24 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

24 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhariyet =24 Tesrinİevvel Heyeti murahhasamız ( Sehir ve memleket haberleri Avukatların Konferans ve Tavassut ediyor!. Sırp ve Arnavut heyeti murahhaslan dün de yeni ve ağır beyanatta bulundular!. ( Birinci sahifeden mabatt l Siyasî icmal Ingiltere'de intihabat İngiltere intihabat arefesinde olduğundan siyasî teşekküller hararet* li faaliyette bulunuyor. Bu defaki intihabat 1929 senesinde icra olunan geçen intihabata nazaran büsbütiin başka ahval ve serait içinde yapıl • maktadır. Geçen intihabatta intihap dairelerinin çoğunda üç fırkanm yani muhafazakârlar ile liberallerin re amelenin namzetleri yekdiğerile ımir cadele etmişti. Neticede binnisbe en ziyade rey alan namzet meb'us oluyordu. Fakat reylerin dağılmasın • dan dolayı bu meb'usun aldığı rey çok defa o dairei intihabiyedeki müntehiplerin ekseriyetini teşkil etmiyordu. Halbuki bu defa başlıca mücadek Başvekil Mr. Makdonald'ın riyaseti altında toplanan millî gurup ile aosyalist fırkası arasında olduğundan intihap dairelerinin çoğunda nam • zetler ikişer kişidir. 1929 senesinde ancak 102 dairei intihabiyede ikişer namzet vardı. Bu defa ise ikişer namzedi bulunan dairei intihabiyeler 409 dur. Binaenaleyh bu dairelerder çıkacak meb'uslar hakikî ekseriyeti temsil edecektir. Yeni intihabm şayani dikkat bir noktası dahi ancak bir namzedi olduğundan dolayı şimdiden meb'us çıkaran dairelerin miktarı 65 olma sıdır. Geçen intihapta bu gibi intihap daireleri yediyi geçmemişt. Mezkur 65 dairei intihabiyeden kırk yedi • sinden muhafazakârlar ve liberal milliyetperverler 7 ve liberaller 5 ve amele 6 meb'us çıkarmıştır. Bunlar dahil olduğu halde bu defaki namzetlerin yekunu 1286 kişidir. Bun • lardan (517) si muhafazakârlara v< (513) ü ameleye ve (121) i liberallere ve (39) u liberal milliyetper verlere ve (21) i milliyetperver ameleye ve (23) ü yeni fırkaya yani müstakil amele fırkasına ve (25) i komünistlere mensup ve 27 si müstakil dir. Mister Makdonald'ın millî guru puna dahil olan teşekküller muhafazakârlar, liberal milliyetperverler. milliyetperver ameledir. Asıl liberal* ler yani milliyetperver liberaller dahi yalnız erzak gümrüğü mes'elesinde millî guruptan ayrılmaktadır. Mister Loyd Corc'un serbestii ticaret taraftarı liberaller amele fırkası gibi millî gurupa muhasım vaziyettedir. tkiden fazla namzedin mücadele edeceği dairei intihabiyeler yüz yirmi beş kadardır. Mücadele sosyaliznS ve kapitalizm üzerinde cereyan edeceğinden bu defa burjuva teşek külleri birleşmiştir. Meveut alâime nazaran millî gurup parlâmentoda iş görebilecek bir ekseriyet kazanacaktır. MUHARREM FEYZt Bir teşebbüsü Acınacak bir hal Bursa muhabirimiz Musa Bey gazetemize yazdığı bir mektupta Jiyor ki: <Şa bir iki hatta içinde bir çok Avrupa müesseseleri ofise müra ' eaatle mahsullerimizi sattn almak istediklerini bildirmişler.. Kavunlanmızın Avrupa'ya ihract için de ofisin çok çahatığınt ifitiyornz. Hatta geçenlerde Paris'e gonde rilen 101 sandık kavun