleri imtihan vereceklerdir. kıymeti olan tstanbul surlanndan müîmtihanlar yazılı olarak saat 14 le 17 him bir kısmı aynen muhafaza edile arasında yapılacaktır. cektir. Birer abide olmak vaziyetinden İngiltere ile Fransa, aralarındaki esaslî meseleleri çoktan halletmiş bulunuyorlar. Almanya ile îtalya dahi kendi aralannda ayni vaziyettedirler. Yalnız yeni me« selelere, son hâdiselere ve vücudünü şimdi ihsas eden ihtiyaclara karşı bundan sonraki hareketîerini uydurmak zarure tindedirler. Her şeyden evvel iki memleketi yakından alâkadar eden vaziyetler üzerinde görüşeceklerdir. Bunlann başında müdafaa işleri var dır. Lokarno misakı hükümden sakıt olduktan sonra İngiltere ile Fransa karşıhklı olarak birbirine, kendilerinin sebebiyet vermedikleri ve tahrik etmedikleri taarruz ve tecavüzlere karşı, yardım etmeği ta « ahhüd etmişlerdir. Lokarno misakile böyle bir taahhüd altına yalnız İngiltere girmişti. Fransanm ise îngilterenin toprak lannı müdafaa için bir taahhüdü yoktu. Şimdi, daha ziyade bu yardımm usulü üzerinde görüşülecektir. Bir harbde en mühim mesele müsellâh kuvvetlerin ku s manda ve idaresinde vahdet teminidir. Umumî Harbin ilk senelerinde bu birlik olmamasmdan dolayı ingiltere ile Fransa büyük zararlara uğramışlardı. Şimdiye kadar sızan haberlere göre, her iki devletin ordulan bir Fransız komutanı ve hava kuvvetleri de bir îngiliz komutanı ve deniz kuvvetleri de bir îngiliz amiralı tarafından idare edilecektir. Sonra bütün bu müdafaa kuvvetlerinin bif elden kontrol edilmesi düşünülecektir. Her iki tarafa aid müdafaa kuvvetle » rinin artınlması da görüşülecektir. Mese < « lâ îngilterenin hava kuvvetini ihtiyatlarile beraber 9000 tayyareye iblâğ edeceği anlaşılıyor. İngilteredeki fabrikalann iki sene içinde bu yekunu dolduracak kadar tayyare yapamryacaklan hesab edildi o ğinden Ingiliz hükumeti Amerika ve Kanada fabrikalanna büyük siparişler vermek için Yenidünyaya askerî bir heyef göndermiştir. Yabanct diller mektebinde de imtihanlar başlıyor DENIZ IŞLERİ «Saadet» vapuru kurtarıldı Çarşamba gecesi sabaha karşı sis yüzünden Bandırmaya sekiz mil mesafe de Kapıdağ yarım adasının Fener adası kayalıklannda karaya oturan Denizyollan idaresinin Saadet vapuru, dün sabah saat yedide yüzdürülmüştür. Saadet, civar kâmilen kayalık oldu ğundan dün büyük bir itina ile tahlisiye gemisi tarafından yavaş yavaş yü rütülmüş ve ancak akşama doğru bu sahadan çıkanlabilmiştir. Saadetin rahnesi olduğu bildiriliyor. Idare, Bandırma hattma «Bandırma» vapunınu tahsis etmiştir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa kültesine bağlı yabancı diller mektebi, bu yılki mesaisini 3 mayıs salı günü akşamı bitirecektir. Çarşamba gününden itibaren yazalı imtihanlara başlanacaktır. O gün A, perşembe günü C ve cuma günü de B gruplarmm imtihanları mukarrerdir. Yazılı imtihanlarda muvaf fak olan talebe. ayrıca tesbit edilecek günlerde sözlü imtihana tâbi tutula caktır. Miniminilerin İhtimal Fransa dahi Amerikadan is # tiane edecektir. İngiltere ile Fransa askerî hazırlıklanna nekadar ehemmiyet v& rirlerse versinler, bunlan gürültülü ve gösterişli surette ortaya çıkarmıyacaklardır. Çünkü böyle bir hareketin Almanya ile İtalya tarafmdan da ayni yolda mukab©* le göreceği muhakkaktır. Halbuki în « giltere herhangi müzakere ve tedbird* Avrupanın tahrik değil, bilâkis teskininö çalışılmasını kendi politikasma esas tut muştur. Müdafaa sahasmda îngiltere ile Fran* sa arasında görüşülecek büsbütün yenî bir mesele vardır. îngiltere bir harb vu * kuunda deniz muvasala yollannm büsbütün kesileceğini, yahud sekteye uğnyacağını bildiğinden Britanya adalanmn ellî milyona yakm olan halkınm iaşesini da* çıkmış sur aksammm ortadan kaldırı hilden temine çalışıyordu. Bu maksadla lacağı anlaşılmaktadır. İngilterede hububat zer'i teşvik edilmişti Müzeler Umum müdürü Azizin riya Fakat îngilterenin iklimi buna pek mü • setinde mütehassıslardan mürekkeb bir said değildir. heyet, surlar üzerinde tetkiklerde buŞimdi îngiltere başı sıkışhğı zaman lunmuş ve edindikleri ilmî kanaati, bir raporla alâkadar makama bildirmiş muhtac olduğu erzağı Fransadan tedarik lerdir. etmeği düşünmüştür. îki aradaki Kald Ayvansaray üzerindeki Bizans surlan boğazı ve Manş denizi çok dardır. Ha* bakiyesile Yedikule surlan, ve bu arada vadan ve denizden müdafaaları kolaydır. bilhassa mermer kule ile yaldızlı ka Ingiliz genelkunnayının, harb zamani pının tamir edilmek suretile muhafaza için İngilterenin bir aylık erzak ihtiyacınî edilmeleri kararlaşmıştır. gizlice şimdiden tedarik ve iddihar eylediği meydana çıkmışhr. Kalan aylar içiti de, deniz aşın memleketlerden, mümküri olmazsa Fransadan temini düşünülmüş * tür. îşte Londrada müdafaa sahasmda^ görüşülecek en mühim mesele budur. Fransanm yeni Başvekili Daladye'nin hazırladığı ikbsadî plânm başlıca esasî istihsalin artınlması olmasınm bir hikme^ ti de, îngilterenin yiyecek ihtiyacıdır. çay ziyafeti Muharrem Feyzi TOGAY tki Rumen gemisi Halicde Deniz Harb okuluna sancak verilecek Heybeliada Deniz Harb okulu ve 1Jsesine pazartesi günü, büyük törenle sancak verilecektir. Bundan sonra, liseyi bitirip harb sınıfma geçen talebeye diploma, meç ve mükâfat verilecektir. Rumen harb filosuna mensub Kös tence isimli ganbotla Baristin isimli (Arkası var) denizaltı gemisi, dün havuzlanmak üzere limanımıza gelmişlerdir. Peynirden zehirlenme Ganbotun süvarisi şehre çıkarak muîzmir (Hususî) Burada Çorakkapı tad ziyaretlerde bulunmuştur. tki gemi mahallesinde berber Hasanın 9 yaşmda Halice girmişlerdir. ki oğlu Faik yediği peynirden zehirleneDenizyolları müdürü rek ölmüştür. Hasanm zevcesi Ayşe ile Bursaya gritti hemşiresi Fatma da zehirlenme ârazı göDenizyolları idaresi müdürü Raufi rülmüş ve her ikisi de hastaneye kaldınl Manyas dün sabah Mudanyaya kalkan mıştır. Çocuğun cesedine otopsi yapıla vapurla Bursaya gitmiştir. Raufi Mancak, bu suretle zehirin mahiyeti anlaşı yas bu hatta tetkikler yaptıktan sonra Yalova yolile şehrimize dönecektir. lacaktr. ••<...'. . Çay ziyafetinde bulunanlardan bir grup Çocuk haftası münasebetile, dün Is tanbul 44 üncü okulun dördüncü sınıf talebesi, aralannda topladıklan para ile kendilerine bir çay ziyafeti çekmişlerdir. Küçük yavrulann, bu çayı, kendi ellerile hazırlamış olmaları, yapılan toplantıya hususî bir kıymet vermiştir. Desrlerini bitiren miniminiler, kız, erkek hep bir arada, okulun yemek salonuna toplanmışlar ve hakikî birer ev sahibi ağırbaşlılığı ile biribirlerine hizmet etmişlerdir. 44 üncü ilk okul talebesi, başmuallimleri İhsanla öğretmenlerini de çaylarına davet etmiş lerdir. Yukandaki resim, çocuklann biribir lerine çay ikram ettiklerinı göstermektedir. Cumhuriyet Abone şeraiti Nüshası 5 knrnşrnr Türkiye Haric için için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı aylık 750 > 1450 » Üç aylık 400 » 800 » Bir aylık 150 x Yoktur