SON TELGRAFLAP kahrsa J Teselli Matbaamıza okujruculardan biri geldi. Gıyaben tanıdâğım Maarif erkânımızdan biri imis. Benimle dertleşmek istediğini söyledi: Nedir bu hal? Diye soze basladı. Memlekette gazeteleri mizi mesgul edecek başka hiç bir mes'ele kalmadı mı? Bütün ta mdıklarım ellerine gazete almaktan sikildıklarını söylüyorlar. t nonü meydan muharebesi mi var? En iddialı maçlarda bu kadar güriiltü kopanlnuuniftır, bu kadar dedikodu çıkarılmamıs tır. Ben bir maarifçi olarak, büyük bir teessürle size temin ederim ki şu hal kadar genç neslin teçbiyesini bozacak hiç bir felâket olamaz. Yazdıklan doğru bile olsa... Asla, dedim, her gfîn bizde çıkan tekzipleri okuyorsunuz. Dün de Hüseyin Cahid'in tekzi • bi vardı. Yalanlan meydana çıktıkça bir iddia üstunde tutuna mıyarak yeni bir iftira savuru yorlar. Ben matbuatm bu man zarasını normal telâkki edemem. Gelip geçici bir sara nöbetidir, bir isteri buhranıdır, bir ıspaz mozdur, ne derseniz deyiniz, fakat marazidir, gayritabiidir. E ğer tabiî olsaydı bu memleket te namuslu adamlann bir sanîye oturmasıalan Iâzımdı. Çünkü herkesin Cumhuriyet gazetesi gibi bir müdafaa silâhı olamaz ki... Dolandıncıhkla itham edi liyorsunuz, aleyhinize bayanatlar uyduruluyor, sahte şahitler ikame ediliyor, halka nasıl ha kikati anlatabilirsiniz? Gazeteniz yoksa noter mazbatasmın resmini, otuz hakemin inızasını, rey puslasınm klişesini halka nasıl gosterirsiniz? Lekelenir, kalır* sınız. Fakat meraklanmayınız. Türk matbuahnda bu hal daimî değildir, olamaz. Buna inanma ğa mecburuz. Yoksa şerefimizin, haysiyetimizin her an tehlikeye maruz olduğunu kabul etmelî yiz. Hayır, sizi temin ederim, bu hal arizidir, geçicidir. Değilse biz de matbuat yok demektir. Bu kadar ileri gidemeyiz, varhğını inkâr edemeyiz, ancak bu müstevli hastalık günlerinde, beyinlerile çalışan meslektaşlanmızm kısa bir zaman için sinir müvazenelerini kaybettiklerine zahip oluruz. Tesellimiz budur. PEYAMl SAFA Selâmi Izzet B e y e ^ Goethe'yi münasebetsiz bir dalkavuk, Shakespeare'i mânasız bir muharrir sanan sîz, aca ba seviyeden bahsetmek hakkını ha iz misinîz? P. S. «„, • Camhariyei '• tmm^ ltm Boğaziçi Evliya Çelebi 2 Tazan: RUSEN ESREF fakat Kontes dö Noayın: Figuiers d' Arnavout Keuî,... Diye iç çektiği incirleri anmazdı. Arnavutköy'ü Yahudüerinin zevk sahibi, saz ebli olduklanm soylerdi. Fakat ba saz fasıllan fimdiki gibi o zaman da gene acaba Akmbburnu'nda, o güzel mermer çesmenin yanı basmdaki gazinomsu yerlerde mi yapıhrdı, soylemezdi. Soylemezdi ki eskiden Hestiye dentlen bu koyde imparator Kostantin, Vikus AGhaelikus küisesini kurdurmus. Koy bu isimle de amhrmıs. Sonra o kiüse yılahms, harabesinin üstüne Jüstinien en güzel mozayiklerle »üslö yeni Minaeukusu kuru ur mus. Sonra, buuuu zenginlfldermi de lâtinler soyup asmnıslarM Çelebi susmakU belld de hakb idL Çünkü Mihaelikus, Rumelihisan taraflanndadır diyen lataplar da var... ©ÜNIÜN AK SLERİ Feriha Hanım kazansay • dı nasıl olurdu? Kendi kendime düşünüyorumT Acaba, güzellik müsabakasım Nazire Hanım kazanmasaydı da Feriha Hanım kazansaydı, ka lemler ne yazardı, ağızlar ne soylerdi, fırçalar ne çizerdi, ha sılı gazetelerin manzarası nasıl olurdu ?M Anlatayım: Gene ayni serlevnalarî ofcur ' duk: [Bfiyük bir hatsizlık... GfizelTik ımV sabakasmın iç yüzü... Intihap tekrarlanacak... Yeni intihaba doğru... Höküm mefsuhtur!] Mr. Roosevelt uğradığı suikasti anlatıyor Müstakbel Reiskamhuru 800 sivil polis muhafaza ediyor Mîamî 17 (A.A.) M. Roose } bilin yolunu tutruğu Kastaneye ka vek*in Miami'd« maruz kaldığı suidar yanunda alıkoydum. kast hakkında kendisini Nevyork'a Otomobilimm iki basamağmda gdtünnekte olan trende yanmda buda polis memurlan duruyordu. Bunlunanlara verdiği tafsilâta göre bu lardan biri elinden, başka biri de taarruz esnaunda 6 kişi yaralan gozünden yaralamnıştı.» miftır. Bunlardan ikisinin yani M. Neto York Polia MudSrBnün Cermak ile Mr. Gıll'in yaralan a beyanah ğırdn*. NewYork 17 (A.A.) Neryork M. Rooseveh bu suikaat hakkında polis müdürfi fu beyanatta bulua Üemiftir kis muştur: f « Yannnda bulunan adamlar « Her hangi bir vaVa olması "dan biri uzun bir teJgrafta yaalı omuhtemeldir. Onun içfn şrradiki hal\*n şeyleri bana bikttronekte olduğu de ne kadar fazla ibtiyat tedbiri a aırada bir gürüJtü işittkn. tlk once lmsa gene az gorümnek ic*p eder. bunnn patlıyan bir fişek sesi olduZangara'yi kendüerinejirnek yağunu sandım. Birax sonra bir kaç pacak ve onun gibi hareket etmek patlayış daha duydıua. Benimle koistiyecek daha başka khnseJer eıknusan adam geri çekildf, şoförüm ması da ihtimal dahüindedir. Bu otomobÜi hareket ettirdi. O esnada nun içm M. Roosevdt'in Nevyork'ta baştmı arkaya doğru çevirdira, M. emniyet ve selimetine çalışmak için Cennak'ı iki buklüm bir halde ve 800 sivîl polis zabıta metnura aynlMr. Gıll'i yere yıkılmış gordüm. Şomıştsr. ttibar ve şohret sahibi başfore durraatıtn soyledkn. Şofor dort ka ktmselerm de korunmasma fevmetre ueride durdu. Fakat polis kalâde çalışılacaktır. Son zaman naemurlarmdan biri şoföre chalk Iarda M. Hoover'e düzünelerle teharasmdan çık, ayrılf> diye bağırdı. dit mektuplan gelmiştir. Fakat M. Otosnobil yeniden harekete geldi ve Rooseveh şkndiye kadar boyle bir biras uzaîrta gene durdu. Başımı tehdit karşısmda kalmamışhr. gene geriye dogru çevirdim ve bakZangara einayet mahkemerinde fan. M. Cermak'ı y«rden kaldınp Miarai 17 (A.A.) Zangara dün gotürmekte olduklarım pördüm. einayet muhakemesi karşuraa çıkKendisini arabama aldım ve otomomıstrr. Küçük ttilâf misakı Cenevre" Konferansında Fransîz Hariciye Nazîri Amerika bir Ingiliz tek lifini reddetti beyanatta bulundı Cenevre 17 (A.A.) Fransız hariciye nazfrı M. Paul Boncour, fnJtransygeant gazeteei muhabirlerimfen birjne yu beyanatta bulun mttfitart « Küçük ihTâf Mikfimcrleri hariciye nazrrlannm dün yaptıklan toplantı büyük bir ehemmiyeti hairdir. Bu ıçrrma küçük itilafm iyi ve parlak bir te&ebbüsü, merkezi Avrupa'da arzu olunmağa değer bir toprafuga dogru atılımş bîr üeri adım, bir sükun ve mtizam blokunun baslangıcı, Baikan'lar ve Tuna mem lekederinin bir arada toplanmasma 'doğru kurulmuf bir basamak mahiyetindedîr.> Cenevre 17 (A.A.) Siiahian azahma kongresi ınnumî kombyonu hava kuvvetlerfne ak mes'elelerm müzakerecfle «neşgul einraştvr. tngiliz müoıetsîli M. Edea fngîfiz teklifleri hakkmda izaiıat vermifttr. AmerBca murahhası M. Gibeon, sivil tayyarecilik mes'elesinm mevsiî bir plâna gore halli hunısunda wrar gostermis ve demistir ki: « Amerika hükumeti sivil tayyareciligin beyneimilel mttrakabeye tâbi tutulmasnn kabul edemexw» M. Gibson tngiliz tekliflinin yalnrz Avrupa hükumetleri hakkında tatbik edileceginin açıktan &çıga bildirflmesim de Utemistir. M. Pierre Cot, esasa taalluk eden ve konferam tarafından bir neticeye bağlannuLsı l â z m geien mec'eleleri süratle tesbit etmek üzere bir M. Paul Boncour küçuk itİl&fa tahrir komitesi teslrilini ve konferan • dahil Bç devlet arasindaki bağlılısm bu mes'eleler hakkında verdigı kararlarm ne suretle tatbft edfleeefm yeni ba^tan kuvvet ve sağlamgini taym vazifesinin hava isleri ko1 * buldugunu sulhu seven bfitün misyonuna bırakilmasını teklif et memlekeülerm bundan memnun olamntîr. eaklannı da ehenvniyetle kaydet Komîsyon, M. Madariaga'nm nyamiçtir. setinde bir komrte teskilme karar Cenevre 17 (A.A.) Yogoslavvermi^tir. tngiliz ve Fransız teklif ya hariciye nazan Havas Ajansı müleri bu komisyona havaie edilecektir. messiline şu beyanatta bulunmus Umumî komTsyon bundan sonra ordu men«up1an mes'elesine geçmis turt ve M. PolitU'i dinlemiîtir. « Küçük itîlâf ne g^îci ve Komisyon Avrupa'daki berrî devmuvakkat siya»! bir kombinezon, letlerin ordu tiplerintn ne içm brr tek ne de kendi hesaplanna çalışan sekle konmasmm tavsiye edüdigmi bir hükumetler zumresi değildir. teftîke baslamıştır. Küçük îtflâfın gayesi daha genisM. Benes, Fransız muhtırasmda tavsiye edilen tedbire Çekoslovakya'«r. Çünkü küçük itHâf su&un yeni feetneHer üstüne kuruhnan ve bey * nm taraftar o1dug*unu söylemiştir. M. Nadoloni Almanya'nm bu hunehnHel münasebetierin kat'î «u sustakî noktai nazannı anlatmıç ve rette kuvvetlendirilmesi maluadina demistir ki: varmak için bütün Avrupa memle « Alman ordu tiplerî îçîn bir ketlermin, brlhassa komşu hükumet • tek şekil kabulü hakkındaki bu yeni Ierin mesai içtirakme açikbr.» * mes'ele karsısında ortadan kaldı Bursa'nın hususî muhasebe yaridatı Bursa Vilâyetinin 933 hususi nur sebe varidat bütçesi (1,021,117) lira olarak tesbit ve kabul edilmistir. nlacak şîmdiki ordu teşkilâtmm yerine ne konacağını ve taarruz silâhlanmn ne dereceye kadar kaldınlacagını anladıktan sonra bir vaziyet alacaktır.> Alman murahhaa heyeti ordu tiplerinin bir tek sekle konrnaaı mes'elesi karsısında bir bekleme vaziyeti alamkla beraber bu mea'eleye ait teferrüann ordu mevcutlan kotnite • sinin müzakeresinde hazrr bulunmaktadır. M. Pierre Cot, M. Nadoloni'ye yann cevap verecektir. sonra bütün hızîle sesin geldîği tarafa doğru abldı!... Rüyalanm sondu; gozüm, gonlüm karardı. Sen de gH!... Senin de arkadaşhğmı istemiyorum!... Meğw senin dostluğun da tek kemik gorüncüye kadarmış!... Otuz Gra, yirmi lira, on lira bir servetmis! Cebimde otuz, kırk Gra varken korktuğum günlere çaşıyorum... Meğer, biz o zamanlar, büyük bir refah içinde imişiz! Kredi ile yasıyabîlmek te büyük bir varhk, refah alâmeti imiş!... Borcaldım! Borcedîyorum! Borç harç yaşıyorum! diyebümek meğer büyük bir kuvvetmiş!... Vaktîle züğürtlüğün de bir zevki varmış! Meğer, o da bir alaymış! hısanm eüerini bos ceplerine sokup: Bugünlerde kötüyüm!... Meteliksizim... On param yok! Diyebihnesi, zamanla, vak'alarla, hâdiselerle açıkça bir alaymif, hatta kaf a [Sekiz güzel içinden seçilen üç güzel arasmda tekrar bir mukayese yapılarak son kararm verflmesi vc Istanbul güzelinin seçilmeM lazun gelirken, bu uç Bebek bahçesine ugnyalan... Vak güzelden en çok rey aldığı rivayet editfle birind Selhn'in yazlığı orada idi! len Feriha Hanım birinci sayılnuş, is el diye bugünkü mfllet baheesinden içeri çabukluğuna getirilmistir. girerdi... Esasen neticenin böyle çıkacağı da Uslu bir esfntinin belli belirsiz kmırbeüiydi. Henüz Maksim salonlannda datfağı gölgelerin arasmdan gorürdüm: ilk seçme yapılırken husust terb'bat ile önümâzdeki mavi sular, Marmara'ya koparblan gürültüler ve masa ^tüle doğru bir büyük ısık geçirirlerdi... Nerinden açılan 45 numaralı bayraklar. dim'i anardım, Hamid'i, Fikret'i, Yahbn intihap dolabmm mükemmel brr ya Kemal'i anardım. Nevşehirli tbrahira teşkilât ile evvelden hazırlandığnu ve pasanm kurduğu Hümayunabat gibi, sadidare edüdiğini gösteriyordu. razam Ali pasanm yalm gibi, dumanh Esasen, Nazire Hanımra hiç bir sun*î Çelebi ise Çıragan saraymı degii, ve | genuler ve elektrikli tramvaylar gibi bu yardımcıya muhtaç olmtyan tabiî gürini bile bflmezdi. Nereden bOsin? Orası j şairleri de bilmiyen Çelebi'den oğrenzelliği karsısında Feriha Hanrmın göğmek isterdim: Lâle devrindenberi tanıhyor. Onun bahsunde bir güneş parcası gibi parlr/an Bu Bebek adı, fetihten sonra buçesinde kaphmıbagalar sırtlanndaki çekrymetli pırlantalar, kendisinin gazete raya gonderOen bolük basmtn Hk harfragian lâleler arasmda o çdgm eglenee 'nrafından vadolunan bin Braya nrablerinden geliyormuf, oyle mi? Burada geeelerinde dolastırdılardı. Fakat o taç olmadığını da göz kamastmeı bir ta eskiden, Bizans'hlardan once de bir babçede en acıkh, en toptan cerağ, saşa'saa ile ilân etmekte i d i ] Diyana mabedi vanms, acaba neresmraym tepesinde yangra alevleri deE Ve bütün bu satırlardan sonra de idi? Koyün adı o zaman Hele yasaçlan gibi savruldugu gun parlayıp da hakemlerin protf stolan neş • hut Skeli imis. Bu isim, yolcular ve hesondü... Müyonla altm degerinde bir le tüccar mallan kolayca karaya çıksm rolunurdu: alev ki: Esi gorulmedik nakıslı tahtalar, diye sahil boyunca kurdurduklan basa(Heykeltras Mahir Bey ne diyor?, sedefler, bağalar, ipek balılar, bülurlar, mak basamak nhhmdan dolayı dnce Heykeltras Kenan Bey ne söyluyor? ~* yarinden kalkmaz agırhkta gumSsIer, yahuz buraya verümis. Sonralan sarkm Heykeltraş Sabiha Hanım ne fikir de?i( benzerleri bulunmaz kumaflar besliyor.. ve garbin yanasıkr yerlerine de kon Ressam Nazmi Ziya Beyin bcyanatı... O gün o alevi biz, bir tabur Galatasamus. Türkçedeki iskeleyi, fransızeadaRessam Sami Beyin tenkitleri... VâNu rayTı, Yıldız parkmı dolasnken, tesa Iri echdle'i, Halyancadaid skala'yı bw protesto idiyor Bürhan Omft Bey de düf olarak gonnüftük. radan ahmslar!...» diyoriar. mahabm aleyhinde... Mevsukan içittJğimize gore Feriha Hanım Cumhuriyet Bagi, bostanî, meyhanest çok; han, gazeteainin mGdurü Lutfî Beyin kza U Çelebi cevap olarak Rumefihisan'nm imaret, bedesten gibi seyleri yok Ortamif te... Ve bir rivayete nazaran da hem tasvirine, hem masahna başlardı. koy*de Çelebi gene ckoca mimar S Görürdüm ld Rumelihisan onun Bogazi ba hanrmm mtîhap ediimesini Yunus) nan*m bazuyu karmı» anardı; her taNadi Beyin ViyânVdâ Tmlunan buyük' çTndeki efsanelerinin merkezi ve fetih baicadan niee zenghmı kat kat yahlanm mahdumlan tavsrye etmişler... Dalaven bir nevi başlangıa... Pek aayardı: «Bakaeı Mehmet pasa, fekerd şg meydana cıkn... !sin içinde bir bityeniS Yahudi, mimar Mustafa, Çelebi kethfitath anlafhğı bu şeye kendi de marur mı var... Avukat Rami Bey hakemler ada...» idi? Bunlan soylemekle düsündüğü ne leyhine bir milyon, Cumhuriyet gazetesi idi? Esld Bizans efsanelermi yeai Tark aleyhine bir milyar Bralık dava açtı... KurDçeşme'de de oyle: Kıyıda eşraf efsanelerine mi degiştirmek isterdi? O Ve saire ve sairel...] yalılan, geniş dere içinde sinagonlar, kizamanki haOcm kafasma yeni hurafeler Gseler, camfler, hamamlar... Çelebi bu Ondan sonra, gelsin Nazire mi doldurmak isterdi? Yoksa zaten yahlarm içinde Enver Pafanmkini de konmnşlan sadece yazmak mı? Hanımın boy boy, çeşit çeşit, «» gorse kim bilir ne ibretli fıkralar yazargüzel, en sevhnli pozda tasvir * Bu remizfi mucse masaHarmdan sondı! O yalı ki umumî harpte en korkunç leri.. Ve bunlarm yamnda da Fera artnc ne Baltalimam'nda dururdu, ne nazmn kuş ucmaz konagı, mütarekesmriha Hanımın bilhassa aranmif, de de once yabancı zabrtlerin karargâm, Boyacıköyü'nde, ne Emirgân'da... sonra da kara komBrlerin deposu oknusAcaba hiç bir yer de gozüne üişmebulunmus, yaptınlmış iğri büğrâ tul... Evliya bir de büseydi ki o yah miş mi idi ld fetih zamanımn sonradan fotoğrafları, karikatürleri.. tkî Damat Enver Pasanm olmadan once azledüen kaptam deryası Bakaoğhı Süincecik kol, bîr sira çarpık diş» damat Ferit Pasanm idi!... leyman Bey, îlk donanmayı orada haşaşı gozler! nrlatbğı için eski Fidalya adı değişip Biri dhan harbnün başrada, biri de Baltaoğlu Emam ohnuş... Bu ismi CiYemin ederim ki netice bun sonunda, Osmanh tahtmm îki ucuna 3d hannümanm Boğaziçi haritasmda da ztt cereyan gibi dokunup memleketi sardan başka bir sey olmazdk gordüm... Eğer Mirah tstanbuTun derms bir kurumlu damatlan, ayn ayn Gazetelerin istedikleri, ne şo* diği doğru ise bir bu akş manzarası; bir zamanlarda olsa da çafası altmda barmnun muvaffak olmasıdır, ne bude nankor bir son padisahm hain bir dırmıs bir yahda kaderin kim biKr nasadrazammm bu koyda güzel bir beyaz nun. Cumhuriyet'in muvaffak olsıl bir cOvesini ve hikmetnu gorecek ve saraya kurulup milletin esirliğini hazırgosterecekti!... mamasıdur! ladığı veriş manzarası!... Issn bayır • «Buraya niçin Kuroçesme detnisler?» YUSUFZİY lara çıkan gür ağaçhklar akmda bu teDiye sorsam büiyomm ld agzmı açnn • zat ne korkunç görünürdü!... Bir vakkyacakh! «Ben baska yerden oğrendhn, ler Reşit pasanm yalısı da burada değfl soylevim: Bir Osman Efendi varmıs, Ankara 17 (Telefonla) D&B mi idi?... Resit pasa Avrupa devletleFatih'in tezkerecisi imiş. Burada bir gece burada bfr einayet olmuştur. rfle ticaret muahedesini, 1841 de de çeşme yaphnnıs. Zamanla yolu bozulup Ankara'mn çalgıb kahvelerinden bibeş devlet muahedesini burada imzalaçesme kurumuf, fakat koye admı ver • rinde sarkı soyliyen Müyesser Ha " mıstı. Yıkılmağa başlamıs Osmanh devdikten sonra...» diye anlatacak olsam nun isminde bir kadın, Salâhattin îsletini bu muahedelerle az çok ayakta biliyoram ki kulak asmıyacakfa. Hele minde bir şofor tarafından oldürür* Medya 3e Yazonun gemiden inip o mes tutabümek çarelerini burada aramıstı... müftür. Şofor Salihattin, Müyesser Bazı manzaralara tarih, bir mana gihur tefne ağacnu diktikleri bu köye esHaımni gece otomobil ile Hacıdo bi nasıl siniyor! Baltalimam'nda Os • kiden «Anaplos» dendigini söylemeğe ğan'daki evine gotürmüş, kendisi de or» manlı devletinin üç çağı iste böyle goz vakk bile bulamazdım. da kalarak beraberce içmeğe baş Snüne geliyordu! Erguvan saDomlan Zira, Çelebi, Sarrafburnu'nu don laanıslardır. Kafatar iyice dümanr altmda bülbüllerin şakıdığmı duyar gimuş, öniine çıkan îçerlek durgun «ayn landıktan sonra araya bir kıakançlık bi oluyordum! Onlar bu üç çağı da ayni gorimce: «Arnavutkoy'u, Akmfabur • mes'elesi girmistir. Şofor Salâhattin otüslerle doHurdular! Bilselerdi, seslena'ndan içeri bir korfez Emanh yer oltabancasım çıkararak Müyesser Harini yeden kanunlar, gönülleri yeden makla vakti şitada bir çok kesti kısnımın üzerine müteaddit defalar a~ kammlardan ne kadar ayn!... lar» demis balunurdu. Ora ekmeginin, teş etmta, kadmı oldürmüştür. Katfl Beşiktas'a vardıgmda Çelebi: «Buraya eski zamanda Gune Petro derlermiş ki Ta» Beşik manasmadır» derdi. Koye verflen Gunella (Besık) adma uyar bir anlans... Ayni koye Gergakionium (Bitisik direkler) de derlerdL Çelebi BesHctas'U Sdser yüz odalı yahlar gosterîrdi. «Bunda bir fevkani sadırvan vardır ki dunyada oyle bir san> ath fevvare gorSlmemistir» diye Ka zanaoğlu bahçesmi oğerdL Temmuzda Galata'nm suyu azaldığı için Besiktas'tan oraya su taşıyan ka yıklar gorurdük. Sade kayddar mı? tskele basmda bir de kervansaray... Çünkö buran o zaman: «RumelPedn Anadolu'ya sevkohmacak askerin Usküdar'a geçeceği bir bender bkeledir.» tskele meydamnda Sinanpasa camnni seyrederdik, Trablus fatÖn Turgut reisi ilkm Midiüi'den getiren Sinan pasa... Karsumda da Cezayir fatOu Barbaros Hayrettin'm türbesinm kubbesi, koca kavuğu gibi yükseEyordu!... Cami gibi ba da miraar Sinan yapuı nn idi? Eski San Stefano'mn tefne biyabanlan Evliya'nuı gösterdigi Besartâs arkalarrada i d i Fakat Serence Bey Yoknsu yanmda nu, Maçka yokuşu tararmda mı? buemezdim. Sonra, soyle mütalealar yfi> rütürlerdi: Ankara'da bir einayet peksimetinin beyaz olduğunu soylerdi; RUŞEN EŞREF yakalanmıs, akibata baslanmıstır. Niyazi de, masallah buyüdü.Bu karyola, ona da küçük gelecek... Bunu satanz. Ben, yerine biraz büyü» ğünü almak ub'yorum! Müzehher, gozlerimin içine bakryor? Sen, büîrsin, ağabey! Müzehher'in bakışmdaki manayı an" byorum. Niyazi, eve geldiği zaman, karyolasmı göremeyince şaşıracak ve arhk evle ne kadar alâkası kaldığmı hissedecek!... Müzehher'in bakışmdaki manayi a » lıyorum: Bugüne kadar sahlan e«yalarm hangisinin yerine yenisi geldi? Gidenin sablanm yeri boş kahyor? Demek istiyor. Müzehher, ağır ağn* başım yasbktan kaldırdı: Ağabey, bizim emanet duran eşı yalan neye sabnıyoruz? Nefesim bkanıyor, boğulacak gibî oluyorum: Şimdi onlar, nereden aklına gei^ di? (Mabadi CVMHURtYErin tefrİkan: 79 Tipi Dindi! Yazanı MAHMUT YESARÎ Müzehher, ben, biraz sokağa cıkacağım. Bir isim var! Peki, ağabey! Yalmz bırakayun, Müzehher, rahat aflasm! Yangm yerinde, benhn yarafa, aç, garip arkadasım var. Bu akşam, onun rikkatle, şefkatle bakan gözlerinm teselEsme muhtaam... Yangm yerine gidiyorum; Dert arkadasım orada... Ağur ağn* yaklasıyor, çenesini dizlerime dayıyor... Onun yağmurdan ıslanan basmı eDerimle okçuyorum! Bu ıslak tüylü basm ıhkhğı, vücudümü ısınyor... Müzehher, kendisini yahuz bırakti • ğun için, kim büir, ne kadar sevinmiştir! Eminim ki o da raektubu kokht • 3L9I, Nffaa'nin kokmunu duruyordur«. Kopeğin, başım oksarken, ona nhmi soyler gibi söylüyorum: Şayet, günün birinde, ben bir yere gidecek olursam, sen de beni anyacaksm, değil mi? Elbette anyacaksm... Kış geçecek, yağmurlar dine • cek, kuduran rüzgârlar susacak, güneş acacak... Yaz gelecek, bize taze hayat değilse bile, hayat istahı, yaşama isteği getirecek... Yaz, güneş, iyi günler müjdedsidir... tyi günlerde seni unuümyacağim... Hep boyle dost kalacağız... Yuzümü, yüzüne yaklaçtmyorum: Yazm, NiyazTnm dektebi de tatfl olacak... Sen, Niyazryi tanımadm, tanumyorsun, değO mi? Evvelce gordün müydü? Fakat şimdi onu gorürsen, hiç tanıyarnazsın! Niyazi, efendi oldu... Seni, Niyazi de sevecek, onunla da dost olacaksm... Yaz gelince, Müzehher de yataktan kalkacak, eanlanacak... Sen, onu da seveceksin!... Birdenbire sağınıızda bir takırfa oldu. Yangm yerine çöp atıyorlar mu • hakkak... Kopek, sükindi, doğruldu, burnnpu havaya dikti, etrafı koUadı, tutma, meydan okuma imiş! Parasızlık, beni, bu kadar korktrlmamışh. Hayat, zannettiğimden daha yaman, daha namertmiş! Müzehher, bugün ilâç bekGyor... Nane kokulu kuvvet surubunu bekliyor! Gozlerin yolda, bekleme, Müzeh • her... Arhk sana soyGyecek yalan da bulamıyorum!... Yalan da bitti, yalan soyGyecek kuvvethn de tükendi... Bugün, sana, flâcmı getiremiyorum, getiremiyeceğim, Müzehher! Çünkü cebimde, nane şekeri alacak para yok!... * Kar yağıyor... Pencere kenarlarmı kâğıt, bez parçalarile kapatmasam, odanm içine karlar dolacak... Mangaldaki yanm kürek komürlük ates, küOendi; küDeri de sondü! Ne satmah?... Mutfakta bakır takımlan kalmadı... tclerinden pamuklan ahnmıs yedek yastıklarm yüzleri, boş torba gibi duruyor... Göze batan esya, Niyazi De Müzehher*in karyolalan... O kadar... NıyazTnin karyolasrm, ev kirasma karphk tutuyorum... Ben, yerde de yatarım!... Ev sahibine bir 3d Gra eksik verebiGrim. Elime kalacak bir kaç kurusla da kömiir alınm, Müzehher'in reçetesini yapbnmn! Müzehher, ben, bir şey düşünüyorum! Müzehher, oksürüyor, oksürüyor: Soyle, ağabey! Bir an tereddüt geçuiyorum; fakat dısanda uğulduyan kar hrbnası, tereddüdümü kınyor: Müzehher, Niyazi, aydan aya geHyor... Ona bu kadyolanm Iüzumu yok! Müzehher, gözlerini kapryor, içini çekiyor: Sen, yahyorsun, ağebey! Dişlerimi sıkıyorum: İste asıl onun için ya, satmak utoyrum! Müzehher'in yüzü, büsbütün sorayor: Satacak nusm? Karyolanm boyu kısa... Ayak lanm dışan çdayor... Kuru kuru gülüyorum: