4HİKÂYE : Ecel Yazan : M. Ş. Kma gecesınde hizmet eden ev sahipleri, onlara yardıma gelen hamarat, becerikü komşular saz takımından, sar hoşlamış davetlilerden, sofracı karılardan ttaha çok bağırıyorlar: Meze isteniyor, su getiriliyor, boş yere gidip ge llniyor, bardaklar kınlıyor, küfürler edilJyor, bir kargaşahk ki anlah'.maz... Miitekait tahrirat müdürii Avni Hu rufi Efendi elli yaşlarında, tıknaz, kurca, kısa sakallı, kırmızı yüzlii, çıplak kafalı bir efendi biitün hatırlı misafir lerin alındık'arı büyük odaya almmış, bir köşeye yerleştirilmiş. Yaçlı adam, hatırlı adam, derviş adam, şimdiye k=!?,r kimseyi kırıp incitmemiş, bü tür memleketli ile hoş geçinmiş, yerli de?il ama yerli gibi ohnuş. Her kes hatırını sayıyor. Ortaya rakı masasına kalkıp yorulmak olmasın diye, yanına bir küçük masa, üstiine rakısını, peynir mezesini fekerli elmasını koymuşlar ve sanki unutmujlar. O da kimseyi istemiyor, kimsenin de ona baktığı yok. Kesrette vahdet... Gıdasını içecek, sonra usullacık evine savusacak. Hem kendi mutadı b«.v!mamış, hem de diiğün sahiplerı nip hatırlan hoş edilmiş olacak. Oturmuş içer, etrafı seyreder, ahkâm'nı çıkarırken yanına uzunca boylu, ıo!uk benizli, gençten bir adam sokuldu. Selâm verdi ve çok terbiyeli. çok mahçup bir tavırla yanındaki sandal yeye oturdu. Avni Hurufi Efendi bu genci tanı mıyor ama diiğün evinde, biraz da sarhof olduktan sonra, adam tanımak ister mi? İltifat etti, hatınni sordu, rakı ikram edecek oldu. Yeni gelen bu il tifata, bu hahr soruşlara ayağa kalkıp oturmakla ve elini kaşına götürerek atkerce selâmlamakla cevap vermiş ol • du. Biraz tuhaf ama eh, sarhoşluktur. Bu zavallı çokca içmişe benziyor, göıleri dalgınlaşmı?, şaşılatmış... Yeni gelen be* on dakika sustuktan, önüne baktıktan sonra birdenbire söy letneğe başladı. Dili dolaşarak, yavaş « sesle söylüyordu: Ayak turabiyim. Âciz kulunuz... Allah sizi bana çok görmesin... Her zaman muhtacmı. Âciz Şevki bende niz efendibizin... Bandırma'da Salih Çavuşun evinde efendimin hizmetinde bulundum. Sabık liman çavuşu Şevkî bendenizim. tki bendezadeniz vardır, anaları ömrünii ef endimize bağışladı... Kölenizim. Gece ve gündüz... Avni Hurufi Efendi iki öksüz ba • bası olan bu adama acıdj,bu bir rica da bulunacak, bir yardım istiyecek sandı. Ona yardım etmeğe, ona bir iş bul mağa hazırdı. Eğer söz sırası gelirse diyecekti ki: «Merak etme erenler, her şeyin çaresi bulunur. Derdini yaratan dermanını da yaratmıştır.» Şevki sözüne aralık verdi ama şa»ıla&mış gözlerini Avni Efendinin gözlerî. içine dikti kaldı. Çok çirkin, ağır, kanlı olan bu bakış karşısında, Avni Ef. sözıinü şaşırdı, bir söz söyliyemedi, sıkıldı. Bu adamı, karısını döve döve öldürmüş bir adama benzetti. Sevkî sandalyesini biraz yaklastır mak ister gibi yaparak tekrar sözüne başladı: Âciz kulunuzum... Şevki köle • niz... EHerfnizi ayaklannızı Öperim. tki öksüze merhamet ediniz (meze tabağmdan ekmek aldı. öptü) şu nimet hakkı... Eğer bilsem efendimizin kurbanı olurum. Kurban... Sıkiyorsam köpeğiniz olurum. Efendimize karşı benim kusurum çok. Fiiüüü... Sıkıyor • sam ellerinizden öperim, ayaklanmzdan öperim. Eğer kusurum oluyorsa... (Ekmeği alu, öper) şu nimet hakkı... Ellerinizi... Şevki, Avni Efendinin elini öpmek ktedi. Avni Efendi çekinerek: Şevki Efendi, canım ne yapıyorsun? Senin bana karşı ne kusurun olur? Erenler böyle şeyi hoş görürler. Sen halden anlar adamsın... Şevki iğri gözlerini dikmiş Avni E fendinin yüzüne bakıyor ve sanki sözlerini anlamamış gibi görünüyordu. Biraz böyle baktıktan sonra yutkundu ve: Efendim sen beni ne yaptın? Sen b«ni erittin, dedi, sen beni erhtin... Uffff. Ben elinden öpmeliyim ben... Şevki tekrar Avni Efendinin eKne sarılmak istedi. O da istemiyor, nedense elini vermekten çekiniyor: Canım, be evladım, bırak şu el öpmeği, güzel güzel konuşalım. Şevkî dinlemedi. Çok ısrar olunsa güreş etmek lâzım gelecek, masa, sandalye devrilecek, çaresiz Avni Efendi elini öptürdü. Canı da çok sıkıldı. Odada hiç kimse bunların köşesile meş gul değil. Biri ötekine sarhoş hulusu yapıyor, bir başkası yanındakmi öp me§e çalışıyor, bir köşede genç bir efendiye gazel okutmak istiyorlar, o da nazlanıyor. Biri dans edelim diye yalvanyor, ev sahipleri hizmet ediyorlar, hepsi bir ayrı havada. Şevki el öptükten sonra biraz sustu, tekrar başladı: Şevki kulunuzum, sabık liman çavuşu. Benim kusurumu efendimiz af fetmezseniz şu nimet hakkı ateşte ya narım. Öksüz bendezadelerinizin ölüsünü öpeyim ki eğer hilâfım varsa... Şevki durdu dinlendi söyledi. Yarım saat böyle geçti. Avni Hurufi Efendinin kulakları kızarmış, Şevki ekmek öpiip çocukları üstiine yemin ettikçe onun içine baygınlıklar çöküyordu. Bir aralık savuşmak istedi, ama sar ] hoş bırakıyor mu? Avni Efendinin ka i çacağını anladıkça daha çok asılıyor: ] Ayağuuzın turabiyim, çakeriniz efendimizi dünyada bırakmam... Ancak sıkıldım erenler, bayı • lacağım... Benim efendimize karşı olan kusurlarunı affetmezseniz ben kimsenin yüzüne bakamam... Çakeriniz Şevki, sabık liman çavuşu. Bandırma'da e fendimizin hizmetinize yetişthn, âciz. Avni Huruki Efendi kurtulmak is tedi, çok çahştı, «kabahatin yoktur, dedi, affettim, dedi, kusur bendedir» dedi, iyi söyledi, kötü söyledi, hulâ sa ne dedi ise olmadı. Kendisini kur tarmaları için ev sahiplerine seslene cek, işaret edecek oldu. Onlar kendi havalannda, hizmet ediyorlar, gözleri dünyayı görmüyor. Şişman adam, köşeye sıkışmış, bir yanında maslar, Bir yanmda Şevki, biraz da içmiş, yerinden fırlayıp kalka cak halde değil, biitün kanı başına çıktı, üstüne bir fenalık gelir gibi idi, son kuvveti Ue : Yangın vaaaar... Diye bağırdı. Birden bire ortalığa bir sessizlik çöktü. Ev sahipleri koşuştular. Ne oldu? Ne var? Diye sordular. Aman erenler, «kusurun yoktur» diyorum, «vardır» diyor, «pek güzel, vardır» diyorum, «yoktur» diyor. Kalkocak oluyorum salıvermiyorlar.Bayılai cağım erenler, imanmız aşkına beni j kurtarın!... ' Şevki'yi hemen aşırdılar, Avni Efendiyi bir boş odaya götürdüler, pence releri açtılar, en hamarat en becerikli komşulardan saraç İbrahim Efendiyi yanına bnakhlar. Avni Efendi açık pencerenin önünde mindere uzanmış basını dmlemek isti • yor, gecenin serinliği ona hoş geliyor du. Saraç İbrahim minderin yanına oturmuş, konuşuyor. Ben akşamdanberi onu kolluyor dum. Bilirim sarhoşluğu suludur. Ben içmem ama içenleri benden sor. Nasıl sa gözümden kaçmış. Hay mektupçu bey hay, demek sizi sıktı ha? Sıktı lakırdı mı erenler, boğulu yordum. Ya, öyledir, bilirim. Bir defa rakı adamın beynine vurdu mu çekiver ipi ni. Ben içmem ama sarhoşluk nedir bilirim. Nasıl da gözümden kaçmış?! Fena oğlan değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var. İçti mi sulanır. Hay gidi hay... Desene bayıltacaktı?... Bayıltır, bili rim. Ben akşamdan beri onu kolluyordum ya, gözümden kaçmış. Saraç İbrahim Efendi oda kapısından bakan bir delikanlıya seslendi: Nizamettin, karşiki odaya baktın mı? Rakı isterse anahtar Hacı'dadîır. Ben burada mektupçu beyin yanın dayım, Hadi oğlum göreyim seni, komşu hatırıdır. Avni Hurufi Ef. biraz yalnız kal mak için: İbrahim Efendi, dedi senin işin vardır erenler, bak işine. Ben şurada biraz hava alır sonra eve giderim. İbrahim Efendi razı olmadı: Hayır hayır, dedi, akşamdanberi ben koştum biraz da onlar yorulsunlar O değil ben şu Şevki'yi düsünüyorum, nasıl oldu da gözümden kaçtı! Çünkü sarhoşlan sen bana sor. Yalnız onu değil kimi istersen. Ben Şevki'nin bu ge ce bir halt edeceğini biliyordum, nasılsa gözümden kaçtı. Ne dense pi • yango sana çıktı. Herif seni bayıltacaktı. Bayıltır bilirim. öyledir onun hali. Onun için ben de onu kolhıyordum. Nasılsa gene bir aralık bulmuş!... Buldu. Avni Efendi kendini yorgun bulu yor, dinlenmek istiyor. Eve gitmeği düşündü «olmaz» dediler. Tekrar mindere uzandı. İbrahim Efendi anlatıyordu: Sen sarhoş dedin mi bana sor, kim sulanır, kim kusar, kim uyur hepsini bilirim. Bu Şevki'yi de hep bu gece kol luyordum. Neden mi dersen, tabiatını bilirim. Sulanır. En nihayet dediğim de oldu. İbrahim Efendiyi dışardan çağırdı lar, gitti, tekrar geldi. Avni Efendi basını köşe yastığma dayamış, gözlerini kapamış uyuyor gibi duruyordu. İbrahim Efendi gene sözüne başladı: Ya, dedi, insan nekadar gözetlerse gene oluyor. Sarhoş hali ayık ada • ma hiç benzemez. Ben içmem ama sen sarhoşluktan istersen bana sor sana cevabını vereyim... Bir aralık, hağırmak ister gibi, Avni Günün eğlencesi Dünkü biîmecenin haüedilmiş şekli 1 GELİR 2 ÖZÜR, 3 TABİR, 4 EMİR, 5 NESİR, 6 BEZİR, 7 • ECİR, 8 REHBER. 9 GALER. (GÖTENBERG) 30 güzide arasında bir anket: 3 Âka Gündüz hayatındaki aşkları anlatıyorî,. ( Binnci sahifeden mabait) ne derhal iki şair gelir. Birbirinden ayrı yollarda giden iki has ve öz şair: Necip Fazıl ile Nazım Hikmet... İkisi de eski bahriyelidirler. Necip; şiir denizir.de üniformalı usta bir his süvarisi.. Nazım; yaman bir ruh korsanıdır. Çıkıyor kayık, iniyor kayık, devrilen bir atın sırtından inip, şahlanan bir ata biniyor kayık... Nazım'ı taklit edenler, muvaffa kiyeti marazilikte arıyorlar. Yeiste, kinde, istimdatta arıyorlar. Bu ke dinin arslan rolüne yeltenmesi gibi bir şey oluyor. Yeni şiir, hayat şahmerdanının altında pestilleşen şiir değildir. Yeni şiir, hayatı pamuk ipIiği gibi parmaklarında büküveren şiirdir. Ve bunun içindir ki Nazım hem bizatihi yeni şiirdir, hem bizzat yeni şair.. Yeni resim tarzı.. Henüz bir fikrrm yok. Dekorsuz oynanan tiyatro.. Ho şuma gitmiş gitmemiş, kaç para e • der. Mademki seyretmeğe ve hoş lanmağa zorla mecburuz. Ve ma demki hayat ebedi bir dekorsuz or ta oyunudur... Hangi mevsimden? Dört mevsimden de. Hangi yemekten? Naneden. KAınro Bugünkü program 18: Gramofon. 19,30: Hafız Ahmet Beyin iştirakile alaturka musiki. 20,30: Opera plâklan. 21: Ekrem B. ile Belkıs H. iştirakile alatvrka musiki. 22: Orkestra ile hafif musiki. BERLİN Königsv. 1635 m. 21.30 a kadar muhtelif ders ve konferanslar. 21.35: Viyana'dan nasien umumî konser. 'Viyana programmı okuyn nuz). Müteakıben meşhur Dajos Belâ caz takımmın dans havalan. VARŞOVA 1411 m. 17 35: Çocuk konseri. 19,55: Muhtelif. 20.35: Gramofon. 21.20: Franz Lehar'a dair konferans. 21.35: Viyana'dan nakü. 23,05: Musahabe. 23,20' Lemberg'den: Şopen asaruıdan konser 24.05: Hafif musiki ve dans parçaları. BUDAPESTE 550 m. 18,40: 4 alet konseri. 20,05: Mikrofon ile musiki rejisörü Dohnnnyi'yi ziyaret. 21.35: Viyana'dan nakil. 23,25: Sovanka Sigan takunı. VİYANA 516 m. 18,05' Musahabe 20.50: Hayden'in asarından konser. 21.35: FRANZ LEHAR kendi eserlerinden mürekkep konseri bizzat idare ediyor. Opera muganniyesi Alele Kern i!e mu?anni Tenor Koloman Patski'nin iştirakile ve Viyana filârmonik takımının refakatile H50 Avrupa ve Amerika mprkezinin nakîedeceği bu meşhur I.ehar operetleri konseri bir buçuk saat devam edecek^i'' 23.20: Carlf Gardrio caz orkf\=trası < Muganni Dario Medina (P™ha) 487 m. 19 35 Konser ve saire. 20.05 Muhte lif. 20,25: Şarkılar 20.35: 'Caz fantari leri) 21.35' Vivana'dan nakil Sonra musahabcler. 23,25: Konser ve sesli filim. ZÜRİH 459 m. 2135: Viyana'dan nakil 23,05 Hsberler. 23,15: Cazband. ROMA: 441 b. 18?^: I^tütenevvi konser 20.45' Musahabe. 21.15' Gramofon. ders 22.05 Maskanji'nin «İSABEAU» operası. BÜKREŞ 394 m. 13: Gramofon 18' Mütenevvi musiki. 19,10: Orkeslra. 19,50: Musahabe 20.35: Opera temsili. BRESLÂV Glâyvitz 253 m. 19,35' Senfonik danslar 20.35' Popurl ve far.taziler. 21.35: Viyana'dan nakil. 23 35: Viyana'dan cazband. ı Teşrînîsanî İSTANBUL (Postane) 1200 m. Bugünkti bilmece AN, BAR, BAT. CAM, CAT. EN, EN, FER. FI, GİN, İ, İM, LI, Nİ, REN, RIH. RIN, SE, SE, TIN, YA, ZAM. Yukarıdaki hece1 leri ikiser ikiser yan2 yana getirip aşağı3 .... daki tariflere göre 4 birer kelime teşkil 5 ettiğiniz takdirde; baş 6 harfTeri yukarıdan a7 şağı okunuca: 8 BİR MÜES5ESE İSMİ 9 Meydana çıka 10 .... caktır. 11 1 Gemi direği; 2 Akibet; 3 Sahilhane; 4 Su kenan; 5 Bir riizgâr; 6 Yol; 7 Aç'klık; 8 Ekmet yapı'an yer; 9 Depo; 10 Keşif; 11 Kanun. Tiyatro mu, sinema mı ? Tiyatro mu, sinema mı, sesli filim mi, sessiz filim mi? Bize hangisi daha evvel lâzım? Tiyatroyu severim. Sesli olsun sessiz olsun, Emil Yanings, İvan Mujik gibilerin fi'imlerinden hoş lanırım. Bize önce tiyatro Iâzımdır. Paramız, tekırfimiz ve elemanları mız kıt olruğu için şimdilik yerli sessiz filimlere cok muhtacız. Gitgide bunu sesliye çıv:\rma!ıyız. Maksa dım müsbet gayeler için telkin ve irşat eserleridir. En mes'ut, en yeisli zamanlar Hayatta en mes'ut, en yeisli, en heyecanlı zamanlarınız hangileridir? En mes'ut zamanlarım tek başıma kaldığım zamanlardır. Eserle rirni yazıp b^irdi^im zamanlar. Karşıma diîrilİD ber.den memuriyet ilti ması, para yardımı istenilmediği zamanlar. En heyecanlı zamar>!arınız? Her dakikam en heyecanlı za manımdır. En yeiyli zamanlarınız? Bütün ömrümde bir tek saniye yese düşmediğim için cevap veremiyeceğim. • Kuzum Bilâl, Aka'ya sö'?e. şu benim suallere cevap yollasın! <Cumhuriyetî' in Ankara muhabirinden akşamları telefonla haber alırken artık bu cilmleyi de mlitemadiyen tekrarlamağa hazırlanıyor dum. Fakat iki üç defa söyledim söylemedim Ankera'dan hürmetlice bir zarf çıkageldi, Üzerinde adres ten başka kalın harflerle yazılmış iki keüme de vardı! «Aka'nın cevapları» Cürmü neşhut halinde.. Evvelki gün Dimitri isminde birisi Taksim'de Sıraselviler apartımanma girmiş, ikinci katta rasge'diği eşyayi yüklenip kaçarken cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü! Rusya'daki serbest izdivaç.. Her içtimaî kabahati Rusya'ya yüklemek bir takım siniklerin âdeti oldu. Bu nu da bir içtimaî suç gibi görüyorlar. Mukayyet izdivaçlardaki dizboyu kepazelikler Adem babamızdanberî sürüp gelmektedir. Serbest izdivaç ta hiç olmazsa bir vuzuh, bir sami milik var. Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü... Bir kestaneci yaralandı Muhittin Efendinin idaresindeki taksi otomobili dün Maçka'da kes • taneci Mazhar Efendiye çarpmı? a ğır surette mecruhiyetine sebep ol mustur. Mecruh hastaneye kaldırıl mıştır. Çıplaklaşma iptilâsı fena şey! Bir sabıkalı yakalandı Uzun zamandır aranıian yankesici Hüseyin evvelki gün Kumkapı'da Fatma Nimet Hanım isminde bir kadının çantasını aşırmış ve hemen yakalanmıştır. Kapatılan gizli evler K;smı ahlâkî memurları tarafın dan Beyoğlu'nda 8 randevu evi ka patılmış ve içerlde bulunan kadınlar muayeneye sevkedilmişlerdir. Abdülkadir Kemali Hainîerle bir oldu Antakya'da bulunmakta olan, vatan, cumhuriyet aleyhindeki müfte • riyatını kimssye dinletîp inandıra mıyan firarî Abdülkadlr Kemali son günîerde Hobyan. cemîyeti reislerinden Memduh Selim ve Memduh'un arkadaşlarıntJan Taşnak'çılardan bir ' kac kişi iîe görüşmeğe başlamıştır. ' Antakya Türk'leri kendisinden nefret etmektedirler. Almanya'daki çıplaklar.. Bizde «iki çıplak bir hamamda gerek» derler. Alman'lar bunu sokağa, mey dana, parka çıkarmıslar. Kime ne? Yeter ki bu çıplaklar bakılabilecek kıratta olsunlar. Ah.azizim, şu in sanlarm çıplaklaşma iptilâları pek feci şey! Sen hiç kadın ayağının çıplağını gördÜT» mü? Haliç pavuryası, dere çağanozu onun yanında peri padişahımn küçük kızından çok daAka Gündüz'ü yakmdan tanımam. ha güzeldir. Afrika seyyahları ve Onun için «her san'atkâr gibi biraz min billah söylerler: Aç kaplaniar ihmalci» demişlerdi. Bu sür'at bana bile çırçıpıldak kadından ürküp nah düştüğüm yanlışlığı tashih ettirdi. taban kaçarlarmış... . Kendisine hem kıymetli cevabından döları, hem de*bunun için müteşek Ama ben ne çıplak kadtnm aîeyhindeyim ne çıplak erkeğin... Ben sa kirim. dece beyni, kalbi ve ruhu çıplak o CEVAT FEHMÎ lanlardar. nefret ederîm. Türkspor Turkspor'un üçüncü yılmın 6 mcı sayısı bugün çok güzel bir tabı ile intışar etmiştir. Dünku faaliyetten, askeri sampiyonanın netayicinden, son Avrupa ve Anadolu haberlerinden izci sahifelerinden mel:tep maclarından maada Yunanlı'la ı mıınakaşa ve ihtilâf yuzunden nasıl yenemedik isimli yazı Federasyon reisi Bürhanettin ve Orhan Beylerin yan ve teyanatları. Muvaffak İhsan'ın karikatorü ve saire... Türkscor cidden cazip bir numara neşretmistir. Bu güzel spor ve gençlik gazetesini tavsiye ederiz. Aka Gündüz'e göre aşk! Hür Fikir gazetesi İzmit'te çıkmakta olan (Hür Fi kir) gazetesinin sahibi ve basmuharriri Kılıçoğlu Bey gazetesini ne i çin tatil ettiğini soranlara karşı gazetemiz vasıtasile cevap vererek türkçedeki muazzam inkılâp yapıl dıktan ve Türk vatanında bütün böyle fikir hürriyeti, cumhuriyet ve onun kanunları müebbeden payidar ola • cağından bu uğurda evvelce mücadele için çıkarılan gazetesinin artık devamma lüzum kalmadığı cihetle vazifesinin hitam bulduğunu ve ga zeteyi ondan dolayı kapattığını bildirmektedir. Ya, bayıltacaktı. Kahire polis müdürii Bir kaç gün evvel şehrimizden geçerek Ankara'ya giden Kahire Polis müdürü M. Beyker dün İstan buPa avdet etmiştir. Salı günü memleketine gidecektir. 1 I • Size göre aşk nedir? Hiç âşık oldunuz mu? İzdivaçta aşk lâzım raıdır? Bana göre aşk, hayatın usaresidir, özüdür, dinamosudur, akümülâtörüdür, frenidir, direksiyonudur, devridaim makinesidir, tükenmez esans ve aşınmaz dişKsidlr. Aşksız insan kavdan insan, tah tadan insan, çürük mantardan in sandır. Hiç âşık oldum mu? Sorar mısın? Bir pöstekinin tüylerini sayabilir • sen hayatımdaki aşkları da sayabi Iirsin. Iîkönce, galiba altı yaşımda idim, bir devecinin kızını sevdim. Yedi yaşımda bîr şekercmin küçük kızına tutuldum. Sekiz yaşımda mürebbiyem matmazel Delbuva'ya vu ruldum. On yaşımda Palanga'da benden iki yaş büyük bir Bulgar kızı sevdim. On iki yaşımda da Boğaz için'de bir Reji Nazırının kızını sevdim. On beş yaşıma kadar stajimî antrnmanımı bitirdimö Rekorları başladım. Fakat antrönörum olan hayat pek kaltaban çıktı, hemen hemen hepsinde nakavt oldum diye bilirim. Ne dedrn ne? İzdivaçta aşk lâ zım mı? Mahaüebiden patlıcan dolması, palamuttan yassı kadayıf i olur mu? tzdivaçta uysallık, para ve hırgür lâzımdir. M. Baha B., büyük bir dikkat ve itina valilerîmizden Celâl Beyeile güzel bir gramer kitabı neşretmıştir. fendinin ikînci kerîmesi Sabahat Ha Maarif Veksleti tarafmdan orta mektepnımla Tarablus Sam meb'usu ve Bank lerin birinci ve ikinci sımflan için kabul edilmiş olan r u gramer kitabını mual > Mısır Suriye Lübnaıt mecİMİ idalimlere tavsiye ederiz. resi azasmdan Resat Edip Beyin Nişan merasimi Celâl Beyin Beşiktaş' Diş tabibi taki hanelerinde dünkü cuma günü icra kılınmıştır. Tarafeyne saadet ler temenni ederiz. Badema hastalannı öğleden evvel de kabul eder. Tepebaji 73 NtŞAN MERASİMİ Yeni Türkçe gramer PERTEV ATA İSTANBUL BELEDİYESI Darüîbedayi Temsilleri BUGC.V AKŞAM aat 21..10 da Kalbin Sesi Kulunç ağrılarını defediniz. Kulunç ağrılarmdan muztarip olanlar Sloan's mahlulünü bir defa kullanmakla miisterih o lurlar. Saloan's oynal ve afrıyan noktalara hafifçe sürüldükte ihtikanı ve ağrıları derakap ke ser. Romatizrma, kulunç. siyatik, belafnlan ve sair adelî sızılar için Sloan's knllanınır. piye. 3 perdc I tablo Yazar,. A. Bisson Terciıme edenMükerrem ^'âeftı Tenzilâtlı halk gecesi Yakında: DOKIOR İHSAN Ş I K sinema ÇIL6IN M A RJE J.E A X \e MACERA BELL M L'RAT Sevilen şeyler! Hangi muharriri seversin? îzzet Melih Beyi. Hangi aktoru? Darülbedayiden Şayeste Hanımı, sonra Bedia Müvehhit Hanımı, sonra Dumbullu İsmail Efendi ile bizim Naşid'i. Hangi tessamı? Resim yapmıyan ressam hangi»i ise onu. Hangi şairi? Filorina'lı Nazım Beyi. Hangi gazeteyi? Peşin para veren hangisi ise. Hangi renkten hoşlanırsın? Deli alacasından. Hangi kokudan? Asitfinik kokusundan. Hangi havadan? Zeybek havasından. Sloan's Liniment Ağrılan Keser Istanbul haikının en çok sevdi|ı dilbef artist Erkek Muallim mektebi müdürü Osman Saf f et Beyin kerimesi Hatiçe Bedia Hanımla Şemsettin Salâhiye Beyin izdivaç merasimi dün saat üçte C. H. Fırkası merkez binasında güzide davetliler huzurile icra edil • miştir. Genç evlilere saadetler te menni ederiz. Efendi ağzını açtı tekrar kapadı. Saraç İbrahim fsrkında deg^l gene söylüyor, onu dinliyor sanıyordu. Avni Hurufi Efendiyi kendinden geçmiş buldular. Evine sedye ile götürdü ler. Bir tarafına damla indi Hekimler çok çalıştılarsa da fayda vermedi, bir hafta sonra kalıbı dm^endirdi. 1925 D A K T I L O mümessilesi C E M I L HAFIZ p ^ T A F A VE IHİrAHTUM'u Bahçekapı Hamidiye caddesi 90 MARY GLORY tarafmdan terosil edılen tektnil fransızca sözlü bir şa heser. Bugün ve yann son günüdür. 1 David Golder 1 M. Ş. Bu Akşam GLORY A'da Alman operetlerinin en güzeli olan AŞK HAZRETLERi KATE VON NAGY ve FRANZ LEDERÜIİl tarafmdan Uâveten: FOX MOV1ETONE NEWS: Mösyö Laval NewYorkta Moussolini İtalyan polisine resmigeçit yaptınyor, >iançuri karı$ıkuk'an Hitler, taraftar^anna resrn'geçit yaptıryoc Yerlerinizi tedarik ediniz. TeL Bt^oğin I ( J 5 6