orada adetai kapışılmıs.. Bir bakkal bir Türk kavununu 120 kurusa satmts... Paris konsolotumuz (ihracata devam edin) diyormuş. Şimdi ka vuncularm faaliyete geçtiğini ve yeniden sevkiyata haztrlandtkla • rini işitip duruyoruz... Hal bSyle iken Bursa gibi mühim bir istihsal merkezinin ofule hemen hiç alâkadar olmamast esefle kayde de \ ğer bir mes'ele teşkil ediyor. Sebze ve meyva memleketi olan Bursa ] bu teşebbüslerden niçin istifade etmiyor? Haydi Bursa susuyor diyelim, fakat ofis te (Btırsa'dan niçin ses çıkmıyor?) diye hiç me " rak etmiyor mu?'.. Bursa'nın ihraç edilecek mey vast mt yok? Güzel şeftalUeri ne güne duruyor. Mahalli ihtiyactn sarf ve istihlâhinden artan ve »atılamadtğı için yerlerde kalarak çürüyen ytğtn yığtn güzelim sebzeler niçin bSyle heder olup gidiyor?... Bunları ihraç etmenin mümkün olacağt anlaşddıktan sonra hiç bir teşebbâse baş vurulmamast acınacak bir hal değil midir?* Muhabirimizin düşüncelerine uzun uzun ilâveler yapmağa lü zum yoktur. Vaziyet ofisin çalışma şeklinin eksik, Bursa'hların kendi işlerine ve kendi kazançlanna oIan alâkalarının bundan daha eksik olduğunu gösteriyor, diyoruz, Hanımlarımız Yazıhaneleri evlerine nakletmek istiyorlar Beyoğlu'ndz. oturan avukatlar ikametgâhlarını ayni zamanda yazıhane olarak kullanmak üzere kendi aralarında anlaşmaktadırlar. Avukatlar, ikametgâhlarından baska Karaköy ve tstanbul cihetlerin deki hanlarda yazıhanelere mahiye bir çok para verdiklerini, esasen sabahleyin saat sekizden ona ve ak şam beşten dokuza kadar boş vakitleri olduğunu, günün diğer saatlerini kâmilen mahkemelerde geçirdiklerini ileri sürerek bütün avukatların bu mes'eleyi müttef ikan bir şekle bağlamaları lâzım geldiği mütaleasında bulunuyorlar. Beyoğlu avukatlarından bazılan yazıhanelerini bırakarak evlerinde hazırladıklan bürolarında is kabu lüne başlamışlardır. tstanbul tara fındaki avukatların bu sekli kabul ettikleri takdirde doktorlann Cağaloğlu'nu doktor mahallesi ittihaz ettikleri gibi avukatlar da meselâ Sultanahmet ve civarını (avukatlar ma> hallesi) ittihaz ederlerse kendileri ve erbabı mesalih için çok faydah ve hayırlı olacağı söylenmekte ve avukatların bu hususta diğer arka • daşlarının da noktai nazarlarını öğrenerek yakında Baroya teklifte bu< Iunacakları haber verilmektedir. Memleketimizden maada bütün Balkan hükumetlerinde ve Avrupa memleketlerinde avukatların büroları evlerinde bulunmaktadır. Lâtife Bekir H. müşterek terbiye taraftarı... Balkan konferansının çok hararetli münakaşa mevzularından biri de kadınlarm tabiiyeti mes'elesidir. Bu mes'ele komisyonda münakaşa edilirken bazı Balkan Devletleri murahhasları uzun münakaşalara başlamışlardır. Bizim kabul ettiğimiz îsviçre kanunu medenisinde kadınların içtimaî ve hukukî vaziyetleri çok esash bir surette tasrih edilaıiştir. Halbuki Balkan hükumetleri kanunu medenileri bizden çok geridedir ve kadınların bir çok haklan tanınmamıştır. Şurası şayanı kayıttır ki, komisyonda müzakereler devam ederken Yunan erkek murahhaslar arasında bir münakaşa başlamıstır. Münakaşanın mevzuu Balkan kadınlarımn daha kuvvetli bir surette anlaşmaları için Balkan devletlerinin hususî kanunlarını değiştirmeleri Iüzumu üzerinde tevakkuf etmekte idi. Bu mes'ele hakkında konfe ransta kadm murahhaslarımız dan Lâtife Bekir H. bir muharririmize demiştir ki: « Balkanlarm sulh ve selâmet noktaları üzerinde tevakkuf ederek anlaşmaları hususunda bana kahrsa en büyük âmil ve müessir kadınlar olacaktır. Kadınlar çocuklannı terbiye eder lerken, sulh ve müsalemet fikrini yavrularına aşılamalıdırlar ki, büyüdükten sonra bu terbiye yeni bir muhite yeni nesilde canlanan bir sulh ve anlaşma âmili olsun. . Bizim noktai nazarımız şudur: Balkanlarda müşterek bir I'san olmasa bile müşterek bir ideal olmalıdır. MekteDİerde okunacak kitaDİarda bilhassa tarih ders lerinde'buna çok ehemmiyet vermek lâzımdır. Esasen komisyonumuzda bu fikrî yaklaşma esasları kurulmaktadır. Kadınların bizim memleketimizdeki tanınmış olan hakları Balkan memleketlerinde de tanınmak lâzımdır. Balkanlar kanunu medenilerini bizimkine benzettikten sonra en mühim hatve atılmış demektir.» Komisyon azasmdan ve Da riilfünun müderrislerinden Mit hat Bey de şu mütaleada bulunmuştur. « Ailenin vahdeti menafii noktai nazarından yeni mev zuat için hasıl olan ihtiyacı har bi umumî doğurmuştur Beşeriyetin ayni intizam ve nisbeti avasam»sı icin mürf*r''îc şekiller bulmak lâzımdır. Komis yonda mevzuu bahsolan kadın hk, kanunlann tevhidi, iktisadî, malî birleşme mes'eleleri de bu ihtiyacm müvellidir.» Yogo$lâvya murahhası ne diyor? M. Yanoviç muharririmize bu hu susta dün yeniden şu beyanatta bulunmuştur: « Konferansta da söylediğim gibi Balkan memleketleri bir tesir altında kalmazlarsa aralarında pek âlâ anlaşabilirler. Bunu her zaman tekrar ve fikrimde ısrar ederim. Bu harici tetir Balkan'larda siyasi ve iktisadî alâka ve menfaatleri olan her hangi ecnebi memleketten gelebilir. Biz Yugoslâvya'da diğer ekalliyetler gibi Arnavut ekalliyetinin de bütün hak ve hürriyetini tanıyoruz. Bunların hürriyetlerini tahdit yolunda hiç bir hareketimiz yok ' tur. Memleketimizde hatta Arnavut ; ekalliyetinin mevcudiyetini inkâr ettiğimiz hakkmdaki iddiaların hiç birisi doğru değiîdir. Bütün mes'eleleri halletmek hu • susunda hüsnü niyetimiz olduğunu konferansa iştirakimizle gösteriyo • ruı.» Arnavutluk murahhası ağır bir Cevap verdi Mevzuu bahis ekalliyetler ihtilâfı hakkında Arnavut heyeti murahha»asından Bedri Bey bir muharri mize şu beyanatta bulunmuştur: « Arnavut milleti İtalya hükumetinin Balkan misakını arzu edip etmemesile kat'iyyen alâkadar değildir. Balkan konferansına iştirak eden Arnavutluk murahhasları Belediyeler tarafından intihap edflmiş murahhaslardır. Murahhaslar İtalyan muhibbi olmasımn bir kabahat veya cinayet olacağmı hir t « ^annetmivorum. * thtilâf eskidir Arnavut ekalliyetleri mes'elesine gelince: Bu mes'ele yeni değiîdir. Sırp'lar ekseriveti Arnavut'larla meskun bulunan «Ko*va» ve «Debre» havali smi istilâ ettikleri günden itibaren başlamıştır. Bu mes'ele Cemiyeti Akvamın teşekkül ettiği gündenberi Arnavut'! ar tarafından resmî ve gayriresmf bütün beynelmilel mehafiide ve cihan matbuatında müdafaa edilmektedir. Gerek Arnavut hükumeti tarafından, gerek ekalliyetlerin mes'ul organları tarafından Yugoslâvya'da yasıyan Arnavut'ların Sırp'lar kadar değil, fakat Yugoslâvya'da yasıyan muhtelif anasırdan hiç birmin haiz olduğu hukukun yüzde birine maük «*»*î"«rMr. Katliâtnlar 1912 senesinden 1915 senesine kadar ve 1918 senesinden 1925 senesine kadar yapılan katliam istatistikler Akvam Cemiyetinin ve Avrupa ve Amerika büyük devletleri Hariciye Ne^aterlerinin dosyalarında mevcuttur 1 925 senesinden bugüne kadar muhtelif şekil ve suretlerde devaro etmekte olan iktısaî tazyikler ve yerlileştirme siyaseti Kosva'yı ter kederek dünyanın muhtelif yer Ierine gayet fena serait tahtında ilticaya mecbur kalmış 130 bin Ar navud'un mevcudiyetile sabittir. Bunların ekserisi Türkiye, Arnavutluk ve Bulgaristan'a hicret etmişlerdir. "^uffoslâvya'daki Arnavut'ların ne millî hak ve hürriyetleri ve ne de tek bir mektepleri ve tek bir gazeteleri yoktur. 1922 senesinde intihabat esnasında intihap sandıkları etrafında Mitrovisa'da katliama uğramış 22 Arnavud'un isimleri bizde ve Akvam Cemiy»Mnde mahfuzdur. Yogotlâvya'dan ittenenler Binaenalevh Yueroslâvya heyeti toplıyarak bir içtima yapmıştır. İçtimada tütün vaziyeti görüşülmüş, münakasalardan sonra Recep Bey zerivatm tahdidine zaruret görüldüğünü, fakat bu işin kolay olmadığım söyledi. Manisa meb'usu Turgut Bey tahdidin aleyhinde bulundu. İzmir meb'usu Vasıf Bey Tütün İnhisanna yaprak tütün ihracına müsaade edi'»nemesinin doğru olacağını söy led\ ^üccar ekseriyetle tahdidin lehindedir. tçtimadan sonra Türk Ocağında toplanıldı ve Recep Bey bir konferans verdi. Yarın Manisa'ya gidecektir. murahhasası ya Yugoslâvya'nın Arnavut'larla meskun kısmında bugüne kadar cereyan eden vaziyeti bil miyor, yahut ta ekalliyet hukukunu tesbit eden beynelmilel muahedattan zerre kadar haberdar değiîdir. Arnavutluğun Yugoslâv ekalliyetleri hakkında tatbik ettiği kanunları Yugoslâvya'nın da Arnavut'lar için tatbik etmesini istiyoruz. Ve bu da her halde en tabiî bir haktır kanaatindeyim. Bu mes'ele Balkan ittihadı için en tabiî bir şartı teşkil eder Şu hale nazaran Yugoslâvya heyeti murahhasasımn bu kadar barîz bir hak karşısında taannüt etmesi ve ekalliyetler mes'elesini inkâr edecek derecede ileriye gitmesi hangi tarafın konferansta daha ziyade hüsnü niyet sahibi olduğunu çok beliğ surette if ade etmektedir. Türk, Bulgar, Avrupa ve Amerika efkâri umumiyeleri bu noktayi tak dirde zahmete duçar olmıyacaklardır. Balkan konferansı Balkan'lıları alâkadar eden Balkan ittihadını te roine hizmet edecek olan bütün si • yasî, iktisadî ve içtimaî ihtilâfları halletmek ve yahut kabili hal bir şekle koymak vazifei maneviyesini deruhde etmistir. Yugoslâvya heyeti murahhasa sının söylediği gibi iktisadî mes'eleler siyasî hadiselerden daha mühim değil, bilâkis siyasî mes'eleler Bal • kan'lar icin her şeyden ehelmdir. Türk heyetinin tavasmtu Haber Kİdığımıza göre Türk raurahhas heyeti Yugoslâvya Arnavut murahhasları arasındaki büyük ihtilâf ve münakaşaları mucip olan ekalliyetler mes'elesinin halli için tavassutta bulunmuş ve bu tavassut her iki tarafça memnuniyetle kar • şılanarak anlaşma zeminine doğru ümitli adımlar atılmıstır. Bu mes'ele hakkında kendisile görüşen bir muharririmize Yugoslâvya heyeti murahhasası reisi M. Yonik bu hususta henüz malumattar ol mad"inı sövîemistir. Türk Bulgar ekaliyetleri Ekalliyetler mes'elesi hakkında Bulgar heyeti murahhasası reisi M. Sakızof ta şunlan söylemiştir: « Balkan'larda hemen her memleket arasında bir ekalliyet mes'elesi vardır. Bilhassa TUrkiye'nin de Bulgaristan da oidukça mühim bir ekalliyeti vardır. Fakat Bulgaristan'daki Türk'ler her türlü haklarına, hür riyetlerine maliktirler. Kendi ca mileri, mektepleri, gazeteleri ve teşkilâtları vardır. Binaenaleyh Tür kiye ile aramızda böyle bir ihtilâf meveut değiîdir. Bizhn de Romanya'da oldukça mühim miktarda ekalliyetimiz var dır. Son zamanlarda Romanya hükumeti Bulgar ekalliyetlerinin bazı haklarım tanımağa başlamıstır. Fakat bu, henüz matlup derecede değiîdir. Yunan'lılarla aramızdaki ekal liyetler mes'elesi biraz karışıktır. Yunan hükumeti Yunanistan'daki Bulgar'ların bulgarca konuşan Yunan'lılar olduğunu iddia etmektedir. Bundan baska Yugoslâvya hükumeti Yugoslâvya'da sakin Bulgar'ları ekalliyet olarak kabul etmemektedir. Maamafih ben bütün bunların hallolunabileceğine kaniim. İkinci Balkan konferansı bütün Balkan memleketlerinin hüsnü niyetle hareket etmekte olduklarını göstermiştir. Bu ekalliyetler mes'elesinde Yugos lâvMar ve Yunan'hlar da hüsnü ni vetle hareket arzusundadırlar.» di 60 a düşmüş olduğunu bildirmiş • tir. Bu hal ahcıların aralarında tütün mıntakalarını taksim etmek şeklinde bir anlaşma yapmıs olmalarının bir neticesidir. Ege iktisadî mıntakasımn tütün istihsal eden havalisindeki Ticaret Odaları vaziyetten Ticaret mıntaka müdiriyetine şikâyet üzerine şikâyet yağdırmaktadırlar. Orasının da keyfiyeti İktisat Vekâletine arzetmekte olduğu anlaşıhvor. Bu derde çare olacak en müessir tedbirin Tütün tnhisar idaremizce bu havalide hemen mubayaata baş Ianmasmdan ibaret olacağında itti fak vardır. (Yeni Gün) dahi bu mes'eleye hasrettiği başmakalesinde vaziyeti uzun uzadıya tetkik ettikten sonra bu neticede karar kılmakta ve ez cümle şunlan yazmaktadır: « Bizim İnhisar idaremizin mubayaata karışmaroakta olması izmir ve havalisi tütünlerinin son fiat buhrantnda son âmili teşkil ediyor. Bizim Tütün fnhisar idaremizin dahi ucuz mal almaktan memnun İki doktor aleyhinde takibat Son Posta'nın haber verdiğine göre iki doktor aleyhinde müddeiutnumiliğe bir müracaat vuku bulmustur. Hâdise söyle olmustur: Melek isminde bir genç kız bir disçinin yanında 3 sene kadar çalısmış, bir müddet evvel nakledildiği Beyoğlu'nda Aynahçesme'de Jeremya sıhhat evinde ölmüs, dışarıdan çağırılan bir doktor vefatın kalp sektesinden ol duğuna dair rapor vermiştir. Şüphelenen ailesinin talebi üzerine Morg'a kaldırılan cesette yapılan muayene vefatın sukut dolayısile vaki oldu ğunu ve vücudün zedelendiği neticesini vermiştir. Hastanede Melek Hanıma bakan doktor Şirinyan Efendi ile vefat raporunu veren diğer doktor hakkında takibata baslan • mıştır. Doğru değil mi? j Şelhllr Isierl istanbul'un plânı Belediye İstanbul'un plânını yap mak üzere Yansen, Agas, Jolsey ve saire gibi maruf mütehassıslar arasında bir müsabaka açmak fikrin dedir. Tahsisatsız memurlar Bazı vilâyetlerce tahsisat ol madan memur kullanıldığı ve bunların sık sık tebdil edildiği nazari dikkati celbederek bütün vilâyetlere atideki tamim tebliğ edilraiştir: «Vilâyet ve kazlardan gelen düyun ilmühaberlerinin tetkikı neticesinde ekserisinde tahsisatsız hizmet ifa ettirildiği görülmUştür. Binaenaleyh 931 senesi zarfında tâli memurlar arasında kat'î zaruret hasıl olmadıkça tebeddülât icra edilmemesi ve tah • sisatı temin edilmiyen bir hizmetin ifa ettirilmemesi hususu ehemmiyetle tebliğ olunur.r, Sabanca'lı Hakkı B. hakkmdaki karar Yavuz ve havuz davasında divani âlice tazminata mahkum edilen Sabanca'lı Hakkı Beyden paranın tahsili için emlâkine konan haciz hakkındaki kararı Temyiz nakzetmiş tir. Hukuk mahkemesi yeniden tetkikat yapacaktır. olacağını tahmin edenler bulunsa bile her halde bu millî ve resmî idare miz millî iktisadımızın en canlı bir mevzuunda ölesiye ve öldürülesiye bir düşüklük içinde can çekişmesini bittabi ve asla hoş göremez. «Biz esasen tütüncü bir memleke» tiz. İnhisarı varidat temini için ih • das etmişizdir. Bizdeki bu inhisar tütüncülüğümüze olsa olsa hizmet edebilir, ve ona ancak bu şartla ta hammül olunabilir. «Binaenaleyh fnhisar idaresinin elbette ihtiyacı olacak tütünleri almak için İzmir ve havalisi piyasasına bir an evvel karışmasına ihtiyaç vardır. «Biz tütüicülüğümüzün mahıv dan kurtarılması hesabına inhisarın sigaralarını iki kuruş fazlasına iç • meğe razıyız. Hem İnhisar idaresi İzmir ve havalisindeki son vaziyete göre ora piyasasına yalnız ihtiyacı kadar tütün almak için değil, îcap ederse bunun fazlasını dahi almak üzere iştirak etmelidir. «Millî iktisada hizmet edecek olan bu fazlanın İnhisar idaremize asla yük olmıyacağını biz temin ede • biliriz. Hem İnhisar idaresi bu azim ve karar ile piyasaya karışırsa onun fazla tütün almasına hacet olmaksızın şimdiki fena cereyanın kendi • liğinden düzeleceğini de muhak kak saymakta hata yoktur. «Yalnız karar vermeli ve acele etmeli. O kadar.» Refikimizin bu fikirlerine iştirak etmiyecek bir tek Türk vatandaşı bulunamıyacağı muhakkak bulun duğundan bütün kuvvetmizle ayni fikirlere iştirak ederek İnhisar idaremizin bir an evvel faaliyete gec • mesini biz de olanca ehemmiyeti ile talep ediyoruz. Yugoslâv ve Bulgar Türk'leri Vaziyetlerine çare bulunmasını istiyorlar Halen Yogoslâvya'da bulunan veya Türkiye'ye hicret eden Türkler müşkül ve müşteki vaziyettedir. Yogoslâvya hükumeti 1920 de Agranaforma namile bir kanun çıkarrmş ve buna tevfikan Türk arazisini istimlâk ederek Sırp'lara teffiz etmistir. |lk za manlar emvalin icanna mahsuberl biraz para verilmişse de sonradan bu da kesilmiş, daha fena olarak Türklere ne arazilerinin para* si tazmin edilmiş, ne de serbest olan tasarrufa veya satılmasma müsaade edilmiştir. Hicret et mek îstiyen Türkler de bu itibarla fena serait içindedirler. Şeh rimizde bulunan Yogoslâvya'lı Türkler toplu halde hükumete müracaat ederek haklarınm a ranmasını istiyeceklerdir. Diğer taraftan Bulgaristari Türkleri de buna müşabih bir haldedirler. 1912 den evvel Bulgaristan'da doğmuş ve Türkiye tabiiyetini muhafaza etmiş olan müslümanların emvalinin iadesî ve ya bedelinin verilmesi Bulgar hükumetince taahhüt edilmiş olmasına rağmen bunların pek çoğu ne mallarını ne de bedellerini almış değillerdir. Bir kısım Bulgaristan muhaciri Türkler de burada emlâk alamadıkları gibi Bulgaristan'daki mallarını da istirdat edememişlerdir Bunlar Balkan Birliği konferansına mfl< racaat etmişlerdir. Nişantaşı yangını Nişantaşı yangını hakkında ikinci müstantiklikçe yapılan tahkikat ikmal edilmis ve evrak eeza mahke • mesine verilmiştir. Yeni bir kooperatif Ticaret Müdiriyeti komiserlerin den Remzi Beyle arkadaşları me • murlar için apartrmanlar yapmak üzere bir mesken kooperatifi teşkiline çalışmaktadırlar. Kooperatif hissedarları apartımanlann da hissedarları olacaklardır. Heyet nizam nameyi hazırlamaktadırlar. Yeni teşkilât ve müderrisler Darülfünuna ecnebi mütehassıslar getirtmek suretile yapılacak yeni teskilâta bazı müderrislerin aleyhtar olduğu ve aralarında Muammer Raşit ve doktor Akil Muhtar Beylerin de bulunduğu bir zümrenin taraftar teminine çalışmakta olduğu haber verilmektedir. Haricî Ticaret Ofisi İktUat Vekâleti Haricî Ticaret Ofisi teşkilâtını tejvsi ederek haricî muhabirlikler ihdası fikrindedir. Tüccarların ofise yardımı da mevzuu bahistir. BOyük bir iflâs İstanbul'daki bankalardan bir kısmının Beyoğlu'nda mücevheratçı Hayim Efendinin yarım milyon lira ile iflâsına dair açtıkları davaya baslanmıştır. Batan mavnalar Geçen günkü fırtınada Haydar • paşa önünde batan mavnalar De miryollar idaresi tarafından çıka • rılmaktadır. tdare mavna sahiplerinden tazminat istiyerek protesto göndermiştir. nhjsar idaresi sür't'e faaliyete geçmelidir (Yeni Gün) ün İzmir muhabiri tütün satışlarını takipte devam edi yor. Tütün satışları maatteessüf rnillî iktisadî darbeliyecek fena serait içinde bulunmaktan hâlâ kurtula • mamıştır. (Yeni Gün) le beraber (Cumhuriyet) in de İzmir muhabiri ödemiş'te yîrmi gün evvel 110 ku rustan açıfan ttttfin plyasasmm fim izmir'in ihracatı İzmir'de bir hafta zarfında 693000 kilo arpa, 6403 kilo afyon, 20730 kilo akdarı, 11984 kilo halı, 16230 kilo burçak, 1,165,847 kilo bakla, 53535 kilo kumdarı, 15293 kilo kendir tohumu, 3449 kilo kepek, 11431 kilo meyan kökü, 22280 kilo pala • mut, 44389 kilo tütün, 550908 kilo üzüm, 391130 kilo yün ve hardal, 23545 adet yumurta ihraç edilmiştir. Triyeste ve Marsilya seferleri Seyrisefain idaresi Triyeste ve Marsilya'ya bir bahrî hat tesisine ve bunun için bir vapur satın almağa karar vermiştir. İki ecnebi kumpanyası vapur satmağa taliptir. İdare Mısır seferlerinde çok muvaffak olmustur. İhracat eşyasının çoğunu Seyrisefain nakletmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: