5 Nisan 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Nisan 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NİMH 1932 SON TELGRAFLAQ Dörtler konf eransı Konferans harp ve tamirat borçları mes'elesini de görüşecek Londra 4 (A.A.) Salâhiyettar zoembalardan ahnan malumata «öe dörtler konferansımn asıl içtimaının mevzuunu teşkil eden mea'eleden fraylnn harp ve tamirat borçları nes'eîelerîle de iştigal edecektir. Bu konferans ayni zamanda Lozan ve cenevre konferanslarına ah hazırlıklarla da meşgul olacaktır. Londra 4 (A.A.) (Reuter a jansı tebliğ ediyor:) Dörtler konferansına iftirak edecek tngiliz murahhas heyeti M. Mac Donald ile Sör John Simon, M. Me • m ville C« berlain ve M.Runciman'dan tnürekkep olacaktır. Bu konf eransta Fransa'yı M. Flan'din, ttalya'yı M. Grandi, ve Alman • ya'yi M. Fon Bülov temsil edeceklerdir. Roma 4 (A.A.) M. Grandi, Londra konferansma gidecekth. Feci bir Tesemmüm İki kişi havagazi üe zehirlendi. biri öldii "Bir gece ve bir hayat,, İHEM Acaba? Raşit Rıza ile maruf bir Yunan artisti müşterek bir temsil veriyorlar TİYATRO NALINA MIHINA ((Goethe)) ve Musolini ttalya Başvekilinin Alman'ca bir nutku Roma 4 (A.A.) Goethe'nin habraunı tebcil için Roma'da yapılan flrinei şenlikler esnasında M. Mussolini de nazır bulunduğu haide Janicule'de Cermep'lere ait tetkikat icra etmek üzere viicude getirilmiş olan ttalyan enstitüsünün küşat resmi icra olunmuştur. Milli terbiye nazırı fle Hariciye tnüsteşarı âyan ve meb'usandan bazı sevat, Alman büyük elçisi, tsviçre orta elçisi ve sair bir takım elçilerle muhtelif zevat bu merasimde hazır bulunmuşlardır. Sabık Maarif Nazırı ve enstitü reUi âyandan M. Gentille, ilk olarak söz almif ve bugünkü ttalyan'larm t talyan harsını ecnebilere tanıtmak ve ecnebi barslarını oğrenmek hususundaki araulanndan bahsetmiştir. Mumaileyb, enstitüye müzaheret «tmiş olan Avusturya, Almanya, tsviçre, Felemenk, Danimarka tsveç ve Norveç'e minnettarlığmı beyan etmiştir. Mumaileyhten sonra M. Mussolini •oz almış ve almanca söylemiftir. Duçe, Alman milletinin, zihniyetinîn, harsmın ve medeniyetinin en yüksek neziyetlerini nefsinde cemetmiş o • lan şairin lUanı ile söz söyliyebiidif inden dolayi bahtiyar olduğunu söylemiştir. M. Mussolini bundan sonra Roma Be sair arasmda teessüs etraiş olaa rabıtalardan bahseylemiştir. Mumaileyh demiştir ki: cRoma'nın büyük saire karşı büyük bir minnet Ve fükran borcu vardır. Hîç bir şair, Roma mersîyelerini onunki kadar lâtif bir eda ile ifade edememiştir. Roma'nın hakikî ve ölmez çehre • sini tanımak ve asırlann sesini îşit mek istiyen kimseler, Goethe'yi tetkik etmeli ve onun müfekkeresinden doğan ahenkleri dinlemelidir. Bilmukabele Alman sefiri, itaiyanca bir nutuk irat ederek ttalya'nın Goethe'ye karşı yapmış olduğu ta simattan dolayı minnettarlığmı be yan etmif ve her Alman'ın ttalya'ya karşı hissetmekte bnlunduğu daıısı layı hatırlatmıştır. Almanya'da tntihap mücadelesi Hitler büyük bir faaliyet gösteiyor Berlin 4 (A.A.) Siya*i müta reke yüzünden kaybolmuş olan «aman sür'atle telâfi edilmiştir. Reisicumhur intihabmm ikinci dev resi için yapilacak olan raüzakereye tekrar başlanıhmş ve bu yüzden daha bir çok şehirlerde bir takım mühhn simdiden grerek Berlin'de ve gerek hâdis«1er olmuştur. Berlin'de komünutlerle vuko bulan bir müsademe esnasında bir po lis merouru ağır surette yaralanmışbr. Lubeck*te kargasalıklar zuhur etmiş ve poli» müdahalede bulunmuştur. Hitier, dün bütün Saks'ı dolaşmıstn*. Mumaileyh, Leipzig'ta elli !»in kifi huzurunda iki defa nutuk söy • Iemiş ve sonra Chemitz'e gitmiştir. Tnnç cephe teşkflâtı da pek büynk bir faaliyet göstermektedir. Mensupları Almanya'nm her tarafmda Hindenburg lehinde müteaddit içtimalar aktetmişlerdir. Uaruf Yunan yüdizı Katmczeî Flena HalkuM ve Raçit Rtsa Bey tetnsil edecekleri eser uzerivue konuturlarken istanbul'a gelen sefirler Ankara 4 (Telefonla) Dani • marka, Hollanda, tsveç sefirleri lstanbnl'» gîtfiler. V'"* ' " •> *4*""' * Bursa möddei umomiligi Bursa 4 (Hususi) Bursa roâd deiumumfliğine tayin edüen Sakıp B. sehrimize gelmtş ve işe baslamışbr. Lindberg'in yavrusu NevrYork 4 (A.A.) den istenilen fidyei necatm ecnebi paraaı olarak tediye edilmesinin ken • disinden rica edUmis olduğu soylen mektedir. Bu hal binbaçı Shoeffeein tngiltere'yi ziyaretini bir dereceye jcadar ixah edeceği beyan olunuyor. Terki teslihat Ve Türk tezi Konferans evvela Türk Balıkçılık mütehassısının tezini münakaşa edecek işine nihayet verildi Ankara 4 (Teiefonla) fktisat Vekâlet! tarafmdan celbedilen balıkçılık mütehassısı M. Veberman'ın Vekâlet tarafmdan verilen evamîr ve talimat dairesinde hareket etmedîği anlasılmıştir. tktisat Vekâleti mütenassısın vazifesine nihayet vermiş Muhittin Bey Ankara'da Ankara 4 (Telefonla) lstanbnl Valisi Muhittin Bey bugün şehrimize geldL Muhittin Beyin burada oto büs îmtiyazı şeklinin değiştirîlmeai •nes'elesi ile de alâkadar olacağı hSyleamektedir. Cenevre 3 Terki teslihat konferansmın ikinci devresi için hazır hklara baslanmıstır. 11 nisan pa zartesi günü saat üç buçukta açıla • cak olan konferans derhal müzakere ve münaka^alarına başlıyacaktnr. İlk tnadde olarak terki teslihat mes'elesinde müsavat esasmı talep eden Türk tezi münakaşa olunacaktır. Bundan sonra sıra Rus tezine ve diğer tekliflere gelecektir. Konferansın bu devresmde behe mehal musbet bir neticeye vanlraa« takarrür ettiğinden nisan ve mayıs aylarmda konf eransta humraalı bir faaliyet görfileceği anlasılmaktadır. filân madamm Tenteleyefi tokat • ladığmı en büyük bîr cuşiş ile, ateşler saçarak anlatır, sonra döner Gubarefin önünde yerlerde sürünür. Halbuki bu adamın bütün meziyeti büyük eserleri okur ve her mes'eleyi tamik eder görünmekten ibarettir... tşte gördünüz, iki kelimeyi bir araya getiremez, çok kere böyle oidnğuna hamdetmeli; çünkü bazan pek münserih olduğu zaman biraz acı • lır, «rtaya bir mücehver yumurtlar gibi o kadar çirkin ve bayağı f ıkralar atışı vardır ki, bunalmamak kabil olmaz. Şehrimizde intişar eden Rum gazeteleri bir kaç gündür sahne hayatınuzı yakmdan alâkadar eden bir haberin tafsilâtını vermektedirler. Haber şudur: YunanUtan'm maruf san'atkâr • larmdan Matmazel Elena Halkusi sanne cHati KaraHbç Ttuyutnct şehrimizde bulunmaktadır. San'atkâr meşhur bir Yunan müellif inm e» âukkânı ve zehirlenenlerden bekçi Ömer •eri olan «bir gece ve bir hayat» iEvvelki «ece Beyoğlu'nda, İstikslmli eserin tercümesini Raşit Rıza lâl caddesinde, Karakas Efendinm Bey ve arkadaşlan ile oynıyacaktır. Sll numaralı kuyumcu dükkânında Raşit Rıza tiyatrosu elyevm bu ebir havagazfle zehirlenme vek'ası serin provalan ile meşguldür. Eser olmuş bir kişi ölmüştür. yakında oynanacaktır. HâdUe su sekilde cereyan et • Yunaniılar geçen sene Darülbe • mistirt dayi san'atkârlanndan Bedia MuKuyumcu Karakaş Efendinin Kirvahhh Hanımı Atina'ya davet et kor isminde bir iscisi ve bir de ömer mişler, Bedia Muvahhit Hanım oisminde 22 yasında bir fece bekçisi rada Yunan artisilerile birlikte bir vardır. oyun oynamışti. Matmazel Elena Evvelki aksam Karakas Efendi Halkusi'nin Raşît Rıza tiyatrosunda evine gittikten sonra Kirkor isile iştirak edecegi temsil ile buna bir mes^ul ohnus, saat tam dokuzu çey nazire yapılmış, mukabel* edilmiş orek geçe mağazayr ömer'e teslim e> lacaktır. derek dısan çıkmıştır. «Bir gece ve bir hayat» ta bfitun Dün sabah mağazaya gelen Kirsan'atkârlar türkçe, yalnız Matmakor ve Karakas Efendiler vaktin geç zel Elena Halkusi rumca konuşa olmasına rağmen mağazanın henüz caktır. açılmamif olduğunu görünce hayret Matmazel Elena Halkusi tst&n etmUler, bekçinin uyuduğunu zannebul'da doğmuş, Zapyon mektebîni derek uyandırmak için kepenkleri öraıal ettikten sonra 1922 de Paris'e vurmağa başlamıslardır. gitmiş, orada edebiyat tahsil etmis, İçeriden, bütiin grürultülere rağayni zamanda dramatik etutler yapmen ses alamryan Karakaş Efendi mıştır. endifeye düsmüf, hâdiseyi derhal 1925 senesinde vaki olan davet Spolise haber vermiştir. zerine Atina'ya gitmiş, sahneye ç»kBiraz sonra gelen zabıta memur mış, büyük muvaffakiyetler kazanlan kuyumcunun bitişiğindeki gramış, 1926 senesinde başlıbaşına bir mofoncu dükkânımn üst kabna çıkheyet teşkil ve idareye başlamışbr. mışlar ve oradan kuyumcunun diik Bu tiyatro harbi umumiden sonra kânının üstündeki odaya ait pence yetîşen genç muharrirlerin elinde reyi açmışlardır. tnühim bir faaliyet sahası olmuştur. Pencerenin açılmasile beraber Yunan san'atkârı ile bir keakin bîr havagazi kokusu etrafa yayılmış, memurlar biraz bekledikmOlâkat ten sonra içeri atlamışlardır. Odaya Matmazel Elena Halkusi bir mugirenler feci bir manzara ile karşıharririmize kendisi, ve temsil edilelaştnışlardır. Yatakta ömer'in arkadaıı lrandu Bursa çekirge otobOs imtiyazi ra boyacısı 18 yaşında Osman yatBursa 4 (Hususî) Beledıyemiz; maktadır. Yan 31 ü bir haldedir. Bursa ile Çekirge arasmda ve şehir da • Bekçi ömer'e gelince, o odadan hilinde seyrüsefer etmek üzere Nafıa dısan çıkmış ve merdiven basında Vekâletinden otobüs hntiyazı istetnis yı^ılı kalmıştır. tir. Bunu haber alan mevcut şirketler Derhal getirtilen bir çffingir vmden en eskisi olan (şehir otobüs sirkesıtasile mağazanın kepenkleri açılmış, ömer'le Osman sür'atle Bey • ti) üe (gonül şirketi) ve tstanbuTdaki oğlu Zükur aastanesine götürülmüş şîrketlerden yeni vaziyet üzerine açıkta kalaeaklardan birinin Bursa Beledi lerdir. yesîne teklifte bulunacaklan soyleni • Osman bîr, 3ri saat sonra hastayor. nede vefat etmistm ömer'in de vaziyeti tehlikelidir. mağazadan giderken musluğu kapaMaamafih kurtulmass ihtimaJi mevdığını söylemistir. cuttur. Karakaş Efendi ömer'in bir yanVak'a mahallme gelen Müddeiuhşhkla musluğu açık bıraktığını îdnramî muavinlerinden Nurettin Bey» dia etmiştir. le zabıta fen memurlannm yaptıkömer evlidir, bir çocuğu vardır. lan tetkikat neticesinde atelyede Osman'tn bir mağazada bekçilik havagazi muslugunu ocağa rapteden yapan dayısrndan ve Sahpaza Iâstik borunun her hangi bir suretle n'nda oturan annesinden başka khndüştüğü ve açık kalan borudan çısesi yoktur. kan havagazinin ömer'le Osman'ı sehirledifi anlaşilmıştır. Adliyece tahkOcata devam edil îşçi Kirkor verdigi ifadede gece mektedir. cam Potugin'in maiyetinde hizmet biçareleriz; büyük olaı» halktır. Ne etmekliğimdir. Kendisini tanıdmız geltrse köylüden, yahut ancak köylü mı? ile, amele ile, gelecektir. Bütün obfir Hayır! ümitler beyhudedir. Ya bu ümit te boşa çıkarsa, denecek. Hayır! O Tebrik ederim! Fakat çok damüsaittir. Eğer ressam olsaydım, ğılmamak için sadede gelelim. Va vaziyeti şöyle bir tablo ile tesbit etandaşlanmızm hepsi raüştekidir, derdim: her fırsat bulanı asık surat dolaşır; Medeni bir adam bh koylünün hugene de hepsinin içinden ümhJer tazurunda deruı bir ihtiramla selâma şar. GubarePin müntesip bulundu • ğunu soylediği clslav muhipleri» ce duruyor ve ona «ey benim asıl cedmiyetine bakınız. Çok mükemmel a dim, velinhnetim, bin bir hastalıktan damlardır; fakat hepsi de âtiye bağ ölüyorum. Beni kurtar!» diyor, koyLanırlar. Her şey olacaktır, halbuld lü de ona selâmını mütevaziane reddederek: <Oğ1um! Bana biraz bak! olan bir şey yoktur. filiyat yoktur! nursuzluktan kör haline geldim...» Mukaddes ateş bir türlü yanamadı. diyor veflritaraf ta birer adnn atmıOn büyük asır geçmîş, Rusya bîr yorlar.^ şey yaratamamıştır; bu, siyasette böyle; güzel san'atlar da boyle; uHalbuki bize düşen söz değil, fîlumda böyle; sanayide de böyledir. liyattır. KöyHileri benimsemektir. Bekleyiniz, sabrediniz, her şey ola • Kellnerinoch ein Glâsschen caktır; acaba her şey nasıl olacaktır, Kirsch! soramaz mıyız? Neden, neden kalk Devamla: nuyoruz? Sakın beni bir sarhof zannetm»Çünkü biz, biz medeaüer, ç&rfim9t cek eser hakkında demistir ki: « Genç Türkiye'nin san'atkârlarile birlikte çalışacagımdan dolayı çok mes'udum. Raşit Rıza Bey, benimle tiyatro sahnesinde bir «teşriki mesai> teklifmde bulundugu zaman böyle bir çahşmaıun ne kadar müessir olabileceğini derhal idrak ettim. Müelliflerimiz tstanbul'da meçhuldür. Sizin, müelliflerinizin de Atina'da tanınmış olmadığt gibL Bu vadide bir çok teşebbü«Ier ve fikirler aklımızdan geçiyor. Fakat daima kararsızlık ve tereddüt karşısında kalıyoruz. tçtimaî sahada iki ırk arasmda büyük bir karabet var. Bunun içindir ki Raşit Rıza Beyle bir iştiraki mesai mevzuu bahsol dukça, derhal bir Yunan piyesinm tercümesini düşündüm. Ve «Spiros Melas> m bir eserini seçtim. Bu zat Yunanistan'ın en tanınmış ediplerindendir. Büyük bir müellif olmakla beraber çok muhim bir ressamdır. Hayati hakikiyedeki tipleri canlandıran müstesna yazılan yalnız yüksek tabakanın deftil, halk tabakasmm da fevkalâde hoşuna gitmekte ve takdir olunmaktadır. Yeni Yunanistan'ın kahraman lanna ait eserleri son zamanlarda kendisine akademinin büyük mükâfatının verilmecinî intaç etmiştir. Fakat her şeyden evvel Spiro* Melas bir tiyatro adamıdır. (Kotopouli) ve (Kivili) gibi en büyük medari iftihanmıs olan iki tiyatromuzu elyevm idare eden bu zattır. Bütün bir mevsim (Scene Libr) sahnesini gene kendisi idare etmiştir. Spiro Melas 1925 te «Theâtre de I'Art) ı tesis etmiştir. Paris konservatuanndan diplo mamı aldıktan sonra 1925 senesi 21 eylulünde ilk defa sahneye çıkmağa davet edilisim bu tiyarroda olmuştu.» Rnşvetler vererek, hükumet komisermi izlâl ederek hükumeti va halkı soyan Izmir Rıhhm Şirketinden memlekete ithal etmiş... Zaten, de bir suiistimali meydana çıkmış. Ehemmiyetsiz bir suiistimal: Şöyle iki milyonluk kadar bir şey... Antrepolarına teslim edöen mallan, gümrük resîmlerini vermeden memleket ithal etmiş... Zaten, bazı eşyanın, gumrük resimlerine tekabül etmiyecek kadar ucuza satıldığmı gördükçe, bunlann kaçak eşya olduklarına hükmederdün. Gümrük müfettişleri, calibi şüphe olacak kadar ucuz s t ılan eşyayı, zincirletne usulîle takip ederek bunlann gümrüğü verilip verilmediğinl pekâlâ tahkik edebilirler, sanıyo • rum. Izmir Rıhtım Şirketinden sonra tstanbul Rıhtım Şirketinin de bSyle bir suiistimal yapmı? olması ve bu iki suiistimalin birbiri peşinden mey dana çıkması insanın zihninde bîr şüphe uyandmyor: Acaba, diğer hidemati umumiye şirketleri de böyle mi? «Beraeti zimmet asıldır» diye bfr mecelle kaidesi vardır ama bu kaide, insanlann ve şirketlerin melek gibi masum olduklan zamanlara ait imiş, zamanede cşüphe asil olmak» gerektir ki bu gibi dalavereleri meydana çıkarmak kabil olstm. Yoksa «beraeti zimmet asıldır» diy« teftiş ve murakabeyi bırakır da uykuya dalarsak vay halimize!.. Meselâ, Telefon kumpanyasınm otomatik makineleri fazla mükâle» me yazmaz diye makineye itimat eder de bu makineleri yapan ve kuranlann faısan olduğunu ve iste • dikleri zaman bir tarafına dokunnvererek şoförlerin taksimetrelere yapbklan gibi . bol bol yazdırabOeceklerini unutursak gene vay hali mize!.. Terkos saatlerinin, bankalardaki hesap makineleri veya bir kronometre gibi doğru işlediklerine ve bir damla fazla yazmadıklanna iman edersek tekrar vay halimize!.. tşin garibi, bazı hidemati umu miye müesseselerinin hiç doymak bilmemesidir. Bunlann imtiyaz mukavelelerindeki şartlann hemen hepsi kendi Iehlerine, hükumet ve halkın aleyhinedir. Rıhtım Şirketi nhtım yapmaz, nhtım parası ahr, Terkos Şirketi su vermez, su parası alır, Telefon Şirketi mükâleme yapmıyandan mükâleme parası alır. Bu bulunmaz yağlı kuyruklar yetismiyormuş gibi bazılan, üstelik suiistimaller de yaparlar. Sermaye denilen şey, meğer ne iasafsız şeymiş! Bu suiistimal hâdiseleri, hîdemat! umumiye şirketlerinin daîmî ve müessir bir teftis ve murakabeye tutulmalan lâzım geldiğini bir daha isbat ediyor! irlanda mes'elesi Dublin 4 (A.A.) Daüy Mail gazetesinin bir muhabirine beya natta bulunan M. de Valera, bütün cumhuriyetçi nazırlann Krala sadakat yemini ile senelik ziraî taksitlerin 1921 tarihinde aktedilmiş olan tngiltere irlanda muahedenamesi ahkâmı meyanında bulunmadığı mütaleasında olduklarmı söylemistir. Hazine bonoları Encümen Alâettin Cemil B. în takririni reddettî Ankara 4 (Telefonla) Alâettin Cemil Beyin devlet hazine bo nolannın itfası için vuku bulan tediyat nisbetinde Merkez Bankasının evrakı naktiyeyi dahi itfa ve imha edemiyeceği, binaenaleyh kanunun tefsirine lüzum olduğu hakkındaki takriri bugün İktisat Encümeninde görüşüldü. tçtimada Maliye Vekfli ile Devlet Bankası müdürü de bu • lunduIar.EncÜTnen tefsire mahal olmadığını, takrir sahibinin icap ederse bir istizah ile keyfiyeti sorabileceğini kararlaştirdı. Takrir Maliye ve Bütçe Encfi • menlerine sevkedildi. yani Avrupa medeniyetini severüm. O medeniyet ki şimdi bizde düşmüş... aleyhtarlan türemiştir. Onu bütün rnhumla severim, ona iman ederim; ve hiç bir aşk ve hiç bir iman o kuvvette olamaz. Bu (mc.de...ni...yet) nazanmda bütün bir dîn, bütün bir mukaddesat manzumesi hükmündedir. Tabüyet gibi, şan ve şeref gibi diğer mefkureler ancak kan kokar. Muhabbetînizi bu kadar kuvvetle oraya verince Rusya'ya, vata nınıza bir şey kalıyor mu? Onu büyük bir ihtirasla sevor ve ayni zamanda nefret ederim. thtiyarlık, düşkünlük Evet, o sebeple de bedbahtım~. Düşkünlük.. Fakat ne derece yüksek addolunan düskünlükler saya bili • rim. Nizam ve intizam, hürriyet, işte bunlar da ebedî birer düskünlük. Ualbuki bunlara bizde mer'i olan yüksek meratip silsilesini, yolsuz lukları tercih eder misiniz? Mabadi var Bir milyon mahbus! Haydarabat 1 Kalkote'de başlıyan amele grevi Medaris, Bombay, Keraçi, Delhi, Lahor, Peaaver sehirlerine de sirayet etmek üzeredir. tngiliz'ler tevkifata devam etmektedirler. Şimdiye kadar takriben 1,000,000 kişi hapse atılmıştır. Efkâri umumiye galeyandadır. Şimal hududundaki Ef gan'Iı ka bileler Ingiliz kuvvetlerile yeniden çarpıştnaktadırlar. İktisadî ahval çok fena kanşıktır. Bellibaşh sehirlerde bir çok büyük şirketler iflâs etmişlerdir. yiniz. tspirto dilimin bağlarmı çözer de.« Sizi dmledikten sonra arbk hangi fırkadan olduğunuzu ve Avrupa hakkındaki fikrinizi sormağa lüzum kalmıyor... Potugin başını kaldırarak: Avrupa'ya kendi hesabıma bayılnım. Onun hakkındaki meftuniyetimi gizlemek olamaz. Çoktan, yok az vakittenberi bu fikrimi ifşadan korkmağa mahal görmeyorum. Nitekim siz de GubarePe söylediğiniz iki kelime ile bu kanaatinizi ilân ettiniz. Ben muhatabımm fikirlerini iktibas ve hazim ve temsilden uzaklaşmış bh* adamım. Iç den köpek kadar ehemmiyet veril • miyen bir adamm yüzüne karşı köpeklik etmek san'atinden de anla mam. Ekseriya devlet ricalinin müracaat ettiği bu tabiyeler şöhret, maruf iyet kazanmağa matuftur.™ Ben böyle ivicaçlı hareketlere lüzum görmem. Evet, Avrupa'yı sevenm, fakat Şarklıyım; Avrupa*yı, CUMHURİYErin tefrikam: 11 DUMAN Ifuharrirl /. Tvrgenfyef Mntereimi Haydar Rifat Çoktan tanmro. Şu garabete bakrmz: Bir edibe tasavvur ediniz ki omrünü nesren, nazmen sarboçluk ve içki aleyhme yazı yazmakla ge • çirmiştir. Bu adam günün birinde !ki rakı fabrikası ve yüzlerce meyhane birden işletiyor. Ve bunun yerinde bu vasıfta bir başkası yer yüsfinden silinmek lâzım gelirken buna Vaftiz admızı sorabilir miyim? yan baknn bile bulunmuyor. tşte Kiraz liköründen bir kaç yudum GabareTnı vaziyeti aynen budur. daha tattıktan sonra: tslavcıdrr, detnokrattır, sosyaüsttir. Sozoni Ivanovitç. Bu akraba Halbnki enalâk ve arazisi mahfuzdur; sadegândan ve bütün an'ane mızdan bir Arhimandrit'den almmıstır. leriae tamamen sadık biraderi ta • Fakat ona bu isminden başka bir borcum yoktur. Sabırlı bir adamım, buraftndan idare olunurdu, ve gene nun da delili tam yirmi dört sene idare clunmaktadur. müddet şurayi devlet ajasından amJCeaa orada gordügüaüz mada Id

Bu sayıdan diğer sayfalar: