16 Temmuz 1937 Çocuk Masalları Bir İzlânda efsanesi V Sıcak su kayııakları: [Evvelce çıkmış kmmlarm hulâsaşı: Sinko îsminde Izlândalı bir çocuk, büyükannesi Linka ile beraber yaşıyor. Bir gün keçilerini otlalmağa kıra çıktığı vakit fırtmaııa tutuluyor, bir maçaraua sığmıyor. Mağarada dumanlar, gürüllühr arasında ak sakalh korkunc periler arasmda kalıyor, sonra güzel BANYO Girmek için denize Doktora sorulmalı!.. Sonra çırpına, yüze Denizde yorulmah!.. Oyuncak değil dir su, Bakıp uyma herkeseî.. Yasak deniz banyosu Gövden gürbüz değilseî. Yazın en sıcak ayda Herkes telâş gösterir!» Banyo kimine fayda, Kimine zarar verir!... Suda oynamak bu yaz Hoş göründiyse size, Ayağınızı biraz Sokarsınız denize!... MCMLCkETLCME ÇOCUKLAR. FAYDALl BÎLGİLER | Dört dişli fil! Geyzer. // . W *3L & s V Doktorumız, babanız Fakat verirse izin, Hergün banyo yapınız Tereddüd etmeksizin!.., Eğer böyle banyolar Size olursa ilâç; Bağlayın bele mantar, Kıyıda \Tirun kulaç!.... N. R. A \ \ l bir peri kızmın verdiği nasihatler saye beraber su sütununun kaybolmasına canı sinde bir kolaymı bulup oolkanların alla sıkılmıştı. Meyus ve müteessir oradan aynlmak üzere iken tabiî fiskiye bütün kuvhınn elinden kurtuluyor.] vetile tekrar fışkırdı. Sinkonun orada kalİhtiyar Linkanın, torununun başından geçmiş olan karkunc maceradan haberi dığı müddetçe bu kaybolup görünme olmadığı için Sinkoyu çok sakin karşıla tekrarlandı. Çacuk, değneği daha başka yerlere dı. Fakat çocuğun anlattığı müthiş hikâye onu titretti. Sinkoyu kuvvetle bağnna batırıp da ayni suretle oralardan da fısbasarken gözlerinden yaşlar boşanıyor kıyeler çıkınca büyük bir telâşla eve koştu: du. Büyük anne, büyük anne, peri kı Yavrucuğum, diyordu, artık seni zının dediği oldu... Zenğinliğin müjdesi yalnız başına hiç bir yere bırakmam... Ya o mağarada perilerle beraber kalıp göründü! Diye bağırdı. İhtiyar Linka şaşırmıştı: da dönmeyeydin, yahud da daha büyük Oğlum, beni korkuttun, ne var, bir felâkete uğrayaydın, ben ne yapar ne oluyoruz, çıldırdın mı yoksa? dım? Şüphesiz üzüntüden öliir giderdim.. Hayır çıldırmadım, büyük aneciSen benim.tek tesellim, tek istinadgâ ğim... Her baston batınşta yerden sıcak hımsm! Asrlama nineciğim... Işte çok şükür su fışkınyor... Peki bunun zertf inlikletnf alâk«ı ^afjj^sağlam karşindayım ya, daha" Tie is1 var?... liyorsun? Hem göreceksin, pek yakında Tabiî var. •. Bilîyorsun ki bu sulft, zengin olacağız. Çunkü güzel peri kızı senin gibi romatizmadan vücudü ağn bana öyle söyledi. înşallah yavrum! H a . . . Ne diye yanlara çok iyi geliyor... Evvelâ sen teccektim... Akşama yemeğimiz yok... Çık rübe edersin... İyi oldun mu, başlar diğer taraflardan hastalar gelmeğe... Bu arazi bizim... Onlann her birinden beşer onar kruuş alsak, milyoner olduk gitti! Bu kadar saadete erişeceğimize inanayım mı dersin? Tabiî... Tabiî... ihtiyar, o günden itibaren fışkıran sularda banyolar yapmağa başlamıştı. On beş gün içinde sıhhatini yeniden kazandı. Sapasağlam ve dipdiri bir hale geldi. * ** Fransada Tourelle'de 5 yaşındaki kız ve erkek çocuklar arasında yapılan yiizme müsabakasında birinciliği kazanan Regina adındaki yavru Malum ya, filler daima iki dişli olur. Bazan üç diş lilerine de rasgelinirse de pek nadirdir. Fakat dört dişli fil şımdıye kadar görülmemişti. Amerikanın meşhur avcılanndan W . Garner, Afrikada Tanganika gölü civarındaki arazide tesadü fen bir fil yavrusu vurmuş ve bunun .dört dişli olduğunu hayretle görmüştür. Hayvanın kafası tahnit edilmiş, yani bazı eczalarla kokmıyacak bir hale getirilmiş ve herkesin seyredebilmesi için Nev * york'taki «Millî Müze» ye konmak üzere Amerikaya gönderilmiştir. Dünyanm en geniş lokantası Japonyanm merkezi Tokyo'da dün • yanın en geniş lokantasının açılma me rasimi yapılmıştır. Bu lokanta yirmi sa Bilmeceyi çözenler |merakh şeylerj Bolivyada da ayni derd! Bizde birçok dükkân ve mağaza ta belâlannda canım türkçenin berbad edildiğini görüyor ve durmadan şikâyet ediyoruz. Belediye hernedense birçok işlerde olduğu gibi bunun önüne geçmekte de a Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat kaza nanlarm isimleri her ayın ilk haftasında neşrolunan büyük listeye basılır. Sol dan sağa sıra ile: 1 Adana erkek orta okulu 8 No. lı Ahmed. 2 Bursa İsmailhakkı sokağı 9 nu marada Celâl Menekli. 3 Bitlin ikinci okul Yalçm Çakır. 3 Bitlis tnhisarlar müdürünün oğu Cavid Palazoğlu. 5 Gönen Zerzevatçılar pazarmda müskiratçı İsmail mahdumu Mehmed Şengül. 6 Yalova Güney köyü kontrolu Ahmed Erpolat kızı Muhsine Erpolat. 7 Bilecik orta okul 219 Necdet londan mürekkebdir, bu salonlann hepsi 7000 kişinin bir anda oturup yemek yemesini temin etmektedir. Salonlardan herbiri 900 metro murabbaındadır. Yüz Nurışık. tane ahçısı, binlerce garsonu rardır. Sa8 İzmir birinci okul 26 No. lı Hacer lonlann herbirinde yemek esnasında iki9 Üsküdar Yenimahalle Toprak soşer orkestra çalmaktadır. kak No. 26 Naciye. 10 Ankara Kız Enstitüsü 476 Fatma Ekin. 11 Afyon lisesi 559 Hulusi. 12 Haydarpaşa lisesi 120 Ahmed Hilmi. 13 Ankara ikinci orta okul 206 Melâhat. 14 Şile Erenler köyü okulu 7 No. lı İsmail Soysal. 15 Cağaloğlu Yeni Nesil mektebi Metin Tekşen. 16 Adapazarı orta okulu 181 Hüseyin. 17 Bafra orta okulu Hilmi Bilgin. 18 Bilecik ük okulu No. 4 Karslı Kemal Kutlay. c Oyunlar Ağacsız kalan sincab da biraz yaprak ve ot topla... Çorba yapahm... Fakat, uzaklara gitme h a ! . . . Peki büyük anneciğım! Bazalt cinsinden bir kayamn kovu gunda kurulmuş olan kulübenin ilerisinde etrafı gene yüksek kayalarla çevrilmiş olmakla beraber ötesinde berisinde kendilminden otlar biten geniş bir arazi vardı. İhtiyar Linko bu otlara ihtimamla bakar, onları keçilerin, kuşların tecavüzünden korurdu. Sinko hemen oraya koştu ve rastgele yeşillikleri yolmağa koyuldu. Bir arahk aklına gene dünkü macera gelmişti. Derin bir düşünceye daldı ve eiindeki sivri uçlu değneği gayn ihtiyarî yere sapla yıp çıkararak ve bu hareketi müteaddid defalar tekrar ederek kendi kendine söylenmeğe başladı: Ah... Peri kızı, bana bir daha görün de kat'î bir haber ver... Ne zaman zenğin olacağım? Büyük annemi ne vakit Lord karılan gibi yaşatacağım. Biraz büyükçe olsaydım, mesele yoktu... Her nerede olursa çalışabilirdim... Lâkin b« nim gibi küçük bir çocuk, ne yapabilir! Sinko birden şasırdı. Eiindeki baston havaya fırlamıştı. Değneği batırıp çıkardığı yerden kuvvetli bir su fışkırmış, birkaç metre kadar havaya yükseliyordu. Su sütununu hafif ve ılık bir buğu tabakası sarmıştı. Sular tekrar yere düşerken güneşin ziyasının aralanndan süzülmesi neticesi gökkuşağmın yedi rengini ayn ayrı pek tatlı bir sekilde aksettiriyordu. Sinko oturduğu yerde kolları bağlı, hayretler içinde kaldı. Derken su sütunu yavaş yavaş kısaldı ve ortada tabiî fiskiyeden eser kalmadı. Çocuk iğildi bakti, meydanda boş bir toprak deliğinden başka birsey yoktu! Bu acaib hâdiseye akıl erdirememekle Linka ile Sinkonun kulübelerini önündeki tabiî kaplıcaların şöhreti çarçabuk etrafa yayıldı. Gelip iyi olanlar onlar istemese bile birçok paralar verip gidiyorIardı. Aradan seneler geçti. O boş arazide küçük küçük fakat muntazam binalar yükselmeğe başladı. Bunlann hepsi ihtiyar kadınla torununa aiddi. Sinko bu esnada boş durmamış, ninesine bir hiz metçi tutmus, kendisi de haftada üç defa Bulmuştu... Evet bulmuştu... «Uğurmuntazaman en yakin kasabanın mekresuz şato» daki peri kızına... Ve fazla bine giderek ilk tahsilini bitirmişti. çekinmeye hacet görmeden senelerce evvel O civar, tam bir köy halini almıştı. Bu geçirdiği o korkunc sergüzeşti bütün tafköyün çocuklanna bir de mekteb lâzım silâtile anlattı. değil miydi? Sinko mekteb binasını yapBaba ve kızın üzerinde bu hikâye bütırdığı gibi hocalığı da kendisi deruhde yük bir tesir yaptı. Arazinin ve iklimin aetmişti. Fakat gittikçe masraf artıyor, caibliğinden de hoşlanmışlardı. Orada kazanç ayni noktada kalıyordu. Varidatı kalmıya karar verdiler. Köy raektebine arttırmak için zihin yorup kafa patlattığı ıki hoca daha iltihak etmiş ve genc kız günlerden biriydi. Evinın önünde düşü Sinko ile evlenmeğe muvafakat göster nerekten beş aşağı beş yukan geziniyor mişti. du. B'.rden karşısında yaşlı fakat dinç bir *** adamla şirin bir genc kız peyda olmuşBugün, îzlandanın muhtelif taraflatu. nnda Sinkonun ilk olarak keşfettiği fısYaşlı adam büyük bir nezaketle: kiyelerden binlercesi var. Bunların adına Afedersiniz, dedi, bana köy öğ «Geyser» diyorlar. Hekla yanardağmın retmeni Sinkonun evini gösterir misiniz? eteğindeki mahud «Uğursuz şato» ma Delikanh cevab verdi: ğarasının ismi de «Kükürtlü vadi» dir. Evim pek uzakta değil... Sinko İhtiyar Linka çoktan öldü. Sinko bübizzat bendenizim! yük anesinin yaşına geldi. Oğullan ve Ya... Meşhur «uğursuz şato» ma kızlan da evlenip çoluk çocuk sahibi olcerasmı yaşıyan sizsiniz ha! Ben de sular dular. Artık değil karanhk gecelerde, ay ve madenler mütehassısıyım... Birkaç gün ışığında bile o civarda perilerin dans etburada kalıp tetkikat yapacağım, her tiğini gören yok... Yalnız kükürt buharhalde bana yardımınızı esirgemezsiniz! lan, hafif eter tabakalan şeklinde göke Elimden geleni memnuniyetle ya yükselip duruyorlar. parım efendim... Evim sizin evinizdir. İhtiyar Sinko da gerideki senelere baRahatsız olmadığınız takdirde dilediği şını çevirip bakarak kçüçklük devirlerini niz kadar oturabilirsiniz! hatırladıkça «Uğursuz şato», «VolkanOnları eve götürüp yerleştirdi. Baba Iann allahı», «Güzel peri kızı» macerakız yıkanıp temizlendikten ve biraz da larınm mağara ve fırtınanın tesirile gö dinlendikten sonra aşağıya hole inmiş rülmüs birer rüya olduklannı ve o rüyalerdi. İhtiyar Linka bu kibar misafir lardaki korkunc gürültülerin volkanik alerden çok hoşlanmıstı. Dördü tatlı bir razide her zaman işitilen yanardağ inil sohbete daldılar. Sinko genc kızdan gö tilerinden başka birşey olmadıklannı pek zünü ayırmıyor, onu birine benzetiyordu.. iyi anlıyor! Fakat acaba kime!..« BÎTTÎ ' süratli bir hareket gösteremiyor. Meğer, ayni derd Cenubî Amerika devletlerin dan Bolivya'da da varmış. Fakat, mebuslar meclisi acele bir kanun çıkarmış, tabelâlarında yanlış gorülen mağaza ve dükkân sahiblerinin büyük bir para cezasına mahkum edilmeleri esasını koy muş. Zabıta memurları sokak sokak gezip levhalarında, reklâmlannda yanlış mevcud olanlar hakkında bu kanunu derhal tatbik edivorlarmış. YAZISIZ HiKAYE Oyuncular dörder kişilik gruplara ayrjhrlar. Her gruptan 1 kişi sincab, diğer üçü ellerini havaya kaldırıp durarak a gac olurlar. Heı sincab kendi ağacının ortasında durur. Sincablardan bir tanesi de ağacsız olarak meydanda kalır. Bu sincab «fındık!» diye bağırdı mı, bütün sincablar yerlerini değiştirmek mecburiyetindedirler. Ağacsız sincab bu fırsattan istifade ederek onlann yerlerinden birini kapabilirse, öbür sincab açıkta kalır ve oyun bu suretle devam eder. Her üç defada bir ağaclardan biri sincab olur, bu suretle bütün oyuncular, oyunun her iki eğlenceli şeklinden de istifade edebilirler. Temmuz bulmacası Bundan sonra sahifemiz her cuma giînü basılacaktır Yukarıdaki güzel bahçeyi zeki filler suluyor amma, onlara kumanda edea bahçıvandır. Fakat bahçıvan birdenbire görünecek bir noktada değildir. Bir yere gizlenmiştir. Onu bulup renkli bir kalemle işaret ederek bize gönderiniz!. Bu bulmacayı doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib kıymetli bir hediye takdim olunacak ve diğer yüz kışiye de muhtelif mükâfatlar verilecektir. Ce vabların temmuz sonuna kadar «Cum • huriyet Gazetesi Çocuk Sahifesi> adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar hediye alamazlar. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de sıraları geldiği vakit gazeteye basıhr.